GÖKSEL BAŞARAN - AYDIN DAĞTEKİN 

Sektördeki görüşlerine başvurduğumuz firmaların yöneticileri, otomotivde işlerin giderek zorlaştığı fikrinde birleşiyor. Otomotivde ‘yıkıcı inovasyon’ denilen bir sürecin yaşandığına dikkat çeken firma yetkilileri, “Mevcut üretim, tüketim, teknolojik alışkanlıklar, birikimler birer birer yıkılıyor ve yerlerine yenileri inşa ediliyor. Yeni döneme ayak uyduramayan birçok köklü otomotiv firması ya piyasadan çekilecek ya da Çinliler’e satılacak” dediler. 

Üretim, istihdam ve ihracat açısından bakıldığında sadece Bursa için değil, Türkiye ekonomisi için de büyük önem taşıyan otomotiv ve yan sanayi sektörü, hemen hemen bütün sektörlerde olduğu gibi, zorlaşan ekonomik koşullarından etkilenmiş durumda.

İçeride düşük kur, yüksek maliyetler, sıkılaşma uygulamaları; dışarıda ise kıran kırana rekabet, resesyon, bölgesel gerilimler v.s gibi sorunlara ek olarak, sektörde özellikle son yıllarda Çin öncülüğünde başlayan büyük değişim ve dönüşüm, konvansiyonel üreticileri ve firmaları her geçen gün daha fazla zorluyor. Elektrikli araçlar, mobilite, hidrojen ve giderek daha fazla kullanılan yazılım nedeniyle taşların yerinden oynadığı otomotiv sektöründe, özellikle geleneksel üreticiler, bu yeni dönemle baş etmeye çalışıyor.

Bursa’da faaliyet gösteren firmaların yöneticileri, otomotivde işlerin giderek zorlaştığı fikrinde birleşiyor. Otomotivde yıkıcı inovasyon denilen bir sürecin yaşandığına dikkat çeken firma yetkilileri, “Mevcut üretim, tüketim, teknolojik alışkanlıklar, birikimler birer birer yıkılıyor ve yerlerine yenileri inşa ediliyor. Yeni döneme ayak uyduramayan birçok köklü otomotiv firması ya piyasadan çekilecek ya da Çinliler’e satılacak” şeklinde görüş belirtiyor.

 

Baran Çelik

OİB Başkanı

Otomotiv ihracatçılarımız maliyet ve rekabet kıskacında

Türkiye otomotiv sektörünün Ocak-Ağustos 2024 ihracatı geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 3,4 artışla 23 milyar 531 milyon dolara ulaştı. İhracattan yaklaşık yüzde 14 pay alan otomotiv endüstrisi ilk sıradaki yerini de korudu.

Tedarik endüstrisi ihracatı 2024 yılı Ocak-Ağustos döneminde geçen yıla göre yüzde 2,9 artarak 9 milyar 683 milyon USD olarak gerçekleşti. Tedarik endüstrisinin tüm otomotiv ihracatından aldığı pay yüzde 41 oldu. Ocak – Ağustos döneminde binek otomobiller ihracatı yüzde 4, eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar ihracatı yüzde 23 otobüs minibüs midibüs ihracatı yüzde 25 artmıştır. Çekiciler ihracatı ise yüzde 55 azaldı. 

Ocak-Ağustos döneminde Türkiye Otomotiv İhracatında Almanya 3 milyar 167 milyon USD ile ilk sırada yer aldı. Ocak-Ağustos 2024 döneminde Birleşik Krallık’a yüzde 28, İtalya’ya 9, Slovenya’ya yüzde 11, ABD’ye yüzde 14, Romanya’ya yüzde 37 ihracat artışı, Fransa’ya yüzde 9,5, Polonya’ya yüzde 8 ihracat düşüşü yaşandı.  

2024 yılı Ocak-Ağustos döneminde AB ülkeleri yüzde 67 pay ve 15 milyar 724 milyon USD ihracat ile otomotiv ihracatımızda en önemli pazar konumunu korumuştur. Bu dönemde, Diğer Avrupa Ülkelerine yüzde 29, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesine yüzde 15, Okyanusya Ülkelerine yüzde 79 ihracat artışı yaşanırken Bağımsız Devletler Topluluğuna yapılan ihracat yüzde 9 azalmıştır. 

Aslında yıla başlarken ihracatın 39 milyar dolara yakın bir seviyede olmasını bekliyorduk ancak Avrupa pazarındaki büyümenin yavaşlaması ve düşük seyreden döviz kurları nedeniyle bu hedefin altında kalacağız. Avrupa binek otomobiller pazarı en son Ağustos ayında %18 daraldı. Avrupa pazarı 2024 yılında 2023 yılının altında kalacak gözüküyor. Bir yandan da elektrikli araçlara geçişin beklenenden yavaş gerçekleşeceği gerçeği var. Küresel firmaların bu konuda geri adım atmaya başlaması, tüketicilerde de tereddüt yaratıyor. Ekonomik belirsizliklerin de etkisiyle en önemli pazarımızda durgunluk söz konusu. Bu nedenle bugün itibariyle bu yıl için temel hedefimiz geçen yılın üzerinde bir ihracat ile rekor tazelemek olacak.

2025 yılı için henüz bir hedef belirlemedik. Ancak parasal sıkılaşmanın azalmasını ve AB pazarında talebin bir miktar geri gelmesini bekliyoruz. Yeni modellerin ve projelerin devreye girmesi ile öncelikli hedefimiz yine bu yılın üzerinde çıkmak olacak. 

Parasal sıkılaşma, yüksek faiz oranları ve özellikle ülkemizde yüksek seyreden enflasyon temel sıkıntılarımız arasında yer alıyor. Döviz kurlarının da düşük seyretmesi rekabet gücümüzü iyice azaltıyor. Finansmana erişim çok zor. Jeopolitik riskler her zamankinden daha yüksek. Bu koşullar altında ihracatçılarımız olağanüstü bir çaba ile dünyanın dört bir yanına ihracat yapmaya devam ediyorlar. Bu nedenle otomotiv ihracatında bu yılı geçen yılın üzerinde bitirebilirsek bunu da başarı olarak göreceğiz. 

Otomotiv endüstrimizin şu an en önemli sorunu maliyet enflasyonu. Yılın geride kalan kısmında oluşan enflasyon ile ihracat geliri artışı paralel değil. Otomotiv ihracatçılarımız maliyet ve rekabet kıskacında kaldı. Üreticiler kurdan dolayı ürün fiyatlarını güncelleyemiyor. Enflasyonist ortam hem iç pazara hem de ihracata olumsuz yansıyor Bu da hem iç pazarda hem de ihracatta potansiyelimizin altında rakamlar ile devam etmemize neden oluyor. 

