Bizde kömür madeni açmak için orman kesilirken, doğa felaketi İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN farkında olan ülkeler, karbon salınımlarını azaltmak için, atmosfere karbon pompalayan kömür kullanımından uzaklaşıyor­lar. Geçen hafta gazetemizin manşetini dolduran, ‘’Sanayi enerjisini güneşten alıyor’’ haberi beni çok sevindirdi. Ben de bu haftaki yazımda sanayicilerimizi daha da cesaretlendi­recek dünyadan bir örneği değerlendirmenize sunuyorum.

Uluslararası medyada Hawaii’den bir haber vardı, Hawaii bir yıl önce kömürü bıraktı, elektriğini yalnızca yenilenebi­lir enerji projeleriyle değiştirme programı içinde kalan tek kömür santralini de kapattı. Bu dönüm noktası, temiz ener­jiye geçişte yeni bir çığır açtı, yenilenebilir enerji kaynakları­nın ve pillerin en fazla karbon yayan enerji santrali yakıtının yerini almaya hazır olduğunu, gösterdi.

Hawaii’de bir endüstri merkezindeki kömür santrali, 1992’den başlayarak 30 yıl boyunca ucuz elektrik üretti, pet­rol yakan santrallerden de ucuz. 2015 yılına gelindiğinde Hawaii yönetimi, ülkenin yenilenebilir enerjiye tam ge­çişi zorunlu kılan ilk ya­sayı yürürlüğe soktu, 2020 yılında da kömürlü termik santrallerin sözleş­melerini iptal etti. Gelin bu dönüşüm sürecinde atılan adımlara göz ata­lım;

Örneğin, Hawaii’nin Oahu kentinin kömürden çıkışının mutlak ve göre­celi ölçeğinin kömürün kentte yaşayan 1 milyon insanın tükettiği elektri­ğin sadece %16’sını üreti­yor olmasıydı. Ancak kömür santralinin yerine büyük güneş enerjisi ve pil santrallerinin tamamı­nın henüz işletmeye alı­namaması, müşterilerin geçici olarak da olsa, daha fazla ödeme yapmalarına neden oldu. Bu da siyasi are­nada ‘’yasa koyucular tarafından yapılan devasa bir hata’’ olarak nitelendirildi. Ama sonuçta Hawaii kömürden çıkmayı başardı. Projeyi yürütenler, kömür santralinin kapa­tılmasıyla ilgili tek bir elektrik kesintisi olmadan süreci yö­nettiler, korku tacirlerinin hesaplarını boşa çıkardılar. Özellikle çatı güneş enerjisi sektörü, kullanıcıların destek çağrısına kulak verdi ve yoğun saatlerde şebekeyi bir pil filo­suyla desteklediler.

Hawaii’nin kömürden çıkıp temiz enerjiye dönüşümü, kamu ve özel sektörde, kamu hizmetleri ve temiz enerji giri­şimcileri arasında çok yoğun bir koordinasyon gerektiriyordu. Bu koordinasyonda işler yolunda gitmediğinde de siyasi gücün devreye girip akışın düzenini sağlaması kaçınılmaz oldu ve yönetim bu koordinasyonu da sağladı. Eylül 2022’de hala adanın elektriğinin çoğunluğunu üreten eski fabrikalar, kömür yerine daha fazla petrol yakarak ışıkları açık tuttular.

Bu arada kamu hizmetleri ve şebeke planlamacıları, kent­teki küçük ve müşteri odaklı güneş enerjisi ve pilleri göz ardı etmediler, çünkü Hawaii’deki binaların çatılarında yerleştiri­len panellerin birleşik güçleri, kamu hizmeti ölçeğindeki temiz enerji tesislerinden daha fazla enerji ürettikleri ve bu üretimi yapan 100.000’den fazla dağıtılmış enerji sisteminin kurulu olduğu görüldü. Müşteriye yerleştirilen bu küçük te­sisler, geçen yıl yenilenebilir enerjinin %47’sini ürettiler. Böy­lece binalara dağıtılmış çatı üstü güneş enerjisi sistemi, geçiş sürecinde kömür santralinin kapatılmasıyla doğan boşluğu doldurmada etkin rol üstlendi. Ayrıca bu proje büyük güneş enerjisi sisteminin kurulmasında kullanı­lacak alan sorununu da hafiflettiği için önemliydi.

Hawaii’nin güneş enerjisine geçiş döneminde uygula­dığı müşteri odaklı, evlerin çatılarına güneş enerjisi sis­temini yerleştirme projesinin, iklim değişikliği kavramının yeni yeni gündemimize girdiği ülkemizde de atılacak ilk adımları yönlendirebileceğini, düşünüyo­rum. Tabii önce ülke ve kent yönetimlerimizin toplumumu­zun kullanacağı elektrik enerjisini, atmosfere karbon salınımı olmadan üretme gereğine inanması önem kazanı­yor. Aslında bu yaz yaşadığımız yüksek sıcaklıklar bizi uyku­dan uyandırmalı diyorum. Ve de ülke bazında, hükümetin desteği ile yerel yönetimlerin, Hawaii’nin uyguladığı ‘’Müşteri Odaklı’’ güneş enerjisi sistemlerinin kentleri­mizde kurulması yöntemlerini geliştirebileceğine inanı­yorum. Örneğin aklıma gelen ilk adım, İmar Yönetmeliklerine bina çatılarına güneş enerjisi sistemlerinin kurulması şartı konabilir. Binalar, kullanım izinlerini almaları için, bu sistemi çatılarına yerleştirmeleri, gerekli görülür. Bu arada TEK de binalarda üretilen elektrik enerjisinin fazlasını ana sisteme aktarır. Bu kurulum, üretim ve kullanım düzeni yasalarla işler hale sokulabilir.

Kentimizde sanayicilerimizin bu yolda başlattığı etkin hamle ve yukarda dillendirdiğim yöntemler örnek alınarak, insanlarımızın yaşamlarını zora sokmadan, Türk Toplumu olarak bizim de, karşımızda kaçınılmaz olarak dikilen “İklim Değişikliği’’ ile mücadelede aktif rol alacak, enerji üretiminde güneş enerjisine dönüşümün uygulanabileceği inancındayım.