Yıllar önce Ekohaber Gazetesi'nde başlatılan "Babalar ve Oğullar yazı dizisi Bursa iş dünyası için hem tarihi belge niteliği taşımış hem de güzel bir anı olarak hafızalarda yerini almıştı.
Bursa sanayisinin dev çınarları bugün 3. kuşaklara emanet. Ekohaber Gazetesi, bu güzel yazı geleneğini şimdi de "Babasının İzinde başlığıyla yeniden kaleme alıyor.
Keyifle okumanız dileğiyle.
Çırak olarak başladığı Gazcılar Caddesi'ndeki küçük bir mağazadan Yeşilova Holding'in Yönetim Kurulu Başkanlığına uzanan 43 yıllık meşakkatli ve başarı dolu bir yolculuk Ali İhsan Yeşilova'nın hikayesi.
Geçen bu sürede sivil toplum kuruluşlarında da önemli görevler üstlenen Yeşilova'nın bu hikayedeki en özel bölüm ise babalığı. 31 yaşında baba olan Yeşilova, oğlu Yalçın ve kızı Yasemin'i yoğun temposuna rağmen hiçbir zaman ihmal etmemiş. İş adamı kimliğinin disiplininden ve özverisinden çocuklarını yetiştirirken de taviz vermeyen Ali İhsan Yeşilova, babalığın duygusallığı ile iş adamı kimliğini harmanlamış.Şimdi bu emeklerinin karşılığını fazlasıyla alan baba Yeşilova, aynı işyeri çatısı altında mükemmel bir uyumla çocuklarıyla birlikte Yeşilova Holding'i geleceğe taşıyor.
Ali İhsan Yeşilova'yı
tanıyabilir miyiz?
1955 yılında Bursa'nın Kozluören Köyü'nde doğdum. İlkokul yıllarındayken ailemle birlikte Bursa'ya yerleştik. İlkokulun devamı, ortaokul, lise ve ardından da İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi olmak üzere tüm tahsil hayatımı Bursa'da tamamladım. Akademide okurken bir yandan da çalışmaya başladım. 1975 yılında iş hayatına atıldım ve o günden bugüne Türkiye'nin en çalkantılı, sıkıntılarının bol olduğu son kırk dört yılın içerisinde ben de diğer iş adamlarıyla birlikte hem ülkem hem de ailem için çalışmaya devam ediyorum.
Yeşilova Holding'in
temelleri nasıl ve nerede atıldı?
Babam karoserciydi, dolayısıyla köyden Bursa'ya ilk geldiğimizde bu işi yapmaya devam ettik. Eğitim hayatım devam ettiği için bu süre zarfında ben de kendisine yardımcı olmaya çalışıyordum. 1974 yılının başında henüz 19 yaşında ve akademide üçüncü sınıfı okurken babam beni Gazcılar Caddesi'nde bulunan alüminyum profil satan küçücük bir mağazaya çırak olarak verdi. O gün alüminyumla tanışarak iş hayatına başlamış oldum ve bir yıl boyunca da o mağazada tezgahtarlık yaptım. Bir yılın sonunda da o küçük mağazayı devraldım. Mağazanın adı, Can Alüminyum'du. Devralınca tabelaya, Can Alüminyum Ticaret Ali İhsan Yeşilova yazdırdım.
O gün yaşadığım heyecanı size anlatamam.
40 yıl önceki iş hayatı ile şu andaki iş hayatı arasındaki ne gibi farklılıklar var?
İnanın 40 yıl önceki Türkiye'nin iş, sanayi ve ticaret ortamını, bugün ile karşılaştırmak bile çok zor. O günlerde Türkiye ortaçağı yaşıyordu, kapalı bir ekonomi vardı, dünya ile çok fazla ilişkileri yoktu. Teknoloji bu kadar gelişmiş değildi. Özellikle şu an hayatımızın bir parçası olan bilişim teknolojisi; cep telefonları, televizyon yoktu. Hatta bırakın cep telefonunu, iş yerlerinde telefon bile yoktu. Komşular, birbirlerinin telefonlarını kullanırlardı. Bir sokakta ancak üç ya da beş dükkânda telefon olurdu. Çok şükür ki ülkemiz, o günden bu yana son 40 yıldır birçok sıkıntı yaşamasına rağmen, çok ciddi yol aldı.
"İşbirliği ve Sinerji şirket politikanız. Şu an Yeşilova Holding hangi sektörlerde ve nerelerde hizmet vermeye devam ediyor?
Yeşilova Holding, ağırlıklı olarak alüminyum üzerine yoğunlaşan dokuz şirketiyle bugün otomobil endüstrisinden raylı sistemlere, alüminyum profil çözümlerinden döküme kadar aynı hammaddeyi farklı şekilleriyle değerlendiren ve pazarlayan bir grup. Diğer yandan turizm alanındaki ilk göz ağrımız, Bursa kent merkezinde bulunan otelimiz, Holiday Inn Bursa City Centre ile farklı bir alanda da varız.
STK'LAR SİYASİ
İKTİDARLARA
CİDDİ ANLAMDA
YOL GÖSTERİR
İş hayatına dair bir uğurunuz, ritüeliniz var mı?
Aslında her birimizin yaşam ritüelleri ailemizden gördüklerimiz, geleneklerimizin bizlere öğrettiği haliyle şekilleniyor. O yüzden her sabah evden çıkarken hem Tanrı'ya şükrederim hem de hayatımın geri kalanının da huzurlu, mutlu, keyifli geçmesi ve hayallerimin gerçekleşmesi için Tanrı'ya dua ederim. Bu, benim hiç aksatmadan yaptığım bir şeydir. Yine büyüklerimizden gördüğümüz gibi iş yerime sağ ayakla girer, bir işe sağ el ile başlarım.