Dünya otomotiv endüstrisi büyük bir hızla mobilite ekosistemine dönüşüyor ve oyunun kuralları değişiyor. Sektör gündeminin değişmez maddeleri elektrikli, birbiri ile bağlantılı, sürücüsüz ve paylaşılan araçlardan oluşuyor.  Yeni sistemde sıfır karbon, düşük ulaşım maliyetleri, çok modelli ulaşım ve park alanlarının ortadan kalkması gibi hedeflere yolculuk sürüyor. Sektörde 2030 yılında maliyetlerin yarısının yazılım ve elektronikten oluşacağı öngörülüyor. 

Gündemimizdeki en önemli diğer konu da Avrupa Yeşil Mutabakatı ve AYM’nin önemli bir yönü olan karbon vergisi. AB, 2050 yılına kadar karbon nötr bir Avrupa hedefi ile kriterlere uymayan tüm ürünlerin ithalatına ek vergiler getirebilir. Bu da AB ile gümrük birliği anlaşmamız bulunsa dahi AB pazarında rekabetçiliğimizi olumsuz etkileyebilir.1 Ekim 2023 tarihinden itibaren mali yükümlülük getirmeyen bir geçiş dönemi başladı. Bu geçiş dönemini iyi değerlendirip gerekli önlemleri alarak karbon vergisine karşı hazırlıklarımızı tamamlamalıyız.

Biz de Türkiye otomotiv sektörünün ihracattaki tek koordinatör birliği OİB olarak, endüstrimizin dünya mobilite sisteminin güçlü bir parçası olması ve öncü rol üstlenmesi için ileri teknoloji ve inovasyona dayalı katma değeri yüksek ürünler geliştirmeye odaklandık. Türk otomotiv endüstrisinin ülke ekonomisine daha fazla katma değer sağlaması için rekabet gücünün geliştirilmesi, ihracat pazarlarındaki payımızın korunması ve artırılması büyük önem taşıyor. 

Sektörde yaratıcılık, yenilikçilik ve özgünlük içeren yeni projelerin teşvik edilmesi, ihracatımızın yüksek katma değerli ve istikrarlı bir şekilde büyütülmesi hedefli çalışmalar da önem arz ediyor.

OİB olarak, biz de bu gelişmeler doğrultusunda hem mevcut faaliyetlerimizi genişletmeyi ve güçlendirmeyi hem de yeni faaliyetler ile ihracatçılarımızı bu dönüşüme hazırlıklı kılmayı ve onlara yardımcı olmayı amaçlıyoruz. Yeni dönemde de üye firmalarımız, sektör paydaşlarımız ve kamu kurumları ile yakın iş birliği içerisinde var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz. 

Otomobillerin araç olmaktan çıkıp teknolojik bir cihaza dönüştüğü bu dönemde tüm özelliklerin çevreye duyarlı olmasına da dikkat ediliyor. Sürekli dile getirdiğimiz bir konu var; yıkıcı teknolojiler ve yeşil dönüşüm konusunda gerekli dönüşüm gerçekleştirilemezse, Türkiye otomotiv sanayimizin rekabetçiliğinde önemi çok büyük olan yüksek yerlilik oranları düşme riski ile karşı karşıya kalacak. Bu nedenle günümüz araç maliyet yapısında önemli bir yere karşılık gelen belirli alanlarda tedarik sanayimizin yenilikçi ve yüksek teknoloji ürün gruplarını en hızlı, en güvenilir ve en rekabetçi şekilde devreye alması gerekli.

OİB olarak, devletimiz, Ticaret Bakanlığımız, çatı kuruluşumuz TİM, sektör paydaşlarımız ve ihracatçı firmalarımızın oluşturacağı sinerji ile Yeşil Dönüşümün başarıyla gerçekleştirileceğine, Türkiye’nin orta vadede karbon nötr araçlar için önemli bir üretim merkezi ve cazip bir pazar konumuna geleceğine inanıyoruz. Bu bağlamda geçen yıl Türkiye Otomotiv Sektöründe Sürdürülebilirlik Eylem Planını hayata geçirdik. 

OSEP ekseninde sektöre bu konuda rehberlik edecek çalışmalarımıza tüm hızıyla devam ediyoruz. Geçen ocak ayında Bursa, Kocaeli ve İzmir’deki ihracatçılara Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) uygulamasına hızlı uyum ve yeşil dönüşümün sağlanması amacıyla eğitimler gerçekleştirdik. İkişer günlük ve yüz yüze olmak üzere toplam altı gün ve 277 kişinin katılımıyla SKDM eğitimleri gerçekleştirdik. 

Bu noktada belirtmek isterim ki yeşil dönüşümün en güçlü başlıkları arasındaki elektrikli araçların da Türkiye’de pazar payı yükseliyor. Elektrikli araçların pazar payı 2023 yılında yüzde 7 seviyelerine ulaştı, 2024 ilk sekiz ayında ise yüzde 8,5 oldu.  Bu payı birkaç yıl içerisinde AB ortalaması olan yüzde 15’lere taşıyabiliriz.

Yine OİB olarak, Türk otomotiv endüstrisinin dünyada üretim, Ar-Ge, Yenilik ve Tasarım Merkezi olarak bu dönüşümün güçlü bir parçası olmasını amaçlıyoruz. Ticaret Bakanlığı himayesi ve TİM koordinatörlüğünde 2012 yılından bu yana düzenlediğimiz Otomotivin Geleceği Tasarım Yarışmasını (OGTY) bu yıl 23 Ekim’de “Şehir içi Hareketlilik” teması İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsünde gerçekleştireceğiz. 

Bu yıl 13.sünü düzenleyeceğimiz yarışma, sektöre yenilikçi fikirlerin, tasarım ve projelerin kazandırılması, profesyoneller, araştırmacılar, akademisyenler, ilgili dallarda eğitim alan öğrenciler ve otomotiv tutkunlarını içine alan 18 yaşını tamamlamış geniş bir kitlenin yaratıcı fikirlerini ortaya koyması bakımından önem taşıyor. Yarışmanın proje başvuruları 1 Ağustos 2024 tarihinde tamamlandı. 

Bu yıl 400’e yaklaşan rekor sayıda başvurunun olduğu OGTY’de, mobilite ekosistemini oluşturan otonom araçlar, paylaşımlı araçlar, nesnelerin interneti gibi hayatı hızla etkilemeye başlayan ve otomotiv sektörünün geleceğini belirleyecek yenilikçi teknoloji projeleri yarışacak. 

