Hepimiz faniyiz şu dünyada. Ancak en debdebeli yaşayanımız bile ölümünden sonra unutulup gidiyor. Ben hep derim, “Mezar taşlarında yazmaz; bu adam ne yerdi ne içerdi, kışın ne giyerdi ve gerçekte kimdi,” diye…

Yine dün akşam (08/11/2023) Abdi Gazioğlu’nu andık.

Hangi fani her yıl mezarı başında anılıyor, hangi fani için yılda birden çok anma yemeği düzenleniyor? Kaç faninin ardından kitap yazılıyor?

Rahmetli dünürüm Bursa’nın yeniçağ Nasrettin’iydi. Neredeyse tanımayan yoktu.

Onu anlattığım SÜS kitabının önsözünde şöyle yazmışım:

Türkçe dilinde “süs” diye bir sözcük vardır. Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde tanımı şöyledir:

Süs

a. 1. Süslemeye, süslenmeye yarayan şey, bezek, süs püs. 2. Süsleme veya süslenme işi: Süse düşkün. 3. Anlamı zenginleştiren edebiyat sanatı: Divan şiiri süse önem vermiştir. 4. mec. Güzellik veren, güzelleştiren şey: Kitabı bir SÜS kabul etmek...

Süs insan varlığı kadar eskidir. İnsan, süsü hayatının bir parçası yapmıştır. Kendini süsler, evini süsler, çocuğunu süsler, hayvanını süsler, çevresini süsler, şehrini süsler.

Kimi kulağına gül takar, kimi renkli kravat...

Süste renk çok önemlidir. İnsan hayatını renklendirmek ister. Sadece insan değil tüm canlılar...

Ya yaratılıştan süslüdür kimi ya da içgüdüsel olarak süs yapar.

Bazı insanlar da vardır, bizzat varlığı süstür. O süsler yüreğe takılır bir daha da çıkarılmaz.

O bir süstü. Sadece benim değil herkesin süsüydü. Ben o süsü yazmak için yola çıktım. TDK’da verilen örnekte de olduğu gibi kitap da bir süstür.

Süs’ün bir SÜS’ü olsun istedim.

Rahmetliği mezarı başında anma ve ardından hayır yapma işini kadim dostu Prof.Dr. İsmail Tatlıoğlu üstlendi. “Bu iş ben ölene kadar benim,” diyor da başka bir şey demiyor.

O başlattı, tabii ki o sürdürecek. Biz de iki elimiz kanda da olsa, orada olmaya çalışacağız.

Dün akşamki yemeği ise bu kez kadim dostu olan iş insanı Gültekin Delen üstlendi. Özlüce’deki mekânımız şenlendi. Onun resimlerine baktık. Kadrajın ta içine girerek okuduğu Eylül şiirini dinledik; sanki yaşıyormuş gibi.

Dostları Fuat Bursalı, Suat Gülçimen, Gültekin Delen, Muzaffer Özel, Filiz Gündoğdu, Kenan Çelik, Hüseyin Erkal, Hayrettin Topçu, Metin Erkan, Recep Beygirci, Kenan Meşe, Hakan Rüştüoğlu, Yusuf İzzettin Şimşek, Emel Okyay, fotoğraflara bakıp çekildiği o anı yaşattılar bizlere. İsmail Tatlıoğlu birkaç anı anlattı. Ve gecenin kapanış konuşmasını yine kadim dostumuz Prof.Dr.Mahmut Yavuz yaptı.

Geceye katılanlar içinde Çalı’dan Abdi Gazioğlu dostları Eczacı Mehmet Bilgiç, iş insanları Aydın Karamık ve İsmail Boztekin de vardı.

Abdi ağabeyi anarken aynı zamanda Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını da kutladık, özel pastamızı birlikte kestik dostlarıyla birlikte. Anlamlı bir gece oldu hepimiz için.

Gecenin sürprizini ise ilerleyen saatlerde yemeğe katılarak Minteks Özlüce Şubesi’nin yöneticisi sevgili eşim Selvinaz İrman yaptı. Folklorcu eşim ve folklor hocası Kenan Çelik’in zeybek oynamaları gecenin en güzel anısı oldu.

Rahmetlik dünürümüzle ikisinin de yörük olması üzerine yaptığım şakalar geldi aklıma. Gözlerimiz doldu.

Dün gece yine seni andık sevgili Abdi ağabey. Ruhun şad olsun.

Nurlar içinde yat.