GÖKSEL BAŞARAN – HIDIRCAN KAYA
İklim değişikliği, kaynak verimliliği ihtiyacı, küresel ticaretin yeşil dönüşüm baskısı ve toplumsal beklentiler; işletmelerin sürdürülebilirliği artık bir zorunluluk olarak ele almasına yol açıyor. Birçok kuruluş; enerji verimliliği yatırımları, yenilenebilir enerji kullanımı, dijitalleşme ve akıllı sistemler, çevre dostu üretim teknikleri ve sosyal etki projeleriyle kapsamlı programlar yürütüyor. Sanayi genelinde öne çıkan başlıklar arasında karbon emisyonlarının azaltılması, sıfır atık ve geri dönüşüm uygulamaları, su ve enerji tasarrufu, yeşil tedarik zinciri yönetimi, çalışanların yetkinliklerini artırmaya yönelik eğitim programları ve toplumsal fayda odaklı projeler bulunuyor. Kadın istihdamının artırılması, kapsayıcı çalışma kültürü ve gönüllülük faaliyetleri de sürdürülebilirlik politikalarının önemli parçaları hâline geliyor.
Rekabet güçleniyor
Dijital dönüşümle desteklenen sürdürülebilirlik uygulamaları, işletmelerin operasyonel performansını iyileştirirken aynı zamanda rekabet gücünü de güçlendiriyor. Özellikle ihracat yapan firmalar için çevresel ve sosyal standartlara uyum, küresel tedarik zincirlerinin temel kriterlerinden biri haline gelmiş durumda. Türkiye’de birçok sanayi kuruluşu, sürdürülebilirliği hem çevreye hem topluma hem de ekonomiye değer katan uzun vadeli bir iş modeli olarak görüyor. Ortak görüş ise net: Sürdürülebilirlik artık isteğe bağlı bir yaklaşım değil, geleceğin sanayisini şekillendiren stratejik bir gereklilik.
Bursa Sürdürülebilirlik ödülü sahibini bekliyor.
KalDer Bursa ve BUSİAD iş birliğiyle bu yıl ilk kez düzenlenen Bursa Sürdürülebilirlik Ödülü, iş dünyasında sürdürülebilirlik alanındaki başarılı uygulamaları görünür kılmayı ve şirketleri sürdürülebilirlik konusunda teşvik etmeyi amaçlıyor. Buna göre bu yıl ödüle başvuran ve finale kalan Penguen Gıda, Seger, Uedaş ve Vanelli Tekstil, ödül sonuçlarını bekliyor. Ödül sistemi, Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) tanımladığı “Paydaş Kapitalizmi” metrikleri doğrultusunda yapılandırıldı. Bu kapsamda firmalar; Yönetişim, Gezegen, İnsan ve Refah başlıkları altında kapsamlı bir değerlendirmeye tabi tutuluyor. Firmalar, alanında uzman değerlendirici ekipler tarafından hem doküman incelemesi hem de saha ziyaretleri ile titiz bir değerlendirmeden geçti. Değerlendirme sürecinin sonunda her bir kuruluşa, sürdürülebilirlik yaklaşımları, iş modelleri, çevresel ve sosyal etkileri ile performans sonuçlarını kapsayan Geri Bildirim Raporu sunulacak. Bu rapor, şirketlerin sürdürülebilirlik alanında kendilerini geliştirmeleri için yol gösterici bir kaynak niteliği taşıyor.
Geri sayım başladı
Ödülün sahibi, 11 Aralık Perşembe günü Merinos AKKM’de düzenlenecek 2. Sürdürülebilirlik Konferansı’nın kapanış töreninde açıklanacak. Bursa iş dünyası, şehrin sürdürülebilirlik vizyonunu destekleyen bu prestijli ödül için geri sayımı başlatmış durumda.