Yarışmada, mobilite ekosisteminin güçlü bir parçası olmak için Türkiye Otomotiv Sektöründe Sürdürülebilirlik Eylem Planı çerçevesinde sektörün Yeşil Dönüşümüne ve ülkemizi orta vadede karbon nötr araçlar için önemli bir üretim merkezi ve cazip bir pazar konumuna gelmesine katkı sunacak projeler önem taşıyor. 

Mobilitenin çok büyük bir parçası olan elektrikli araçların ülkemizdeki pazar payı 2023 yılında yüzde 7 seviyelerine ulaştı. OGTY projelerinin de desteğiyle bu payı birkaç yıl içerisinde AB ortalaması olan yüzde 15’lere taşıyabiliriz. 

OGTY’de bu yıl ön elemeyi geçen projeleri de geçen ay açıkladık. Buna göre OGTY’de ön elemede yarışacak projeler; Alp Otonom Teknoloji, Bba Vtol, Bc ar-ge Mühendislik, Bold Motorbikes, Connected Wise, Cyberware, Digiforming, Ecomotion, Electronade, Exar Artırılmış Gerçeklik ve Sanal Gerçeklik Çözümleri, Fcm Mobility Elektronik, Genoride Elektrikli Araçlar, Greenmile mobility, Mikromobilite Araçlar için Entegre Güç Sistemi Tasarımı, Optimimax, Otomobil Infotainment Dijital Ses İşleme Teknolojisi, PCB Stator Motor Projesi, Pomeco, Ray Sağlık Monitörü, Sharingo, Smartır, STAT Akıllı Sürücü Destek Sistemi, Tozzbike, Warkel Fuel Pumps, XZ Electronics Automesh System oldu. 

Bu yıl dereceye giren ilk beş projeye toplam 3 milyon TL nakdi ödül vereceğiz. Ayrıca Patent Tescili Ödülü, Yurtdışı Eğitim Desteği ve 2015 yılından bu yana çok önem verdiğimiz İTÜ ARI Teknokent ile iş birliğimiz kapsamında İTÜ Çekirdek Kuluçka Programına Katılım Hakkı da verilecek.  İTÜ Çekirdek iş birliği ile ön kuluçka, hızlandırıcı, İTÜ Çekirdek Big Bang Startup Challenge yarışması ve kuluçka süreçleri dahilinde girişimcilerin fikirlerini projeye, ürüne ve hizmete dönüştürebilmeleri için her türlü altyapı imkanını sunuyoruz. Bu kapsamda araştırmalarını yapabilecekleri ofis ortamından eğitim programlarına, projelerini geliştirecekleri materyallerin temininden network oluşturma ve mentorluk hizmetlerine kadar her türlü desteği sağlıyoruz.

 

Taner Yılmaz

May Fren Genel Müdürü

Yatırımlarla bu yıl yüzde 20’nin üzerinde büyümeyi öngörüyoruz

Sıkılaşma adımları sektörü ve firmamızı tabi ki olumsuz etkiliyor. Çünkü geleceğe yönelik de yapmamız gereken birtakım yatırımlarımız mevcut ve bu yatırımların finansman maliyeti konusunda her firma gibi biz de zorluklar çekiyoruz. Bu da otomatik olarak bugüne kadar finansmana çok kolay ulaşan otomotiv sektöründeki imalatçılar açısından, aslında daha önce hiç yaşanmamış ve tecrübe edilmemiş bir süreç. O yüzden genel olarak şirketlerin bu süreçte çok fazlasıyla zorlandıkları kanaatindeyiz.

2024 yılında genel olarak bakıldığında otomotiv yedek parça sanayisinde hacimsel olarak düşüşler gözlemleniyor. Şirketimiz açısından baktığımızda, yapmış olduğu katma değerli yatırımlar dolayısıyla bu yıl sonunda Euro bazında yüzde 20’nin üzerinde büyüyeceğimizi öngörüyoruz. Şu anda şirketlerin en çok zorlandıkları nokta, finansman sorunları. Finansmana erişim problemlerinin 2025 yılının ilk iki çeyreğinde de süreceği kanaatindeyiz. Sonrasında yavaş yavaş faizlerin düşmesine istinaden finansa da ulaşımın daha kolay olacağı düşüncesindeyiz.

Emel Özkan Taşyakan

Destek Amortisör YKÜ

Dönüşüme yönelik ürün geliştirmeye yöneldik

Otomotiv sektörü bu yıl ülkemizde ve Avrupa’da oldukça kötü ilerliyor. Yıl içerisinde yaşanan daralma sebebi ile ana ve yan sanayide üreticiler de haliyle zor bir süreçten geçiyor. Firmaların çoğu 2023 yılında yeni yatırımlardaki gecikme ve çoğu projenin yurt dışına kayması ile birlikte bu durum öngörmüştü ancak etkileri çalışanlara, üreticilere ve tedarikçilere çok hızlı yansıdı. Pandeminin ilk başladığı dönemdeki otomotiv sektörünün durumu ile bugününü kıyaslamaya kalktığımızda riskin daha büyük olduğunu söyleyebilirim. Pandemi döneminde yaşanan bir belirsizlik vardı ve iş durması sonucu istihdamı korumaya yönelik devlet tarafından sektörü destekleyen bazı mekanizmalar mevcuttu ancak günümüzde ne yazık ki durum içler acısı. Firmamız ise otomotiv dışındaki diğer sektörlere ağırlık vererek otomotivdeki gerilemeyi bir nebze de olsun tolere edebilir ancak bu durum hiçbir üretici için sürdürülebilir değildir. 2025 yılı ikinci yarısına kadar da negatif durumun devam edeceğini düşünüyorum.

Ekonomideki sıkılaştırma politikalarının ihracatçılar ve üreticiler için daha fazla geç kalınmadan gözden geçirilmesi gerekiyor. Yurt içinde artan maliyetler ve mevcut döviz kuru ile otomotiv yan sanayide ne yazık ki ülkemiz ihracatta rekabetçi konumunu çoktan kaybetti.

Otomotiv sektörü bu tarz büyük dönüşümlere her zaman hazırlıklıdır ancak bu kez Avrupa dahil ülkemiz olarak da Çin’in çok gerisinde kaldık. Ana üreticilerin dönüşüme ayak uydurması lazım ki yan sanayiyi de kendisi ile birlikte sürüklesin. Otomotivdeki bu değişim bizleri de ürünlerimizi gözden geçirmeye, çoğunlukla çevreye uyumlu kriterlerde dönüşüme ve hafifletmeye yönelik ürün geliştirmeye yönlendirdi. Elbette sektör olarak bu durum karşısında bir ilerleme sağlanacaktır ancak ekonomik sıkıntıların da aynı anda baş göstermesi ne yazık ki motivasyonu etkiliyor.

