Semih AYDIN – Göksel BAŞARAN

Otomotiv sektöründeki dönüşüm son yıllarda hız kazandı. Dün­yada çevreci enerjinin kullanımı yaygınlaşırken, fosil yakıtlı araçların yerini daha çevreci olan elektrikli araçlar almaya başladı. Değişen talep ve isteklere cevap vermek isteyen otomotiv sektö­ründe de dönüşüm hız kazandı. Sektördeki firmalar otomotivin ge­leceğine uyum sağlamak için yeni yatırımlarına hız verdi.

Baran ÇELİK

OİB YK Başkanı

Bursa, Türkiye otomotiv ekosisteminin merkezi

OİB olarak, 2012 yılında başladığımız ve bu yıl 11.’sini düzenlediğimiz Otomotivin Geleceği Tasarım Yarışması’nın bu yılki temasını şarj ve batarya teknolojileri olarak belirlemiştik. Yarışmanın Ödül Törenini 25 Ekim Salı günü Bursa Uludağ Üniversitesinde yoğun bir katılım ile gerçekleştirdik. Yarışma kapsamında bu yıl da toplam 500 bin TL'lik bir nakdi ödül dağıtıldı. Birinci olan projeye 140 bin, ikinci projeye 120 bin, üçüncü projeye 100 bin, dördüncü projeye 80 bin ve beşinci olan projeye 60 bin TL ödül verildi. Ayrıca yurtdışı eğitim desteği, patent tescil sponsorumuz Adres Patent firması sponsorluğu ile Patent Tescil ödülü; Okan Üniversitesi sponsorluğu ile OPINA Programı bağlantılı ve otonom araçlar konusunda teknolojik mentörlük ve OPINA altyapısı üzerinde verilecek eğitim hizmetlerinden yararlanabilme imkanı da sunuldu. Kazanan projeler İTÜ Çekirdekte kuluçka programına alınma ve projelerini burada geliştirme imkânına da sahip olacaklar. Ayrıca

Türkiye'nin en büyük girişimcilik etkinliklerinden biri olan Big Bang Startup Challange'a katılma hakkı kazandılar.

Otomotiv endüstrisinde yaşanan dönüşümü 4 başlıkta değerlendirebiliyoruz. İngilizce CASE diye kısaltılmış Connected- Birbirine Bağlı, Autonomous- Otonom, Shared- Paylaşımlı, Electric- Elektrikli araçlar.

Özetle yepyeni bir mobilite ekosistemine doğru yol alıyoruz. Bildiğimiz içten yanmalı motora sahip araçlar da giderek akıllı cihazlara dönüşüyorlar. Mekanik aksam ağırlıklı araçların yerini elektronik ve yazılım ağırlıklı araçlar alıyor. Geleceğin araçları bugünün cep telefonları gibi, düzenli olarak güncellenecek. Araçlara yönelik siber saldırılara karşı güvenlik önlemleri alınacak. Geleceğin akıllı şehirlerinde şehir içi trafiği yapay zeka tarafından yönetilecek ve tüm araçlar birbirleri ile bağlantı kurup, haberleşebilecekler. Yine yapılan araştırmalar gelecekte araç sahipliği oranının da düşebileceğini, özellikle şehir içi trafiğinde bugünün scooterları gibi paylaşılan araçların oranının artacağını gösteriyor. Dolayısıyla bugünden çok farklı bir endüstriye doğru hızlı bir şekilde yol aldığımızı söyleyebiliyoruz.

Ana sanayi firmalarımızın hızlı bir şekilde bu dönüşüme ayak uydurduğunu görebiliyoruz. Tedarik endüstrisinde de aynı şekilde bu dönüşüme cevap verebilmemiz gerekiyor. Araç maliyetinin önemli kısmını teşkil edecek elektronik, yazılım, batarya, şarj ekipmanları, dijital gösterge panelleri, kamera ve sensörler, hafif malzemeler gibi ürün gruplarında otomotiv tedarik sanayinin gelişimi sürdürülebilir rekabetçilik açısından kritik öneme sahip olacak.

Çok olağandışı gelişmeler yaşanmadığı taktirde elektrikli araçların otomotivin geleceğine hakim olacağını rahatlıkla söyleyebiliyoruz. 2021 yılı itibariyle Norveç’te elektrikli araçların Pazar payı %86, İsveç’te %43, Danimarka’da %35, Hollanda’da %30, Almanya’da %26, Birleşik Krallık ve Fransa’da %19. AB ortalaması ise %10. Yani pazardaki dönüşüm çok hızlı gerçekleşiyor. Tüm küresel OEM’ler elektrikli araç stratejilerini oluşturmuş durumdalar ve hızlı bir şekilde bu alana yatırım yapıyorlar. AB Ülkelerinde 2035 yılından itibaren sadece elektrikli araç satışı yapılacak. Yapılan çeşitli projeksiyonlar 10 yıl içerisinde elektrikli araçların küresel Pazar payının %50’yi bulabileceği yönünde.

Bugün otomotiv endüstrisindeki dönüşümü zorlayan temel etken AB’nin İklim Politikaları. AB 2030 yılında sera gazı emisyonlarını %55 düzeyinde azaltmayı, 2050 yılında iklim nötr olmayı hedefliyor. AB ile otomotiv ticaretimizde, geçiş döneminin sona erdiği 2026 yılından itibaren Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında ilave vergilerle karşı karşıya kalabiliriz.

Tabi ki konvansiyonel motorlu araç üretiminin de kısmi de olsa devam etmesini bekliyoruz. Ortadoğu, Afrika, Latin Amerika, Orta Asya gibi pazarlara bir süre daha benzinli ve dizel araç ihraç etmeye devam edeceğiz. Ancak Avrupa Ülkeleri ve Kuzey Amerika otomotiv ihracatımızdan %80’in üzerinde pay alıyor. Bu nedenle elektrikli araçlara yatırım yapmamız kaçınılmaz gözüküyor.