Cihangir Gençoğlu
UEDAŞ Genel Müdürü
Öncü kuruluş olarak ilerliyoruz
Uludağ Elektrik Dağıtım AŞ (UEDAŞ) 01.09.2010 itibarıyla özelleştirilmesi tamamlanarak hizmete başlamıştır. Bursa, Çanakkale, Balıkesir ve Yalova illerini kapsayan Güney Marmara’da 35 bin kilometrekarelik geniş bir bölgede, bugün 5 milyondan fazla abonemize hizmet veriyoruz. Enerjinin güvenli, kesintisiz ve sürdürülebilir şekilde sunulması için yola çıktık. Türkiye’nin otomotiv, tekstil ve tarımsal faaliyetler başta olmak üzere lokomotif sanayi bölgesi olan hizmet alanımızda artan abone sayısı ile doğru orantılı olarak altyapısını geliştirmek ve daha kaliteli hizmet sunmak anlayışıyla faaliyetlerimize hız kesmeden devam etmekteyiz. Her geçen yıl artan yatırımlarımızla altyapımızı güçlendiriyor, bölgenin enerjisini geleceğe taşımanın sorumluluğunu gururla üstleniyoruz. Vizyon, misyon ve değerlerimizle uyumlu olarak teknolojiyi, tasarrufu, güvenliği ve toplumsal faydayı bir araya getiren enerji yönetimi anlayışını benimsiyor ve sektöründe öncü bir kuruluş olmayı hedefliyoruz.
Sürdürülebilirlik, paydaşları nezdinde daha yüksek güven, itibar ve kredibilite sağlayabilmek için her şirketin günümüzde odaklanması ve iş stratejisine entegre etmesi gereken bir alan haline gelmiştir. Üç ana hedefle sürdürülebilirlik faaliyetlerimizi yürütmekteyiz.
İklime Duyarlı Altyapıyla Geleceği Kurmak: İklim değişikliği artık geleceğin değil günümüzün sorunu olmaya başlamıştır. Etki edebildiğimiz her alana dokunarak kaynakların verimli kullanılmasını, yenilenebilir enerji kaynaklarının şebekeye entegrasyonun sağlanmasını, aşırı hava olaylarına karşı dirençli şebeke oluşturulması için bakım & onarım faaliyetlerinin yürütülmesini, orman yangınlarının önlenmesini ve farkındalığın artırılmasını sağlıyoruz. Akıllı şebekeler, uzaktan okuma sistemlerinin geliştirilmesi, şebeke teknik kayıplarının giderilmesi için yatırımlar ve orman yangınlarına karşı dağıtım altyapısında alınan önlemler bu hedef doğrultusunda gerçekleştirilen önemli faaliyetlerimizdir.
Enerji tasarrufu ve elektrik güvenliği konularında toplumu bilinçlendirmeyi önceliklendiriyoruz. Bu alanda gerçekleştirdiğimiz birçok projeden sektörde ilk olan Pembe Lambalar ve Trafolar Konuşuyor farkındalık projelerimiz ve yine sektörde tek olan AFAD’dan akredite olan Arama Kurtarma Ekibimiz ile de Sosyal Sorumluluk Programımız ile Enerjini Geleceğe Taşı toplumsal yatırım programımız ile topluma değer katmayı iş yapış biçimimizin merkezine yerleştirdik. Muhtar mesaj hattı, köy toplantıları ve web bilgilendirmeleri aracılığıyla yetişkin bireylerin de bilinçlenmesini sağlamaktayız. Kesintisiz enerji sağlanması gereken durumlar bildirildiğinde planlı kesintilerde cihaza bağlı hastalar için jeneratör temin etmekteyiz.
Güney Marmara'nın kalkınmasını enerjiyle desteklerken, bu ilerlemenin çevremiz üzerindeki etkisini hassasiyetle yönetmek mecburiyetindeyiz. Güçlü bir altyapı oluşturmak, teknik zorunluluktan öte, bizim en temel toplumsal görevimizdir. Büyük yatırım planlarımızla verimliliği artırıyor, şebekemizin direncini yükseltiyoruz. Bu çabalarımızla hem bölgenin enerji geleceğini sağlamlaştırıyoruz hem de abonelerimizin hizmet kalitesini sürekli yükseltiyoruz. Bizim görevimiz, bugünün ihtiyaçlarını karşılarken yarınların enerji güvenliğini teminat altına almaktır.
