İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi geçmiş dönem başkanı, sektörün duayen isimlerinden inşaat mühendisi Necati Şahin Bursa’nın 2040 yılı Çevre Düzeni Planı’nı tüm detaylarıyla değerlendirdi.
1998 yılında hazırlanan Bursa 2020 yılı Çevre Düzeni Planı ile 2040 yılı Çevre Düzeni Planı’nı karşılaştıran Şahin, şeffaflık ve iş birliğinin önemine vurgu yaptı. Bursa’nın tarihi ve doğal dokusunun korunmasının gerekliliğine vurgu yapan Şahin, tespitlerini ve önerilerini Ekohaber okuyucuları için kaleme aldı:

BURSA ve 2040 ÇEVRE DÜZENİ PLANI
Bursa her zaman Türkiye’ye ilkleri sunan ve planlama çalışmalarına öncülük eden bir il idi. Merinos Fabrikası kurulurken Merinos evleri, ucuz meskenleri ile sanayi ve konut ihtiyacını birlikte düşünen bir il idi. Bursa, tarıma elverişli olmayan (yalak çayır) bir alana ilk organize sanayi bölgesi kuran, fakat Merinos’un kuruluşunu örnek almayan bir il oldu. Pilot sanayi bölgesinde çalışacakların konut ihtiyaçları düşünülmediği için kaçak olarak Bağlarbaşı, Emek mahalleleri mantar gibi türedi. 1960 yılında Bursa’ya yapılan Piccinato Planı, kentin merkezini tarihi yapısı ile koruyarak yoğun bir kentsel gelişmeyi amaçlamanın yanı sıra, bölgesel ölçekteki kararları ile tarım alanlarını koruyarak, yeni bir sanayi bölgesi oluşturmayı hedeflemiştir. Keşke Piccinato gibilerini günümüze getirme alışkanlığımız devam etse idi.  Bursa 2020 Yılı 1/100 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı, 19.01.1998 Tarihinde onaylanmıştır. Bu plan onaylandığı tarihte Türkiye’de Çevre Düzeni Planı il bazında bulunmamaktadır. Onaylanan bu plana itiraz edilmemiş ve yargıya da taşınmamıştır. Bunun anlamı; Bursa 2020 Yılı 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planını Bursa halkı kabul etmiş ve benimsemiştir. Nedeni ise; Çevre Düzeni Planı’nın hazırlık döneminde ve her aşamasında Bursa halkı, meslek odaları, dernekler ile paylaşılmasından ve bilgilendirilmesinden kaynaklanmaktadır. Herhangi bir konuda tereddüt hâsıl olduğunda karşılıklı istişarede bulunularak ve bilimsel veriler ortaya konularak anlaşma yoluna gidilmiştir. Ayrıca kurumlarla iş birliği içinde çalışılmış olması da bilimsel ve teknik verilerin doğru şekli ile plana yansıması sonucunda Kurumlardan da itiraz ve yargı kararları olmamıştır.Kısacası Bursa’nın Anayasası Bursa 2020 Yılı 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı ile yazılmış ve planlanmıştır. Bursa 2020 Yılı 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın amacı: “2020 yılını hedef alarak, Bursa İl’inde sürdürülebilir, yaşanabilir bir çevre yaratılmasını; tarımsal, turistik ve tarihsel kimliğinin korunmasını ve Türkiye’nin kalkınma politikası kapsamında sektörel gelişme hedeflerine uygun olarak belirlenen planlama ilkeleri doğrultusunda sağlıklı gelişmeyi ve büyüme hedeflerini sağlamayı amaçlamaktadır.” şeklinde belirtilmiş olmasına rağmen, Bursa’nın anayasası kabul edilen 2020 Çevre Düzeni Planı ya uygulanmadı ya da mevzii değişikliklere uğradı. Amacı doğrultusunda bugünlere gelen Çevre Düzeni Planı’nın yenilenmesi şart olmuştur. Çünkü; kanun ve yönetmelikler değişmiş veya yenilenmiş, kurumların adları görevleri ve sorumlulukları değişmiş, Bursa ilinin idari yapısı değişmiştir. Kısacası Bursa 2020 Yılı 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın revize edilmesi yenilenmesi zaruri hale gelmiştir. Ancak yapılan çalışmalara baktığımızda maalesef Bursa 2020 Yılı 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın hazırlık dönemindeki şeffaflığı, kurumlarla iş birliği, halkı bilgilendirmeye dair çalışmaları uzun süre ihmal edildi. Yatırımcı kurum ve kuruluşların (Karayolları Genel Müdürlüğü, D.S.