Endüstriyel uygulamalar, havacılık, otomotiv ve medikal gibi çeşitli sektörlerde ürünleri bulunan firmamız mevcut ürünlerini geliştirmeye, ürün yelpazesini genişletmeye ve kalitesinden ödün vermeden daha uygun maliyetli ürünler üretmek için yatırımlarını ve dönüşümünü sürdürmektedir. Müşterileri ile birlikte uygulama alanına yönelik uygun özel çözümler sunana firmamız müşterileri özelinde uzun yıllara dayanan bir güven ilişkisi kurmaktadır.

Özgür Yıldız

SİFF Elektromekanik Genel Direktörü

Otomotiv sektörü iki temek yapısal kriz yaşıyor

Otomotiv sektörünün içinde bulunduğu ve 2024 yılında derinleşen kriz, aslında klasik ekonomik temelli kriz değil. Yapısal bir kriz yaşıyor otomotiv sektörü. Bunun da iki sebebi var; bir tanesi sektördeki yapısal dönüşüm. Yani hem elektrikli araçlara geçiş, mobilite yazılım kısmında, yeşil dönüşüm, dijitalleşme kısmında olan içten yanmalı motorlara olan, elektrikli ve hibrit araçlara olan dönüşümün henüz hızlı bir şekilde geçişin tamamlanamamış olması ve müşteri tarafında da henüz tam bir karşılık da bulamamış olması. Özellikle Avrupa merkezli otomotiv sektörü, henüz şu anda tam olarak elektrikliye geçememiş ve geçmenin sancılarını yaşarken, hem de piyasanın talebine göre içten yanmalı motorlu araçları üretmek ve pazara sunmak zorunda. Bunun devamında da hem içten yanmalı motorların servis sağlayıcılığını yapmak, hem de elektrikli araçlar için bir servis oluşturmak zorunda. Ancak yapılan arz ve müşteride dönüşüm henüz tam olarak müşteride karşılığını bulamadığı için özellikle Avrupa merkezli otomotiv sektöründe çok ciddi üretim daralmaları yaşıyoruz. Bu da otomotiv ve yan sanayisini çok ciddi bir şekilde etkiliyor.

İkinci sebebi, Çin gibi global bir oyuncunun otomotiv sektörüne agresif bir şekilde giriş yapmış olması. Avrupa pazarında köklü olan firmaların yapısal dönüşümü sağlaması çok çok daha zor ve zaman alan bir süreçken, Çin'de yeni kurulan firmalar bu dönüşümü çok hızlı ve pratik bir şekilde sağlayabiliyorlar. Burada Çinli firmaların hem yeni kurulmuş olması, hem proaktif becerilerinin çok daha gelişmiş olması büyük bir etken. Bu iki yapısal neden, 2024 yılının daha öncesinde başlayan ve 2025, 2026 yıllarına yayılması beklenen yapısal krizin temellerini oluşturuyor. Şu anda bahsettiğimiz kriz, ekonomik değil yapısal krizdir ve uzun süreli etkilileri çok daha yıkıcı olacaktır.

Otomotiv sektöründe yıkıcı inovasyon dediğimiz bir sürecin içindeyiz şu anda. Mevcut üretim, tüketim ve teknolojik alışkanlıklar, birikimler birer birer yıkılıyor ve yerlerine yenileri inşa ediliyor. Tabi böyle süreçler sektörde ciddi bir sıkılaşmaya sebep oluyor ve bu sıkılaşma adımları da bizim gibi makina sektöründe olan firmaları ciddi anlamda etkiliyor. Ancak biz 2018'de aldığımız kararla, gelecek olan bu tehlikeyi öngörmüş ve toplam üretim içinde yüzde 90'a yakın olan otomotiv sektörü payını yüzde 50'ler düzeyine düşürme kararı almıştık. Bunu da otomotivdeki projelerimizi devam ettirirken, özellikle enerji, iklimlendirme, savunma sanayi, beyaz eşya, havacılık sanayi gibi yükselen ve potansiyelli endüstrilere yeni projeler yaparak ve ürünlerimizi bu pazarlar için çeşitlendirerek yapmıştık. 2020, 2021 yılları itibariyle otomotivin toplam üretimimizdeki payını azalttık ve diğer sektörlere ürünlerimizi çeşitlendirerek, bir anlamda firmamızın bu krizin içinde bocalamasını önlemiş olduk. Bizim yaptığımız işin benzerini yapan birçok firma ciddi daralmalar yaşarken, biz hem ürün gamı, hem satış, hem de yurtdışı pazar payı oluşturma anlamında son 3 yıldır yaklaşık yüzde 60-70'in üzerinde ciddi bir büyüme yaşıyoruz. Bunu da 2018 yılında aldığımız bu dümen kırma politikasına borçluyuz.

Otomotiv sektörü global anlamda çok ciddi yatırım yapılan, teknoloji üreten, çok ciddi inovasyon, AR-GE ve gelişim sağlayan sektörlerden bir tanesi. Elektrikli araç, mobilite gibi, özellikle yazılımın otomotivde çok daha ciddi pay almasıyla birlikte otomotivin yazılımla ve geleceğin teknolojileriyle oluşturduğu birlik, sektörün önemini çok daha artıracak gibi görünüyor. Ancak bahsettiğim gibi sektör yapısal bir kriz içinde. Buradaki en büyük sebeplerden birisi de, köklü Avrupalı ve Japon üreticilerin mevcut pozisyonlarını değiştirmekte zorlanmaları. Çinli üreticiler, piyasaya yeni giren, daha küçük çaplı, kamikaze şeklinde hareket edebilen ve çok hızlı pozisyon değiştirebilen firmalar bu dönüşümü hızlı bir şekilde aşarken, hatta bu dönüşümün önderliğini üstlenirken, büyük ve köklü firmalar adeta Titanik gibi dümen kırmakta zorlanıyor ve bu firmalar için geleceğe yönelik projeksiyonların, beklentilerin düşmesine sebep oluyor. Benim şahsi düşüncem, önümüzdeki 5-6 yıl içinde birçok köklü otomotiv firmasının ya piyasadan çekileceği ya da Çin orijinli firmalara satılacağı yönünde. Önümüzdeki 10 yıl içinde de hibrit, elektrikli ve hidrojen teknolojilerinde Çinli üreticilerin global pazarlarda çok daha ciddi pay alacağı ve otomotivin yöneticisi konumuna geleceklerini düşünüyorum.