Bu anlayışla; dağıtım faaliyetlerimize ilişkin çevresel ve sosyal performansımızı şeffaf bir biçimde paydaşlarımıza sunduğumuz ilk Sürdürülebilirlik Raporumuzu 2023 yılında yayımladık. 2024 yılı boyunca, toplumun yaşam kalitesini artırmaya odaklanarak çevresel, sosyal ve yönetişimsel süreçlerimizi geliştirmeyi sürdürdük ve grup düzeyinde yayımlanan ilk sürdürülebilirlik raporumuzda da yerimizi aldık.
UEDAŞ’ta sürdürülebilirliği ortak bir bilinç olarak ele alıyoruz. Bu nedenle tüm ekiplerimizin sürecin aktif bir parçası olmasına büyük önem veriyoruz. Her yıl çeşitli yöntemlerle düzenlediğimiz eğitimlerle çalışanlarımızın bilgi düzeyini, yetkinliklerini ve duyarlılığını artırıyoruz. İnsan sağlığı ve güvenliği öncelikli odak alanımızdır. İş sağlığı ve güvenliği kültürünü güçlendirmek için düzenli saha kontrolleri ile güvenli çalışma alışkanlıklarını pekiştiriyoruz. Üst Yönetimimizin de katıldığı “saha güvenlik yürüyüşleri” ile çalışanlarımızı sahalarda gözlemliyor, dinliyor ve güvenlik kültürümüzün iyileştirilmesini hep birlikte gerçekleştiriyoruz. Çalışanlarımız Sosyal sorumluluk ve toplum yatırım programlarımızda (“Arama Kurtarma Ekibi”, “Trafolar Konuşuyor”, “Pembe Lambalar” ve “Enerjini Geleceğe Taşı”) gönüllülük esasına göre aktif görev alırlar. Bu sayede hem iş süreçlerinde hem de toplumsal katkı çalışmalarında yaşayan bir kurum kültürü olarak sürdürülebilirliği oluşturuyoruz.
Sürdürülebilirlik çalışmalarımız, enerji dağıtım operasyonlarımızın verimliliğine ve rekabet gücümüze doğrudan etki eden stratejik bir kaldıraç görevi görmektedir. Çevresel, sosyal ve yönetişim odaklı uygulamalarımız sayesinde hem iş süreçlerimizde riskleri daha etkin yönetiyor hem de şebeke güvenilirliğini ve operasyonel performansı güçlendiriyoruz. Bu yaklaşım; arıza sürelerinin azaltılmasından enerji kayıplarının minimuma indirilmesine, çalışan güvenliği ve bağlılığının artmasından müşteri memnuniyetinin iyileştirilmesine kadar birçok alanda somut değer yaratıyor.
Altyapı yatırımlarımızı ve dijital dönüşüm projelerimizi çevresel ve sosyal etkileri göz önünde bulundurarak planladığımızda, arıza sürelerini kısaltıyor, enerji kayıplarını azaltıyor ve bakım süreçlerini daha etkin yönetebiliyoruz. Yenilenebilir enerjinin şebekeye entegrasyonu ve enerji tasarrufu uygulamaları sayesinde hem maliyet avantajı sağlıyor hem de şebekemizi geleceğin ihtiyaçlarına hazırlıyoruz. Bunun sonucunda, müşteri memnuniyeti artarken sektörde güvenilir ve tercih edilen bir dağıtım şirketi olarak konumumuzu güçlendiriyoruz.
