Semih AYDIN

Resmi Gazete’de yayınlanan 2023 – 2025 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) Türkiye ekonomisinin 2023 hedeflerini de ortaya koydu. Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’daki (GSYH) artışın yüzde 5 olarak belirlendiği planda, hükümetin dolar kuru tahminleri de ortaya çıktı. GSYH hedeflerinden yapılan hesaplamaya göre önümüzdeki yılın dolar kuru tahmini ortalama 21,52 TL olarak belirlendi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ise yılın son enflasyon raporu sunumunda, enflasyonda 2023 yıl sonu tahmininin yüzde 22,3 olduğunu söylemişti.

Son yıllarda çalkantılı bir süreçten geçen ülke ve dünya ekonomileri yeni yıla da belirsizliklere giriyor. Pandeminin ardından patlak veren resesyon tehlikesi ve global ölçekte yaşanan enflasyon artışları üretim ve siparişlerde azalma riskini de beraberinde getiriyor.

Bunun yanında hala devam Rusya-Ukrayna krizi ve Rusya’nın Avrupa ülkelerine uyguladığı doğal gaz ambargosu Türkiye’nin en önemli ihracat pazarı olan Avrupa’da ekonomik durgunluk yaşanması tehlikesini de beraberinde getiriyor.

Bursa iş dünyası temsilcileri ekonomideki 2023 hedeflerini ve küresel ölçekte yaşanan gelişmelerin Türkiye ekonomisine olası etkilerini Ekohaber için değerlendirdi.

Rasim Çağan

BOSİAD YK Başkanı

Geleceğe olan umudumuz hep var

Ekonomi yönetiminin önümüzdeki yıl için açıkladığı beklentilerde sadece büyüme rakamlarının gerçeklere yakın, ancak enflasyon ve Türk parası değerlerinin ulaşılmasının sorunlu olduğu görüşündeyim.

2023 yılı hem Türkiye ekonomisine özel sorunlar hem de uluslararası ekonomide sorunlarla mücadele edeceğimiz bir yıl olacak.

Seçimlerin arifesinde ekonomiyi güçlü tutmak için uygulanan tedbirler, enflasyonun yükselmesine sebep vermekte. Diğer ülkeler de enflasyon ile mücadele etmek için büyümeden taviz pahasına faizleri arttırırken ülkemizde bu uygulama yapılmamakta. Bunun sonucunda oluşan yüksek enflasyon beklentisi, ileride daha pahalı alınacak ürünleri stoklama veya fırsat varken düşük fiyatlarda alma davranışı yaratırken, aşırı bir talep yaratmakta bu da enflasyonu körüklemekte. Baz etkisini dikkate alsak bile gerek tüketim davranışı gerekse de kurlarda oluşacak bir miktar düzeltmelerle, 2022 yılı kadar yüksek olmasa da 2023 yılını yüksek enflasyonla geçireceğimizi düşünüyorum.

Hedeflenen ortalama 21,5 TL dolar kurunun da gerçekleşmesi halinde ihracatın olumsuz etkileneceğini, önümüzdeki yıl burada muhakkak bir düzeltme yaşanacağını düşünüyorum. İçeride artan enerji maliyetleri ve işçilikler sonucunda, ihracatta fiyat tutturabilmek için artan maliyetleri telafi edecek yeni kur seviyelerine ihtiyacımız olacak. Bu düzeltme, düşen ihracat ve düşen döviz gelirleri ile otomatik olarak olacaktır.

Büyüme rakamına gelirsek; Pandemi sürecinde tedarik zincirindeki kopmalar ve Çin’deki arz sıkıntıları sonucu geçen sene iyi bir ihracat performansı yakalamıştık. Ancak artık dünya ticareti normale dönüyor. Her ne kadar kazandığımız ihracat pazarlarının bir miktarını elde tutacak olsak da Avrupa ülkeleri daha uygun fiyatlar için global pazarda daha çok aktif olacaklardır. İlave olarak, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle oluşan enerji açığı nedeniyle üretimin zayıflaması ve tüketici talebinin düşmesi sonucu Avrupa’ya ihracat düşecektir. Bu senaryo ihracat kaynaklı büyümeyi baskılayacaktır. İhracat pazarında olduğu gibi benzer düşüş iç piyasada da yaşanacaktır.