Bir dönem BUSİAD başkanlığı da yaptınız ve birçok STK'nın da yönetimlerinde yer alıyorsunuz. İş dünyası açısından bu tür oluşumları nereye koyuyorsunuz?
Dünyanın hangi gelişmiş ülkesine bakarsanız bakın, sivil toplum kuruluşlarının ülkenin yönetiminde, siyasi iktidarların karar alma süreçlerinde çok ciddi etkileri olduğunu görürsünüz. Çünkü sivil toplum kuruluşlarına üye olanlar, olayı bizzat yaşayan, yani "kazan dairesinde kavrulan insanlardır. Haliyle ülkenin problemlerini en iyi bilen ve yaşayan kişiler olarak da sivil toplum kuruluşlarının ürettikleri fikirler, gelecekle ilgili öngörüleri siyasi iktidarlara da ciddi anlamda yol gösterir. Siyasi iktidarlar da STK'lardan gelen geri bildirimleri doğru değerlendirirlerse çok daha başarılı, çözüm odaklı bir yaklaşım geliştirerek mutlu bir toplum yaratabilirler diye düşünüyorum.
BABALIĞIN
SORUMLULUĞUNDAN VE KEYFİNDEN
KOPMADIM
Kaç yaşında baba
oldunuz? Neler hissettiniz çocuğunuzu kucağınıza aldığınızda?
Ben 31 yaşında baba oldum. Baba olmak gerçekten tarif edilmesi çok zor bir duygu. O yıllarda şimdiki gibi bebeklerin cinsiyetleri teknoloji yardımı ile değil büyüklerin tahminleri ile belirleniyordu, bu da beklentiye heyecan katıyordu aslında. Düşünün, bir canlı dünyaya geliyor ve kucağınıza bir gelecek, bir umut alıyorsunuz. Bunlar, gerçekten tarifi zor, ancak yaşayarak hissedilebilecek duygular. Hayata bakışınız baba olunca nasıl değişti?
Doğal olarak aileye katılan yeni bir birey, ister istemez ailenin hem günlük yaşantısına hem de sosyal hayatına birtakım değişiklikler getiriyor. Baba olduğum yıllarda şimdi olduğumdan daha aktif olarak işin içindeydim ve çok daha fazla çalışmak zorundaydım. Ayrıca, birkaç sosyal dernekte aktif görevlerim vardı. İlk yıllarda bunların hepsini harmanlamak benim için hem keyifli hem de bir hayli zor oldu. Ama ben, babalığın sorumluluğundan ve keyfinden hiçbir zaman kopmadan tüm görevlerimi yerine getirmek için elimden gelen her türlü gayreti gösterdiğime inanıyorum.
Öte yandan iş hayatında aldığınız kararlarda
çocuklarınız ne kadar etkili oldu?
Planlasanız da planlamasanız da doğal olarak herhangi bir konuda karar alırken çocuklarınızı da düşünmek zorundasınız. Neticede bir babasınız ve onların geleceğini, bunun yanı sıra işinizin onlarla ilgili geleceğini düşünüyorsunuz. Aldığım kararlarda sadece çocuklarımı da değil eşimi hatta annemi, babamı da göz önünde bulundurmuşumdur.
DEĞERLERİMİZİN
BAŞINDA GÜVENİLİR VE ŞEFFAF OLMAK VAR
Hayata dair çocuklarınıza öğüdünüz ne oluyor?
Ailemizin ve iş hayatımızın değerlerinin bulunduğu bir aile anayasamız var. Bizim için bu değerlerimizin başında güvenilir, açık ve şeffaf olmak vardır, beraberinde ise işine sahip çıkarken bireylere ve çevreye saygılı olmak gelir. Aslında bu değerler ailemizin ve iş hayatımızın olduğu kadar Türk toplumunun da değerleri.
Çocuklarımı bu değerlere sahip çıkarak yetiştirdim ve ne mutlu bana ki, onlar da şimdi hayatlarını aynı kültürde sürdürüyorlar.
Çocuklarınızın meslek seçimlerinde etkili oldunuz mu yoksa kendi kararlarını kendileri mi verdiler?
Açık söylemek gerekirse, her aile çocuğunun kendi işini devam ettirmesini ister. Ben çevreyi çok iyi gözleyen bir insanım ve gördüm ki çocuklarını zorlayarak iş hayatına sokan ailelerde ciddi sıkıntılar yaşanıyor. O yüzden bu duygunun küçüklükten aşılanması gerektiğini anladım ve çocuklarımı eğitim hayatları devam ederken hafta sonları işyerine getirdim, fuarlara götürdüm ve bu işleri kendiliğinden sevmelerini sağladım. Doğal olarak da benim işimi tercih ettiler. Bu da beni çok mutlu etti.
İş hayatı yoğun malum, çocuklarınıza zaman ayırabildiniz mi yeterince, onların özel anlarında yanında mıydınız?
Bütün iş yoğunluğuma rağmen onları hiçbir zaman ihmal etmedim. Gece geç saatlerde gelsem bile ödevlerine yardımcı oldum. Kızım küçükken ödevlerini yapar, benim masama koyardı. Ben de gece gelir onları kontrol ederdim. O yıllarda baba olarak sorumluluklarımı aksatmadan yerine getirmek için ciddi çaba sarf ettim ve elbette eşim Nezihe Hanım da hem benim iş hayatımda hem de çocukların yetiştirilmesindeki en büyük destekçimiz ve gücümüz oldu.