Hidrojen konusunda en fazla çalışma ve yatırım Güney Kore, Çin ve Japonya’da yapılıyor. Ancak önümüzdeki 10 yıl içerisinde hidrojenli araçların payının çok yükselmesini beklemiyoruz. Bugün itibariyle hidrojen, elektrik motoruna göre daha pahalı bir teknoloji. Hidrojen dolum istasyonlarının sayısı az. Yanıcı ve patlayıcı bir madde olması dolayısıyla hidrojen dolum istasyonu kurmak, elektrikli şarj istasyonu kurmaya göre çok daha uzun ve zorlu bir süreç gerektiriyor. Gelecekte binek otomobillere göre ticari araçlarda hidrojen kullanımının daha yaygın olacağını, elektrik teknolojisinin binek otomobillerde, hidrojenin ise ticari araçlarda tercih edileceğini düşünüyoruz.

Bursa, Türkiye otomotiv ekosisteminin merkezi konumunda yer alıyor. Otomotiv üretimi için nitelikli ve yetişmiş insan gücü şehrimizde fazlasıyla var. Bursa’daki tedarik endüstrimiz çok güçlü, yeni bir yatırıma hızlı bir şekilde adapte olabilecek konumda ve kalitede. Yerli otomobilin Bursa’da üretilmesi ile 60 yıldır ülkemiz otomotiv endüstrisinin gelişiminde lider rol üstlenen Bursa, otomotiv endüstrisinde yaşanan büyük dönüşüm neticesinde elektrikli ve yazılım ağırlıklı yeni araç teknolojilerinde de ülkemizin üretim merkezi konumunda yer alacak. Yerli otomobilin Bursa’da üretilmesi, Bursalı otomotiv üreticilerimizi endüstride küresel boyutta yaşanan dönüşüme daha hızlı adapte olmaları yönünde teşvik ediyor. 175 bin adetlik üretim kapasitesi, ana sanayi ve tedarik endüstrisinde yaratacağı istihdam ve yüksek katma değer ile yerli otomobil Bursa’nın lider sektörel konumuna büyük güç katacak.

Ayhan KORGAVUŞ

Ünver Group YK Başkanı

Rota belli önemli olan hazırlık

Sürdürülebilirlik kapsamında, otomotiv sektöründeki ekosistem değişimini hızlandıran elektrikli araçlar, endüstri ile birlikte küresel ekonomilerdeki köklü dönüşümde de başrol oynayacak. Elektrik-elektronik mühendisliğinin, şarj ve batarya sistemlerinin, yazılımın otomotiv sanayinin ayrılmaz parçası olacağı bir döneme girdik. Otonom araçlar için henüz zaman var çünkü Ar-Ge, inovasyon ve teknoloji kadar regülasyonlar ve kurallar da otonom sürüşlerin kaderini belirleyecek. Elektrikli araçlar artık kaçınılmaz hale gelecek. Öte yandan en fazla ihracat yaptığımız AB’nin de benzinli ve dizel yeni araç satışını yasaklama kararını 2035 yılına çekmesi, sektör için mihenk taşıdır diyebiliriz. Kısacası otomotivin gelecek rotası belli, önemli olan bizim ne kadar hazırlıklı olduğumuz.

araçlar otomotivin geleceğine büyük oranda hakim olacak çünkü tüm dönüşüm, alt yapı çalışmaları, yan sanayi vb. yatırımlar bunu destekleyici adımlar atıyor. Bildiğimiz bütün klasik otomobil üreticisi dev markalar tüm stratejilerini bunun üzerine kurmuş durumda. Bunun yanında geleceğin enerji kaynağı olarak görülen hidrojen enerjisini elektrik enerjisine çeviren sistemlerin geliştirilmesi için de çalışmalar var. Yenilenebilir enerji kaynaklarından hidrojen fazla miktarda üretilebilir olması ve kirliliğin çok az olması sebebiyle gelecek için desteklenebilecek bir yakıt. Tabi bunun üretimi, depolanması, taşınması endüstride kullanılır hale getirilmesi gibi birçok ayağı var. Dolayısıyla hidrojen motoru vb. gelişmeler elektrikli araçların yerini alma yerine onu destekleyici, özellikle de batarya sistemlerinde ilerleme konusunda büyük etki edeceğini düşünüyorum.

Sektörümüzde yaşanan dönüşüme hızlı bir şekilde uyum sağlamak için biz de harekete geçtik ve Egea Hibrit ile dönüşüme start verdik. Ünver Group olarak yeni makina parkuru ve tesis yatırımlarımızla elektrikli ve hidrojen yakıt hücreli araçlara uygun ürünler üretmeye yönelik hazırlıklarımız devam ediyor. 2023 yılından itibaren Bursa Deri ve Karma OSB’deki yeni tesisimizde sadece elektrikli ve hidrojen yakıt hücreli modeller için ürünler üretmeye başlayacağız. Bu yatırımlar içinde yer alan plastik ekstrüzyon boru ve silikon hortum ürün grupları, elektrikli ve hidrojen yakıt hücreli araçlarda ön plana çıkıyor. Mevcut tesisimizde teknolojik alt yapı, makine parkuru ve üretim hattında yaptığımız yatırımlarla üretimlerimiz sürüyor. Yeni tesisimizin tamamen elektrikli ve hidrojen yakıt hücreli modeller için üretim yapacak olmasını hem bizim açımızdan hem de sektörümüz açısından çok önemli buluyoruz.

Otomotiv endüstrisi teknolojide yaşanan gelişmeleri kendine adapte etmede en başarılı sektördür. Bunu, geçmişten günümüze geçirdiği sürece bakarsak rahatlıkla görebiliriz. Dolayısıyla dünyada 200’e yakın ülke ve serbest bölgeye üretim ve ihracat yapan, dünyadaki hemen her araçta bir imzası olan Bursa otomotiv sektörü güçlü altyapısı, tecrübesi ve vizyonu ile liderliğini pekiştirecektir. Atılan adımlar, yapılan yatırımlar, firmalarımızın bu dönüşümü çok dikkatli bir şekilde takip etmeleri bu tezimizi kuvvetlendiriyor. Zaten Bursa’nın saydığımız tüm bu özelliklerinden dolayı Togg için Gemlik’in seçilmesi de bir tesadüf değil. Togg’un doğuştan elektrikli olması ve teknoloji ağırlıklı bir cihaz olarak nitelendirilmesi tabi ki hem otomotiv ekosistemine hem de Bursa’ya yeni bir heyecan katacaktır.