Aynı zamanda sürdürülebilirlik alanındaki güçlü performansımız, düzenleyici kurumlarla ilişkilerimizi güçlendiriyor, paydaşlarımız nezdinde güven ve itibar sağlayarak sektördeki konumumuzu pekiştiriyoruz. Böylece sürdürülebilirlik, yalnızca çevresel bir sorumluluk değil; rekabet gücümüzü artıran, şirketimizin stratejik yapıtaşlarından biri haline gelmektedir.
Sürdürülebilirlik çalışmalarımızın merkezinde, toplumun bugün ve gelecekte kesintisiz, güvenli ve kaliteli enerjiye erişimini sağlama sorumluluğumuz bulunuyor. Bu doğrultuda; çevresel etkileri azaltan, çalışanlarımızın ve toplumun güvenliğini önceleyen, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim anlayışıyla hareket ediyoruz. Bu süreci, önümüzdeki yıllarda teknolojik yenilikler ve yapay zeka destekli sistemler gibi akıllı çözümleri iş süreçlerimize entegre ederek gelecek nesillerin beklentilerine de duyarlı bir altyapı oluşturarak daha kontrollü ve verimli bir şekilde yöneteceğiz. Her adımda daha yeşil, daha akıllı, daha üretken, daha dayanıklı ve daha etkin uygulamalarla sürdürülebilir bir enerji yönetimi örneği göstermeye devam edeceğiz. Beklentimiz gelecek nesillerde ‘enerji güvenliği ve tasarrufu’ bilincini sağlayabilmek.
Aycan Anlamaz
Penguen Gıda Mali İşler Müdürü ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü
Yenilenebilir enerji kullanım oranımız arttı
1989 yılında Bursa’da kurulan Penguen Gıda, Türkiye’nin önde gelen meyve-sebze işleme markalarından biridir. Kuruluşundan bu yana doğal, güvenilir ve yenilikçi ürünleri tüketiciyle buluşturmayı hedefleyen şirketimiz; reçel, konserve, dondurulmuş gıda ve turşu ürün gruplarında hem yurt içinde hem de uluslararası pazarlarda güçlü bir konuma ulaşmıştır. Modern üretim tesislerimiz, teknoloji yatırımlarımız, sözleşmeli tarım modeliyle desteklenen sürdürülebilir tedarik zincirimiz ve kalite standartlarına bağlılığımız sayesinde sektörün saygın ve güvenilir markalarından biri olmayı sürdürmekteyiz.
Sürdürülebilirlik yolculuğumuz, gıdanın doğayla olan güçlü ilişkisine duyduğumuz saygıyla başladı. Üretim süreçlerimizin çevresel etkilerini azaltma ihtiyacı, iklim değişikliğinin tarım üzerindeki etkileri ve küresel beklentiler doğrultusunda sürdürülebilirliği kurumsal bir strateji haline getirdik. Bu kapsamda yenilenebilir enerji kullanımı, su ve enerji verimliliği, atık yönetimi ve sosyal sorumluluk alanlarında kapsamlı projelere yatırım yaptık. Bugün sürdürülebilirlik, şirketimizin tüm iş modellerine entegre edilmiş temel bir yönetim yaklaşımıdır.
Penguen Gıda’da sürdürülebilirliği toplu bir dönüşüm olarak ele alıyoruz. Çalışanlarımıza yönelik düzenli çevresel farkındalık eğitimleri, sıfır atık uygulamaları, enerji tasarrufu ve operasyonel verimlilik konularında bilgilendirme programları yürütüyoruz. Kadın istihdamını artırmaya yönelik politikalarımız ve eşitlik yaklaşımımız, WEPs (Kadının Güçlenmesi Prensipleri) imzacı kimliğimizle desteklenmektedir. Ayrıca gönüllülük projelerimiz kapsamında çalışanlarımız yerel çevre etkinliklerinde, çiftçi eğitimlerinde ve toplum destekli sosyal projelerde aktif rol almaktadır. Bu bütüncül yaklaşım, şirket kültürümüzde sürdürülebilirliği canlı ve katılımcı bir yapıya dönüştürmektedir.