İ. Genel Müdürlüğü, Tarım Müdürlüğü… vb. gibi) 2040 yılına kadar projelerini, görüşlerini, mevcuttaki bilgilerin alınması gerekmektedir. Her önüne gelen sivil toplum kurumu, planlama ilkelerine aykırı, şehircilik esasları ile uyuşmayan, hiçbir veri ve analize dayanmayan beyanlar vermektedir. Oysa ki; Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Mayıs 1994 tarihinde çalışmasına başlayıp 1998 tarihinde onaylanan Bursa 2020 Yılı 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda olduğu gibi bir çalışma yürütmesi gerekmektedir. Çevre Düzeni Planı’nın hazırlık süreci kanun ve yönetmeliklerde belirtilen ilke ve esaslar doğrultusunda yapılmadığı sürece, Bursa kimliğine yakışmayan bilimsel ve teknik detaylar göz ardı edilerek kararlar alınacağı aşikârdır. Bugün gündemde olan ve Bursa 2040 Yılını hedef alan 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planının amacı; “ 1/100.000 Ölçekli Bursa İl Çevre Düzeni Planı, Bursa’nın doğal ve kültürel zenginliğini  koruyan, sektörel çeşitliliğini (tarım, sanayi, turizm, hizmetler, ulaşım, lojistik, enerji,..) insan,  çevre ve bilgi odaklı olarak geliştiren ve yöneten, rekabet gücü yüksek, sürdürülebilir, yaşanabilir, güvenli ve sağlıklı çevrelerin oluşturulmasını ve Türkiye’nin kalkınma politikası kapsamında sektörel gelişme hedeflerine uygun olarak belirlenen planlama ilkeleri doğrultusunda gelişme ve büyüme hedeflerini sağlamayı amaçlamaktadır.” Şeklinde belirtilmesine rağmen Çevre Düzeni Planı’nın amacı dışında olarak zeytinlik arazilerin, tarım alanları, su havzaları, ova koruma alanları gibi doğal zenginliklerimizin yapılaşmaya açılması şeklinde “Uydu Kent” adı altında imara açma girişimleri şeklinde söylemler, beyanatlar verilmektedir. Kent yöneticilerimizin kaygılarının farkındayım. Yıllarca bir meslek odasında görev yapmış ve kentimiz ile ilgili kaygıları olan bir abileri olarak, kent planlaması, ulaşım planlaması ve kentsel dönüşüm konusunda büyük emeklerle arşivlenen İnşaat Mühendisleri Odası ve Şehir Plancıları Odası hafızasından esinlenerek, tarihe not düşülmesi gereken bazı önerilerim olacaktır. 


Şöyle ki;
• Özellikle “Uydu Kent” ve “Kentsel Dönüşüm” gibi kulağa hoş gelen tabirlerin arkasındaki tuzağın farkında olmamız gerekmektedir. 
• Bursa’nın tarihi kent dokusunun olduğu alanları çöküntü alanına terk etmeyelim. Dünyanın her yerinde kent merkezleri sürekli onarım, bakım yapılarak, yeni fonksiyonlar yüklenerek canlı tutulmaya çalışılmaktadır. Kent merkezlerinin altyapı, ulaşım ve sosyal donatı alanları olabildiğince rantabl kullanılıp israf edilmemektedir. Bursa’mıza kesinlikle bu anlayışı taşımalı ve uygulamalıyız.
• Kentimizi kimliksiz bir yapıya büründürmememiz gerekir. Bursa her şeyin kenti olmamalı. Bazı değerleri ön planda olmalı; “4T” olarak adlandıracağımız bu değerler, Tarım, Tarih/Turizm, Ticaret ve Teknolojik Sanayidir. “4T” Bursa’nın yeni vizyonu olmalıdır. 
• Bursa 1950’li yıllardan beri tarım alanları yok edilerek, organize sanayilerin yanı sıra planlanmadan kaçak sanayileri ile hem sanayide hem de kaçak konut inşaatı baskısı ile Türkiye’de hiçbir kentte olmayan ve özellikle kent merkezinde yüzbinlerce kaçak sanayi ve kaçak yapılarla adeta talan edilmiştir. 39.000 hektarlık Bursa Ovası’nın, 19.000 hektarı kaçak sanayi ve kaçak binalarla yok edilip Bursa’ya kontrolsüz göçü tetiklemiştir.
