Bir işyerinde çalışan işçinin iş sözleşmesi, işyeri düzenini bozduğu gerekçesiyle, işve­rence 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II nci madde fıkra­sının (e) ve (h) bentleri tazminatsız olarak feshedilir. İşçi tarafından, iş sözleşmesinin sendikal nedenlerle feshedildiği iddiasıyla işe iade ve sendikal tazminat ta­lepli dava açılır.

İlk derece mahkemesi yaptığı yargılama sonu­cunda, davanın kabulü ile davacı işçiye sendikal taz­minat ödenmesine karar vermiştir.

İlk derece mahkemesi tarafından verilen bu karara karşı istinaf yargı yoluna başvu­rulmuştur. İlgili Bölge Adliye Mahkemesi, ilk derece mahke­mesi kararlarının ortadan kaldırıl­masına, davaların işe iade yönünden kabulüne, sendikal tazminat talepleri yönünden ise reddine kesin olarak karar ver­miştir.

Davacı işçi tarafından, başvu­rucu olarak süresinde Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkeme­sine (Kısaca “Anayasa Mahkemesi”) bireysel başvu­ruda bulunmuştur. Başvuru, iş sözleşmeleri feshedilen başvurucunun sendikal tazminat taleplerinin redde­dilmesi nedeniyle, sendika hakkının ihlal edildiği id­diasına ilişkindir. Anayasa Mahkemesince, başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Kısaca “Bakanlık”) gönderilmiş ve Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Anayasa Mahkemesince başvuru incelen­dikten sonra aşağıda özeti açıklanan 2020/22386 Baş­vuru Numaralı 7/6/2023 Tarihli Karar alınmıştır.1 Olayla ilgili ulusal hukuk, 4857 sayılı Kanun’un “İşvere­nin haklı nedenle derhal fesih hakkı” kenar başlıklı 25. maddesidir.

Konu hakkında Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun sendikal fesih iddiasının değerlendirilmesi yönünden ortaya koyduğu kriterlere dair 7/10/2009 tarihli ve E.2009/9-372, K.2009/416 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir; “...fesih tarihine yakın tarihlerde işyerinde çalı­şan işçi sayısı, işyerinde çalışan sendikaya üye olan ve olmayan işçilerin sayısı, hangi tarihlerde üye oldukları, üyelikten çekilen, çekilme sonrası çalışmaya devam eden işçilerin olup olmadığı, çıkarılan işçilerin kaçının sendikalı olduğu, yeni işçi alınıp alınmadığı ve alın­mışsa yeni işçilerin sendikalı olup olmadığı, toplu iş sözleşmesi prosedürü uygulanmasının söz konusu olup olmadığı, işverence ekono­mik veya teknolojik nedenlere da­yalı bir fesih yoluna gidilmesi halinde teknik yönden bu husus­ların araştırılması, feshin son çare olarak kullanılıp kullanılmadığının değerlendirilmesi gereklidir.”

Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hu­kuki nitelendirmesi ile bağlı olma­yıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Baş­vurucuların iddialarının özünün iş sözleşmelerinin sendikal nedenlerle feshedildiğine ilişkin olduğu an­laşıldığından adil yargılanma hakkının ihlal edildiği id­dialarını da bir bütün olarak sendika hakkı kapsamında incelemiş ve değerlendirmiştir. Somut başvuruya konu davalarda ilk derece mahkemele­rince ilgili delil ve olgular detaylı bir şekilde değerlen­dirilmişken Bölge Adliye Mahkemesi “başvurucuların sendikal faaliyette bulunmadığı” ve “işverenin sendi­kalı işçileri işten çıkarma kastının olmadığı” gerekçele­riyle yetinerek gerek Yargıtay gerek Anayasa Mahkemesi tarafından benimsenen kriterleri dikkate almamıştır. Devletin pozitif yükümlülükleri, işveren ta­rafından yapılan müdahaleyle ilgili olarak usule ilişkin güvenceler kapsamında oluşturulan yargısal meka­nizmaların etkili bir şekilde işletilmesini ve derece mahkemelerinin konuyla ilgili ve yeterli gerekçe or­taya koymasını gerektirmektedir. İstinaf aşamasında yeterli bir yargısal inceleme yapıldığı, gerekçesinin il­gili ve yeterli olduğu söylenemez.

Somut olayın koşulları altında devletin pozitif yü­kümlülüklerini yerine getiremediği sonucuna ulaşıl­mıştır.

Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 51. madde­sinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir. Ayrıca başvurucu, ihlalin tespiti ile 100.000 TL maddi ve 100.000 TL ma-nevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur. Baş­vuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılma­sında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda ka­rarın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran ne­denleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir. Öte yandan sendika hakkının ihlal edilmesi nedeniyle yalnızca yeniden yargılamaya karar verilmesiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 18.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi ge­rekir. Başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar talebi yeniden yargılama kapsamında giderile­bileceğinden maddi tazminat talebi reddedilmiştir. Yukarıda açıklanan gerekçe çerçevesinde kurulan hüküm özeti şöyledir;

“A. Sendika hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna,

B. Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alı­nan sendika hakkının ihlal edildiğine,

C. Kararın bir örneğinin sendika hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargı­lama yapılmak amacıyla… Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesine … iletilmek üzere … İş Mahkeme­sine … gönderilmesine,

D. Başvurucuya net 18.000 TL manevi tazminatın ödenmesine, tazminata ilişkin diğer taleplerin red­dine … oybirliğiyle karar verildi.”

Ailenizle esenlik ve mutluluklar diler, en içten saygı­larımızı sunarız.