GES yatırımlarımız sayesinde yenilenebilir enerji kullanım oranımızı artırdık ve karbon ayak izimizi önemli ölçüde azalttık. Sıfır Atık Belgesi ile atıkların geri kazanımı konusunda verimli süreçler oluşturduk. Bu projeler operasyonel maliyetlerimizi düşürdüğü gibi üretim verimliliğini de artırdı. Sözleşmeli tarım uygulamamız; tedarik zincirimizin sürdürülebilirliğini güçlendirirken, ürün kalitesini ve izlenebilirliği artırarak rekabet gücümüze doğrudan katkı sunmaktadır. Ayrıca UNGC (Küresel İlkeler Sözleşmesi) imzacısı olmamız ve mevcut sertifikalarımız ulusal ve uluslararası pazarlarda marka güvenilirliğimizi pekiştirmektedir.
Geleceğin sağlıklı ve güvenli gıda sistemleri, bugünden atılan bilinçli adımlarla mümkün olabilir. Biz Penguen Gıda olarak üzerimize düşen sorumluluğun bilinciyle sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Tüm kurumları, bireyleri ve paydaşları daha yaşanabilir bir dünya için birlikte hareket etmeye davet ediyoruz. Doğaya, topluma ve ekonomiye katkı sağlayan her adımın geleceğe bırakacağımız en değerli miras olduğuna inanıyoruz.
Mine Tuna
Seger Genel Müdürü
Tüm çalışanlarımıza eğitim veriyoruz
Seger olarak 1981’den bu yana korna üretiminde global bir marka haline gelmiş olsak da, bizim için asıl heyecan verici süreç son 3-4 yılda başladı. Vizyon ve misyonumuzda köklü bir değişikliğe giderek dümeni teknolojik ürün tasarım ve üretimine kırdık. Artık kendimizi sadece bir korna üreticisi olarak değil, mobilite ekosisteminde teknolojik ürün tasarımı ve satışı yapan, bu alanda söz sahibi bir teknoloji oyuncusu olarak tanımlıyoruz. Ancak bu teknolojik dönüşümü gerçekleştirirken rotamızı "sürdürülebilirlik" ekseninde çizdik. Amacımız sadece ürün satmak değil; topluma, çevreye ve tüm paydaşlarımıza değer yaratan, fayda sağlayan bir şirket olarak konumlanmaktır.
Aslında biz çalışmalarımıza gönüllü olarak başladık diyebiliriz. Herhangi bir ulusal ya da uluslararası yasal bir zorunluluğa tabi olmamamıza rağmen çalışmalarımıza 2022 yılı başında başladık. Bununla birlikte çalışmalarımızı ihracatımızın büyük bir kısmını gerçekleştirdiğimiz Avrupa pazarındaki dinamikler, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) gibi regülasyonlar da şekillendirdi. Sektörün öncü firmalarından biri olarak kendimizi bu yeni düzene hızla hizalamak istedik ve proaktif davranarak çalışmalara başladık. İlk adım olarak, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) doğrultusunda detaylı bir "önceliklendirme analizi" yaptık. Seger için en kritik konuları belirledikten sonra, sürdürülebilirlik yönetim sistemimizi ve organizasyonel yapımızı bu temeller üzerine kurarak süreci sistematik hale getirdik.
Sürdürülebilirliği; yönetişim, çevre ve sosyal alanları kapsayan bütüncül bir anlayışla ele alıyoruz. En güçlü kaslarımızdan biri olan Ar-Ge ve üretim gücümüzü, TÜBİTAK onaylı "Yeşil Korna" projemiz gibi somut çıktılarla destekliyoruz. Sürdürülebilirliğin sadece yönetim katında alınan kararlarla değil, tüm çalışanların sahiplendiği bir kültürle mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu kapsamda tüm çalışanlarımıza her yıl düzenli olarak yüz yüze sürdürülebilirlik eğitimleri veriyoruz. Etki alanımızı genişletmek adına sadece şirket içiyle sınırlı kalmıyor; tedarikçilerimizi ve müşterilerimizi de belirli periyotlarda gönderdiğimiz bilgilendirme bültenleriyle sürecin parçası haline getiriyoruz. Sosyal boyutta ise çalışanlarımız; Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) politikamızda belirlediğimiz "İş ve Yaşam Dengesi", "Çevre", "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği" ve "Eğitim" başlıklarına uygun projelerde aktif gönüllü olarak rol alarak kurum kültürümüzü sahaya yansıtıyorlar.
