ZAYIFLAMA STRESİ
Sağlıklı olmak, sağlığı korumak ek olarak estetik olarak iyi görünmek son yıllarda zayıflamaya isteği artırdı.
Zayıf kalmak, kilo vermek, fit görünmek istiyoruz. Bunun için çeşitli yolları deniyoruz.
Fakat tüm bunları isterken veya yaparken psikolojik ve sosyolojik olarak kendinizi baskı altına almış olabileceğinizi hiç düşündünüz mü?
Onlarca kez diyet yapmış bırakmışsanız, sürekli diyet programları izliyor ve araştırıyorsanız, gazetede mutlaka diyet köşesini takip ediyorsanız, etrafınızdakilere sürekli kilo almış mıyım diye soruyorsanız, kilo vermeyi toplumsal bir sorun olarak görüyorsanız, kıyafet denemekten çekiniyorsanız, kendinizi sürekli kilolu görüyorsanız, hayatınızdaki en büyük sorunlardan biri kilolarınızsa ve tüm bunlarla ilgili umutsuzluk içindeyseniz;
Siz "zayıflama stresi içindesiniz.
Peki bu stresin zayıflamaya olumsuz bir etkisi var mı?
Stresle birlikte terleme artar, sindirim sistemi yavaşlar, kan şekeri yükselir, göz bebekleri genişler, kan kalınlaşır, majör stres hormonu olan kortizol salınımı artar, adrenalin, kolesterol ve tiroid hormonunda artış gözlenir.
Hormonları etkileyerek, iştah üzerinde farklı etkiler yaratır.
Kilo artışı ya da kilo kaybı şeklinde sonuçlar doğurabilir.
Streste kortizol hormonu uzun süreli enerji sağlamak için artar ve yağ hücrelerindeki enerjinin kullanılması için salınmasına neden olur. Yağ hücrelerindeki yağlar yer değiştirerek daha çok göbek çevresinde ve karaciğerde birikirler. Kortizol artması sonucu damar sertliği, kalp-damar hastalıkları, protein kaybı ve bağışıklık sisteminde zayıflık oluşabilir.
Stresle insülin hormonundaki artış hipoglisemiyi tetikler ve kişide şekerli besinlere eğilim yaratır. Özellikle uzun süreli açlıktan sonra tüketilen yüksek karbonhidratlı yiyecekler, karın bölgesinde yağlanmayı artırır. Aynı zamanda kan şekerinin streste sürekli artması, ileri dönemlerde diyabet riskini de artırmaktadır.
Stresin yarattığı hormonal değişikliklere bağlı olarak artan iştah, şekerli ve yağlı besinlerin tüketiminin artmasına da neden olur. Abdominal yağlanma dediğimiz göbek bölgesinde yağların birikmesi istenmeyen bir durumdur. Bu diyabet, kalp damar hastalıkları riskini artırır. Metabolik sendromun yolunu açabilmektedir.
Strese bağlı olarak yaşanan duygusal boşluklarda kimi zaman yemek yemek bu boşlukları doldurabilir. Bu da obezite için önemli bir etken olabilir.
Zayıflama stresinden kurtulmak
için ne yapmalıyız?
Dününüzü, şimdiki zamanınızı ve gelecek zamanınızı düşünerek bir karar vermelisiniz. "Artık sağlıklı yaşamak istiyorum, "tüm bu diyet işlerine bir son vermek istiyorum " kilo vermeyi düşünmeyi bırakıyorum " Diyete başlıyorum "Diyet yapmayacağım ama dikkat edeceğim "En doğrusu ne ise öğrenmek istiyorum "yardım almaya karar verdim " Bu işi başaracağım " artık çözüm istiyorum bunlar gibi birçok karar cümlesi kurabilirsiniz. Fakat karar verme aşaması sizin için en önemli aşamadır. Kendinizi, yargılarınızı, isteklerinizi ama sadece kendinizi düşünerek ne istediğinize karar vermelisiniz.