• Yakın zamanda kent merkezindeki tarihi bölgemizde Doğanbey gibi korkunç talihsiz müdahaleler yaşanmıştır. Uludağ’ın eteğindeki sit alanlarına, Akçağlayan gibi kentin yeşil dokusuna direk müdahaleler yapılmıştır.  Şimdiki kent yöneticilerimizin bunlardan rahatsız olduklarını biliyorum. Ama “Doğanbey” gibi, “Akçağlayan” gibi yapılaşmaların maliklerini mağdur etmeden kentimizin tarihi ve yeşil dokusuna uygun hale getirmeleri konusunu gündemlerinde tutmaları gerektiğini düşünüyorum. Yapılacak planlamalarda bunlar göz önünde bulundurulmalıdır. 
• Özellikle Kentsel Dönüşüm adı altında sanki 0.50 emsal artışı gibi gösterilip, 2.50 emsal artışı sağlayan plan notları ve hormonlu ruhsatlarla Bursa’nın Nilüfer’inde neredeyse yeşil alan kalmadığı gibi, gökyüzünün mavisi dahi kapatıldı. Yeni kent yönetiminin bu kent suçuna dur demesine ve yenilerine müsaade etmemesine teşekkür ediyoruz.
• Özellikle Nilüfer ilçemizde yeşil alanların, sosyal donatı alanlarının kafe, restoran, dernek lokali gibi yapılaşmaya açılmasına kesinlikle müsaade edilmemelidir.
• Kentimizin 1/100.000’lik planları beklenmeden yeni organize sanayi bölgelerinin planlanması yapılmamalıdır. Bu, Bursa’yı bekleyen büyük tehlikedir. Bursa’nın “4T” gibi vizyonuna uygun ilkelere göre planlanması gerekmektedir. Kestel’de, Çataltepe’de yapılan sanayi bölgelesi yıllardır su havzalarını, tarım alanlarını yok etmekle kalmamış, aynı zamanda işlevsiz kalarak ciddi bir israf olmuştur. 
• 2006 yılında yapılan İstanbul 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda, İstanbul bir finans merkezi olarak düşünülerek, tüm Türkiye’deki ulaşım yatırımları dahil İstanbul’un tasfiyesine göre strateji belirlenmiştir. Bursa’ya ise İstanbul’un özellikle kirletici sanayisi uygun görülmüştür. Bu planlamaya göre Bursa İstanbul’un “Uydu Sanayi Kenti” olacaktır ve şimdiki sanayi bölgeleri baskısı da bundan kaynaklanmaktadır. 
• Dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli konu da Ulaşım. Yapılacak Çevre Düzeni planının akabinde mutlaka Ulaşım Master Planları revize edilmelidir. 2011 yılında Münih’in ulaşım planlamasını yapan İnşaat Yüksek Mühendisi Dr. Brenner, Bursa Ulaşım Planlamasını yapmaya geldiğinde çok sevinmiştik. Ayrıca İTÜ Ulaşım Ana Bilim Dalı’ndan İnşaat Yüksek Mühendisi meslektaşlarımız Prof. Dr. Haluk Gerçek ve Prof. Dr. Ergun Gedizlioğlu’nun Büyükşehir Belediyesi adına danışman olarak sürece katılmaları o zamanki İMO yönetimi ve İMO ulaşım komisyonu olarak bizleri de hem umutlandırmış hem de sevindirmişti. Maalesef umduğumuz gibi olamadı. O günkü kent yöneticileri işi Dr. Brenner’e bırakmadılar, aldıkları bazı kararları re’sen plana işlettirdiler. 2014 yılında plan bittiğinde, Dr. Brenner planın bazı bölümlerinin “İdarenin isteği üzerine plana işlenmiştir.” notunu yazma gereği duymuştur. Ayrıca BŞB Ulaşım Planlama Danışmanları sayın Haluk Gerçek ve sayın Ergun Gedizlioğlu muhalefet şerhini koyma gereği duymuşlardır. İdarenin isteği ve muhalefet şerhi konulan bölümlerden bazıları; T1-T2-T3 Tramvay hatları idi. Sonrasında bu Ulaşım Master Planı da uzun zaman komisyonda, sonrasında arşivlerde yerini aldı.
• “Uydu Kent” ve “Kentsel Dönüşüm” ile mevcut planları yok sayarak, kent nüfusunu arttırmaya yönelik yapılacak hormonlu planlamalar ile daha önce yapılan tüm ulaşım master planları ve ulaşım yatırımları maalesef yetersiz kalacaktır. Sonuç olarak iyi niyetlerine inandığım kent yöneticilerimizin, kenti 2040’a göre yeniden planlarken, yanlışların düzeltilmesi, yeni yanlışların yapılmaması, teknolojik sanayi dışında yeni sanayi bölgeleri kurulmasına asla izin verilmemesi ve Bursa’ya yakışan bir vizyon ile kenti yönetmeye yönelik katılımcı ve şeffaf bir planlama süreci yürütmelerini diliyorum.