banner6

16.08.2021, 23:17

Ekolojik Yas

Son zamanlarda Dünya’da ve Ülkemizde art arta yaşanan felaketlerle birlikte ekolojik dengenin nasıl bozulduğunu tecrübe ettik. İklim krizinin güçlü ayak hisleri bize geri dönülemez noktanın aşıldığını ve canlılık için kırmızı alarma geçilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Bir tarafta orman yangınları diğer tarafta sel baskınları ile her gün başka bir duruma içimiz parçalandı. Can ve mal kayıpları, yerine konulamaz değerler herkes için acı bir felaket oldu. Aslında hepimiz her gün yaşanan ekolojik olayların yasını tutuyoruz. Elimizden geldiği kadar yardımlarla birlik ve beraberlik için mücadele etmeye çalışıyoruz.
Yaşadığımız süreç hem bir yandan yaşadığımız çaresizliği hem de bitkilerin, hayvanların, ormanların yani kaybettiklerimizin ardından yaşadığımız yası barındırıyor. Buradaki yas sadece kaybedilen doğal ortama karşı değil, yaşamımızda da bir şeylerin değişecek olmasına bir tepki olarak da karşımıza çıkıyor. Bozulan ekosisteme, değişen iklim değişikliğine, kirliliğe, orman arazilerini tahrip edenlere, betonlaşmaya izin verenlere, kirletenlere isyan ediyoruz. Doğal yaşam alanlarımızın, eko-sistemin, biyolojik çeşitliliğin, türlerin giderek yok oluşuyla şekillenen karmaşık ilişkiler ağına, bunlarla karşılaşmaya, yüzleşmeye ve yas tutma deneyimlerine hazır mıyız? Nasıl baş edeceğimizi biliyor muyuz? Herkesin yas tutma şekli, algısı ya da yaşam tahayyülleri birbirinden farklı. Birçoğumuz gelecekte bir gün içerisinde yaşanılabilir bir dünya bulamamaktan kaygı duyuyor. Bu nedenle de birbirimize hatta suçluluk duyanlardan kendilerine karşı sinirli, öfkeli ve tahammülsüz. 
Ekolojik kaygıdan bahsettiğimizde genelde Ya “dünya elimizden kayıp gidiyor” duygusuyla yaşanan panik ya da “zaten yapabileceğim hiçbir şey yok, böyle gelmiş böyle gider” duygusuyla yaşanan boşvermişlik var. 
Kübler-Ross’un ekolojiye uygulanan yas modelinde: İklim Değişikliğini Reddetme; Kızgınlık; Pazarlık Yapma ya da İklim Değişikliğinin Olası İyi Yönlerine Odaklanma; Depresyon; Durumu Kabullenme evreleri karşımıza çıkıyor.
Bunca yıldır yapılan ekolojik tahribatlardan sonra, baş gösteren iklim krizi ve etkileri karşısında kaçımız hayatını gözden geçirdi, farkındalıkla mücadele için göreve hazırlandı? Kendimize bu yaşananlarda ne kadar pay biçtik? 
İklim krizi, sağlığımızı, tarımsal ürün çeşidimizi, su kaynaklarımızı, havamızı, toprağımızı, yaşam biçimimizi ve bütçemizi ciddi olarak etkileyecek. Felaketler yaşandıktan sonra yaralarımızı sarmak, önlem için harcanmayan parayı sonrasında daha fazlasıyla telafi etmek için kullanmak zorunda kalmak kolay olmayacak. İklime dirençli toplumlar ve kentler yaratmak için zaman azalıyor. Bireysel olarak kendi hayatımızda yapacağımız değişikliklerle gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak hala mümkünken artık eyleme geçme zamanı…
 

Yorumlar (0)
12
kapalı
Günün Anketi Tümü
ABD Doları’nda yıl sonu beklentiniz nedir (TL) ?
ABD Doları’nda yıl sonu beklentiniz nedir (TL) ?
banner18
banner51