A. Yalçın YEŞİLOVA

Yeşilova Holding İcra Kurulu Başkanı

Togg için hazırlıklarımız tamam

Otomotiv endüstrisi bugün büyük bir dönüşümün içinde. Bu dönüşümün en önemli tarafı da elektrifikasyonda yaşanıyor. Buradaki yönlendirici güç ise çevresel etkinin en aza indirilmesi. 2035 yılında kadar gelişmiş ülkeler içten yanmalı araç satışını tamamen yasaklamayı şimdiden taahhüt ediyor, hatta bunu her yıl öne çekmeye çalışıyor. Elektrikli araç satış grafikleri ve önümüzdeki dönem öngörüleri de pazarda bu taahhütlere paralel artış yaşanacağını gösteriyor.

Bugün Türk otomotiv endüstrisinde de bir devrim yaşıyor. 1961 senesinde kaçan fırsatı endüstri bizlere tekrar sundu. Üstelik bunu Bursa önderliğinde ve otomotiv endüstrisinin geleceği olan elektrikli araçlarla gerçekleştirme fırsatı verdi.

Yeşilova Grup olarak biz de otomotiv endüstrisindeki elektrikli araç dönüşümünü görerek ve bu dönüşümün içerisinde yer alma amacıyla yatırım planlarımızı, elektrikli araçlar için daha hafif, daha çevreci ürünler üretmek amacıyla gerçekleştirdik. Ülkemizde üretilen ilk %100 elektrikli ticari araç ve %100 yerli ve elektrikli binek araç için ürün nominasyonlarımızı alarak, 2020’de yatırımlarımızı başlattık.

Yeşilova’nın otomotiv kanadı, elektrikli araçlar için yapısal gövde ve şasi parçaları üretmek için Hasanağa kampüsümüzde yeni bir fabrika inşa etti. Ekstrüzyon tarafı da Türkiye’de sayılı üreticide bulunan ve elektrikli araçlarda kullanılan alaşımların ekstrüzyonunda kullanılan pres yatırımını tamamladı. Otomotiv kısmı ayrıca, Ovaakça fabrikasında yeni fabrika inşaatı ile üretim kapasitesini artırdı.

Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu’nun (Togg), ülkemizi otomotiv endüstrisinde yeni bir lige taşıyacak olan, bir otomobil projesinden çok daha fazlasını, aynı zamanda yeni bir ekosistemi ifade eden projesinde, Yeşilova olarak biz de yer alıyoruz. İki farklı loksayondaki fabrikalarımızda Togg SUV aracında kullanılacak parçalarımızı üretmek için hazırlıklarımızı tamamladık.

Elektrikli araçlarla birlikte uzun zaman önce gerisinde kaldığımız yarışa tekrar dahil olabilmek için ortaya çıkan bu fırsatı çok önemli görüyoruz ve bunu doğru yatırımlar, doğru planlamalarla değerlendirerek, rekabette öne çıkma şansı yakalayabiliriz. Aynı zamanda bunu Bursa’nın önderliğinde gerçekleştirmek gibi bir şansa da sahibiz.

Emel ÖZKAN TAŞYAKAN

Destek Amortisör YKÜ ve Gen Md.

Uyum sağlayan firmalar güçlenecek

Otomotivde lüks – ekonomik segment fark etmeksizin hemen hemen tüm markalar yeni elektrikli model üretimleri veya elektrikliye geçiş planları açıkladı. GPS, sensörler, kameralar, yapay zeka, derin öğrenme ve bilgisayar görüşü gibi sistemlerdeki gelişen teknoloji ile birlikte otonom sürüş teknolojisindeki seviye de artmaya başladı. Elektrikli araçlar ve otonom araç endüstrisi halen gelişim yolunda. Çok kısa sürelerde şarj, tek şarj ile binlerce kilometre gitmek, sürücü müdahalesi olmadan her türlü arazi, hava, engel koşullarına uyum sağlamak bu gelişim hızıyla gelecekte mümkün görünüyor. Otomotiv dinamik ve değişimlere kolay adapte olabilen bir sektör olduğu için değişime uyum sağlayan firmalar daha güçlü olarak yoluna devam edecektir.

Elektrikli araçlardaki şarj süresi, menzil problemi, elektrik üretimi için kullanılan kaynaklar gibi temel sorunlar nedeniyle hidrojen motorlu araçlar, hibrit araçların yanı sıra gelecekte gelişen teknoloji ile çok farklı sürdürülebilir bir enerji kaynağı ile çalışan araçlar ortaya çıkabilir. Elektrikli araçların sektörde ne geçiş süreci ne de hakimliği söz konusu değil. Benim fikrim yakıt depolama, şarj süresi, batarya – akü geri dönüşüm gibi halen belirsizliği koruyan birçok konu olduğundan sektör gelişime ve çeşitliliğe açık. Tüm bu gelişmelerle birlikte maliyetlerin de yüksekliği düşünüldüğünde geleneksel çözüm sunan kolay ulaşılabilir, fosil yakıt kullanılan motorlu araçlar ise uzun yıllar boyunca hayatımızda olacak.

Mikro mobilite veya ağır yük taşımaya kadar farklı gruplardaki çeşitli yeni nesil araçlara yönelik parça üretimlerimiz devam ediyor. Özellikle son yıllarda aldığımız farklı taleplerde de ürünlerimizin kullanım alanlarının arttığını görüyoruz.

Bursa Türkiye’nin Otomotiv sektöründeki kalbiydi Togg sayesinde artık beyni oldu diyebilirim. Togg Bursalılar için gurur kaynağı bir teknoloji şirketi. Yan sanayinin gelişimine zaten katkı sağlayacağına eminim, seri üretimin başlaması, adetlerin ve modellerin artması ile birlikte sektörün ufku da açılacaktır.