Erkek ve kız çocuğu
babası olmanın ne gibi farklılıkları var?
Ben çok fark olduğunu düşünmüyorum. Her iki çocuğun da kendine göre özellikleri, güzellikleri var. Evlat, evlattır.
KARARLARININ
SONUÇLARI İLE
YÜZLEŞMELERİ İÇİN FIRSAT VERDİM
Çocuklarınızı uzaktan izleyip, kollayan babalardan mısınız?
Yapım gereği onlara çok fazla müdahale etmemeye çalışırım. Kendi kararlarını kendileri vermeleri ve bu kararların sonuçları ile yüzleşmeleri için fırsat vermeye gayret ederim. Çünkü doğru yolu ancak kendi verdikleri kararlar neticesinde belirleyebilirler.
Çocuklarınızla ilgili en unutamadığınız
anılarınız neler?
Benim hayatta en büyük eksikliğini hissettiğim ve zaman zaman çok üzüldüğüm bir konu yabancı dilimi geliştirememiş olmamdır. Bizim eğitim aldığımız yıllarda yabancı dil bu kadar önemli değildi. Kapalı bir ekonomi vardı, dolayısıyla okullarda yeterli seviyede yabancı dil eğitimi verilmiyordu. Bu nedenle biz de yabancı dilimizi geliştiremedik.
O yüzden istedim ki çocuklarım çok iyi eğitim alsınlar ve yabancı dil sıkıntısı yaşamasınlar. Bu duygu ile çocuklarımın diploma törenlerinde bulunduğum anlar, benim için inanılmaz büyük heyecan ve mutluluk anlarıydı.
"Babamın hem iş hem de özel hayatında koruduğu değerler, bizim için mutlak devam ettirmemiz gereken en önemli mirastır
YASEMİN YEŞİLOVA
Babamla her zaman iyi bir ilişkimiz vardı.Beraber çalışmaya başladığımızdan bu yana ise daha samimi ve olgun bir ilişkimiz oldu.
YALÇIN YEŞİLOVA
Benim en büyük hayalim endüstri ile insan ruhunu birleştirebilmek. Yani endüstride çalışan insanların kendilerini daha iyi hissettikleri, daha huzurlu oldukları bir iş ortamı yaratmak istiyorum.
Yasemin Yeşilova'yı
tanıyabilir miyiz?
1991 Bursa doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi Bursa'da tamamladıktan sonra, Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünü bitirdim. Ardından İspanya'ya giderek Madrid'de MIB masterı yaptım. 2014'ten bu yana da grup şirketlerinde farklı pozisyonlarda görev almaktayım.
Yalçın Yeşilova'yı tanıyabilir miyiz?
1986 yılında Bursa'da doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Bursa'da tamamladıktan sonra, Koç Üniversitesi Fizik bölümünü kazandım. İki yıl fizik bölümünde okuduktan sonra, Yeditepe Üniversitesi İşletme bölümüne geçtim ve oradan mezun oldum. Ardından, New York Üniversitesi'nden Pazarlama Stratejileri ve Markalaşma'' sertifikaları aldım.
İş yaşamıyla kaç
yaşında tanıştınız?
Yasemin Yeşilova: Aslında biz küçüklüğümüzden beri hafta sonlarında işyerine babamızın yanına gelirdik, ancak aktif olarak kendi sorumluluklarımız açısından 22-23 yaşlarında iş hayatına girdim diyebilirim.
Yalçın Yeşilova: 24 yaşında Amerika'dan döndükten sonra denetim alanında faaliyet gösteren PWC'de (PricewaterhouseCoopers) finansal denetçi olarak göreve başladım. Ardından, İstanbul Dudullu'da İmes Sanayi Sitesi'nde bir alüminyum mağazası açarak Yeşilova Grubu'na giriş yaptım. Açıkçası, gruba ilk girişim esnaflıkla başladı diyebilirim.
İlk iş deneyiminizi nerede gerçekleştirdiniz? İlk iş gününüzü hatırlıyor musunuz?
Yasemin Yeşilova: Okul bittikten sonra Cansan Alüminyum'da, İstanbul'daki başka bir şirkette ve son olarak Canel Otomotiv'de ilk iş deneyimlerimi yaşadım. O ilk üç iş günümü de hatırlıyorum. Hepsi de benim için ayrı heyecanlardı.
Cansan Alüminyum'daki ilk iş günümde babam da bana eşlik etmişti. Burası bizim işyerimiz deyip, beni yanında çalışacağım kişiye emanet etti. İstanbul'daki farklı bir şirketteki ilk iş günüm ise çok ayrı bir tecrübeydi, çünkü oraya Yasemin Yeşilova olarak değil, üniversiteden yeni mezun olmuş bir mühendis olarak gitmiştim. Son olarak şu anda çalıştığım yer olan Canel Otomotiv'deki pozisyonuma yükselerek geldim. Bunun da heyecanı ve sorumluluk duygusu farklıydı.
Yalçın Yeşilova: PWC'de ilk iş günümü hatırlıyorum, ama benim için daha özel olanı Yeşilova Grubu'nda İstanbul'daki alüminyum dükkanının açılışının olduğu gündür. Gece saat ikide hazırlıkları tamamlayıp, ertesi gün Holding'in bütün müdürlerinin davetli olduğu bir açılış yapmıştık. Açılışta yaptığım konuşma benim için çok anlamlıydı. Babam dahil herkes ağlamıştı.
