Sektör temsilcileri, artık yalnızca üretim yapmanın yeterli olmadığını, yenilikçi çözümler geliştirmenin ve katma değeri yüksek ürünlerle fark yaratmanın zorunlu hale geldiğini vurguluyor. Otomasyon, dijitalleşme ve akıllı üretim sistemleri, yatak sektörünün geleceğini şekillendiren başlıca unsurlar arasında yer alıyor. Geliştirilen yeni makine teknolojileri sayesinde üretim süreçleri daha verimli, hızlı ve enerji tasarruflu hale gelirken, firmalar aynı zamanda global pazarlarda rekabet avantajı elde ediyor.
İhracata büyük katkı sağlanıyor
İhracat, sektörün büyümesindeki en güçlü itici güçlerden biri olmaya devam ediyor. Türk firmaları bugün Avrupa’dan Amerika’ya, Asya’dan Afrika’ya uzanan geniş bir coğrafyada faaliyet gösteriyor. Birçok üretici, ürünlerinin büyük bölümünü ihraç ederek Türkiye’ye önemli miktarda döviz girdisi sağlıyor. Balkanlar ve Avrupa ülkeleri, sektörün ana ihracat pazarları arasında öne çıkarken, son dönemde Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgeleri de büyüme potansiyeli taşıyan yeni hedef pazarlar olarak değerlendiriliyor.
Çevreye duyarlı üretim anlayışı ön planda
Bununla birlikte, sektörün gündeminde artık sadece üretim ve satış değil, çevreye duyarlı üretim anlayışı da önemli bir yer tutuyor. Güneş enerjisi sistemleriyle (GES) kendi enerjisini üreten, geri dönüştürülebilir hammaddeler kullanan ve karbon ayak izini azaltmaya yönelik projeler geliştiren firmaların sayısı hızla artıyor. Sürdürülebilir üretim yaklaşımı, hem çevresel sorumluluğu hem de uzun vadeli rekabet gücünü destekleyen stratejik bir unsur haline gelmiş durumda.
Ar-Ge merkezleri ile güçlü konum hedefleniyor
Yatak ve yatak yan sanayi üreticileri için bir diğer önemli unsur da nitelikli istihdam ve mühendislik gücü. Ar-Ge merkezlerinde çalışan uzman ekipler, yeni malzemeler, daha konforlu sistemler ve dijital üretim altyapıları üzerine yoğunlaşıyor. Bu durum, Türkiye’nin yatak teknolojilerinde dışa bağımlılığını azaltırken, yerli markaların uluslararası arenada daha güçlü bir konum kazanmasını sağlıyor. Bugün geldiği noktada Türk yatak sektörü, inovasyonla büyüyen, ihracatla güçlenen ve yeşil dönüşümle geleceğe yön veren bir yapıya kavuşmuş durumda. Yüksek kalite standartları, yenilikçi üretim modelleri ve sürdürülebilirlik vizyonu sayesinde, Türk firmaları artık yalnızca üretici değil, küresel ölçekte çözüm ortağı olarak anılıyor.
Osman Güler
Elektroteks Yönetim Kurulu Başkanı
Türkiye’nin önde gelen makine üreticilerinden biri olarak hem istihdam hem de teknolojiye katkı sunmayı sürdürüyoruz. Bugün itibarıyla Türkiye’de 350, yurt dışında ise 150 olmak üzere toplamda 500 kişiye istihdam sağlıyoruz. İlk bakışta 500 kişi küçük bir sayı gibi görünebilir; ancak makine sektöründe bu, oldukça yüksek ve etkileyici bir rakam. Çünkü bu sektörde üretim büyük oranda teknolojiye ve otomasyona dayanır. Dolayısıyla bu sayı, üretim gücümüzün ve iş hacmimizin geldiği noktayı açıkça gösteriyor.
Sadece Ar-Ge departmanımızda 60 kişilik özel bir ekip çalışıyor. Bu, bazı fabrikaların toplam çalışan sayısına denk bir büyüklük. Bu durum, Ar-Ge’ye ve yenilikçiliğe verdiğimiz önemin en somut göstergesi. Biz, makine üretiminde sadece ürün geliştirmeyi değil, aynı zamanda sektörün geleceğini şekillendirmeyi hedefliyoruz.