Esma BAŞ GÖCEN

İhracatçıların gurur günü İhracatçıların gurur günü

Yepsan YK Üyesi

Ülke endüstrimiz çağ atlayacak

İnavasyon, yenilik ve yapay zeka destekli çalışmalar neticesinde sürüş güvenliğinin artması ve araçların akıllı cihazlar olarak kullanıcıya ulaştırılacak olması otomotiv endüstrisi için yeni dönemin işaretleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Kullanıcı konforu ve memnuniyetinin üst seviyeler çıkarılması ve sürdürülebilir olması çalışmaları hız kesmeden devam edecektir.

Otomotiv endüstrisi tarafından elektrikli araç üretmek için yaklaşık 20 yıldan daha uzun süredir Ar-Ge faaliyeti olarak bu çalışmaları yapmaktaydı. Son yıllarda uluslararası gündem olan içten yanmalı motorların karbon salınımı ve çevresel maruziyetin etkisinin azaltılması amacıyla elektrik ve hidrojen motorlu araçların otomotiv endüstrisinin geleceğinde önemli bir yer olacağına 2050’li yıllarda bu dönüşümün büyük oranda gerçekleşeceğini öngörmekteyiz.

Yeni dönem yatırım altyapımızı elektrikli araçlar için batarya ve akü parçalarının üretimi için gerekli makine ve ekipmanları ile güçlendirerek bu teknolojiye katma değerli ürünler üretmek hedefindeyiz.

Bursa orta gelecekte de otomotivdeki liderliğini sürdürmeye devam edecektir. Togg, Bursa markasının başarının kalıcı olmasını destekleyecektir. Togg yerli ve milli bir marka olarak Bursa ve ülkemiz için üretim teknolojilerinin gelişimi ve sürdürülebilirlik performansı ile şehir ve ülke ekonomisine ekonomik katkılar sağlayacağına inanıyoruz.

Togg özelinde otomotiv endüstrisinin geleceğini şekillendirecek olan teknolojiyle birlikte hayatımızın birçok alanında değişim ve dönüşümlerin yaşanacağını düşünüyoruz. Toplumun ve çevrenin bu değişimi ve dönüşümü kabul etmesi ve içselleştirmesiyle ülke endüstrimizin çağ atlayacağına inancımız tamdır.

Osman AŞLAV

Demircioğlu Group Genel Müdürü

Otomotiv en yenilikçi sektör

Otomotiv sektörü diğer sektörlere göre en yenilikçi ve ilklerin yaşandığı bir lokomotif sektördür. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de uygulanması gereken ilkler, sektörün geleceğine olumlu yönde ışık tutacaktır.

Kanaatimce elektrikli araçlarda yenilikler devam edecek fakat ulaşım ihtiyacı yerini farklı yapılara bırakacaktır. Otomobile benzeyen uçan araçlar ve hatta uçan elektrikli otomobiller gibi. Hidrojen ile çalışan araçlar geliştirilse bile de yenilebilir enerji kaynakları bu alanda daha fazla geliştirilecektir diye düşünüyorum.

olarak yatırımlarımızı ticari araç ve ekipmanları üzerine planlıyoruz. Ana üretim konumuza özdeş, ülkemizde üretimi olmayan ürünler hakkında çalışmalarımız devam ediyor.

Yaşadığımız kentte oluşabilecek her türlü yatırım bizim için önemlidir. Togg firmasının Bursa’mıza büyük kazanımları olacağına inanıyorum. Bursa’nın otomotiv başkenti algısı iyice perçinlendi ki Togg’un Bursa’da kurulma kararının altında yatan en büyük sebepte budur. Mevcut sanayi ve yetişmiş işgücü, liman ve lojistik hizmetleri Togg için önemli faktör olmuştur.

Taner YILMAZ

May Fren Genel Müdürü

Dinamikler baştan yaratılıyor

Elektrikli araçlar beraberinde otomotiv sektöründeki dinamikleri baştan yaratacağa benziyor. Motor ve motora bağlı ekipmanlar, şanzıman gibi birçok parça ile bunları imal eden üreticiler kabuk değiştirmek zorunda kalacaklar. Kendilerine yeni iş alanları yaratmaya çalışacaklar. Bu durum dünyada ciddi bir dönüşüm demek. Gelecekte buna ayak uyduramayacak şirketlerin birçoğunun belki de ismini bile duymayacağız.

Elektrikli araçlar geleceğin mimarı olabilir. Belki zaman içerisinde hidrojen ya da farklı ürünlerle çalışabilen motorlar ortaya çıkacaktır ama burada zaten maksat; havaya zarar vermeden, fosil yakıtların kullanımının önüne geçmek. Bu yüzden fosil yakıtların kullanılmadığı her türlü araç çeşidinin geleceği olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla elektrikli araçların gelecekte kullanımdan kalkacağı kanaatinde değilim. Ancak elektrikli araçların yanı sıra çevre dostu teknolojilerin de ilerleyen dönemde artacağını öngörüyorum.

Biz de bu kapsamda şirketimizi geleceğe taşımak adına yatırımlarımızı yapmaya devam ediyoruz. Sektörümüzde araçların daha çok otonoma doğru geçmesi beraberinde mekanik valflerin elektromekaniğe dönüşmesine neden oldu. Biz de elektromekanik valflerin üretimi ve yatırımı konusunda şirketimizi güçlendirerek geleceğe hazırlıyoruz.

Bursa, Togg ile birlikte otomotivdeki liderliğini ilerleyen yıllarda da sürdüreceğinin mesajını dünyaya verdi. Çünkü mevcut Tofaş ve Renault gibi firmaların fosil yakıtla çalışan araçların imalatının yapıldığı fabrikaların birden elektrikli araç fabrikasına dönüşebilmesi ciddi bir zaman ve yatırım gerektiriyor. Bu anlamda Togg’un diğer rakiplerine göre bir adım önde olduğu kanaatindeyim. Togg’un sektördeki çekici özelliğini önümüzdeki yıllarda da sürdüreceğini düşünüyorum.