Şu an Yeşilova Holding'in hangi şirketlerinde aktif görev alıyorsunuz?
Yasemin Yeşilova: Şu anda Canel Otomotiv'de Tedarik ve Lojistik Yöneticiliği yapıyorum. İki seneyi bitirmek üzereyim bu pozisyonda. 2019 itibariyle de yine Canel Otomotiv'de ama farklı bir pozisyonda çalışmaya devam edeceğim.
Yalçın Yeşilova: 2012 yılında gruba ilk başladıktan sonra farklı şirketlerde farklı pozisyonlarda bulundum. İki yıl kadar Cansan Alüminyum'un Genel Müdürlüğü'nü yaptım. Son bir buçuk senedir de tüm grup şirketlerine hizmet veren Holding merkezimizde Ar-Ge, İnsan Kaynakları, Kurumsal İletişim, İç Denetim, Maliyet Kontrol ve Bilgi Teknolojileri bölümlerinden sorumluyum; Finans departmanı ile de yakın çalışıyorum.
BİRBİRİMİZİ İKNA
EDEREK SORUNLARIMIZI ÇÖZÜYORUZ
Dünya değişiyor, gelişiyor. Bu süreçte iş hayatı da payına düşeni alıyor. Hiç bu açıdan baba ve çocuklar arasında çatışmalar oluyor mu? Oluyorsa nasıl çözüm buluyorsunuz?
Yasemin Yeşilova: Çok fark olmamakla birlikte üzerinde konuşmaya gerek duyduğumuz konular muhakkak oluyor. Babamın görebildiklerini biz göremiyoruz, bazen de bizim farklı bakış açımızı o hemen göremiyor. Ama bunlar çok büyük çatışmalar değil. Oturup tecrübelerini bizimle paylaştığında bir şekilde orta yolu buluyoruz. Babam her ne kadar bir önceki kuşaktan gelmiş olsa da bugüne çok çabuk adapte olabilen bir karaktere sahip olduğu için rahatlıkla anlaşıyoruz.
Yalçın Yeşilova: Babamla görüşlerimiz çoğunlukla ortaktır. Babamın kırk üç yıllık bir iş birikimi var. Arada sırada görüş ayrılıkları oluyor ama bunlar da çok ufak tefek şeyler.
Ama babamın dinleyen, anlamaya çalışan, esnek ve bunun yanında sabırlı ve hızlı tepki vermeyen yapısı sayesinde birbirimizi ikna ederek sorunlarımızı çözüyoruz.
Sizler de babanız gibi STK'larda aktif misiniz? Hangi kuruluşlara üyesiniz?
Yasemin Yeşilova: STK'ların iş hayatında önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. Benim henüz aktif olarak çalıştığım bir sivil toplum kuruluşu yok ama gelecekte olacaktır.
Yalçın Yeşilova: Babam bu konuda etkileyici bir güce sahip. Ben şu an Türkiye Genç İş adamları Derneği (TÜGİAD) ve Türkiye Aile işletmeleri Derneği (TAİDER)'ne üyeyim.
BİZİM YOLUMUZA
IŞIK TUTUYOR
Baba deyince aklınızda beliren şey ne oluyor?
Yasemin Yeşilova: Huzur ve güven. Bir şey olacak dediyse o olacaktır, bir şeyi yaparız dediyse onu mutlaka yapacaktır. Bunun yanı sıra mutlu bir hayat, sıcak bir yuva gibi kavramlar geliyor aklıma.
Yalçın Yeşilova: O'nun üç temel özelliği beliriyor aklımda; dürüstlük, çalışkanlık ve istikrar. Bunlardan hiç taviz verdiğini görmedim. Çok prensiplidir. Her kararında sebep-sonuç ilişkisi kuran çok mantıklı bir insandır. Bu açıdan bizim yolumuza da ışık tutuyor.
Babanız hayattaki
rol modeliniz miydi?
Yasemin Yeşilova: Her zaman! Ben küçükken babamla evleneceğim derdim. Hala da rol modelim. Benim karakter olarak babama çok benzediğimi söylerler, bundan da çok mutlu oluyorum açıkçası.
Yalçın Yeşilova: Kesinlikle tartışmasız! Çocukluğumdan itibaren her zaman. Her anlamda bizim için çok örnek bir insan oldu.
Babanızı size en yakın hissettiren an hangisiydi ya da şöyle soralım hangi zamanlarda babanıza kendinizi en yakın hissediyorsunuz?
Yasemin Yeşilova: Bunu tek bir an'' olarak söylemek çok kolay değil. Biz çocukluğumuzda, okul hayatımızda ve şu anda iş hayatımızda da babamızla her zaman yakındık. Baba kız olarak her zaman iyi bir ilişkimiz vardı, hala da var. Beraber çalışmaya başladığımızdan bu yana da daha samimi ve olgun bir ilişkimiz oldu.
Yalçın Yeşilova: Babamla her zaman yakınız; işte de evde de... Babamın daha ciddi bir duruşu vardır, dolayısıyla ailemizde arkadaşlık ilişkisi kurduğumuz taraf çoğunlukla annemdir. Bizim için aile bağları çok önemlidir.
En çok nesine
hayransınız babanızın?
Yasemin Yeşilova: Her konu hakkında bilgisi var, babamın bu özelliğine çok hayranım. Gündemi çok yakından takip ediyor. Politika, spor hatta magazin gündemi hakkında bile bilgisi var.
