Enerji krizinin zincirleme etkileri dünyanın her yerinde hissediliyor. Ve hepimizin endişesi bu. Maliyetleri azaltmanın en etkili yollarından biri elektrikli araçları kullanmak ancak elektrikli veya hibrid araçlar hala oldukça pahalı. Başlarda en çok sorulan soru menzil konusunda gelirdi. Şimdilerde elektrikli araçların menzili genellikle benzinle çalışan otomobillerin menziline yaklaşıyor. Tipik olarak artık tek bir şarjla 350-400 kilometreye kadar menzil mümkün.
Şarj bittikten sonra birkaç saat içinde, hatta bazı performans modellerinde yarım saat içinde tekrar yüzde 80’e kadar şarj imkanı var. Bu elbette şarj edecek olan cihazın gücüne de bağlı. Evde şarj uzun sürüyor ancak şarj istasyonlarında süre çok daha kısa oluyor.
Ayrıca elektrikli otomobil bataryaları aracın kendi kullanım ömrünü aşacak şekilde tasarlandığı da aşikar.
Şu anda, pillerin yaklaşık yüzde 80’inde kullanım ömrü 15 yıla kadar çıkabiliyor.
İkinci el elektrikli araç alırken aracın olası kalan ömrünü değerlendirmek için teknik uzmanlara danışmakta fayda var. Modern piller için, bu tahmini yapabilecek gelişmiş analitik yazılımlar mevcut.
Duyumlara göre Avrupa Birliği bir pil pasaportu çıkartacak ve pil ömrü tahminini minimum çabayla tüketiciye sağlamak için ilgili tüm bilgiler bu pasaportta olacak. Bu da artık elektrikli araçların ne kadar yaygınlaştığını gösteren bir örnek.
GÖRSEL – 1
Masraflar, yerel maliyet koşullarına bağlı olarak büyük ölçüde farklılık gösteriyor elbette, ancak günümüzde elektrikli araçları çalıştırmak, normal yakıtla çalışan araçlara göre daha ucuz. Yakıt maliyetleri şu dönemde çok değişken olsa da elektrik maliyetlerinde de istikrar bozuldu.
Ayrıca, başta AB ülkeleri olmak üzere pek çok ülkede elektrikli bir araç satın alıyorsanız, genel maliyetleri düşürecek sübvansiyonlar ve belirli vergi muafiyetlerinden yararlanılabiliyor.
2020 itibariyle, AB’deki herhangi bir elektrikli araç sahibi, emisyon standartlarının iyileştirilmesine katkıda bulunduğu için karbon kredisi programına katılmaya hak kazanıyor. Bu da yılda 300 - 550 euro arasında tasarruf sağlayabilen bir teşvik. Ülkemizde de bu tarz sübvansiyon, muafiyetler ve teşvikler bekliyoruz.
Ayrıca daha az sayıda hareketli parça nedeniyle yaklaşık yüzde 60 daha düşük bakım maliyetlerine sahip olduğu söylemiştik.
Elektrikli araçlar şüphesiz ekonomiyi etkileyecek. Bir defa işletme maliyetleri çok daha ucuz, o nedenle hem düşük gelirli hanelere faydası var hem de araç filosu işleten firmaların büyümesini sağlayacak.
Ama aynı zamanda elektrikli araçlara olan talebin artması, şarj konusunda yeni bir altyapıya ihtiyaç olduğu anlamına geliyor. Bu altyapılar yatırım gerektirecek ve çok sayıda imalat ve elektrikçiye işi sağlayacak.
İş fırsatları burada da bitmiyor. Bu yeni altyapı, üretimde ve yazılım alanlarında yeni ve farklı beceriler gerektirecek. Tabii ki araç bakımında daha az iş olabilir, ancak genel ekonomik beklentiler pozitif. Tesla’ya bakıldığında, elektrikli araçların son derece güvenli olduğu görülüyor. Kazalarda bataryaların alev alması veya patlaması noktasında bazı endişeler var ama şimdiye kadar bunun çok fazla sayıda örneği yok. Tesla’lar çarpışma testlerinde sürekli olarak en güvenli araba seçiliyor.
Benzer şekilde, hava koşullarının elektrikli araçların işlevselliği üzerinde benzinli araçlarda olduğundan daha büyük bir etkisi yok gibi görünüyor. Son derece sert hava koşullarına sahip Norveç, kişi başına en fazla elektrikli araca sahip ülke. Üstelik aşırı hava koşullarında elektrikli araçlar, dikkat çekici şekilde yakıtlı araçlardan daha güvenli. Bunun nedeni, elektrik sisteminin en yüksek standartta tamamen sızdırmaz olması. Yakıtlı araçların motorları ise hava girişine ihtiyaç duyuyor. Aynı şekilde sızıntı riski olmadığı için derin sulara girebiliyorlar.

Mottosu Sanayicinin sesi olmak olan ve yayıncılıkta kendi ilkelerini oluşturmuş EKOHABER Gazetesi’nin 27. Yıl dönümünü içten dileklerimle kutluyor, emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.