Haluk SAMİ TOPBAŞ

Topbaş Group YK Başkanı

Yenilik çok önemli

Elektrikli araçlar çevreci ve doğa dostu olması nedeniyle Avrupa’dan başlayarak ülkemizde de üretimi ve kullanımı artacaktır. Fosil yakıtlardan kademeli bir geçiş ile alternatif ulaşım araçlarının üretimlerini göreceğiz. Bu araçlara daha sonra hidrojen ile çalışan araçlarında katılacağını düşünüyorum.

Gelecek farklı ihtiyaçları ve buna bağlı alternatif çözümlerin gelişmesine yol açacaktır. Bunlardan biride hidrojen motorları olacaktır. Bu geçiş sürecinde içten yanmalı motorlar ve bunların üretim kolları zamanla evirilerek yeni nesil araçların parçalarını üretmeye başlayacaktır. Bu sırada yeni fırsatlar da ortaya çıkacaktır. Bunları önceden görenler için güzel bir gelişme olacaktır.

Otomotiv çok dinamik bir sektör. Bu alanda çalışan herkesin kendini ve firmasını yenilemeye ihtiyacı var. Bu nedenle çalışma alanlarında yenilik bizim için de önemli. İşçilik ve enerji maliyetleri her firmada olduğu gibi bizim de aksiyon aldığımız konular. Rekabetin zorladığı alanlarda sürekli alternatiflerin üretilmesi zaruri oldu. Biz de bu sürece tüm ekiplerimizle ayak uydurmaktayız.

Bursa hem konum olarak hem de yetişmiş insan gücü olarak çok önemli. Otomotiv bir kültürdür. Burada çalışan insanların anlayacağı terminolojiler ve süreç akışları var. Bursa bu nedenle alternatifi zor yaratılacak bir şehir. Togg gibi diğer üreticilerin de Bursa’da olmasının sebeplerinin en önemlisi bu.

Elektrikli araç kültürü Bursa’da oluşması ile farklı yatırımcıların da bu alanda yatırımlarını Bursa’ya yapmalarına sebep olacaktır.

Alper UYSAL

Doğu Pres Genel Müdürü

Ar-Ge yatırımları geleceği belirleyecek

Son zamanlarda dijitalleşmenin hız kazanmasıyla birlikte otomotiv sektöründe de değişimler hız kazandı. Otomotiv sektörü için çok zorlu geçen pandemi dönemi elektrikli araçlara yönelik güçlü talebin ön plana çıktığı bir dönem oldu. Otomotiv ve bilişim sektöründen birçok firma elektrikli ve sürücüsüz otomobiller için çalışmalar yürütmeye devam ediyor. Değişen tüketici davranışları ve teknolojik gelişmelerle birlikte elektrikli araçlar, otonom sürüş gibi yenilikler yeni ulaşım konseptlerine ve fırsatlarına yol açacağı gibi ulaşım sistemi kapasitesini ve verimliliğini de artıracaktır. Otonom araçların konforu artıracağı, trafik sıkışıklığını, çevre kirliliğini ve yakıt tüketimini azaltacağı düşünülüyor. Tüm bunların yanı sıra otonom sürüşün, kaza ve çarpışmaların sayısını azaltacağı da tahminler arasında yer alıyor.

Elektrikli otomobillere olan talep hız kazandı. Bunun ilk sebebi olarak hükümetlerin artık çevre dostu uygulamalara daha ağırlık vermesi diyebiliriz. Avrupa Birliği, Avrupa’da üretilen veya satılan arabaların karbon dioksit emisyonları hakkında, 2035’ten sonra içten yanmalı motorlu yeni arabaların satışını etkin bir şekilde yasaklayacak sert düzenlemeler öneriyor. Ancak son dönemlerde enerji maliyetlerinin artmasından dolayı elektrik maliyetlerinin katlanması elektrikli araçların geleceğini de sorgulatmaya başladı. Bu noktada da hidrojen yakıtlı veya benzeri motorların ön plana çıkmasına vesile oldu. Yakıt sistemleri üzerine çalışan firmalar hidrojen yakıtlı sistemli araçlar geliştirmek için ciddi yatırımlar yapıyor.

Elektrikli ve hidrojen yakıtlı araçlara yapılan Ar-Ge yatırımlarının sektörün geleceğini belirleyeceğini düşünüyorum. Gelişen otomotiv teknolojileri sürekli daha hassas toleranslara, karmaşık geometrilere ve yeni malzemelere sahip parçaların üretimini zorunlu kılıyor. Bu kapsamda Doğu Pres olarak biz de makine parkımızı sürekli güncellemekte ve yeni teknolojileri barındıran makineler eklemekteyiz. Müşterilerimizin beklentilerini doğru analiz ederek birçok müşterimize elektrikli araçlar ve hidrojenli yakıt sistemleri için hem prototip hem de seri üretim için parça üretimine başlamış bulunuyoruz.

Dünya devlerinin üretim tesislerinin yanı sıra ciddi bir yan sanayi ağının yer aldığı ve Türkiye'de üretilen her iki araçtan neredeyse birinin üretildiği Bursa’da yerli otomobilin üretilecek olması hem Türk otomotiv sanayisi hem de şehrimiz için oldukça heyecan verici bir durum. Otomotivin başkenti olarak da adlandırılan Bursa'da sektör çerçevesinde 45 bin kişi çalışırken, nitelikli personel anlamında da müthiş bir altyapı bulunuyor. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda Bursa otomotivdeki liderliğini uzun yıllar daha devam ettirecektir.

Togg’un Bursa’da faaliyete başlamasıyla üretim tesisinde 4 bin kişinin üzerinde yeni istihdam oluşacak. Sağlanacak olan istihdamın yanı sıra Türk otomotiv sektöründe yaşanan bu gelişme Bursa için özellikle ekonomik anlamda olumlu kazanımları beraberinde getirecektir. İlk yerli elektrikli araç olması ve değişen çağa ayak uydurmamıza olanak sağlamasının yanı sıra yan sanayiye sağlayacağı katkının da altını çizmek gerek. Yıllardır Türk otomotiv sanayinin hayali olan “yerli otomobilin” üretiliyor ve bu hayalin gerçekleşiyor olması Türk otomotiv sektörü adına büyük önem taşımaktadır.