Yalçın Yeşilova: Babamda en belirgin hayranlık duyduğum şey, iş konusundaki takipçiliğidir. Babam inandığı bir şeyin peşini kesinlikle bırakmaz.
KESİNLİKLE PARA
KAZANMAK İÇİN
ÇALIŞMAYACAKSIN
Babanızın asla unutmayacağınız öğüdü nedir?
Yasemin Yeşilova: Hangi koşulda olursa olsun her zaman dürüst olmayı öğütler babam bize. Bugünkü başarısında da güvenilir bir işadamı olmasının çok önemli olduğunu söyler.
Yalçın Yeşilova: Çok fazla öğüdü var aslında. Örneğin İstanbul'daki mağazayı açtığımızda o akşam beni yemeye çıkarmıştı ve bana demişti ki; Senden bir söz istiyorum. Kesinlikle para kazanmak için çalışmayacaksın.'' Ben zaman içinde onun ne demek istediğini daha iyi anladım. Yine güvenilir olmak, babamın hayatındaki en öncelikli konudur.
Elinizde olsa babanızın
hangi özelliklerini
değiştirmek istersiniz?
Yasemin Yeşilova: Gerçekten çok çalışkan bir insan.
Kendisine daha çok zaman ayırmasını isterdim.
Yalçın Yeşilova: Rahatsızlık duyacağım bir özelliği yok babamın. İşinde çok mutlu ve severek çalışıyor. Farklı ilgi alanlarına da sahip olmasının kendisini daha mutlu hissetmesine yardımcı olacağına inanıyorum.
Peki baba-oğul ve baba-kız
olarak eğlenmek için
ne yapardınız/yapıyorsunuz?
Yasemin Yeşilova: Çocukluğumuzda evde resim yapardık, müzik dinlerdik. Şimdi de beraber kitap okuyoruz. Babamın da beğeneceği filmlere beraber gidiyoruz. Her yıl ailece uzun bir tatil yaparız.
Yalçın Yeşilova: Çocukken küçük bir teknemiz vardı. Babam, bana Barbaros'' derdi. Teknenin ismi de Barbaros'tu. Babamla birlikte balık tutar, teknede zaman geçirmekten keyif alırdık. Şimdi daha çok doğanın içinde olmayı seviyoruz.
KARAKTERİSTİK AÇIDAN
BİR FARKLILIK YOK
İşadamı Ali İhsan Yeşilova ile baba Ali İhsan Yeşilova arasında fark var mı? Varsa neler?
Yasemin Yeşilova: Benzerlikler daha çok bence. Baba olarak da işadamı olarak da babam çok disiplinli. Ama baba olarak daha duygusal bir insan.
Yalçın Yeşilova: Elbette ki babam evde, ofisinde olduğundan daha farklı bir insan. Fakat işin özünde temel ilkelerde bir şey değişmiyor. Evde de çok prensipli, çalışkan ve dürüsttür. Dolayısıyla karakteristik açıdan bir farklılık yok.
Babanız Ali İhsan Yeşilova olmasaydı yine de "girişimcilik ruhuyla bu işlere atılır mıydınız?
Yasemin Yeşilova: Yine koşuşturması yoğun bir sektörde çalışmak isterdim. Otomotiv sektörünü çok düzenli ve disiplinli bir sektör olduğu için çok seviyorum.
Ama babam Ali İhsan Yeşilova olmasaydı bu karakterde olur muydum, onu bilemiyorum.
Yalçın Yeşilova: Biz sektör olarak ara bir iş yapıyoruz. Böyle bir iş yapmak benim aklıma bile gelmezdi. O yüzden belki babam Ali İhsan Yeşilova olmasaydı bu işi yapmazdım. Ama sanayici kimliğini seviyorum bu nedenle mutlaka ve mutlaka bir girişimci olurdum.
Babanızdan geleceğe aktaracağınız en önemli miras olarak neyi görüyorsunuz?
Yasemin Yeşilova: Aile bütünlüğü. Çünkü buna her zaman çok önem verdi ve hala da çok önem veriyor.
Yalçın Yeşilova: Bu sorunun herhalde tek cevabı değerleri'' olurdu.
Diğer yandan benim gözümde Yeşilova Holding'in içinde çalışanlara sağladığı fayda kadar kıymetli bir şey varsa, buranın babamın bir eseri olmasıdır.
Biz de bu eserinin her zaman
bekçisi olacağız.
Röportaj: Nagihan GÖRKEN
Fotoğraflar: Erdinç ALTUN
Bursa sanayisinin dev çınarları bugün 3. kuşaklara emanet. Ekohaber Gazetesi, bu güzel yazı geleneğini şimdi de "Babasının İzinde başlığıyla yeniden kaleme alıyor.
Keyifle okumanız dileğiyle.
Çırak olarak başladığı Gazcılar Caddesi'ndeki küçük bir mağazadan Yeşilova Holding'in Yönetim Kurulu Başkanlığına uzanan 43 yıllık meşakkatli ve başarı dolu bir yolculuk Ali İhsan Yeşilova'nın hikayesi.