Ancak iş insanları, gelecekte güvenecekleri bir dal olmadan var olamazlar ve bizler hep geleceğe olan umut ile yaşarız. En büyük ihracat pazarımız olan Avrupa Bölgesi’ndeki olası bir resesyon, Türkiye’ye ilave bir fırsat açabilir. Resesyon içinde öngörülemez talep, ancak yakın pazarlardan kısa termin süreleri ile yönetilebilir. Bir başka ifade yukarıda bahsettiğim Avrupa ülkelerinin daha uygun fiyatlar için global pazarda daha aktif olma stratejisi çalışmaz, diğer uzak bölgelerden yapmış oldukları tedariki de yakın coğrafyadan alarak ihracatımızı ayakta tutabilirler. Bu şekilde yüzde 5 büyüme beklentisi de gerçekleşebilir. Bu da bir iş insanı olarak benim yakın gelecek için umudum.

Nilüfer ÇEVİKEL

TÜGİAD ve DOSABSİAD Başkanı

Teşvikler artmalı

Enflasyonun hem üretici, hem de tüketici boyutlarıyla dizginlenmesi, öngörülebilirlik için son derece önemli. Ayrıca dövizdeki kırılganlık ve enflasyonist ortamda üretime dayalı sektörler ciddi anlamda zorluklarla karşı karşıya geliyor. Küresel resesyon işaretlerinin konuşulduğu bir dönemde enflasyonist ortamın kontrol altına alınması, yatırımların geleceği adına kritik rolde. Çetin şartlara rağmen ihracat ve büyüme rekorları kıran iş dünyamız, pandemi ve önceki zorlu dönmelerde olduğu gibi bu süreci de başarıyla atlatacaktır. Bu hedeflere ulaşılması için ekonomi yönetiminin enerji başta olmak üzere üretim girdi maliyetlerini aşağı çekecek daha etkili ve kalıcı yöntemleri devreye almasını, teşvik ve destekleri artırmasını bekliyoruz.

Kurlardaki dalgalanmanın durdurulması, öngörülebilirlik açısından kritik öneme haiz. Aynı zamanda finansmana ulaşma noktasında zaman zaman sıkıntılı süreçler yaşayan sanayicimizin, kredilere ulaşmasındaki engeller kaldırılmalı ve böylece yeni yatırımların önü açılmalıdır. Sanayi üretiminde temel giderlerde en yüksek kalem, enerjidir.

Artan enerji fiyatları, haliyle maliyetlerin de yükselmesine neden oluyor. Ekonomi yönetimi, sanayiciye yenilenebilir enerji yatırımları noktasında daha fazla destek sağlamalı ve OSB’lerde enerji sistemlerini de gözeten bütünleşik yapılar ortaya çıkarılmalıdır. Tüketime yönelik kurulan 240 kW ve üzeri güneş enerji santralleri, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 4. bölge teşviki kapsamına alındı.

Bu teşvikten faydalanmak için yerli panel ve yerli taşıyıcı konstrüksiyon kullanmak zorunluluğu söz konusu. Güneş Enerjisi Santrali (GES) yatırımlarının yanı sıra Rüzgâr Enerjisi Santrali (RES) kuracaklara da süreçleri hızlandıracak destek ve teşvikler sağlanmalı.