Mustafa BİNTAŞ

MUBİTEK YK Başkanı

Gelecek elektrikli araçlarda

Hızlı nüfus artışı ve tüketim alışkanlıklarında meydana gelen değişim ile dünya üzerindeki kaynaklar hızla tükenmekte. Bu durum doğrudan yaşantımızı da etkilemektedir. Artan araç sayısıyla birlikte dünya üzerindeki fosil yakıt kaynakları da gün geçtikçe azalmaktadır. Ayrıca fosil yakıtların kullanımındaki çevre etkisini göz önüne aldığımızda elektrikli araçlara geçiş kaçınılmaz olacaktır. Bu durum düşünüldüğünde elektrikli araçların ortaya çıkışı yeni bir devrin gelişini göstermektedir. Yakıtlarla çalışan araçlar yerlerini elektrikli araçlara devretmeye başladı bile. Birçok otomobil üreticisi 2025 yılı itibari ile yalnızca elektrikli araç satışını yapacağını açıkladı. Bunlara örnek vermek gerekirse, Bentley 2030 Volvo 2025 yılı itibari ile yalnızca elektrikli araç satışı yapacağını belirtmişti. Sonuç olarak baktığımızda gelecekte fosil yakıtlı araçlar yerini tamamen elektrikli araçlara devredeceğini söyleyebiliriz. Otonom sürüşü öncelikle açıklamak daha doğru olacaktır. Otonom sürüş, araç içerisinde yer alan sensörler, kameralar radarlar gibi elektronik cihazlar yardımı aracın insan kontrolü dışında hareket etmesi olarak söylenebilir. Burada en önemli nokta ise günümüzün en popüler bölümlerinden biri olan yazılım kısmının büyük bir payı vardır. Geliştirilen yazılım sistemleri ile biraz önce saymış olduğumuz cihazlar birbiri ile uyumlu bir şekilde çalışarak o anki durumu analiz ederek sürüşü güvenli bir şekilde gerçekleştirir. Otonom sürüş ile birlikte olası kazaların önüne geçileceği aşikar, çünkü makine asla yorulmaz. Şöyle söylemek daha açıklayıcı olabilir: Makinelerin uykusu gelmez, dikkati dağılmaz, sinirli bir şekilde araç kullanmaz. Bu gerekçeler yaşanan kazaların çoğunun gerekçesidir. Bunlar göz önünde bulundurulduğunda yaşanan can kayıplarının önüne geçileceğini söyleyebiliriz. Dünya piyasasına baktığımızda ise geliştirilen teknolojilerin insan hayatını kolaylaştırma üzerine olduğunu düşünürsek otonom sürüş gibi özelliklere sahip araçlar piyasada büyük bir yer sahibi olacaktır.

Keşfinden bu yana petrolün modern hayatımıza olan katkıları göz ardı edilemez fakat daha önce de belirttiğimiz gibi petrol rezervinin gün geçtikçe azalması sebebiyle yeni teknolojilerin araştırılıp geliştirilmesi kaçınılmaz. Bu doğrultuda günümüzdeki gelişmelere bakıldığında elektrikli araç teknolojileri bir ara geçişten ziyade piyasanın yeni hakimi olacağını söyleyebiliriz. Avrupa gündeminde açıklanan 2035 yılından itibaren elektrikli araç dışındaki diğer araç tiplerinin satışının yasaklanacağı buna dair büyük bir göstergedir. Günümüzde birçok pilli araç ve hidrojen motorlu olarak bilinen araçlar hali hazırda kullanılmaktadır. Hidrojen motorlarının günümüzdeki normal araçlarla kıyaslandığında en büyük farkı çevreci olmasıdır. Bunun yanında en büyük dezavantajı dünya üzerinde hidrojen yakıtlarının rezervinin tehlikeli olması ve bu depoların sayısının azlığıdır. Bu yüzden hidrojen ile çalışan araçlardan ziyade pil ile çalışan araçların daha sıklıkta kullanıldığı söylenebilir.

Son günlerde de gündemimizde olan Togg buna en büyük örnektir. Ülkemizin göz bebeği olan Togg Türkiye’deki otomotiv sanayisine büyük bir öncü olmaktadır. Togg ile ülkemizde yeni teknolojilerin üretilebildiğini görmekle birlikte birçok firmada elektrikli araçlar konusunda çalışmalarını hızlandırmıştır. Tabi ki araçların tasarım ve üretimi için yapılan yatırımların haricinde aracın güvenli bir şekilde kullanılabilmesi için tüm Türkiye çapında altyapı çalışmaları da gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Özellikle Togg’un Türkiye pazarında satışa başlamasıyla oluşacak büyük elektrikli şarj ağı için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 1 milyar liralık “Elektrikli araç şarj istasyonu destek programı” adı altında yatırımlarına başlamıştır. Devlet yardımlarının haricinde Enerjisa Enerji gibi şirketlerde milyon liralık şarj istasyonu ağı üzerine yatırımlar planlamaktadır. Elektrikli araçlar için şarj ünitesi sayısının Türkiye genelinde önümüzdeki yıl itibari ile 54 bin, 2030’da 1,1 milyon, 2040’ta ise 4,8 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir.

Firmamız mevcut durumda Avrupalı otomobil üreticilerine elektrikli araçların üretimi için kalıp tasarımları ve üretimleri yapmaya başladı. Önümüzdeki yıllarda gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında bu talebin artacağını düşünmekteyiz. Ayrıca firmamız otomotivdeki dönüşümde tasarım ve üretimlerin yeni teknolojilerin kullanımını arttırmak için tasarımdan başlamak üzere Endüstri 4.0 uygulamalarını devreye almaktadır. Örneğin; tasarımda otonomi çalışmaları yapmakta ve yapay zeka teknolojilerini kullanarak yazılım uygulamaları geliştirmektedir.