Otomotiv, global bir sektör olarak teknoloji seviyesindeki beklentinin, teknoloji, yazılım düzeyinin, özellikle de çevrim sürelerinin, hızın kestirimci bakım gibi özelliklerin her zaman en yüksek düzeyde beklendiği sektörlerden bir tanesi. Biz firma olarak özellikle son 5 yılda özellikle direnç kaynakları, otomasyon, hat sistemleri ve robotik projelerde çok ciddi bir teknolojik dönüşüm yaşadık. Zaten özellikle orta frekans timer sistemlerde ve bunların kurulumlarında Türkiye'deki öncü firmayız. Sektörde bu alanda üretim ve tasarım yapabilen tek yerli firmayız. Bu sistemleri daha da geliştirip Endüstri 4.0'a uygun karanlık fabrikada çalışabilecek, operatör marifetinden tamamen arındırılmış, birbiriyle haberleşebilen, birbiriyle hand-shake yapabilen sistemlerin olduğu, ERP sistemlerine otomatik olarak bütün verilerin aktarabildiği, tamamen robotik kurguya ve otomasyona sahip sistemler üretiyoruz. Önümüzdeki dönemlerde rekabetin çok daha artacağını ve Çinli üreticilerin de bu pazardan pay alacağını düşünerek biz sistemlerimizi hem çok daha kompakt, hem kurulum maliyeti çok daha düşük, hem de teknolojik gereklilikleri en üst seviyede sağlayan, klasik sistemlerden tamamen arındırılmış, tamamen inovatif şekilde kurguluyoruz, üretiyoruz. Önümüzdeki yıllarda da aynı şekilde bu tasarımları üreten Türkiye'deki lider firma olmayı sürdürmeyi planlıyoruz.

Automechanika Frankfurt’a Bursa damga vurdu Automechanika Frankfurt’a Bursa damga vurdu

Nazan Akıncı

Akka Kalıp Enjeksiyon YKB

Yeni trendlere yatırım yapmalıyız

2024 yılı, otomotiv sektörü için önemli bir dönüm noktası olmaya aday. Teknolojik gelişmeler, çevre dostu araçlar ve otonom sürüş sistemleri gibi alanlarda hızla ilerlemeler yaşıyoruz.

Firma olarak bu değişim ve dönüşüme ayak uydurarak başarılı bir yıl geçiriyoruz. Yenilikçi bakış açısıyla AR-GE çalışmalarımızda hız kazanarak ilerliyoruz. Müşteri odaklı hizmet anlayışımız sayesinde pazar payımızı ve müşteri memnuniyetini artırma önceliğimiz devam ediyor.

2025 yılından beklentimiz ise bu başarılı ivmeyi sürdürerek sektördeki öncü konumumuzu daha da güçlendirmektir. Daha fazla yenilikçi ürün ve hizmet sunarak müşterilerimizin beklentilerini en üst seviyede karşılamayı hedeflemekteyiz. Aynı zamanda sürdürülebilirlik ve çevre dostu uygulamalara verdiğimiz önemi artırarak sektörde örnek bir firma olmak bizim önceliklerimiz arasında.

Otomotiv sektörü döngüsel bir sektör, yukarı yönlü yükseliş ve aşağı doğru inişler de yaşanabiliyor. Bu dalgalanmaları minimum zarar ile atlatmak için kısa ve orta vadeli planlarımızı iyi yapmamız gerekli.

Sıkılaşma adımları, her sektör için rekabetin artması ve firmalar arasındaki rekabetin yoğunlaşması sonuçlarını doğuruyor, böyle bir ortam da şirketlerin daha efektif ve verimli olmalarını zorunlu kılıyor. Sıkılaşma adımları, sektördeki firmaların rekabetçi olmalarını sağlamanın yanı sıra, firmaları sürekli olarak iyileşmeye ve gelişmeye teşvik ediyor.

Firmamızı doğrudan etkileyen unsurlardan biri, müşteri taleplerinin hızla değişmesidir. Rekabetin artmasıyla birlikte, müşteriler daha da seçici hale geldi ve daha kaliteli ürün ve hizmetler bekliyorlar. Bu durum da, biz şirketlerin müşteri odaklı olmalarını ve sürekli olarak yenilikçi çözümler üretmelerini gerektiriyor.

Sıkılaşma adımları aynı zamanda maliyetleri düşürme baskısını da artırıyor. Rekabetin yoğun olduğu bir ortamda, şirketlerin daha verimli çalışmaları ve iş süreçlerini iyileştirmeleri daha fazla önem kazanıyor. Bu da firmaların karlılığını artırmak için önemli bir faktörlerden biri.

Rekabetin artması, şirketleri daha yenilikçi, verimli ve müşteri odaklı olmaya zorluyor. Bu nedenle, firmaların rekabetçi kalabilmek ve büyüyebilmek için sıkılaşma adımlarını yakından takip etmeleri ve sürekli olarak kendilerini geliştirmeleri gerekiyor. 

Elektrikli araçlar, mobilite, yeşil dönüşüm ve dijitalleşme gibi konularda yaşanan büyük dönüşümler, enerji sektöründen ulaşıma, teknolojiden inşaata kadar birçok sektörü etkilediği gibi bizlere de etkisi büyük. Elektrikli araçların yaygınlaşması, fosil yakıtlara bağımlılığı azaltırken çevreye dost bir alternatif sunuyor. Aynı zamanda mobilite alanında da büyük değişimler yaşanıyor, paylaşım ekonomisi ve otonom araçlar sektörü gelişiyor.

Bilindiği gibi yeşil dönüşüm ise artık sadece bir seçenek değil, zorunluluk haline geldi. Sürdürülebilir enerji kaynaklarına ve çevreye duyarlı uygulamalara olan ihtiyaç her geçen gün artıyor. Bu dönüşüm, firmaların ve tüketicilerin davranışlarını da etkiliyor, yeşil ürünlere ve çözümlere olan talepler her geçen gün artırıyor.

Dijitalleşme ise iş süreçlerini ve müşteri deneyimlerini dönüştürüyor. Veri analitiği, yapay zeka ve nesnelerin interneti gibi teknolojiler, sektörlerin daha verimli ve rekabetçi olmasını sağlıyor. Firmaların dijitalleşme süreçlerine hızla adapte olmalarının, verimliliği arttırarak gelecekte rekabet avantajı sağlayacağı açıkça görülmekte.

