Türkiye’de patent kavramından her geçen gün daha fazla bahsedilir oldu. İlkokullardan Ar-Ge merkezlerine kadar her yerde buluş ve patentle ilgili yoğun aktiviteler, eğitimler, seminerler hatta yarışmalar yapılmakta. 
Tüm bu çalışmalarda patent başvurusu yapmanın önemi üzerinde duruluyor, patent başvuru sayılarının artması gerektiğinden bahsediliyor ki buna katılıyorum. Ancak bir hususu da atlamamamız gerekir. O da dünyadaki en geniş buluş bilgi havuzu olan ve 100 milyona yakın patentin yer aldığı patent veri tabanları. Bunlara örnek olarak Espacenet, Google Patents, PatentScope gibi sistemlerin isimlerini verebilirim. 
Bu altın değerindeki büyük veriden faydalanmadan Ar-Ge süreçlerine girmek, buluş iddiasında bulunmak, patent başvuruları yapmak çok da sağlıklı bir yol değil diye düşünüyorum. 
20 yılı geçen meslek hayatımda birçok kez Amerika’nın yeniden keşfine şahit oldum. Çok değerli mühendisler yıllarını harcayıp bir buluş ortaya çıkardıkları iddiasıyla bizlere geliyorlar. Bizler bir patent araştırması yaptığımızda aynı buluşa ilişkin bir başkasının belki 20 yıl önce bir patent aldığını görüyoruz. Teknolojideki ilerlemeleri yakalamakta zorlandığımız günümüz iş ortamında, var olanı tekrar bulmak için vakit harcama lüksümüzün olmadığını düşünüyorum. 
Daha Ar-Ge sürecinin başında kendinizin yapacağı ya da patent vekilinize yaptıracağız bir patent araştırması size çok daha hedefe dönük, risklerden arınmış bir Ar-Ge sürecini garanti edecektir. Başka bir deyişle, yarışa diğer rakiplerin gerisinde değil onlarla aynı çizgide başlama şansı yakalayacaksınız. 
Bir diğer konu da bir önceki yazımda da bahsettiğim faaliyet serbestliği konusu. Eğer yenilikçi bir ürün üretiyor ve bu ürünün Türkiye ve/veya global pazarlarda satışını planlıyorsanız bir başkasının bir fikri mülkiyet hakkını (özellikle patent) ihlal etmediğinizden emin olmanız gerekir. Aksi takdirde ciddi yaptırımlara maruz kalma ve marka imajının büyük zarar görmesi riskleriyle karşı karşıyasınız demektir. Patent verilerinden faydalanma kültürünü oturttuğunuzda bu risklerden de kendinizi ve işletmenizi uzak tutmuş olacaksınız.
Teknoloji sürekli ilerliyor, her alanda yeni trendler çıkıyor ve bunların takibini yapmak da çok kolay değil. Patent verilerini kullanarak yapılacak bir aylık sektör-rakip takibi size bu noktada çok ama çok kritik bilgiler sağlayacaktır. Zira özellikle öncü firmalar buluşları daha taslak halindeyken, diğer bir deyişle belki ürünleri piyasa çıkmadan 4-5 yıl önce patent başvuru süreçlerini başlatmaktadır. Sizlerin bu patentleri izlemesi rakiplerinizin mevcut ve gelecek planları hakkında fikir sahibi olmanızı sağlayacaktır. Alanınızda dünyada öncü firmaların patentlerine bakarak da sektörünüzün geleceği ve trendin nereye gittiği hakkında belki de çoğu rakibinizde olmayan bir fikre sahip olacaksınız.
Tüm bu verileri uygun şekilde değerlendirdiğinizde şirketinin mevcut ve gelecek Ar-Ge planlarını çok daha sağlıklı şekilde yapıyor olacaksınız. Bu da katma değeri yüksek buluşların ortaya çıkmasını ve kurallara uyan değil kuralları koyan bir kurum olmanızı sağlayacak çok ama çok önemli bir parametredir. 
Bir sonraki yazımda sizlerle buluşana kadar hepinize sağlıklı, huzurlu günler diliyorum.