Bursa 1971 yılında TOFAŞ fabrikasının açılması ve kısa bir süre sonra da Renault fabrikasının açılmasıyla 50 yılı aşkın bir süredir otomotiv üretiminde aktif bir rol almaktadır. Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçılar Birliği (OİB) verilerine göre, 2021 yılında Bursa 6 milyar 698 milyon 856 bin dolarlık otomotiv ihracatı gerçekleştirerek Türkiye’de en çok otomotiv ihracatı gerçekleştiren ikinci il olmuştur. Açılışı yapılan TOGG firmasıyla birlikte ihracattaki artışla birlikte Bursa’nın Türkiye’nin otomotiv merkezi haline geleceğini söyleyebiliriz. BTSO tarafından yayınlanan “İlk 250 büyük firma” araştırmasına göre Bursa’daki ilk 250 firmadan 54’ü otomotiv ana ve yan sanayi sektöründe faaliyet göstermektedir. Ayrıca bu 250 firmanın istihdam sağladığı 127 bin kişiden 44 bini otomotiv sektöründe çalışmaktadır. Bursa’da otomotiv sektörüne yapılan yatırımların artmasıyla birlikte bu rakamların daha da artacağı aşikardır. Özellikle TOGG fabrikasında çalışmak üzere 5000 kişiye istihdam sağlayacağı söylenmektedir.

Tülay HACIOĞLU ŞENGÜL

Maysan Mando Genel Müdürü

Otomotiv büyük dönüşüm içinde

Otomotiv endüstrisi, tüm dünyada büyük bir dönüşümden geçiyor.

Sürdürülebilir bir dünya ve döngüsel ekonomi doğrultusunda, otomotiv endüstrisinde de çevre ve verimlilik odaklı adımlar hız kazanmaya başladı.

Mobilite ekosisteminde yaşanan köklü değişimler ışığında, otomotiv sektöründeki şirketler de mobilitenin dönüşümünde ayakta kalabilmek için yeni stratejiler geliştirmeye odaklandı.

Bu bağlamda, gelişmiş ülkelerde elektrikli ve çevreye duyarlı araç satışlarında her geçen gün artış söz konusu. Alternatif yakıt geliştirme odaklı çalışmalar da hızla sürüyor.

2030 yılına kadar da geleneksel motorlu araçların yerini, yeni nesil alternatif yakıt teknolojili araçlara bırakması bekleniyor.

Gelişen teknolojiler ve değişen tüketici davranışları karşısında, otomotiv endüstrisi de bu yeni dinamiklere hızla uyum göstermek durumunda kalıyor.

Baktığımızda Türkiye, uzun yıllardır çok önemli bir tedarik sanayi gücüne sahip, dünyanın da önde gelen otomotiv ülkelerinden biri konumunda yer alıyor. Ve ülkemiz, pandemi döneminde Uzak Doğu ülkelerinde yaşanan tedarik sorunlarını fırsata çevirmeyi başardı.

Bu noktada Bursa da üretim altyapısı ve zenginliği ile ülkemizdeki otomotiv ekosisteminin gelişimine yön vermeye devam ediyor.

Bursa, otomotiv sektöründe Türkiye'nin merkezi konumunda. Özellikle Togg ile birlikte kuşkusuz bu gücünü daha da artıracak.

Türkiye’nin ilk ve en büyük amortisör üreticisi Maysan Mando olarak, dünyanın önde gelen otomotiv devlerinin ülkemizde ve küresel faaliyetlerinde öncelikli tedarikçilerinden biri konumundayız.

Otomotiv sektöründeki yeni trendlere paralel, ürünümüzün ağırlığını artırmadan, sürüş konforunu ve yolcu güvenliğini artırmaya yönelik amortisör sistemleri üzerinde çalışmalar yürütüyoruz. Bununla birlikte, nihai müşterilerin her geçen gün artan güvenlik ve konfor beklentisine uygun olarak, ilave sönümleme sağlayacak ve konforu artıracak dayanıklı, kaliteli ve rekabetçi fonksiyonları ürünlerimize ekledik, eklemeyi de sürdürüyoruz.

Ayrıca büyük önem verdiğimiz dijital dönüşüm çalışmalarımız hızla devam ediyor. Bu doğrultuda ‘akıllı şirket’ odağıyla Endüstri 4.0 uygulamalarına ağırlık vermiş durumdayız.

Güçlendirdiğimiz IT altyapımız ve akıllı algoritmaları içeren yeni ERP yatırımımızla dijital olgunluk seviyemizi geliştirmeyi sürdürüyoruz.

Sürdürülebilir büyüme stratejimiz doğrultusunda tüm süreçlerimizi sürekli gözden geçirerek, BANI dünyasına hızla uyum sağlamaktayız. Sürdürülebilir üretim için karbon ayak izimizi de küçültmeye odaklanıyoruz. Bu yöndeki çalışmalarımız hızla devam edecek.

Büşra DEMİROĞLU OKUR
Burçak Metal Genel Müdürü

Talaşlı imalata talep artacak

Elektrikli araçların yaygınlaşması talaşlı imalat sektörüne olan talebi daha da arttıracaktır. Elektrik bazlı çalışan motorlar yakıt bazlı motorlara göre daha fazla talaşlı imalat ve bağlantı parçaları içermektedir bu da sektörümüze olan talebi arttıracaktır.

Elektrikli araçların bir geçiş süreci olduğuna inanıyoruz bugün otomotiv sektöründeki Avrupalı müşterilerimizin ülkelerinde hidrojen yakıt teknolojilerinde Ar-Ge çalışmalarını yoğun bir şekilde yaptığını biliyoruz ve yakından takip ediyoruz.

Ölçüm kabiliyetimizle mekanik ölçüm sistemlerinden ziyade otomasyon ve dijital ölçüm cihazlarına yatırım gerçekleştiriyoruz. Talaşlı imalat sektörüne taleplerin artacağını düşünerek milli CMC tezgahlarına yatırımlar yapmaya devam ediyoruz.