Geçtiğimiz yıl devlet desteği almadan, tamamen kendi öz kaynağımızla 78 farklı yeni makine tasarlayıp sektörün hizmetine sunduk. Bu makinelerin büyük bir bölümü, enerji verimliliği, üretim hızı ve dijital entegrasyon gibi alanlarda sektörün çıtasını yükseltti. Şu anda ürün portföyümüzün yüzde 60’ından fazlası patentli teknolojilerden oluşuyor. Bu da hem yerli inovasyon gücümüzü hem de markamızın uluslararası arenadaki rekabet kapasitesini güçlendiriyor.
Normal şartlarda ihracat oranımız yüzde 95 ile 98 arasında değişiyor. Ürünlerimiz bugün 140’tan fazla ülkeye ulaşıyor. Ancak bu yıl yurtiçinden yaptığımız büyük ölçekli anlaşma, iç pazardaki üretim yoğunluğumuzu artırdığı için ihracat oranımızda bir miktar düşüş yaşanabilir. Buna rağmen ihracatta Türkiye’nin ilk 1050 firması arasında yer almayı başardık. Hatta ihracat firmamız Sayger’in “Tekstil konfeksiyon makineleri ve aksamları”, “Ambalaj makineleri ve aksamları” ve “Yük kaldıran ve taşıyan makineler” olmak üzere 3 ayrı ürün grubunda Türkiye’nin ilk 5 büyük ihracatçısı arasında yer alarak önemli bir başarıya imza attığını da belirtmek isterim.
Bizim için önemli olan sadece sayılar değil; sürdürülebilir büyüme, teknolojiye yatırım ve nitelikli istihdam yaratmak. Elektroteks olarak hem Bursa’da hem de global pazarlarda, Türk mühendisliğinin gücünü temsil etmeye kararlıyız.
Emre Şahin Yılmaz
Marsteks Yönetim Kurulu Üyesi
Türkiye’de tekstil sektöründe faaliyet göstermek, özellikle son yıllarda artan maliyetler ve finansal sıkışıklıklar nedeniyle her geçen gün daha da zorlaşıyor. İç pazarda ürün satışı yapmak, yalnızca rekabet açısından değil, tahsilat süreçleri bakımından da büyük bir mücadele haline geldi. Müşteriler ödemelerini zamanında gerçekleştirmediğinde, mağduriyet yaşayan taraf genellikle üretici oluyor. Biz de bu durumun olumsuz etkilerini en aza indirmek için stratejimizi giderek ihracat odaklı bir yapıya dönüştürdük.
Marsteks olarak son yıllarda yurt dışı pazarlara açılmayı öncelikli hedef haline getirdik. Çünkü ihracat, yalnızca gelir açısından değil, markanın sürdürülebilirliği ve uluslararası tanınırlığı açısından da büyük önem taşıyor. Bugün Balkanlar başta olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesinde güçlü bir varlık gösteriyoruz. Özellikle kalite, termin ve müşteri memnuniyeti konularında oluşturduğumuz güven, bizi bu pazarlarda tercih edilen bir marka haline getirdi.
Şu anda ürünlerimizin yaklaşık yüzde 70’i ihracata, yüzde 30’u ise iç pazara gidiyor. Bu oran, firmamızın dış ticaret kabiliyetinin ve global ölçekteki rekabet gücünün açık bir göstergesi. Yaklaşık 25 ülkeye düzenli olarak ihracat yapıyoruz. Bunlar arasında Almanya, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan, İtalya ve Polonya gibi Avrupa ülkeleri öne çıkıyor.
Önümüzdeki dönemde hedefimiz, mevcut pazarlardaki etkinliğimizi artırmanın yanı sıra Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgelerinde de yeni iş birlikleri geliştirmek. Ayrıca sürdürülebilir üretim ve çevre dostu tekstil anlayışıyla, dünya standartlarında üretim yapan bir Türk markası olarak varlığımızı daha da güçlendirmeyi amaçlıyoruz.
Marsteks olarak, istikrarlı büyüme hedefimizi koruyarak hem ülkemize döviz kazandırmayı hem de Türk tekstil sektörünün uluslararası arenadaki itibarını daha da yukarı taşımayı sürdüreceğiz.
Cihan Yılmaz
Yılmar Şirketler Grubu Genel Müdür Yardımcısı
Yılmaz Şirketler Grubu olarak, üretim zincirinin her halkasında yer alıyoruz. Çelik tel üretiminden başlayarak, tüm yay sistemlerini Yılmar Çelik bünyesinde tasarlıyor ve imal ediyoruz. Grup bünyesinde yer alan Marsteks ve Yılsay firmalarımızda döşemelik kumaş ve yatak kumaşı üretimi yaparken, Yılmaz Sünger markamız altında da yatak sektörünün temel malzemelerini pazara sunuyoruz. Böylece yatak üretiminde ihtiyaç duyulan hemen her bileşeni tek çatı altında sağlayabilen ender firmalardan biri konumundayız.
Bu yapımız sayesinde yalnızca tedarik zincirinde değil, sektörün gelişiminde de önemli bir rol üstleniyoruz. Bursa ve İnegöl başta olmak üzere Türkiye’nin mobilya üretim merkezlerinde faaliyet gösteriyor, yatak sektörünün gelişimine doğrudan katkı sağlıyoruz. “Kendi müşterisini yaratan bir firma” anlayışıyla, iş ortaklarını büyütüp güçlendirdikçe kendisi de büyüyen bir yapıya sahibiz. Bu yönümüzle hem üretici hem de geliştirici bir kurum olarak konumlanıyoruz.
Bugün üretimimizin yaklaşık yüzde 85’ini ihraç ediyoruz. 50’den fazla ülkeye ürünlerimizi ulaştırıyoruz. Balkanlar’da tüm ülkelerde faaliyet gösteriyoruz. Avrupa Birliği ülkelerinin tamamında aktif olarak varız. Bunun yanı sıra, İngiltere’den Güney Amerika’da Şili’ye, Asya’da Filipinler’e kadar uzanan geniş bir coğrafyada markamızın izlerini görmek mümkün. Bu ihracat gücü, sadece ürün kalitemizin değil, sürdürülebilir üretim anlayışımızın da bir yansıması.
Yılmar Çelik olarak 2001 yılında başladığımız çelik tel imalatı yolculuğunda, Türkiye’de birçok ilke imza attık. Çelik teli mekanik temizleme yöntemiyle üreten ilk ve tek firma olmanın gururunu taşıyoruz. Bu özgün proses sayesinde hem kalite standartlarımızı yükseltiyor hem de çevreye duyarlı bir üretim modeli benimsiyoruz.
“Gücümüzü çelikten, enerjimizi güneşten alıyoruz” sloganımız, üretim felsefemizin temelini oluşturuyor. Geçtiğimiz yıl fabrika binamızın çatısını tamamen güneş enerjisi panelleriyle (GES) donatarak kendi enerjimizi üretmeye başladık. Böylece karbon ayak izimizi ciddi ölçüde azalttık. Üretimimizde kullandığımız çelik hammaddemiz yüzde 100 geri dönüştürülebilir nitelikte. Ayrıca doğada çözünebilen, çevre dostu tel çekme sabunları kullanarak sürdürülebilir üretim konusunda öncü bir rol üstleniyoruz.
Bugün geldiğimiz noktada, Yılmar Çelik yalnızca güçlü bir üretici değil, aynı zamanda çevreye duyarlı, yeniliğe açık ve dünya standartlarında üretim yapan bir Türk markasıdır. Amacımız; Bursa’da doğan bu gücü, global arenada daha da büyütmek ve firmamızı çelik tel ve yay sistemleri üretiminde dünya liderleri arasına taşımaktır.
Onur Kırayoğlu
Kırayteks Yönetim Kurulu Üyesi
Yatak yan sanayi sektöründe, iç pazarda arzın yoğunluğu rekabeti en üst seviyeye çıkarırken; ihracattaki çeşitlilik ve esneklik sektöre önemli katkılar sağlıyor. Biz de yeni pazarlar bulmak için çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz.
Bursa’nın güçlü ekosistemi, gelişmiş tekstil tedarik zinciri, nitelikli iş gücü ve teknik üniversitelerle olan iş birlikleri sayesinde üretim kapasitemiz öne çıkıyor. Ayrıca Avrupa’ya olan kara bağlantısı ve Gemlik Limanı sayesinde lojistikte hız avantajı elde ediyoruz.
Çevre dostu ve geri dönüştürülebilir malzemeler konusunda attığımız adımlar arasında; üretim süreçlerinde su ve enerji tüketimini azaltmaya yönelik iyileştirmeler, kimyasal yönetiminde yeşil uyumlu tedarik ve izlenebilirlik, atıkların en aza indirilmesi gibi çalışmalar yer alıyor. Bunun yanı sıra hammadde ve ambalaj malzemelerinde geri dönüştürülmüş içeriklere öncelik veriyoruz.