Küresel ölçekte yaşanan enerji krizini 1970’lerin petrol krizlerinden bütünüyle ayıran, modern dünyanın karşılaştığı ‘en tehlikeli’ enerji krizine dönüştüren birkaç kritik detay var. Her şeyden önce hâlihazırdaki küresel enerji krizi denkleminin içinde sadece petrol değil, aynı zamanda doğalgaz da var. Bu tabloya kömür ve nükleeri de eklemek mümkün. İkinci detay ise şu anki enerji krizinin aynı zamanda bir ‘enerji dönüşümü’ krizi de olması. Güneş, rüzgâr, jeotermal ve hidroelektrik gibi önemli yenilenebilir enerji yatırımlarının maliyetleri de pahalılandı. Baktığımızda Avrupa başta olmak üzere gelişmiş birçok ülke, enerji tasarrufu konusunda politikalar geliştirmeye ve uygulamaya başladı. Enerjide dışa bağımlı yapıdan kurtulmamız ve enerji tasarrufunu içine alan yeni politikaları devreye almamız gerekiyor.

2022, her ne kadar ekonomik anlamda hem iş dünyası hem de vatandaşımızın için zor bir yıl olsa da 2023 yılında makroekonomik hedeflere ulaşabilmemiz için mevcut teknoloji ve üretkenlik seviyemizi daha üst noktalara taşımaya, Ar-Ge ve yenilik çalışmalarını daha fazla teşvik etmeye, finansal araçlarımızı çeşitlendirmeye ve imalat sanayisinde dışa bağımlılığı azaltmaya ihtiyacımız var. DOSABSİAD olarak bu doğrultuda; sadece üretim değil, yatırım, istihdam gibi konularda da ülkemizin en önemli oyuncuları olan sanayicimizin daha rekabetçi konuma gelebilmesi için kararlılıkla çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Ali GÜLER

KSİAD YK Başkanı

Karamsar değilim

Önümüzdeki yıl için açıklanan büyüme, enflasyon ve döviz kuru beklentilerine ulaşmak bence mümkün değil. Bu kapsamda açıklanan rakamların reel olduğunu düşünmüyorum. Bu hedeflere ulaşmanın tek yolu üretimin ve istihdamın artırılmasından geçiyor. Önümüzdeki yıl asgari ücrette de ciddi bir artış bekleniyor. Bu artışın işçilik maliyetlerinin yanında emekli ikramiyelerine de ciddi yansıması olacak. Bu durum işvereni ilerleyen süreçte sıkıntıya sokabilir.

Ülkemizin Rusya ile ilişkileri iyi ilerliyor. Dolayısıyla ben ülkemizde ciddi bir enerji krizi yaşanacağını düşünmüyorum.

Ülke olarak üretim yapabildiğimiz, üretim kabiliyetlerimiz kısıtlanmadığı sürece dünyada yaşanan resesyonun Türkiye ekonomisini ciddi olarak etkilemeyeceği kanaatindeyim. Ben önümüzdeki dönem için karamsar değilim. Daha çok çalışarak bu sorunların üstesinden gelebiliriz.

Osman GÜLER

IBIA YK Başkanı

Tek yol ihracat

Önümüzdeki yıl yüzde 5 büyümeyi yakalayabiliriz. Hatta şirket ve sektör olarak bundan daha fazla bir büyüme hedefimiz var.

Yüzde 22 enflasyon oranını da umarız sağlayabiliriz. Bu rakamı yakalayabilirsek ülkemiz için oldukça iyi olur.

Bu hedeflere ulaşabilmek için bütün ülke ve sanayiciler olarak ihracata odaklanmalıyız. İhracatı teşvik edici çalışmalar yapılmalı. Dolar kurunun sabit kalması ve cari açığın kapanmasının tek yolu da ihracattan geçiyor.

Sektör olarak dünyada iyi bir konumdayız. Çin’in dünyaya kapalı olmasından dolayı sektör olarak avantajlı bir durumdayız. Dünyadaki resesyon elbette belli bir oranda ülkemizi de etkileyebilir.

Ama bizim diğer sektörler kadar etkileneceğimizi düşünmüyorum. Bizim sektör olarak hedeflerimiz büyük. Sektörümüzde Çin’in etkisinin azalmasının avantajlarını Türkiye olarak kullanıyoruz. Tüm bunların yanında dünyada yatak değişim süresi hızla kısalıyor. Bunu da pozitif bir şekilde değerlendirerek, bu süreçleri aşmaya çalışacağız.