Bu büyük dönüşümlerle birlikte sektörlerin geleceğini; daha yeşil, daha sürdürülebilir ve daha teknoloji odaklı şekilde değerlendiriyorum. Enerji sektöründe fosil yakıtlardan uzaklaşarak yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelme, ulaşımda elektrikli araçların yaygınlaşması, inşaatta enerji verimliliğine odaklanma gibi trendler gelecekte daha da belirgin hale gelecektir.

Bu dönüşümlere uyum sağlayan ve öncülük eden firmaların rekabet avantajı elde edeceğini düşünüyorum. 

Akka Kalıp Enjeksiyon için geleceğe hazırlanmak, günümüzün hızla değişen ve gelişen dünyasında oldukça önemli bir konudur. Gelecekte karşılaşabileceğimiz fırsatlar ve zorluklarla başa çıkabilmek için bugünden hazırlanmak hayati önem taşıyor.

Şirketimizi geleceğe hazırlamak için stratejik planları yapmak temel adımlardan biridir. Mevcut becerilerimizi geliştirmek ve yeni yetkinlikler kazanmak için sürekli olarak personelimizi geliştirecek eğitimler ile onların bilgi becerilerini arttırıyoruz.

Finansal anlamda da geleceğe hazırlıklı olmak önemli. Tasarruf yapmak, yatırım yapmak ve bütçe planlaması yapmak, mali açıdan güçlü bir gelecek için önemsenmesi gereken konuların başında yer alıyor. Acil durumlar için birikim yapmak ve emeklilik planlaması yapmak da geleceğe karşı önlem almamıza yardımcı unsurlardan.

Çalışanlarımızın bireysel sağlık konularına da önem veriyoruz. Bu sayede şirket içi güven ortamını sürdürebilir kılmak önceliklerimizden. Şirket içi sosyal ilişkilerimize de değer vererek geleceğe daha sağlam adımlarla ilerliyoruz. Unutmamalıyız ki, gelecek bugünün kararlarıyla şekillenir.

Otomotiv sektörü, dünya genelinde önemli bir ekonomik sektördür ve sanayiciler için de hayati bir öneme sahiptir. Son yıllarda otomotiv sektörü önemli değişim ve dönüşümler yaşamaktadır. Gelişen teknoloji, çevre kaygıları, tüketicilerin değişen tercihleri gibi faktörler otomotiv sektörünü etkilemekte ve şekillendirmektedir.

2025 yılına gelindiğinde otomotiv sektöründe dijitalleşmenin daha da artacağı ve yapay zeka, nesnelerin interneti gibi teknolojilerin otomotiv araçlarında yaygın olarak kullanılacağı öngörülmektedir. Bunun yanı sıra, sürdürülebilirlik ve çevre dostu uygulamaların da otomotiv sektöründe daha fazla yer edineceği tahmin edilmekte.

Sanayicilerin bu değişen trendlere ayak uydurabilmeleri ve rekabet güçlerini koruyabilmeleri için AR-GE çalışmalarına ve inovasyona önem vermeleri gerekiyor. Çevreye duyarlı, teknolojiye yatırım yapan ve tüketicilerin beklentilerini karşılayan ürün ve hizmetler sunmak, otomotiv sanayicileri için başarıya giden yolda büyük bir öneme sahiptir.

Otomotiv sektörü hızla değişen bir sektördür ve 2025 yılında da bu değişim sürecinin devam edeceği öngörülmektedir. Sanayicilerin bu değişime uyum sağlamaları ve yeni trendlere yatırım yapmaları, başarılı olmaları açısından kritik bir öneme sahip. Bu nedenle, otomotiv sektöründeki gelişmeler yakından takip edilmeli ve doğru stratejiler belirlenmelidir.

Rengin Eren

Erener Otomotiv YKÜ

Sektör sürdürülebilirliğe odaklanmalı

2024 yılı geneli için konuşursak, ihracatta potansiyellerin olduğu gibi risklerin olduğu da bir gerçek. Rekabetçilik konusunda sorunlarımız var.  Girdi maliyetlerindeki artışları ihracat gelirlerimiz ile karşılayamadığımız bir 3 çeyrek geçirdik. 4. Çeyreğe de bu negatif risklerin gölgesinde girdik maalesef. 2024 yılı otomotiv sektörü için kritik bir geçiş dönemi aslında. Elektrikli araçların yaygınlaşması, otonom sürüş teknolojilerinin gelişimi ve sürdürülebilirlik konularına odaklanarak, sektörün gelecekteki yönünü belirleyecek birçok gelişme yaşanıyor. Otomotiv sektörü için hem fırsatlar hem de dönüşüm süreçleri açısından önemli bir yılın içindeyiz. OİB verilerine göre toplam ihracatta ilk sırada yer alan otomotiv sektörü ocak-ağustos döneminde 23 milyar 531 milyon dolara ulaştı. Türkiye otomotiv sektörünün ağustos ayı ihracatı geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 0,4 azalarak 2 milyar 715 milyon dolar oldu. Türkiye ihracatında ilk sıradaki yerini koruyan sektörün aldığı pay da yüzde 12,3 oldu. Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlar ve Otobüs-Minibüs-Midibüs ürün gruplarında çift haneli artış var. Bizler için önemli bir gelişme bu.  Otobüs-Minibüs-Midibüs ihracatı yüzde 18 artışla 216 milyon dolar ve Çekiciler ihracatı ise yüzde 17 azalışla 109 milyon dolar oldu. Tedarik Endüstrisinde en fazla ihracat yapılan ülke Almanya olurken, bu ülkeye yönelik ihracat yüzde 3 arttı. Önemli pazarlardan Fransa'ya yüzde 14, Romanya'ya yüzde 83, Polonya'ya yüzde 17, Çekya'ya yüzde 34 ihracat artışı, Rusya'ya yüzde 20 düşüş yaşandı.  Otobüs-Minibüs-Midibüs ürün grubunda ise Fransa'ya yüzde 18 ihracat düşüşü, Birleşik Krallık'a yüzde 148, Sırbistan'a yüzde 607, Romanya'ya yüzde 209, ABD'ye yüzde 204 ihracat artışları kaydedildi. 

Elektrikli ve otonom araçların yükselişi, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik hedefleri, sektördeki büyük değişimin temel taşları olarak öne çıkıyor. Tedarik zincirinde esneklik ve yeni iş modelleri de sektördeki rekabet dinamiklerini yeniden şekillendirecektir diye umuyoruz. Elektrikli araçlar 2025'te ön planda olacak olsa da hidrojen yakıt hücreli araçlar ve alternatif enerji çözümleri de gelişim göstermeye devam edecek. Özellikle ağır vasıta, kamyon ve uzun yol taşımacılığı segmentlerinde hidrojenin daha fazla kullanılması bekleniyor. Sektör, daha çevreci, daha dijital ve daha bağlantılı bir yapıya doğru evrilecek.

