Baktım da ne kadar sıkıcı bir başlık.

Maalesef zaman hazır olmak zamanı.

Bugünün ekonomik koşullarını ön göremeden imzalamış olduğumuz ve belirlenmiş bir bedele satmayı vaat ettiğimiz mallar (bir ara size amcamın “mal nedir” diye soran eczacılık fakültesi öğrencilerine vermeye çalıştığı cevabı da anlatırım çok istek gelirse) artık bırakın kar etmeyi zarar ettiriyor.

Peki bu şartlarda bu sözleşmelerle bağlı mıyız?

Taraflardan birbirleri arasında uzun süreli bir sözleşmeler akdetmiş olabilirler. Sonradan mücbir sebep dolayısı ile olağanüstü sebeplerle sözleşmenin ifası imkânsız hale gelebilir. Yukarıda da bahsedildiği üzere mücbir sebebin varlığı taraflar arasında yer alan sözleşmelerde düzenlenmiş olup olmadıklarına, sözleşmede yer alan mücbir sebep hallerinin sınırlı olarak sayılıp sayılmadığına ve bunlarla birlikte her bir somut olaya göre değerlendirilmesi gerekmektedir.

Yargıtay’a göre bir olayın mücbir sebep olarak nitelendirilebilmesi için o olayın önceden sezilemez, karşı konulamaz olması ve harici bir etkenden ileri gelmiş olması gerekir. Bu haliyle mücbir sebep ile umulmayan, beklenmeyen hal farklıdır. Yukarıdaki unsurları içermeyen bir olay beklenmeyen bir hal niteliğini taşısa dahi mücbir sebep olarak kabul edilemez.

Mücbir sebep istisnai bir durum. Ancak “Aşırı İfa İmkansızlığı” var.

Şirketler niye kurulur? Kar yapmak için.

Aşırı ifa güçlüğü hali, sözleşmenin yapıldığı anda taraflarca öngörülemeyecek nitelikteki olağanüstü bir halin borçlunun etki alanından doğmayan bir sebeple meydana gelmesi sonucu, sözleşmenin yapılması sırasındaki olguların borçludan borcun aynen ifasını beklemenin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edecek olmasıdır. Yani kar etmediği malı satmak zorunda olmamasıdır.

Şartlarıyla değerlendirilerek borç ilişkisinin çekilmez hale gelip gelmediği incelenecektir. Borç ilişkisinin çekilmez hale geldiği kanaatine varıldığında ise dürüstlük kuralı da gerektiriyorsa sözleşme sona erdirilebilecektir. Elbette sözleşmeyi feshetmek yerine şartların iki taraf için dengeli hale gelmesi için uyarlama da istenebilir.

TBK madde 136’ ya göre “Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.

Yani ağlamayan bebeğe meme verilmez.