Atatürk Mersin gezisindeyken şehirde gördüğü büyük binaları göstererek,

“Bu köşk kimin?” diye sormuş -Kirkor’un demişler.

Ya şu büyük bina kimin? -Yorgo’nun.

Ya şu? -Salomon’un.

Atatürk sinirlenerek sormuş, “Onlar bu binaları yapar­ken siz neredeydiniz?” Topluluk arasından yaşlı bir köy­lünün sesi duyulmuş.

“Biz Yemen’de, Balkanlarda, Kafkaslarda, Çanakka­le’de, Sakarya’da savaşıyorduk Paşam.”

Atatürk, bu hatırasını anlatırken “Hayatta cevap vere­mediğim yegâne insan bu aksakallı ihtiyar olmuştu” de­miştir.

Şimdi bizlerin de cevap bulamadığı pek çok soru var.

Bu şeker fabrikası kimin? -İsrail’in. Tekel kimin? -O da İsrail’in. Sümerbank kimin? -İngiltere’nin. SEKA kimin?

-Yunanistan’ın. Petkim kimin? -Amerika’nın, Telekom, Tüpraş kimin? -Onlar da Amerika’nın. Tank Palet kimin?

-Katar’ın. Liste çok fazla uzun.

2002-2008 yılları arasında Maliye bakanı olan Rah­metli Kemal Unakıtan şöyle demişti; “Ne banka bıra­kacağız ne fabrika ne de işletme. Liman da bırakmayacağız! Hepsini satacağız. Stratejik böl­geymiş falan hiç önemli değil. Önemli olan müşteri bulmak. Parayı veren düdüğü çalar.” Peki bu yaban­cılar bunları ve onlarca Türk firmasını, Türk limanlarını, topraklarını, madenlerini aç kurtlar gibi satın alırken siz neredeydiniz? Vatan için ne yapıyordunuz? Sen geçim mücadelesi yaparken, birileri geldi hepsini özelleştirme diye, aslanlar gibi yok fiyatına sattı. Bir taratan hiçbir planlama ve stratejiye dayanmadan neyin varsa satılır­ken, diğer taraftan ülkene girip yerleşen sığınmacı, mülteci ve kaçakların sayısını tutamadın. Hatay Bele­diye Başkanı, “Geçen hafta şehrimizde doğan 26 çocu­ğun 24’ü Suriyeli 2’si Türk” dediğinde ne düşündün? Hazinen tamtakır. Cari açık rekorlar kırıyor, borçların nasıl ödenecek belli değil. Enflasyon tırmanıyor, paran pul olmaya devam ediyor. İsrafın boyutları ise gündem dahi olamıyor. Siyasetin gündemi mart ayındaki yerel seçim.

Vatandaş 7 bin 500 TL maaş alıp 6 bin TL kira vererek yaşamaya çalışırken, siyaset kurumu, çay simit hesabını unuttu, bilindiği üzere Ay’a gitme çalışmalarını başlattı.

Mesela hükümet son toplantıda, enflasyonla müca­dele, memur ve emekli maaş artışları ile ilgili toplu gö­rüşme sürecinin yanı sıra dış gelişmeleri de ele almış. Öte yandan seçim beyannamesinde yer alan gençlerin ilk elektronik eşya alımlarında vergiden muaf tutulması uygulamasını da masaya yatırmış. Yani, sonra bakarız, her yol koltuğa çıkar.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki ise çok çalışıyor. Kayseri’de yapılan kentsel dö­nüşüm projesi anahtar teslim töreninde konuşmuş, “Türkiye deprem bölgesidir, bu nedenle kentsel dönü­şüm önemlidir” demiş. Ayrıca, vatandaşların sağlıklı ko­nutlara çıkması ve yapı stokunun yenilenmesi gerektiğini vurgulamış. (Günaydın)

Muhalefet de çalışmış. CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, bir döviz bürosunda yaptığı açıklamada, 10 yıl önce 100 TL ile 166 Gürcistan Larisi alınırken bugün 100 TL ile sadece 9,5 Lari alındığını belirtmiş. Bayraktutan, bunu döviz bürosunda uygulamalı olarak da göstermiş.

Türk milleti kendi ürettiği rakıyı, dünyada en pahalı içen, yüzde 75’ini kendi ürettiği fındığı dünyada en pa­halıya yiyen, Rize’de ürettiği çayı Almanya’dan pahalıya içen, kendi yetiştirdiği Antep fıstığını dünyada en paha­lıya tüketen, dünyanın kıskandığı bir millet olarak muci­zeler yaratmaya devam edecek. Şimdi hedef 2053. Bakalım daha neler göreceğiz.

Not: Geçen haftaki yazımda merhum Şevket Sü­reyya Aydemir’in ismi sehven Şükrü yazılmış. Okurlar­dan özür diler, fark edip bilgilendirenlere teşekkür ederim.