Yesari Süalp

Ermetal Şirketler Grubu CEO

Ek önlemler gelişimin önü açılmalı

2024 yılının ilk 8 ayının çok olumlu geçtiğini söyleyemeyiz. Buna ana etkenler olarak bayram tatillerinin uzunluğu, yıllık izin sürelerinin geçen yıllara göre 1-3 hafta arası daha fazla kullanılması, alınan ekonomik önlemler sonucu iç pazarda özellikle yerli üretilen araç satışlarının düşmesi ve kur düşüklüğünden dolayı ithal araç satış payının yaklaşık yüzde 10-12 oranında artması olarak belirtebiliriz.

Bununla birlikte bazı OEM’ler 2024 yılı bütçe değerlerine yakın üretimlerini gerçekleştirmelerine rağmen bazı OEM’ler de bütçe hedeflerinin çok aşağısında kaldılar.

Bunun sonucu olarak da yan sanayiler çalıştıkları OEM’lere bağlı olarak ilk 8 ayın değerlendirmesini yapıyorlar.

Grup şirketlerimiz olan Ermetal ve Plasmot olarak değerlendirdiğimizde ise beklentilerimizin oldukça altında bu dönemi geçirdik. Yukarıda belirttiğim etkenlerin dışında uzun yıllardır önemli hacimde iş yaptığımız FİORİNO modelinin üretiminin sonlanması, yeni devreye girecek olan bazı projelerimizin devreye girişlerinin ötelenmesi gibi olumsuzluklarda üretimlerimizi ve dolayısıyla da cirolarımızı olumsuz etkiledi.

Eylül- Aralık 2024 dönemi ve 2025 yılı için otomotiv sektörü açısından bugünkü koşulların daha iyiye gideceği yönünde bir gelişme maalesef beklenmiyor. Hatta global bazı üreticilerden de tasarruf yönünde ek önlemler alınabileceği yönünde gelen haberler de sektördeki endişeleri arttırıyor.

Ancak Ermetal ve Plasmot özelinde ise sektördeki genel olumsuz beklentilere karşın yukarıda belirttiğim yeni projelerinin bir kısmının bu yılın son çeyreğinde diğer kısmının ise 2025 yılı başlarından itibaren devreye girecek olması sebebiyle bizler adına daha olumlu geçmesini öngörüyoruz. 2025 yılında 2024 yılına göre üretim ve ciromuzda ciddi oranda artış bekliyoruz.

Alınan ekonomik önlemler sonucu faizlerin yüksekliği, krediye ulaşımın hemen hemen imkânsız hale geldiği bir duruma karşılık maliyet girdilerindeki artışlar sürdürebilirlik açısından tüm işletmeleri zorluyor. Yukarıda belirttiğim gibi ilk 8 ayın da verimsiz geçmesi ile özellikle nakit yönetiminde büyük zorluklar yaşanıyor. Bu olumsuz durumun bir an önce normalleşmesini bekliyor ve umut ediyoruz.

Tüm dünyada pandemi sonrası değişkenlikler o kadar hızla gelişiyor ki bunun sonucunda da planlamalarda güncellemeler yapılmak zorunda kalınıyor.

Örneğin çok hızlı bir değişim süreci yaşayan elektrikli araç satışları beklenin altında kalınca OEM’ler bu modellere geçiş planlarında ötelemeler yapmak, bazı yatırımları iptal etmek ya da zamana yaymak gibi önlemler alıyorlar. Ancak bu sektöre çok büyük yatırım yapıldığı için istenilen seviyelere gecikmeli de olsa gelinecektir.

Yeşil dönüşüm konusunda ana sanayilerle birlikte çalışmalarımız plan dahilinde sürdürülüyor.

Dijitalleşme konusunda da gelişmeleri yakından takip ederek firmalarımız ihtiyaçlarına göre yatırımlarımızı yapmaktayız.

Ermetal Şirketler Grubu olarak müşterilerimizin yeni projelerinde sürekli olarak yer almak için başta müşteri memnuniyeti olmak üzere sürdürebilir bir hizmet vermeyi amaçlıyoruz. O nedenle başta verimliliği arttırıcı, üretim süreçlerini geliştirici yatırımlara öncelik veriyoruz. Bunları yaparken Sürekli iyileştirme metotlarını kullanmaya ve insan kaynaklarımızı da geliştirmeye özen gösteriyoruz.

Yazımım içeriğinde belirttiğim ekonomik zorluklar ülkemizin gelişimine, rekabetçiliğinin azalması nedeniyle ihracatının artmasının önünde çok önemli engeller oluşturuyor. En kısa zamanda alınacak ek önlemlerle gelişimin önünün açılmasını bekliyor ve umuyoruz.

 

Özge Canıtez

CSA Kaplama Fabrika Müdürü

Süreçleri yenileyerek geliştiren, fark yaratır

2024 yılı her sektör kadar otomotivi de zorluyor ama bizim açımızdan iyi olduğunu düşünüyorum, hız kesmeden her yerde olmaya çalışıyoruz ve yüzde 20’lik bir büyüme öngörüyoruz. Pandemi sonrası kesin konuşmamaya karar verdiğim için kendi adıma, biz şikayet etmeden devam edeceğiz.

Sıkılaşma politikası da her dönemin olmazsa olmazı artık. Farkı yaratan, süreçleri hep yenileyerek geliştirerek devam etmek. Extra değil, hep devam eden bir çaba bizim için. 'Az zamanda çok ve büyük işler yapmak.'

Elektrikli araç konusunda ise herhangi bir girişimimiz olmadı. Sektörün önünü açık görmekle beraber daha uzun yıllarımız olduğuna inanıyorum ve tam adaptasyon için önce üretmek, akabinde kullanmakla devam etmeli. Biz 2026 öncesi karbon ayak izi anlaşmasına hazır hale gelmek adına bazı üretim projelerini hızlandırdık. Kendi santrallerimiz var, aktif kullanıyor ve fayda sağlıyoruz. Bu en önce bizim dünyaya bireysel olarak yapabileceğimiz ufak bir katkı olsa da önemsiyoruz.