Ömer YILDIZ

BEKSİAD YK Başkanı

Hesaplı ve tedbirli olmalıyız

2023 yılı için öngörülen hedeflerin ulaşılabilir düzeyde olması tabii ki önemli. Bizim gibi gelişmekte olan ülkenin özellikle yüzde 5’lik büyüme rakamını yakalayacağını düşünüyorum. Ancak dolar kuru için net öngörülerimiz yok. Fakat döviz kurunu baskıyla düşük tutmak doğru değil. Biz, ihracatımızı artırmayı hedefleyen bir ülkeyiz. Reel enflasyonun yüzde 45 seviyesinde olmasının bile olumlu yansıyacağı kanaatindeyim. Ekonomik gelişmeler itibariyle bu noktaya bir anda gelmedik ve bir anda da düzelemeyiz. Ancak hükümetin aldığı ve alacağı tedbirlerle kademeli bir şekilde, 2-3 yıl içinde enflasyon istediğimiz seviyelere gelecektir. Bu konuda hükümetimiz mücadele ediyor. Neticede dünyada bir enflasyon sıkıntısı var. Alınacak tedbirlerle enflasyonun kademeli olarak aşağı çekileceğini düşünüyorum.

Kadınlar ‘iş’te ağırlığını koyuyor Kadınlar ‘iş’te ağırlığını koyuyor

Son birkaç aydır dünya ülkelerinde resesyonun etkilerinin daha net bir şekilde yaşandığını görüyoruz. Türkiye üretime devam eden bir ülke. Ancak dünyadan ayrı değiliz. Biz, ihracata odaklı bir ülkeyiz.

Gelişmiş ülkelerde resesyon yaşanması durumunda bizim ihracatımızı da doğrudan etkileyecektir. Bu durum bizim işlerimizde de bir yavaşlamaya yol açabilir. Hem ülke hem de reel sektör olarak hesaplarımızı dünyada yaşanan ekonomik gelişmelere göre yapmalıyız.

Üretim ve planlamalarımızda tedbirli davranırsak, resesyondan ve küresel ekonomik krizden çok fazla zarar görmeden çıkabiliriz.

Ancak artık dünya bir köy. Dünya yandı, biz hariç diye bir olay artık yok.

Ramazan KAYA

MARSİFED YK Başkanı

Döviz rekabetçi duruma getirilmeli

Seçim ekonomisine girdiğimiz bu süreçte söz konusu hedeflerin hiçbirinin tutmayacağını düşünüyorum.

Öncellikle seçime kadar, uygulanan ekonomik politikalarda bir değişiklik olacağını düşünmüyorum. Seçimler sonrasında seçimi kim kazanırsa kazansın, uygulanan faiz sebep, enflasyon sonuç politikasından vazgeçerek, faiz oranlarını, enflasyon beklentilerine göre yükselterek eksi reel faize son verilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan baskı altında tutulan dövizde, ihracatçılarımız için daha rekabetçi bir duruma getirilmelidir. Zira ihracatçılarımız, yaşanan yüksek enflasyon nedeniyle maliyetleri artmış fakat buna karşılık dövizdeki değişim çok daha sınırlı düzeyde kaldığı için kar marjlarını alıp götürmüştür. Ekonomi yönetimine güvenin sağlanması halinde ülke CDS’lerimiz düşmeye başlayacak ve son dönem durmuş olan ülkemize gelen direkt yabancı yatırımlar tekrar gelmeye başlayacaktır. Bu hedeflere ulaşabilmemiz için dışarıda dünya ekonomisinin resesyon riskinden kurtulması gerekmektedir. Ayrıca Rusya - Ukrayna savaşının bitmesi ve buna bağlı enerji krizinin ve sonlanması önemli olacaktır. Savaşın devamı halinde ülkemizin Rusya doğal gazının dağıtım merkezi olması bir avantaj olurken, ülkemizden çıkacak doğal gaz da enerji faturamızı bir miktar azaltabilir. Enerji krizinin önümüzdeki yıl da devam etmesi durumunda, Avrupa ülkeleri, üretimlerinin bir bölümünü Türkiye’ye kaydırabilir. Buda büyüme hedeflerimize olumlu yönde katkı verecektir. Sonuç olarak seçimin Mayıs, Haziran 2023 aylarında yapılacak olması ve seçime kadar seçim ekonomisi uygulanacak olması, alınması gereken düzenlemeleri ve tedbirleri geciktirecek, bu da 2023 yılının da kaybedilmesi anlamına gelecektir.