Geçen bu sürede sivil toplum kuruluşlarında da önemli görevler üstlenen Yeşilova'nın bu hikayedeki en özel bölüm ise babalığı. 31 yaşında baba olan Yeşilova, oğlu Yalçın ve kızı Yasemin'i yoğun temposuna rağmen hiçbir zaman ihmal etmemiş. İş adamı kimliğinin disiplininden ve özverisinden çocuklarını yetiştirirken de taviz vermeyen Ali İhsan Yeşilova, babalığın duygusallığı ile iş adamı kimliğini harmanlamış.Şimdi bu emeklerinin karşılığını fazlasıyla alan baba Yeşilova, aynı işyeri çatısı altında mükemmel bir uyumla çocuklarıyla birlikte Yeşilova Holding'i geleceğe taşıyor.
Ali İhsan Yeşilova'yı
tanıyabilir miyiz?
1955 yılında Bursa'nın Kozluören Köyü'nde doğdum. İlkokul yıllarındayken ailemle birlikte Bursa'ya yerleştik. İlkokulun devamı, ortaokul, lise ve ardından da İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi olmak üzere tüm tahsil hayatımı Bursa'da tamamladım. Akademide okurken bir yandan da çalışmaya başladım. 1975 yılında iş hayatına atıldım ve o günden bugüne Türkiye'nin en çalkantılı, sıkıntılarının bol olduğu son kırk dört yılın içerisinde ben de diğer iş adamlarıyla birlikte hem ülkem hem de ailem için çalışmaya devam ediyorum.
Yeşilova Holding'in
temelleri nasıl ve nerede atıldı?
Babam karoserciydi, dolayısıyla köyden Bursa'ya ilk geldiğimizde bu işi yapmaya devam ettik. Eğitim hayatım devam ettiği için bu süre zarfında ben de kendisine yardımcı olmaya çalışıyordum. 1974 yılının başında henüz 19 yaşında ve akademide üçüncü sınıfı okurken babam beni Gazcılar Caddesi'nde bulunan alüminyum profil satan küçücük bir mağazaya çırak olarak verdi. O gün alüminyumla tanışarak iş hayatına başlamış oldum ve bir yıl boyunca da o mağazada tezgahtarlık yaptım. Bir yılın sonunda da o küçük mağazayı devraldım. Mağazanın adı, Can Alüminyum'du. Devralınca tabelaya, Can Alüminyum Ticaret Ali İhsan Yeşilova yazdırdım.
O gün yaşadığım heyecanı size anlatamam.
40 yıl önceki iş hayatı ile şu andaki iş hayatı arasındaki ne gibi farklılıklar var?
İnanın 40 yıl önceki Türkiye'nin iş, sanayi ve ticaret ortamını, bugün ile karşılaştırmak bile çok zor. O günlerde Türkiye ortaçağı yaşıyordu, kapalı bir ekonomi vardı, dünya ile çok fazla ilişkileri yoktu. Teknoloji bu kadar gelişmiş değildi. Özellikle şu an hayatımızın bir parçası olan bilişim teknolojisi; cep telefonları, televizyon yoktu. Hatta bırakın cep telefonunu, iş yerlerinde telefon bile yoktu. Komşular, birbirlerinin telefonlarını kullanırlardı. Bir sokakta ancak üç ya da beş dükkânda telefon olurdu. Çok şükür ki ülkemiz, o günden bu yana son 40 yıldır birçok sıkıntı yaşamasına rağmen, çok ciddi yol aldı.
"İşbirliği ve Sinerji şirket politikanız. Şu an Yeşilova Holding hangi sektörlerde ve nerelerde hizmet vermeye devam ediyor?
Yeşilova Holding, ağırlıklı olarak alüminyum üzerine yoğunlaşan dokuz şirketiyle bugün otomobil endüstrisinden raylı sistemlere, alüminyum profil çözümlerinden döküme kadar aynı hammaddeyi farklı şekilleriyle değerlendiren ve pazarlayan bir grup. Diğer yandan turizm alanındaki ilk göz ağrımız, Bursa kent merkezinde bulunan otelimiz, Holiday Inn Bursa City Centre ile farklı bir alanda da varız.
STK'LAR SİYASİ
İKTİDARLARA
CİDDİ ANLAMDA
YOL GÖSTERİR
İş hayatına dair bir uğurunuz, ritüeliniz var mı?
Aslında her birimizin yaşam ritüelleri ailemizden gördüklerimiz, geleneklerimizin bizlere öğrettiği haliyle şekilleniyor. O yüzden her sabah evden çıkarken hem Tanrı'ya şükrederim hem de hayatımın geri kalanının da huzurlu, mutlu, keyifli geçmesi ve hayallerimin gerçekleşmesi için Tanrı'ya dua ederim. Bu, benim hiç aksatmadan yaptığım bir şeydir. Yine büyüklerimizden gördüğümüz gibi iş yerime sağ ayakla girer, bir işe sağ el ile başlarım.
Bir dönem BUSİAD başkanlığı da yaptınız ve birçok STK'nın da yönetimlerinde yer alıyorsunuz. İş dünyası açısından bu tür oluşumları nereye koyuyorsunuz?
Dünyanın hangi gelişmiş ülkesine bakarsanız bakın, sivil toplum kuruluşlarının ülkenin yönetiminde, siyasi iktidarların karar alma süreçlerinde çok ciddi etkileri olduğunu görürsünüz. Çünkü sivil toplum kuruluşlarına üye olanlar, olayı bizzat yaşayan, yani "kazan dairesinde kavrulan insanlardır. Haliyle ülkenin problemlerini en iyi bilen ve yaşayan kişiler olarak da sivil toplum kuruluşlarının ürettikleri fikirler, gelecekle ilgili öngörüleri siyasi iktidarlara da ciddi anlamda yol gösterir. Siyasi iktidarlar da STK'lardan gelen geri bildirimleri doğru değerlendirirlerse çok daha başarılı, çözüm odaklı bir yaklaşım geliştirerek mutlu bir toplum yaratabilirler diye düşünüyorum.