Hikmet Sami Bilgiç

Turkas Amortisör YKÜ

Sektörde yeni iş modelleri oluşacak

2024 yılı, otomotiv sektörü açısından hem fırsatların hem de zorlukların bir arada yaşandığı bir yıl oluyor. Sektör, elektrifikasyon ve dijitalleşme gibi dönüşümlerle değişmeye devam ediyor. Firmamız, bu dinamik yapıya uyum sağlamak için çeşitli stratejiler geliştiriyor ve yeni ürün geliştirme çalışmalarına ağırlık veriyor. 2025 yılına yönelik beklentilerimiz, sektördeki bu değişimlerin hız kazanması ve yeni iş modellerinin oluşması yönünde. Dolayısıyla, bu değişimlere uyum sağlamak ve rekabet gücümüzü korumak için esnek ve proaktif bir yaklaşım benimsiyoruz.

Sıkılaşma adımları, finansal koşulları daha öngörülemez hale getirirken, maliyet yönetimi ve nakit akışı üzerinde baskı yaratabiliyor. Firmamız, bu süreçte finansal yapısını korumak adına çeşitli önlemler alıyor ve kaynaklarını daha verimli kullanmaya odaklanıyor. Ancak, sıkılaşma adımlarının etkileri kısa ve orta vadede belirsizliğe yol açabileceği için, firmanın stratejik planlamasında dikkatli adımlar atması gerekiyor.

Sektördeki dönüşüm, firmamızın iş yapış şeklini ve stratejik önceliklerini de etkiliyor. Elektrikli araçlar, yeşil dönüşüm ve dijitalleşme gibi gelişmeler, ürün gamımızda ve hizmet yapımızda çeşitli adaptasyonları zorunlu kılıyor. Bu bağlamda, sektördeki bu değişimlerin hem fırsatlar, hem de riskler barındırdığını söylemek mümkün. Sektörün geleceği, bu dönüşüm süreçlerine uyum sağlayabilen firmalar için yeni büyüme ve gelişim alanları sunarken, uyum sağlamakta zorlanan firmalar için ise daha rekabetçi ve zorlu bir ortam yaratabilir.

Vecibe Kaplan Arslan

Maysan Mando Satış ve İş Geliştirme Müdürü

Otomotiv sektörü büyük bir dönüşümden geçiyor

Otomotiv sektörü dünyada önemli bir dönüşümden geçiyor. Özellikle pandemi ile başlayan ve sonrasında çip krizi, ham madde fiyatlarındaki hızlı yükselişler, karbon emisyon kriterleri gibi faktörler, sektörün hızla elektrikli ve hibrit motorlu araçlar çağına girmesine yol açtı.

Türkiye’nin ilk ve en büyük amortisör üreticisi Maysan Mando olarak bu süreçte, mobilite ekosisteminde yaşanan köklü değişimlere ayak uyduracak çalışmalara imza attık.

Dünyada yaşanan tüm zorluklara rağmen 2024 yılında büyüme ivmemizi korurken, rekabetçi olabileceğimiz her coğrafya için iş geliştirme faaliyetlerimizi sürdürmeye devam ediyoruz.  Bu noktada tüm paydaşlarımıza değer katan ürünlerimizi tasarlarken, geliştirirken, üretirken ve pazarlarken ihtiyaç duyduğumuz teknolojilere yatırım yapıyor ve 2024 sonunda dijital olgunluk seviyemizi “akıllı şirket” seviyesine taşıma stratejisi ile ilerliyoruz.

Şirket olarak, özellikle teknolojik gelişmeleri yakından takip ediyor ve bu alanda ciddi yatırımlar yapıyoruz. Büyük önem verdiğimiz dijital dönüşüm çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Üretim teknolojilerinden dijital dönüşüme, Endüstri 4.0'dan sürdürülebilirlik kapsamına kadar pek çok alanda çalışıyoruz. Sıfır atıklı krom kaplama tesislerimiz var.

Aynı zamanda, otomotiv sektöründeki yeni trendlere paralel, ürünümüzün ağırlığını artırmadan, sürüş konforunu ve yolcu güvenliğini artırmaya yönelik amortisör sistemleri üzerinde çalışmalarımız da devam ediyor. Ürün tasarımı ve üretim süreçlerimizde çevre dostu bakış açımız ve sürekli iyileştirme prensibimiz ile karbon emisyonunun azalmasına yönelik çalışmalara odaklanıyoruz. Şirket olarak, sürdürülebilirlik yaklaşımını da her alanda benimseyerek, bu konuda önemli adımlar atıyoruz.

Mehmet Mutlu

Üçel Kauçuk Genel Müdürü

Maliyet kontrolü ve verimlilik yeni önceliğimiz olacak

2024 yılı, firmamız için sektördeki değişimlerin getirdiği fırsatları değerlendirme yılı oldu. Elektrikli araçlara yönelik yeni parçaların geliştirilmesi ve after market taleplerine hızlı yanıt verme yeteneğimiz ile 2025 yılı beklentilerimizi güçlendirdik. Firmamızın, özellikle kaliteye olan bağlılığı ve yeni ürün geliştirme hızımız, sektördeki liderliğimizi sürdürebilmemizi sağlıyor.

Sıkılaşma adımları ve global ekonomik belirsizlikleri karşısında maliyet kontrolü ve verimlilik artırma stratejilerimiz bizim yeni önceliğimiz olacak. Üçel Kauçuk’un yüksek kaliteli ve dayanıklı ürün üretim felsefesi, bu zorlu dönemde bize avantaj sağlayacağına inanıyoruz. Aynı zamanda Ar-Ge ve üretim süreçlerinizdeki dijitalleşme adımları, verimliliğimizi artırmamıza yardımcı olacağına da inanıyoruz.

Elektrikli araçlar, sürdürülebilirlik ve dijitalleşme gibi büyük dönüşümler, Üçel Kauçuk'un ürün geliştirme süreçlerini de etkileyebilir. Elektrikli araçlara yönelik parçalar üretme, yeşil dönüşüme uygun ürünler geliştirme ve üretim süreçlerimizi dijitalleştirmemiz, gelecekteki büyüme potansiyelimizi artıracaktır.

Üçel Kauçuk, sürekli inovasyon ve after market piyasası ile iş birliğine verdiğimiz önem sayesinde geleceğe güçlü bir şekilde hazırlanıyor. Dijitalleşme, karbon ayak izi hesaplamalarımız, sürdürülebilirlik ve yeni teknolojilere yatırım yaparak, sektörün hızla değişen ihtiyaçlarına yanıt verebileceğiz. Ar-Ge departmanımız ve test olanaklarımız bu hazırlık sürecinde kritik rol oynayacaktır.

Editör: DİLEK ATLI