Son günlerde ülkemizde devam eden orman yangınlarında yüz binlerce canlı zarar gördü. İklim krizi ve aşırı sıcaklıkların yangınlarda önemli etkisi olduğunu biliyoruz. Orman yangınlarının aynı zamanlarda çok sayıda yerde çıkması iklim krizinin tipik özelliklerinden biridir. 2019-2020 Avustralya’da, 2020 Sibirya’da, 2018’de İsveç’te benzer şekilde yangınlar oldu. Ancak sistematik olarak çıkan yangınlarda sabotaj şüphesi işin başka bir boyutu maalesef… 
İklim krizinin sebep olduğu yangınlarda tipik olarak, kış ve bahar ayları kurak geçer, ardından haftalar aylar süren aşırı sıcaklar başlar, otlar ve ağaçlar tutuşmaya çok yatkın hale gelir ve bir anda alev alabilir. Sıcaklık artışı ormandaki ağaçların zamanından önce yapraklarını dökmesine neden olmaktadır. Dökülen yapraklar hassas yapıları nedeniyle çok çabuk kurumakta ve ormandaki yanıcı madde yükü artmaktadır. Böylelikle ağaçlar en küçük kıvılcımla tutuşmaktadır. Üstelik ormanlara atılan cam, vb. atıklarla bu yanma daha da kolay hale gelmektedir.
Bu aşırı sıcakların sebebi ise dünyanın karbon emisyonları ile hızla ısınması, ormanların yapılaşmaya açılarak yok edilmesi, ekolojik dengenin ve biyoçeşitliliğin hızla bozulması şeklinde sıralanabilir. IPCC’nin (Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli) 3. Değerlendirme Raporu’ndaki iklim öngörülerine göre, küresel ortalama yüzey sıcaklıkları 2100 yılına kadar 1,4 -5,8 ºC arasında yükselebilecektir. Kısa zaman dönemindeki bu kadar hızlı sıcaklık değişiklikleri, ormanları ciddi düzeyde etkileyecektir.
Orman yangınlarının sayısının artması, iklim değişikliği sebebi ile beklenilen bir durum. Ancak sayıdaki artışın ne kadarı iklim değişikliğinden ne kadarı doğal sıcaklıktan kaynaklı bilinmiyor. Dünya ısındıkça orman yangınları nedeniyle kaybedeceğimiz alanlarda artış görülecek. Yapılan çalışmalarda, bir Akdeniz yazında orman yangınları ile kaybedilecek alandaki artış miktarları +1,5 °C ısınma ile %41; +2°C ısınmada %62; +3°C ısınmada ortalama %97 olarak belirlenmiştir. Birleşmiş Milletler tarafından açıklanan verilere göre İklim krizi sonucu sıcaklık ortalamaları +3 artarsa, Türkiye’de orman yangını çıkacak gün sayısı tam 40 gün artış gösterecek…
Bu nedenle iklim krizine karşı dirençli hale gelmek için eylem ve uyum aşamasında artık ciddi yaptırımlarla aksiyon almak gerekiyor. Bir tarafta sel felaketi ile boğuşurken diğer tarafta yangınlarla ciğerlerimiz kül oluyor. Ve insanlar her şey sona erdikten sonra yine hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyor. Alınacak önlemler başka bir felakete kadar erteleniyor, ya da geri dönüşü olmayan kayıplar yaşanıyor.  Orman yangınları, kuraklık ve sıcaklıklar önümüzdeki 10 yıl içerisinde bugünkünden çok daha fazla olacak. Ormanlarımız havamızı temizleyen, bir sürü canlıya ev sahipliği yapan, birçok biyoçeşitlilik barındıran ortamlarımız. Sahip olduğu ekosistem muazzam ve kendi yaralarını sarabilecek bir sisteme sahip. Bizim sadece onu korumamız ve zaman vermemiz gerekiyor. Asıl insan olarak biz kendi yaralarımızı sarabiliyor muyuz, doğaya saygı duymayı biliyor muyuz bunu sorgulamak gerekiyor. Çünkü bütün bu olanların sebebi de sonucu da İNSAN! Şimdi sorsun herkes kendine iklim krizini önlemek, doğayı korumak için hayatımızda neyi değiştirdik?!?