BABALIĞIN
SORUMLULUĞUNDAN VE KEYFİNDEN
KOPMADIM
Kaç yaşında baba
oldunuz? Neler hissettiniz çocuğunuzu kucağınıza aldığınızda?
Ben 31 yaşında baba oldum. Baba olmak gerçekten tarif edilmesi çok zor bir duygu. O yıllarda şimdiki gibi bebeklerin cinsiyetleri teknoloji yardımı ile değil büyüklerin tahminleri ile belirleniyordu, bu da beklentiye heyecan katıyordu aslında. Düşünün, bir canlı dünyaya geliyor ve kucağınıza bir gelecek, bir umut alıyorsunuz. Bunlar, gerçekten tarifi zor, ancak yaşayarak hissedilebilecek duygular. Hayata bakışınız baba olunca nasıl değişti?
Doğal olarak aileye katılan yeni bir birey, ister istemez ailenin hem günlük yaşantısına hem de sosyal hayatına birtakım değişiklikler getiriyor. Baba olduğum yıllarda şimdi olduğumdan daha aktif olarak işin içindeydim ve çok daha fazla çalışmak zorundaydım. Ayrıca, birkaç sosyal dernekte aktif görevlerim vardı. İlk yıllarda bunların hepsini harmanlamak benim için hem keyifli hem de bir hayli zor oldu. Ama ben, babalığın sorumluluğundan ve keyfinden hiçbir zaman kopmadan tüm görevlerimi yerine getirmek için elimden gelen her türlü gayreti gösterdiğime inanıyorum.
Öte yandan iş hayatında aldığınız kararlarda
çocuklarınız ne kadar etkili oldu?
Planlasanız da planlamasanız da doğal olarak herhangi bir konuda karar alırken çocuklarınızı da düşünmek zorundasınız. Neticede bir babasınız ve onların geleceğini, bunun yanı sıra işinizin onlarla ilgili geleceğini düşünüyorsunuz. Aldığım kararlarda sadece çocuklarımı da değil eşimi hatta annemi, babamı da göz önünde bulundurmuşumdur.
DEĞERLERİMİZİN
BAŞINDA GÜVENİLİR VE ŞEFFAF OLMAK VAR
Hayata dair çocuklarınıza öğüdünüz ne oluyor?
Ailemizin ve iş hayatımızın değerlerinin bulunduğu bir aile anayasamız var. Bizim için bu değerlerimizin başında güvenilir, açık ve şeffaf olmak vardır, beraberinde ise işine sahip çıkarken bireylere ve çevreye saygılı olmak gelir. Aslında bu değerler ailemizin ve iş hayatımızın olduğu kadar Türk toplumunun da değerleri.
Çocuklarımı bu değerlere sahip çıkarak yetiştirdim ve ne mutlu bana ki, onlar da şimdi hayatlarını aynı kültürde sürdürüyorlar.
Çocuklarınızın meslek seçimlerinde etkili oldunuz mu yoksa kendi kararlarını kendileri mi verdiler?
Açık söylemek gerekirse, her aile çocuğunun kendi işini devam ettirmesini ister. Ben çevreyi çok iyi gözleyen bir insanım ve gördüm ki çocuklarını zorlayarak iş hayatına sokan ailelerde ciddi sıkıntılar yaşanıyor. O yüzden bu duygunun küçüklükten aşılanması gerektiğini anladım ve çocuklarımı eğitim hayatları devam ederken hafta sonları işyerine getirdim, fuarlara götürdüm ve bu işleri kendiliğinden sevmelerini sağladım. Doğal olarak da benim işimi tercih ettiler. Bu da beni çok mutlu etti.
İş hayatı yoğun malum, çocuklarınıza zaman ayırabildiniz mi yeterince, onların özel anlarında yanında mıydınız?
Bütün iş yoğunluğuma rağmen onları hiçbir zaman ihmal etmedim. Gece geç saatlerde gelsem bile ödevlerine yardımcı oldum. Kızım küçükken ödevlerini yapar, benim masama koyardı. Ben de gece gelir onları kontrol ederdim. O yıllarda baba olarak sorumluluklarımı aksatmadan yerine getirmek için ciddi çaba sarf ettim ve elbette eşim Nezihe Hanım da hem benim iş hayatımda hem de çocukların yetiştirilmesindeki en büyük destekçimiz ve gücümüz oldu.
Erkek ve kız çocuğu
babası olmanın ne gibi farklılıkları var?
Ben çok fark olduğunu düşünmüyorum. Her iki çocuğun da kendine göre özellikleri, güzellikleri var. Evlat, evlattır.
KARARLARININ
SONUÇLARI İLE
YÜZLEŞMELERİ İÇİN FIRSAT VERDİM
Çocuklarınızı uzaktan izleyip, kollayan babalardan mısınız?
Yapım gereği onlara çok fazla müdahale etmemeye çalışırım. Kendi kararlarını kendileri vermeleri ve bu kararların sonuçları ile yüzleşmeleri için fırsat vermeye gayret ederim. Çünkü doğru yolu ancak kendi verdikleri kararlar neticesinde belirleyebilirler.
Çocuklarınızla ilgili en unutamadığınız
anılarınız neler?