Mustafa ANDIÇ

İMSİAD YK Başkanı

Ekonomik istikrar sağlanmalı

Umarız ekonomide belirlenen 2023 hedefleri yakalanır ama ben bunun zor olduğunu düşünüyorum. Özellikle inşaat sektöründeki zamlara baktığımızda açıklanan enflasyon oranının çok iyimser olduğunu görüyorum. Yüzde 23’lük enflasyon hedefinin tutturulması mümkün değil. Fakat önümüzdeki yıl yüzde 5’lik büyüme yakalayabiliriz. Ülkemiz ihracatta oldukça iyi gidiyor. Bu büyüme sağlansa da enflasyon oranının çok daha yüksek olacağı kanaatindeyim.

Söz konusu hedeflere ulaşmanın yolu ekonomik istikrardan geçiyor. Zam furyasının durması lazım. Bu kadar afaki zamlarla bu hedefe ulaşmak mümkün değil. Döviz kurlarındaki dalgalanmanın durması, fiyat artışlarının dizginlenmesi, ekonomik istikrarın sağlanması ve yatırımların da artmasıyla ancak bu hedeflere ulaşılabilir.

Sektörümüz açısından değerlendirdiğimizde ise vatandaşın iş güvencesine sahip olup, uzun vadeli finansman enstrümanlarına erişebilmesi ve uzun vadeli borçlanmasıyla ancak bu hedefleri yakalayabiliriz.

Avrupa ve ABD’de bir resesyon bekleniyor. Ülkemizin en büyük ihracat pazarı Avrupa. Dolayısıyla Avrupa’nın olumsuz bir tabloya gitmesi bizi de ciddi anlamda etkiler. Bu da ihracat rakamlarımıza olumsuz yansıyabilir. Dolayısıyla büyüme hedeflerini tutturmak mümkün olmayabilir

Fatih ŞAKİR

BALKANTÜRKSİAD YK Başkanı

Krizi fırsata çevirmek istiyoruz

Biz güçlü ve genç bir ülkeyiz, çalışkan bir milletiz. Ancak sadece bir noktada tereddüttüm var. Önümüzdeki yıl bir seçim süreci var. Seçim süreçleri ülkemizde bir tedirginlik oluşturuyor. İnsanlar işlerini, yatırımlarını genellikle seçim sonrasına erteliyor.

Bu süreçte bir durgunluk yaşanabilir. Fakat seçimlerin ardından, ne olursa olsun, çok hızlı bir büyüyen bir Türkiye göreceğimize inanıyorum. Bu doğrultuda gelecek yılın son çeyreğinde açıklanan hedefleri yakalayabileceğimizi düşünüyorum.

Bursa’da yeni fabrikalar yapılıyor, Ar-Ge yatırımları hız kazandı. Bursa hep artı veren bir şehir. Bunun da önemli sebeplerinden biri Balkan kökenli insanların iş hayatında aktif olarak yer alması. Önümüzdeki günlerde iş insanlarından aldığımız sıkıntıları ve talepleri dosya olarak Bursa milletvekilleriyle paylaşacağız. Neler yapmamız gerektiğini orada hep birlikte istişare edeceğiz. Ekonomiye daha fazla nasıl katkı sağlayabileceğimizi değerlendireceğiz. İş insanlarının birtakım sorunları var, bunların önü açılırsa daha hızlı bir şekilde hareket edebiliriz. Böylece ekonomi daha da büyür ve Bursa’daki başarı ülke geneline yayılabilir.