Karar verme aşamasında kararınız ne olursa olsun kararınızın arkasında durmayı başarınız.
Kafanızdaki tüm diyet kelimelerinin tamamını silmelisiniz, duyduğunuzda sizi rahatsız eden kelimeleri bulmalı ve bunları kağıt üzerindeki bir yazıyı siliyormuşsunuz gibi silmelisiniz.
Diyet, kilo, kilolu, obez, selülit, basen, beslenme vb.. aklınıza ne geliyorsa bir kağıda yazın ve hepsini silin. Zihninizi temizleyin. Bu aşamadan sonra isterseniz tekrar karar verme aşamasına geçebilirsiniz.
Bundan sonraki aşama planlama olmalı. Amaç alışkanlıkları değiştirmek ise sizi mutlu edecek bir beslenme tarzı yaratmalısınız.
Bu güne kadar ki beslenme alışkanlıklarınızı, zayıflıklarınızı, tutkularınızı gözden geçirmelisiniz. Dezavantajlarınızı ve avantajlarınızı düşünmelisiniz. Değişiklik yapabileceğiniz noktaları bulun, çok büyük değişiklikler değil, küçük ama etkisi büyük değişiklikler saptayınız.
Örn: "öğlen et akşam sebze yemeye başlayacağım gibi bir karar sizi çok da zorlamaz. Değişim bir süreçtir. Stressiz ve acele etmeden bu değişimi gerçekleştirebilirsiniz. Bu noktadan sonra önerim, konusunu iyi bilen bir beslenme uzmanından yardım almanızdır.
Problem zayıflamak değil aslında beslenme alışkanlıklarını gözden geçirip iyileştirmek olmalıdır. Bu anlamda kimsenin programı kimseye benzemez. Kişiye özel sizi mutlu edecek basma kalıp olmayan bir beslenme programına yönelmeniz önereceğim.
Sonuç:
" Sizi mutlu edecek diyeti bulmalısınız.
Sağlıklı olmak, sağlığı korumak ek olarak estetik olarak iyi görünmek son yıllarda zayıflamaya isteği artırdı.
Zayıf kalmak, kilo vermek, fit görünmek istiyoruz. Bunun için çeşitli yolları deniyoruz.
Fakat tüm bunları isterken veya yaparken psikolojik ve sosyolojik olarak kendinizi baskı altına almış olabileceğinizi hiç düşündünüz mü?
Onlarca kez diyet yapmış bırakmışsanız, sürekli diyet programları izliyor ve araştırıyorsanız, gazetede mutlaka diyet köşesini takip ediyorsanız, etrafınızdakilere sürekli kilo almış mıyım diye soruyorsanız, kilo vermeyi toplumsal bir sorun olarak görüyorsanız, kıyafet denemekten çekiniyorsanız, kendinizi sürekli kilolu görüyorsanız, hayatınızdaki en büyük sorunlardan biri kilolarınızsa ve tüm bunlarla ilgili umutsuzluk içindeyseniz;
Siz "zayıflama stresi içindesiniz.
Peki bu stresin zayıflamaya olumsuz bir etkisi var mı?
Stresle birlikte terleme artar, sindirim sistemi yavaşlar, kan şekeri yükselir, göz bebekleri genişler, kan kalınlaşır, majör stres hormonu olan kortizol salınımı artar, adrenalin, kolesterol ve tiroid hormonunda artış gözlenir.
Hormonları etkileyerek, iştah üzerinde farklı etkiler yaratır.
Kilo artışı ya da kilo kaybı şeklinde sonuçlar doğurabilir.
Streste kortizol hormonu uzun süreli enerji sağlamak için artar ve yağ hücrelerindeki enerjinin kullanılması için salınmasına neden olur. Yağ hücrelerindeki yağlar yer değiştirerek daha çok göbek çevresinde ve karaciğerde birikirler. Kortizol artması sonucu damar sertliği, kalp-damar hastalıkları, protein kaybı ve bağışıklık sisteminde zayıflık oluşabilir.