Günümüzde global otomotiv tedarik zincirinde yer almanın ön koşulu, sürdürülebilir bir üretim modeline sahip olmaktır. Enerji verimliliği hedef ve aksiyon planlarımızla maliyetlerimizi optimize ederken, çevresel ve sosyal kriterlere uyumumuz sayesinde global müşterilerimiz nezdinde "tercih edilen iş ortağı" konumumuzu güçlendiriyoruz. Sürdürülebilirlik, Seger’in hem teknolojik dönüşümünü destekleyen hem de ihracat gücünü geleceğe taşıyan en önemli rekabet avantajlarından biridir.
Dünya bize miras değil, gelecek nesillerden ödünç aldığımız bir emanet. Sanayi kuruluşlarından bireylere kadar herkesin, elini taşın altına koyması gerekiyor. Seger olarak biz, teknoloji ve sürdürülebilirliği birleştirerek daha yaşanabilir bir dünya ve daha eşit bir toplum için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Dönüşüm, niyet etmekle başlar; eyleme geçmekle büyür.
Zeliha ALKAYA
Vanelli Tekstil Yönetim Sistemleri ve Sürdürülebilirlik Müdürü
Köklü geçmişimizden sürdürülebilir geleceğe
Türkün Ailesi dört nesildir tekstil ile uğraşan köklü bir ailedir. İlk yıllarda ipek ve ev tekstili üretimiyle gelişen faaliyetler, 1970’lerden itibaren Erol Türkün’ün Almanya’da tekstil mühendisliği eğitimi sonrasında kendi firmasını kurmasıyla Vanelli Tekstil’in temelleri atılmıştır. 1983’te Bursa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki ilk fabrikanın kuruluşuyla modern sanayi ölçeğine taşınır. 1989’da Vanelli markası uluslararası pazarlara açılmıştır. İhracatta başarı sağlayan Vanelli, dünyanın en önemli ev tekstili fuarlarından biri olan Almanya Heimtextil’e katılmaya hak kazanan ilk Türk perdelik kumaş üretici firması olmuştur.
Bugün Vanelli; iplik boyamadan dokumaya, kumaş boya ve apreden dijital baskıya ve konfeksiyona uzanan uçtan uca entegre yapısı, yenilikçi tasarım yaklaşımı ve sürdürülebilirlik odaklı üretim politikalarıyla, 50 ülkeye ihracat yapan, dünya genelinde ev tekstilinde perdelik ve döşemelik kumaş alanında tanınan bir marka konumundadır. Teknik uzmanlık, tasarım vizyonu ve müşteriyle kurulan uzun soluklu ilişkiler, Vanelli’yi dünya ev tekstili sahnesinde farklılaştıran temel unsurlar olmuştur.
Vanelli’nin sürdürülebilirlik yolculuğu, köklü üretim geçmişinde kaliteli niş ürünlerin üretimi esnasında işletme verimliliğini, paydaş beklentilerine yönelik sosyal sorumluluk faaliyetlerinin kurum kültürüne yerleşmesiyle başlamıştır. Bu anlayış zamanla sürdürülebilirliği bir iş modeli olarak benimsemeye çevresel, sosyal ve yönetişimsel (ESG) değerleri tüm operasyonlara entegre edilmiştir. Şirket; ISO 9001, ISO 14001, ISO 50001 gibi uluslararası yönetim sistem belgeleri ve OEKO-TEX®, GOTS, BCI, GRS, RCS, RWS gibi sürdürülebilir üretim sertifikalarıyla bu yaklaşımını belgelendirmektedir.