Birçok otomotiv firmasının Bursa’da konumlandığı gibi Togg’un da Bursa’da kurulması otomotiv sektöründe Bursa’nın önemini daha da arttıracaktır. Togg Fabrikası’nın ürettiği otomobillerin elektrikli otomobil sektöründe ilk olmasından dolayı pazara yatırımı daha da arttıracaktır.

Tuncay GÜMÜŞ

İbraş KAUÇUK Teknik Direktörü

Yeni döneme geçiş süreci

Bu iki konudan elektrikli araçların 100 yıl, otonom sürüş teknolojisinin ise 30 yıllık mazileri var aslında. Gelişen pil, sensör ve yapay zeka teknolojileri ile birlikte sözünü ettiğimiz bu iki konu, 2010’lu yılların başından itibaren ciddi konuşulmaya ve üzerinde çalışmalar yapılmaya başlandı. Bu motivasyonun temel sebeplerinden biri emisyon yasalarıydı, bu nedenle elektrikli araçlar ile ilgili çalışmalar yapılsa da problemin çözümü için, içten yanmalı araçların geliştirilmesi tercih edildi. 2015 yılındaki dizel krizi ile ciddi bir kırılma yaşandı ve düşük emisyon beklentisinin içten yanmalı araçlar ile karşılanamayacağı anlaşıldı. Bunun sonucu olarak elektrikli araçlar ve bunun yanında başka yeni nesil çözümler konuşulmaya başlandı. Pandeminin sonrasında Avrupa Birliği geçmiş yılarda yaşanan, elektrikli araçlar çevreci mi, değil mi; emisyon ölçümlerinde kaynakla-tekerlek arasındaki emisyon mu yoksa yakıt deposu veya batarya ile tekerlek arasındaki emisyon mu; sektör geçiş sürecinde mali, teknolojik, insan kaynağı problemi yaşar mı yaşamaz mı gibi pek çok tartışmaya son noktayı koydu ve Yeşil Mutabakat imzalandı. Yeşil Mutabakat döngüsel ve dijital ekonomi olarak özetlenebilir. Bununla birlikte 1. Sanayi Devrimi’nden bu yana oluşan otomotiv sektörü bilgi birikiminin ve tecrübesinin ihtiyaçlara tam olarak cevap veremediği, problemlerin bambaşka yaklaşımlarla çözülebileceği bir sürece girmiş durumdayız. Radikal bir değişim olarak nitelendirilebilecek bu süreç içinde elektrikli araçlar ve otonom sürüş bu konudaki yaklaşımlardan sadece ikisi ve sektörün tamamen değişeceği düşünülüyor. Şöyle ki otomobiller bir taşıt veya taşıma aracı yerine akıllı cihazlar olarak tanımlanacaklar, cep telefonu ve akıllı telefonda yaşadığımız değişimin bir benzeri olacağı düşünülüyor.

Fiili olarak yeni nesil teknolojiler içinde elektrikli araçlar şu an sektörü domine etmiş durumda. Bunu yatırımlardan, araç satışlarından ve kullanıcılar tarafından gösterilen ilgiden görülebiliyor. Ancak bu ne kadar devam eder öngörmek zor. Bunu pekiştirmek adına şu örnek verilebilir, yaklaşık yüz yıl önce de dünyadaki araç parkının önemli bir kısmı elektrikli araçlardan oluşuyordu. Henry Ford’un Model T’yi geliştirmesi, petrolün bulunması, bant sisteminin devreye alınması, tüketicilerin eğilimlerini içten yanmalı araçlara çevirdi. Bütün bu gelişmelerle birlikte Amerika’daki at arabası parkurunun büyük kısmı 10 yıl içinde otomobillerle değişti. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte yasalara ve tüketici beklentilerine uygun teknolojiler sektörü şekillendirecek. İnovasyon ve müşteri algısı bakımından avantaj elektrikli araçlarda görünüyor, hidrojen ve diğer teknolojilerin rekabet avantajı yakalaması için inovasyon ve müşteri algısına yönelik çalışmaların yapılması gerekli.

Akışkan transfer sistemleri üreten bir firma olarak, gerek otomotiv ana sanayi gerekse yenileme pazarına için otomotiv ana trendleri ile uyumlu ürünler ve sistemler geliştiriyoruz. Ürün konseptimizin her iki grubuna uygun olarak mevcut üretim tesisimiz içinde yatırım ve proses iyileştirmelerinin yanında BORSAB’taki (Bozüyük-BİLECİK Organize Sanayisi) yatırım çalışmamız devam ediyor.

Bursa otomotivde köklü bir geçmişe ve komponent bakımından çok çeşitli ürünlerin tedarik edilebildiği, konum olarak da özel bir şehir. Yeşil Mutabakat ile binek araçlar için 2030’da yüzde 55 emisyon azaltılması 2035’te de sıfır emisyon beklentisi bulunuyor. Bu Avrupa’da yeni araç parkının 2035’te tamamen yeni nesil teknolojilerden oluşacağı anlamına gelmektedir. Dolayısıyla Bursa’da ana sanayi ve yan sanayi üretiminin büyük çoğunluğunun ihraç edildiği düşünülürse, liderliği sürdürmesi veyahut hacim olarak kapasitesini koruması tek tek ana sanayi şirketlerinin ve tedarikçilerin performanslarına bağlı.

TOGG her yeni markada olduğu gibi üretim hacmi olarak Bursa için önemli bir kapasiteye yakın zaman içinde ulaşamayacak. Ancak içten yanmalı araçlarda olduğu gibi yarışa 50 yıl geriden başlamamış olacağız. Sektöre öncülük etmesi ve veri sağlaması açısından şehrimiz ve ülkemiz adına önemli bir kazanım.

Otomotiv ve diğer üretim, tüketim zincirinin halkaları olarak yeni bir döneme geçiş sürecini yaşıyoruz. Sürdürülebilir bir gelecek adına üretim ve yaşam biçimimizin büyük kısmının farklı bir bakış açısı ile düşünülüp tekrar kurgulanması gerekiyor. Bu bağlamda bütün paydaşlara kolaylıklar diliyoruz.