RÖPORTAJ – HIDIRCAN KAYA
Bursa Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (BUSİAD) Başkanı Buğra Küçükkayalar, kentin geleceğine yön verecek sanayi yapılanması, yeşil dönüşüm politikaları, ekonomik beklentiler ve sektörün genel yönelimi hakkında kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Bursa’nın mevcut sanayi yoğunluğu ile sosyoekonomik göstergeleri arasındaki ilişkinin yeniden ele alınması gerektiğini vurgulayan Küçükkayalar, özellikle Nilüfer ilçesinde hem demografik hem de altyapısal anlamda önemli bir dengesizlik oluştuğuna dikkat çekti.
“Ekonomik açıdan sürdürülebilir olmaz”
Bursa genelinde 8 ayrı OSB’ye ev sahipliği yapan Nilüfer’in sınırlarının artık genişletilmemesi gerektiğini ifade eden Küçükkayalar, bölgeye yeni bir Organize Sanayi Bölgesi kurulmasının hem ekolojik hem de ekonomik açıdan sürdürülebilir olmayacağını belirtti. Küçükkayalar, Bursa’nın bundan sonraki sanayi politikalarının, geleneksel sanayi anlayışının ötesine geçerek yüksek teknoloji yatırımlarına yönelmesi gerektiğinin altını çizdi.
BUSİAD’ın çalışmaları hakkında genel bir bilgilendirmede bulunur musunuz?
1978 yılında kurulmuş bir derneğiz. Türkiye’nin, TÜSİAD’dan sonra kurulmuş ikinci sanayici ve iş insanları derneği olarak, 47 yıllık bir geçmişe sahip olmanın gururunu yaşıyoruz. Şehir olarak ise sanayici ve iş insanları derneği anlamında ilk olma özelliğini taşıyoruz. TÜSİAD tüm Türkiye’yi kapsarken, BUSİAD Bursa genelinde kurulmuş bir dernektir. Toplam 18 kurucumuz bulunuyor; şu anda hayatta olan 5 kurucumuz var.
Misyon ve vizyon yerine; “uzgörü” ve “özgörev” kavramlarını kullanıyoruz. Uzgörümüzde iki temel başlığımız var: İş dünyasına yön vermek ve gelişime liderlik etmek. Tüm çalışmalarımız bu iki başlık çerçevesinde şekilleniyor. 47 yıldır gerçekleştirdiğimiz tüm etkinlikler bu anlayışın ürünüdür.
Derneğimizin amacı; Bursa’nın gelişimine liderlik etmek, yön vermek, sürdürülebilir kalkınmasını sağlamak ve kentin hem ulusal hem de uluslararası rekabet gücünü artırmaktır. Bu çerçevede 5 temel değerimiz var: Saygı, liderlik, tarafsızlık, katılımcılık ve sürdürülebilirlik. Kuruluşumuzdan bu yana bu değerleri hiç değiştirmedik.
“Sanayi, tarım ve turizmle gelişen Bursa” yaklaşımıyla hareket ediyoruz. Toplam 326 üyemiz var ve bu üyeler 269 firmayı temsil ediyor. Bir firmadan birden fazla kişinin üyelik yapabilmesine olanak sağlıyoruz. Bu, derneğin geleceğe yönelik sürdürülebilirliğini güçlendirmek adına önemli. Hem kurumsal firmalar hem de aile şirketleri için bu esneklik avantaj sağlıyor.
Üyelerimizin yüzde 19’u otomotiv ve tedarik sanayini, yüzde 16’sı tekstil ve konfeksiyonu, yüzde 16’sı ise hizmet sektörünü (turizm dahil) temsil ediyor. Bu sektör çeşitliliği Bursa’nın zenginliğini gösteriyor. 269 firmamız toplam 40 milyar dolarlık ciroyu ve 255 bini aşkın çalışanı ifade etmektedir.
“Nilüfer Çayı ile ilgili raporumuzu kamuoyuyla paylaştık”
– BUSİAD olarak 2026 yılı gündeminizde hangi öncelikler öne çıkıyor? Özellikle sanayide dönüşüm, sürdürülebilirlik ve iş dünyasında yenilikçi uygulamalar açısından nasıl bir yol haritası izliyorsunuz?
Sürdürülebilirlik bizim için çok önemli. Firmaların ayakta kalması ve uzun yıllar hizmet verebilmesi kritik bir konudur. Bu nedenle “Genç BUSİAD” adı altında bir yapılanmamız mevcut. 40 yaş altı yaklaşık 45 üyemiz var ve geleceğe yönelik çalışmalarımızı onlarla birlikte yürütüyoruz.
İş insanları derneği olarak ticaret ve sanayiyle uğraşsak da, 9 farklı ilgi alanımız bulunuyor: teknoloji, enerji, çevre, kurumsal gelişim, toplumsal sorumluluk, ekonomi, eğitim, iletişim, kültür ve sanat. Bütün çalışmalarımızda bu alanlara yer veriyoruz. Hepsi Bursa için önemli.
Çevreye duyarlı sanayi yapılarının kurulması gerektiğini düşünüyoruz. Son raporumuz olan “Herkesin Bildiği Sır: Nilüfer Çayı” çalışması kapsamında önemli tespitlerde bulunduk. Arıtma tesislerini kurmak bizim görevimiz olmasa da, yerel yönetimlere bu konuda destek sağlayabiliriz. OSB’lerin kurdukları tesislerin doğru şekilde çalışmasını sağlamak için de üyelerimizin ihtiyaçlarını ilgili kurumlara aktararak çözüm üretmeye çalışıyoruz.
Sanayi, tarım ve turizme eşit derecede önem verilmesi gerektiğini savunuyoruz. Bursa’nın tüm paydaşlarıyla raporumuzu paylaştık. Valimizden başlayarak, Büyükşehir Belediye Başkanı, 17 ilçe belediye başkanı ve 20 milletvekiline raporumuzu ilettik. Raporda yer alan önerilerin 1/100000 ölçekli, yani 2050 Çevre Düzeni Planı’nda dikkate alınmasını istiyoruz. BUSİAD’ın ilgili komiteleri de bu planın hazırlanmasına yönelik çalışma gruplarında yer alıyor.
– Yeşil dönüşüm ve dijitalleşme, sanayi için artık bir tercih değil zorunluluk haline geldi. Bursa’daki işletmeler bu dönüşüme ne kadar hazır? BUSİAD bu süreçte üyelerine nasıl destek veriyor?
Çağdaşlık ve dönüşüm için Bursa’nın pilot şehir olması gerektiğine inanıyoruz. Bursa; sanayisiyle, tarımıyla ve turizmiyle Türkiye’ye örnek olmalıdır. Dijital dönüşüm, yeşil dönüşüm ve toplumsal dönüşümü eş zamanlı olarak gerçekleştirmemiz gerekiyor.
BUSİAD olarak bu alanlarda üyelerimizi bilgilendiriyor, çalışma gruplarımızla birlikte yol gösteriyoruz. Dijital dönüşüm için yüksek katma değerli üretim yapan tesislerin kurulması şart. TEKNOSAB bunun için önemli bir fırsat. Orada mutlaka teknoloji yoğun, katma değeri yüksek yatırımlar yapılmalıdır. Mevcut tesislerin aynısını TEKNOSAB’a taşımak doğru bir yaklaşım değildir. Örneğin çip üretimi gibi ileri teknoloji yatırımlarının yapılması gerekiyor.
Bursa’daki OSB’lerin büyük çoğunluğu doluluk oranına ulaşmış durumda. Bu nedenle büyük ölçekli yeni OSB’ler yerine, tekil sanayi tesislerinin kurulmasını savunuyoruz. Ancak bu tesislerin iki temel kritere sahip olması gerekiyor: yüksek katma değer üretmeleri ve yeşil dönüşüme uygun olmaları.
Bursa’nın su sorunu da önemli bir konu. Yağmur suyu toplama, yenilenebilir enerji yatırımları, güneş panelleri ve atıkların çevreye zarar vermeden geri kazanılması gibi konular yeşil dönüşümün olmazsa olmazlarıdır. Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum sağlanması da büyük önem taşıyor.
Sosyoekonomik gelişmişlik sıralamalarına baktığımızda, Nilüfer 922 ilçe içinde 8. sıradayken Büyükorhan 815. sırada yer alıyor. Bu büyük bir dengesizliktir. Nilüfer’de 8 OSB bulunuyor ve artık yeni bir OSB kurulmasını doğru bulmuyoruz. Tarım alanlarının korunması şart. Bursa’nın yüzde 45’i orman, yüzde 34’ü tarım alanı, yüzde 5’i sulak alandır. Şehir olarak doygunluk seviyesine ulaştık ancak halen 2020 çevre düzeni planı yürürlükte olduğu için yeni yatırım alanları belirlenemiyor. Bu nedenle 2050 planı hayati önem taşıyor.
Ayrıca iş insanlarına Türkiye’nin farklı bölgelerine açılmaları konusunda önerilerimiz var. Büyüme ve ihracatı artırmanın yolu bu çeşitlenmeden geçiyor.
– BUSİAD, sivil toplum kimliğiyle sosyal yaşamda da etkin bir rol üstleniyor. Önümüzdeki dönemde toplumsal fayda veya sosyal sorumluluk alanında planladığınız yeni projeler var mı?
Sosyal Sorumluluk Komitemiz çalışmalarına devam ediyor. 15 yıldır aralıksız olarak felsefe etkinlikleri düzenliyoruz. Bursa’nın kültürel gelişimi için bunu önemli görüyoruz. Eğitim Komitemiz, Çağdaş Eğitim Kooperatifi ile birlikte, “kır çiçekleri” olarak adlandırdığımız ücretsiz eğitim olanağına erişemeyen kız öğrencilerimize burs, barınma ve iş imkânı sağlıyor. Kadının Güçlendirilmesi Platformumuz ise BUİKAD ve Global Compact ile iş birliklerini sürdürüyor.
“Ara eleman sıkıntısının çözümünü bulduk”
– Nitelikli iş gücü eksikliği ve gençlerin sanayiye ilgisizliği sıkça dile getirilen konular arasında. Sizce bu algıyı değiştirmek için neler yapılmalı? İş dünyası ve eğitim kurumları nasıl bir iş birliği içinde olmalı?
Eğitim konusunda örnek uygulamalar yapıyoruz. Sanayi–üniversite iş birliklerine yeni bir yöntem getirdik. Fabrikalarımızda ve kurumlarımızda çalışan bakım elemanı, forklift operatörü, kaynakçı, insan kaynakları uzmanı gibi pozisyonlardaki çalışanlarımızın Uludağ Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi’nde ve üyelerimizin iş yerlerinde uzmanlaşmasını sağlıyoruz. Gençlerden yoğun ilgi görüyoruz, aynı şekilde firmalar da bu eğitimlere destek veriyor. Ara eleman bulmakta yaşanan zorlukların çözümünü, firmaların belirli düzeyde yetkinliği olan kişileri istihdam edip kendi bünyelerinde yetiştirmesinde bulduk. Teknik okullarda verilen eğitimin yetersiz olduğu noktada, firmaların bu yaklaşımı önemli bir boşluğu doldurdu.
– Türkiye ekonomisinde yaşanan dalgalanmalar iş dünyasını nasıl etkiliyor? Özellikle KOBİ’ler açısından finansmana erişim, yatırım iştahı ve rekabet gücü konularında ne tür önlemler alınmalı?
İki ekonomi danışmanımız bulunuyor: Uludağ Üniversitesi İİBF’den Prof. Dr. Metin Özdemir ve Doç. Dr. Derya Hekim. Bursa’da hiçbir derneğin yapmadığı bir çalışmayı gerçekleştiriyoruz. Üyelerimize her 3 ayda bir, 17 sorudan oluşan bir anket gönderiyoruz. Bu anketin adı “İktisadi Yönelim Anketi”. Sonuçlar bize ekonominin gidişatını ve iş insanlarının beklentilerini aktarıyor.
Son 6 ayda yaptığımız anketler iyimserlik olduğunu gösteriyor. Son ankette ise bir düzelme olduğu fakat bu düzelmenin çok güçlü bir iyileşmeye işaret etmediği görülüyor. Enflasyonla ilgili sorulara olumlu yanıt alınamıyor. Şu an sanayicilere göre bir durağanlık söz konusu. İş insanları mevcut durumu korumaya, çalışanlarını tutmaya ve sürdürülebilirliği sağlamaya çalışıyor. Sektörel bazda küçülmeler, işten çıkarmalar, konkordato ilan eden ve kapanan firmalar bulunuyor. Buna rağmen iş dünyasının mücadeleyi sürdürmesi gerekiyor. Enflasyon yıl sonunda beklenenden yüksek çıkacak gibi görünüyor. Ürün fiyatlarında ve işçilik maliyetlerinde artış bekleniyor.
“Uygun finansman kaynakları bulunmalı”
Bursa sanayisinin mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Üretim, ihracat ve istihdam açısından güçlü yönleri ve çözüm bekleyen temel sorunlar nelerdir?
Kısaca iki önemli noktaya değinmek istiyorum.
Birincisi; tekstil firmaları yaşamlarını ve ihracatlarını sürdürebilmek adına büyük çaba harcıyorlar. Bu sektöre mutlaka destek olunması gerekiyor. Devletimizin sağladığı destekler var ancak bu desteklerin daha da yaygınlaştırılması şart.
İkincisi; otomotiv ve yan sanayi firmaları geçmişte uzun vadeli ve belirli yıllar ödemesiz kredi imkanlarına sahipti. Otomotiv yatırımları yüksek maliyetlidir fakat geri dönüşü güçlüdür. Bu nedenle uygun finansman kaynakları bulunabilmesi, sektör için büyük önem taşımaktadır.