Geçtiğimiz haftalarda Polonya’yı ziyaret ettik. Rusya’nın bu ülkeye doğal gazı kestiğini gördük. Şu anda depolardan kullanıyorlar. Bu kışı atlatacak gazları varmış.

Ancak Rusya’nın doğal gazı kesmesi sanayi ayağında büyük endişe yaratıyor orada. Savaş elbette kötü bir şey ama Türkiye olarak biz bunu artıya çevirmeliyiz. BALKANTÜRKSİAD olarak Polonya ve Romanya ziyaret sebeplerimiz buydu. AB üyesi olan ülkelerin ekonomilerini Türkiye’ye çevirmek istiyoruz. Gerek Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş durumu, gerek resesyon beklentisini veya olası bir enerji krizini, ülkemizin bulunduğu konum ve lokasyon itibariyle fırsata çevirmek istiyoruz. Putin’in Rusya doğal gazını Türkiye üzerinden sevk etmek istemesini de oldukça olumlu buluyorum. Bunları avantaja çevirmek gerekiyor. Yeter ki ülkemizde istikrar, birlik ve beraberlik olsun.

Murat KAYA

GESİAD YK Başkanı

Tedbirler alınmalı

Açıklanan hedeflere ulaşmamız çok mümkün gözükmüyor. Bunun için ekonomideki ana enstrümanları çok iyi kullanmamız gerekiyor. Bu noktada istikrar ve hukukun üstünlüğüne inanmak ilk sırada geliyor. Bunun yanında reel sektörün finansmana kolay ulaşması gerekiyor. Ayrıca enerji ve ham madde gibi girdi maliyetlerindeki artışın kontrol altına alınması gerekiyor. Bir diğer beklentimiz ise yeni yılda açıklanması beklenen EYT’nin şirketler üzerindeki etkisinin az olması. Bunların olması halinde bahsedilen hedeflere kolaylıkla ulaşabileceğimiz kanaatindeyim.

Avrupa’daki resesyonun etkileri bariz bir şekilde belli olmaya başladı. Bunun haricinde önümüzdeki yıl ekonomimizi etkileyecek diğer unsurlar ise Rusya-Ukrayna savaşı ve seçim maratonu olacak. Bunun ülkemize yansımaları, içinde bulunduğumuz ortamda, umarız kötü olmaz. 2023 yılının ekonomik olarak kayıp bir yıl olması, ülkemizi ilerleyen süreçte sıkıntıya sokabilir. Bu yüzden temennimiz bahsetmiş olduğum tedbirlerin uygulanması. Şu anda bakıldığında 2023’ün zor geçeceği öngörülüyor. Umarız beklediğimizden daha karamsar bir tablo ile karşılaşmayız.

Yavuz KAZANGİL

TOSYÖV Bursa Başkanı

Kontrol edemediğimiz etkenler var

Dünyada ve Türkiye’de yükselen enflasyonu göz önüne aldığımızda büyüme olmaması mümkün değil. Firmaların artan maliyetlerinin bile bir yansıması olacaktır. Enflasyonun düşmesi yalnızca tüketimin düşmesi ile mümkün olacaktır. Ancak bu o kadar hızlı olmayacaktır. Ne yazık ki yurt dışına bağlı bir üretim ve tüketim enflasyonumuz var. Doların öngörülen artışı bile enflasyon üzerinde ciddi bir etkiye neden olacak. Doların bu seviyelerde kalmasını temenni ediyorum. Bizim kontrol edemediğimiz birçok etken var. Bu yüzden kimsenin gerçek anlamda öngörüsü bulunmuyor. Firmaların yaşamlarını sürdürebilmesi için bile finansman bulmakta zorlandığı bir durumda büyümek gerçekten zorlayıcı bir hedef. Dışardan temin edilen teknolojik ürünler için ciddi teşvikler verilmesi uzun vadede ithalat bağımlığımızı azaltacağı gibi ihracatın büyümesine de güç katacaktır. Bunun yanında mevcut üretim yapan firmaların da kolay finansman imkanlarının arttırılması gerekmekte. Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye Avrupa’yla yapılan müzakereler ve ticari ilişkilerde arada olmayı başardı. Bu da Türkiye’nin ticaretine ve büyümesine hem direkt hem de dolaylı olarak ciddi katkılar sağladı. Bu savaştan dünyanın diğer ülkelerine göre daha az etkilendiğimizi düşünüyorum. Süreç Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda iyi yönetildi. Bunun değişeceğini düşünmüyorum. Resesyon ve ekonomik daralmanın etkilerinin azaldığı görülmekte. Enerji krizinin Avrupa’da yönetildiği görülüyor. Biraz üretimleri düştü ama bu yalnızca enerjiden dolayı değil. Avrupa’da yaşanan resesyonun da bunda bir etkisi olduğu unutmamak lazım.