Stresle insülin hormonundaki artış hipoglisemiyi tetikler ve kişide şekerli besinlere eğilim yaratır. Özellikle uzun süreli açlıktan sonra tüketilen yüksek karbonhidratlı yiyecekler, karın bölgesinde yağlanmayı artırır. Aynı zamanda kan şekerinin streste sürekli artması, ileri dönemlerde diyabet riskini de artırmaktadır.
Stresin yarattığı hormonal değişikliklere bağlı olarak artan iştah, şekerli ve yağlı besinlerin tüketiminin artmasına da neden olur. Abdominal yağlanma dediğimiz göbek bölgesinde yağların birikmesi istenmeyen bir durumdur. Bu diyabet, kalp damar hastalıkları riskini artırır. Metabolik sendromun yolunu açabilmektedir.
Strese bağlı olarak yaşanan duygusal boşluklarda kimi zaman yemek yemek bu boşlukları doldurabilir. Bu da obezite için önemli bir etken olabilir.
Zayıflama stresinden kurtulmak
için ne yapmalıyız?
Dününüzü, şimdiki zamanınızı ve gelecek zamanınızı düşünerek bir karar vermelisiniz. "Artık sağlıklı yaşamak istiyorum, "tüm bu diyet işlerine bir son vermek istiyorum " kilo vermeyi düşünmeyi bırakıyorum " Diyete başlıyorum "Diyet yapmayacağım ama dikkat edeceğim "En doğrusu ne ise öğrenmek istiyorum "yardım almaya karar verdim " Bu işi başaracağım " artık çözüm istiyorum bunlar gibi birçok karar cümlesi kurabilirsiniz. Fakat karar verme aşaması sizin için en önemli aşamadır. Kendinizi, yargılarınızı, isteklerinizi ama sadece kendinizi düşünerek ne istediğinize karar vermelisiniz.
Karar verme aşamasında kararınız ne olursa olsun kararınızın arkasında durmayı başarınız.
Kafanızdaki tüm diyet kelimelerinin tamamını silmelisiniz, duyduğunuzda sizi rahatsız eden kelimeleri bulmalı ve bunları kağıt üzerindeki bir yazıyı siliyormuşsunuz gibi silmelisiniz.
Diyet, kilo, kilolu, obez, selülit, basen, beslenme vb.. aklınıza ne geliyorsa bir kağıda yazın ve hepsini silin. Zihninizi temizleyin. Bu aşamadan sonra isterseniz tekrar karar verme aşamasına geçebilirsiniz.
Bundan sonraki aşama planlama olmalı. Amaç alışkanlıkları değiştirmek ise sizi mutlu edecek bir beslenme tarzı yaratmalısınız.
Bu güne kadar ki beslenme alışkanlıklarınızı, zayıflıklarınızı, tutkularınızı gözden geçirmelisiniz. Dezavantajlarınızı ve avantajlarınızı düşünmelisiniz. Değişiklik yapabileceğiniz noktaları bulun, çok büyük değişiklikler değil, küçük ama etkisi büyük değişiklikler saptayınız.
Örn: "öğlen et akşam sebze yemeye başlayacağım gibi bir karar sizi çok da zorlamaz. Değişim bir süreçtir. Stressiz ve acele etmeden bu değişimi gerçekleştirebilirsiniz. Bu noktadan sonra önerim, konusunu iyi bilen bir beslenme uzmanından yardım almanızdır.
Problem zayıflamak değil aslında beslenme alışkanlıklarını gözden geçirip iyileştirmek olmalıdır. Bu anlamda kimsenin programı kimseye benzemez. Kişiye özel sizi mutlu edecek basma kalıp olmayan bir beslenme programına yönelmeniz önereceğim.
Sonuç:
" Sizi mutlu edecek diyeti bulmalısınız.
Sayı: 955 - Sayı'nın Kapağı