Sürdürülebilirlik yalnızca bir birimin yönetebileceği bir konu değil, tüm çalışanların ortak sorumluluğu olarak görülmektedir. Bu nedenle gönüllülük esasına dayalı her departmandan temsilcilerin katılımı ile Sürdürülebilirlik Komitesi oluşturulmuştur. Böylece çalışanlarımızın sürece sahiplenme ve katkı sağlama motivasyonu güçlenmiştir. Ekibin gelişimi için farkındalık eğitimleri gerçekleştirilmektedir. Komite üyeleri ve ilgili birimler tarafından sürdürülebilirlik projeleri geliştirilmekte, uygulanmakta ve ilerlemeleri izlenerek raporlanmaktadır. Aynı zamanda UN Global Compact imzacısı bir firma olarak toplumsal cinsiyet eşitliği de kurum kültürümüzün önemli bir parçasıdır. Bugün toplam çalışanlarımızın %32’si, yönetim kademelerimizin ise %51’i kadınlardan oluşuyor. Bu oranlar, kapsayıcı bir iş kültürünün sürdürülebilirliğin temel unsurlarından biri olduğunun somut göstergesidir.
Sürdürülebilirlik çalışmalarımızın verimlilik ve rekabet avantajı üzerindeki etkisini açık biçimde gözlemliyoruz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı onaylı Türkiye’nin ilk Tasarım Merkezi Belgesine sahip olan Vanelli, Ar-Ge ve tasarım faaliyetlerinde sektöre yön veren bir rol oynamaktadır. Tasarım Merkezi bünyesinde görev alan teknik ekip tarafından geri dönüştürülmüş, doğal ve çevre dostu liflerle sürdürülebilir ürün geliştirme projeleri yürütülmekte, elde edilen sonuçlar ile patent, faydalı model, ulusal ve uluslararası düzeyde yayımlar yapılmaktadır. Üretim süreçlerimizde ise enerji verimliliği yüksek makineler, ısı ve su geri kazanım sistemleri ve proses iyileştirmeleri sayesinde elektrik, doğalgaz ve su tüketiminde ciddi iyileştirmeler gerçekleştirilmiştir. 2022–2024 döneminde tüm elektrik enerjimizi I-REC sertifikalı yenilenebilir kaynaklardan sağladık. 2024 son çeyreğinde merkez fabrikamızın çatısına kurulan güneş enerjisi sistemi ile dokuma üretimimizin %21’i güneş enerjisinden karşılanmaya başlanmıştır. Yenilenebilir enerji kapsamındaki çalışmalar, çevresel etkimizi azaltırken enerji maliyetlerimizi de düşürmekte; dolayısıyla hem finansal hem operasyonel verimliliğimizi artırmaktadır. Geri dönüştürülmüş iplik kullanım oranı 2023’te %10’dan 2025’in ilk 10 ayında %12’ye yükselmiştir. Bu sayede yıllık olarak karbon emisyonu salınımlarında azaltımlar gerçekleşmekte ve Karbon Nötr firma hedeflerine emin adımlarla ilerlemektedir.
Vanelli olarak sürdürülebilirliği yalnızca bir zorunluluk değil, gelecek nesillere karşı bir sorumluluk olarak görüyoruz. Kaynakların verimli kullanımı, çevreye duyarlı üretim ve toplumsal fayda anlayışı, sadece bugünün değil yarının da güvencesidir. Bu nedenle tüm sektör paydaşlarını, tedarikçilerimizi, müşterilerimizi ve tüketicileri bu dönüşüme ortak olmaya davet ediyoruz. Sürdürülebilirliğin, rekabetten çok ortak bir geleceği koruma bilinciyle yürütülmesi gerektiğine inanıyoruz. Vanelli olarak bu bilinci yaygınlaştırmak, çevreye, insana ve ekonomiye değer katmak için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz.