Bugünlerdeki yazılarımız, eskiden beri olan bazı yazı­ların tekrarı olacak. Sayın okurlar ne olur bunu hoş­görün.

Bir tarihte, padişahın biri, devletin masrafları çok artmış veya israf çok çoğalmış ki devletin gelirleri yetmez olmuş veya diğer bir ifade ile vergi gelirleri giderleri karşılaya­maz olmuş. Padişah vezirine “vergileri artırın “ emrini ver­miş. Vergiler artmış ve toplanmaya devam etmiş. Bir müd­det geçmiş. Bu artırılan vergiler de giderleri karşılayamaz olmuş. Padişah bir daha vergi artırın demiş. Aynı olayın tekrarında yine vergiyi artırın de­miş ama son defa artırın dediğinde millet sokakta göbek ata ata oy­namaya başla­mış. Padişah der­hal vergi artırmayı durdu­run demiş. Der mi der.

1990 yılında YMM’liğe ilk başladığımda, bir firmayı kontrol ediyordum. Bana göre cirosunun aylık bir milyar lira olması gereki­yordu. Ama bırakın aylık bir milyarı, ancak yıllık iki milyar seviyesinde idi. Firma sahiplerine ne olduğunu sordum. Bana, “Evet aylık ciromuz bir milyar lira ama kayıtlarımızda görünen yıllık iki milyar liranın dışındaki bütün ciro Laleli Pazarı’na satılıyor ve faturasız satılıyor” dediler.

Hiç kimse ama hiç kimse, yapılan satışların kayıt içine alınmasını, fatura kesilmesini düşünmüyordu. Satış bedel­leri faturasız olduğu için bir müddet sonra bir takım mah­zurlar meydana çıkmaya başladı. Malı alan bedelini öde­medi, firma elemanları malları çalmaya başladılar, firma sahipleri devamlı maliyeci baskını korkusu içinde idiler, elemanlardan kimin ne kadar çaldığını bilemiyorlardı. So­nuçta, yavaş yavaş her satış kayıt altına girmeye başladı.

Ülkede %70’lerde olduğu iddia edilen kayıt dışı eko­nomi, %45’lere kadar düştü diye bilgiler gelmeye başladı.

Bu ülke 1960 ihtilali ve büyük devalüasyonları, 1980 ih­tilali ve yine 70 cente muhtaç günleri yaşadı, derken 2000 yılındaki meşhur DERVİŞ reformları ve düzenlemelerini yaşadı. Yapılan düzenlemelerden sonra ülkede kayıt dışı­lık azalmaya başladı, vergi gelirleri artmaya başladı. Ama bu arada da ülkenin enerji ihtiyacından dolayı dış ticaret yılda 100 milyar dolar açık vermeye başladı.

2023 yılına geldiğimizde 6 Şubat depremi ülkemizin 9-10 şehrini vurdu. Ekono­minin ve ihracatın %10’a yakın kısmı deprem felaketinden etkilendi. Bu felaketin iz­lerini silebilmek için hükümet derhal tedbirler almaya başladı.

Başlıca tedbir: Her türlü vergiyi artırmak, artırılmamış bir vergi varsa onu da artırmak, kenarda köşede gelir geti­recek bir vergi şekli varsa onu da artırmak, artırmak. Daha işin başındayız. Hükümet en kolay tedbiri uygula­maya çalışıyor.

Bize göre yapılması gerekenler biraz daha değişik ol­malı,

Laffer diye birinin teorisine göre vergileri ne kadar artı­rırsanız artırın bir müddet sonra vergi gelirleri düşmeye başlayacaktır.

Vergileri artırdığınızda şu meşhur tarihi hikaye ile karşı­laşacaksınız ve insanlar sokaklarda oynamaya başlayacak­lardır. Oysa kayıt dışı ekonomiyi kayıt içine alırsanız kesin­likle daha fazla vergi gelirini daha adaletli olarak toplayabilirsiniz.

En büyük dış ticaret açığımız doğal gaz ve petrol itha­latı sebebiyle olan açıktır ve senede en az 100 milyar do­lardır. Öyleyse enerji açığını azaltmalıyız, gerek doğal gaz ve gerekse petrol üretimini hızla artırmalıyız.

Bir yandan da özellikle toplu taşımayı halka benimset­meli ve insanlarımızın her birinin tek başına araç kullan­ması yerine toplu taşıma araçlarını kullanmasını sağlama­lıyız. Bu yazımızda da herkesin bildiği bu tedbirleri bir defa daha gündeme getirdik.

İnşallah bundan sonraki yazılarımızda tekrar meslekle ilgili yazılara döneriz.