İhracat ve ithalat rekorlarımız yenilenmeye devam edi­yor. İhracat rekorlarını sürekli yenileme gayreti Türkiye ekonomisi için can suyu elbette. Ancak ithalat, irdelenmesi gereken bir konu. Ekonomide rutin kural, bir ülke parasının devalüe olması halinde, ihracat olumlu, ithalat ise olumsuz etkilenir. Nedeni, herkesin bildiği gibi döviz pahalı ise ithal edilen ürün de pahalılaşır. Alım gücü ise düşer. Ve satış şansı azalır. Bu nedenle ithalatçı, ithal miktarını azaltır ya da o ürünün ithalatından vazgeçer. Böyle olunca ihracat mik­tarı, ithalat miktarını geçmeye başlar ve dış ticaret fazlası oluşarak ekonomiye olumlu katkı sağlar.

Bizde olay tam tersine gelişiyor ve bu gelişme ithalata dayalı ihracat gibi nedenlerle açıklanacak kadar basit değil. Akla deve hikayesi geliyor. Hani deveye sormuşlar, “Sırtın neden eğik, bükük?” diye. O da, “Nerem düzgün ki?” de­miş. Bizim işler de biraz böyle. Temmuz 2023 ihracatı 20,1 milyar dolar oldu. Bu rakam tarihin en yüksek tem­muz ayı rekoru. Geçen yılın temmuz rakamına göre yüzde 8,4 artış var. Elbette sevindiriyor ama bu dolar kuru ile az bile. Temmuz 2023 ithalatı ise 32,5 milyar dolar olarak gerçekleşti ve yeni bir rekorla geçen yılın temmuz ayına göre yüzde 11,1 oranında arttı. Dış ticaret açığı da yeni bir rekor kırarak temmuz ayında yüzde 15,7 artışla 12,38 mil­yar dolar oldu. Böylece ilk 7 aylık açık yüzde 18,2 artışla 73,6 milyar dolara ulaştı. Ve bu da bir rekor.

Burada dikkat çekici noktayı gözden kaçırmayalım. 2023 yılı Ocak-Temmuz döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre; İhracat, %0,6 oranında azalırken, ithalat, %5,1 ora­nında arttı. Normalde tersi olması gereken bu gelişmenin nedenleri mutlaka analiz edilip tedbir alınmalı. Doğal so­nuç olarak ta 2023 yılı temmuz ayında geçen yılın aynı ayına göre; ihracatın ithalatı karşılama oranı 1,5 puan azalarak yüzde 61,9 oldu. Peki hiç mi yerli malı kalmadı ülkede? Ne ithal ediyoruz bu kadar hiç merak ettiniz mi? Çok özet birkaçına bakalım.

En başta mineral yakıtlar, yağlar, petrol, doğal gaz ka­lemi var. 2020’de 29 milyar dolar olan ithalatımız 2021’de yüzde 70 artıp 50 milyar dolara, 2022’de ise yüzde 330 ar­tışla 96,6 milyar dolara çıkmış. Toplam Türkiye ithalatının yüzde 27’si. Bu durum Türkiye’yi hem bağımlı hem de pek çok riske açık hale getiriyor. Ayrıca iki yılda 3,3 misli bu artışın sebebi nedir bilemiyorum ancak araştırılmaya muhtaç olduğu muhakkak. 2020 ile 2022 arası nüfus artışı ise yüzde 1 civarında. Enerji ürünleri dışındaki ithal ürün kalemlerinde bu miktarda abartılı başkaca bir artış ya da düşüş yüzdesi yok. Dikkat çeken bir başka ürün ithal ürün­lerde altıncı sıradaki plastikler ve bunlardan eşya kalemi. 2021’de yüzde 50 civarı artmış. Plastik eşyada mı üretemi­yoruz ki 2022’de 19 milyar dolar ithalat yapılmış? Tarım ül­kesiyiz. 5,5 milyar dolar hububat, 5 milyar dolar pamuk ithalatımız var. 2020’de 26,5 milyar dolar altın gümüş mücevher ithal edilmiş. 2021’de 7 milyar dolara düşen bu kalem 2022’de yeniden 23,5 milyar dolara yükselmiş ve it­hal ürünlerde dördüncü sırada. İkinci sırada makine motor, üçte demir çelik var.

En fazla ithalat yaptığımız ilk 3 ülke; Rusya 58,85 milyar dolar, Çin 41,35 milyar dolar ve Almanya 24,03 milyar dolar.

Tasarrufa hiç bu kadar çok ihtiyacımız olmamıştı. Ka­muda tasarruf tedbirleri diye yapılan açıklamalar, her za­manki gibi uygulamada karşılık bulmadı. Ve bir aldatmaca­dan ibaret kaldı. Milletin sırtına bunca zam yükleyen yönetim, kamu harcamalarını denetim altına alsa, mesela kamudaki abartılı 100 bin makam aracını satsa güçlü bir kaynak sağlayabilir, tasarruf bilincini yerleştirebilirdi. Bu­nun yanında ithalatta akıllı düzenlemeler yapılsa devletin sokağa atılan milyarlarca dolarını bütçeye katabilirdi. Bun­ları yapmadan millete porsiyonları küçültün demek bir işe yarar mı bilmem.