Emre YILDIZ

ASKON Bursa Şb. Bşk.

2’nci yarıda daha aktif bir piyasa

2022 yılı iş dünyası için zor bir yıl oldu. Ham madde krizleri, savaşlar, enerji krizi ve yüksek enflasyon piyasalarda zor bir ortam yarattı. 2023 beklentilerini konuşacak olursak; Türkiye’miz açısından yüzde 5 büyüme, yüzde 22 düzeyinde enflasyon ve 21-22 TL/USD düzeyinde dolar kuru ön görülmekte. Bü­yüme açısından yüzde 5’i geçeceğimizi düşünüyorum. Enflasyonun da yüzde 22’den biraz daha yükseklerde kalaca­ğını tahmin ediyorum. Dolar kuru tahminime göre 21-22 seviyelerinde olacaktır.

2023’ün ilk yarısında sıkıntılar devam edecektir. 2023’ün 2’nci döneminde daha istikrarlı şartlar, daha düşük bir enflasyon ve daha aktif bir piyasa bekliyo­rum. Finansmana daha kolay ulaşım, daha düşük faiz­ler, bankaların sektörlere destekleyici yönde çalışma­lar yürütmesi, hedeflerimize ulaşmak açısından hızlandırıcı bir süreç yaratacaktır. Aynı zamanda hü­kümetimizin açıklayacağı ilave desteklerle, ihracata yönelik yapacağımız stratejik planlamalar ile bu he­deflere ulaşabileceğimize eminim. 2023 yılında Rusya - Ukrayna savaşının etkileri, Avrupa’da beklenilen durgun­luk, ülkemizi de etkileyecektir. Türkiye olarak biz %50 ihra­catımızı Avrupa’ya gerçekleştiriyoruz. Avrupa’daki durgun­luktan iş dünyası olarak etkilenmememiz mümkün değil. Fakat alternatif pazarlara yönelmeliyiz, özellikle Afrika pa­zarlarını hedeflemeliyiz. Yeni pazar alternatifleriyle dur­gunluğu bir şekilde aşmalıyız.

Gürsel DURMUŞ

ARSİYAD YK Başkanı

Doğru politikalar izlenmeli

Önümüzdeki yıl için açıklanan yüzde 5 büyüme enflasyon ortamından kaynaklı daha ulaşılabilir gözükmektedir. Yüzde 22,3 enflasyon oranı çok mümkün değil. Dolar kurunun baskı altında olduğunu görüyoruz. Baskıdan kurtulduğunda o rakamların çok gerçekçi olmayacağı kanaatindeyim. Yani beklenen, açıklanan hedeflere ulaşmak çok mümkün gözükmüyor.

Bu hedeflere ulaşmak için ekonomik politikalarında ciddi bir değişikliğe gidilmeli. Enflasyon, faiz oranları ve üretim süreçleri doğru planlanmalı. Güven verici politika seçeneği uygulanmalı. Önümüzdeki yıl, global ölçekte gelişmekte olan ülkeleri olumlu etkileyecek para politikaları ve tedarik sıkıntılarının ve yanı başımızdaki savaşın sona ermesi ekonomimize olumlu yansıyacaktır. Ancak işin temelinde doğru zamanda doğru politika seçeneğini uygulamak, doğru sonuçlar için önemli olacaktır.