Benim hayatta en büyük eksikliğini hissettiğim ve zaman zaman çok üzüldüğüm bir konu yabancı dilimi geliştirememiş olmamdır. Bizim eğitim aldığımız yıllarda yabancı dil bu kadar önemli değildi. Kapalı bir ekonomi vardı, dolayısıyla okullarda yeterli seviyede yabancı dil eğitimi verilmiyordu. Bu nedenle biz de yabancı dilimizi geliştiremedik.
O yüzden istedim ki çocuklarım çok iyi eğitim alsınlar ve yabancı dil sıkıntısı yaşamasınlar. Bu duygu ile çocuklarımın diploma törenlerinde bulunduğum anlar, benim için inanılmaz büyük heyecan ve mutluluk anlarıydı.
"Babamın hem iş hem de özel hayatında koruduğu değerler, bizim için mutlak devam ettirmemiz gereken en önemli mirastır
YASEMİN YEŞİLOVA
Babamla her zaman iyi bir ilişkimiz vardı.Beraber çalışmaya başladığımızdan bu yana ise daha samimi ve olgun bir ilişkimiz oldu.
YALÇIN YEŞİLOVA
Benim en büyük hayalim endüstri ile insan ruhunu birleştirebilmek. Yani endüstride çalışan insanların kendilerini daha iyi hissettikleri, daha huzurlu oldukları bir iş ortamı yaratmak istiyorum.
Yasemin Yeşilova'yı
tanıyabilir miyiz?
1991 Bursa doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi Bursa'da tamamladıktan sonra, Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünü bitirdim. Ardından İspanya'ya giderek Madrid'de MIB masterı yaptım. 2014'ten bu yana da grup şirketlerinde farklı pozisyonlarda görev almaktayım.
Yalçın Yeşilova'yı tanıyabilir miyiz?
1986 yılında Bursa'da doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Bursa'da tamamladıktan sonra, Koç Üniversitesi Fizik bölümünü kazandım. İki yıl fizik bölümünde okuduktan sonra, Yeditepe Üniversitesi İşletme bölümüne geçtim ve oradan mezun oldum. Ardından, New York Üniversitesi'nden Pazarlama Stratejileri ve Markalaşma'' sertifikaları aldım.
İş yaşamıyla kaç
yaşında tanıştınız?
Yasemin Yeşilova: Aslında biz küçüklüğümüzden beri hafta sonlarında işyerine babamızın yanına gelirdik, ancak aktif olarak kendi sorumluluklarımız açısından 22-23 yaşlarında iş hayatına girdim diyebilirim.
Yalçın Yeşilova: 24 yaşında Amerika'dan döndükten sonra denetim alanında faaliyet gösteren PWC'de (PricewaterhouseCoopers) finansal denetçi olarak göreve başladım. Ardından, İstanbul Dudullu'da İmes Sanayi Sitesi'nde bir alüminyum mağazası açarak Yeşilova Grubu'na giriş yaptım. Açıkçası, gruba ilk girişim esnaflıkla başladı diyebilirim.
İlk iş deneyiminizi nerede gerçekleştirdiniz? İlk iş gününüzü hatırlıyor musunuz?
Yasemin Yeşilova: Okul bittikten sonra Cansan Alüminyum'da, İstanbul'daki başka bir şirkette ve son olarak Canel Otomotiv'de ilk iş deneyimlerimi yaşadım. O ilk üç iş günümü de hatırlıyorum. Hepsi de benim için ayrı heyecanlardı.
Cansan Alüminyum'daki ilk iş günümde babam da bana eşlik etmişti. Burası bizim işyerimiz deyip, beni yanında çalışacağım kişiye emanet etti. İstanbul'daki farklı bir şirketteki ilk iş günüm ise çok ayrı bir tecrübeydi, çünkü oraya Yasemin Yeşilova olarak değil, üniversiteden yeni mezun olmuş bir mühendis olarak gitmiştim. Son olarak şu anda çalıştığım yer olan Canel Otomotiv'deki pozisyonuma yükselerek geldim. Bunun da heyecanı ve sorumluluk duygusu farklıydı.
Yalçın Yeşilova: PWC'de ilk iş günümü hatırlıyorum, ama benim için daha özel olanı Yeşilova Grubu'nda İstanbul'daki alüminyum dükkanının açılışının olduğu gündür. Gece saat ikide hazırlıkları tamamlayıp, ertesi gün Holding'in bütün müdürlerinin davetli olduğu bir açılış yapmıştık. Açılışta yaptığım konuşma benim için çok anlamlıydı. Babam dahil herkes ağlamıştı.
Şu an Yeşilova Holding'in hangi şirketlerinde aktif görev alıyorsunuz?
Yasemin Yeşilova: Şu anda Canel Otomotiv'de Tedarik ve Lojistik Yöneticiliği yapıyorum. İki seneyi bitirmek üzereyim bu pozisyonda. 2019 itibariyle de yine Canel Otomotiv'de ama farklı bir pozisyonda çalışmaya devam edeceğim.
Yalçın Yeşilova: 2012 yılında gruba ilk başladıktan sonra farklı şirketlerde farklı pozisyonlarda bulundum. İki yıl kadar Cansan Alüminyum'un Genel Müdürlüğü'nü yaptım. Son bir buçuk senedir de tüm grup şirketlerine hizmet veren Holding merkezimizde Ar-Ge, İnsan Kaynakları, Kurumsal İletişim, İç Denetim, Maliyet Kontrol ve Bilgi Teknolojileri bölümlerinden sorumluyum; Finans departmanı ile de yakın çalışıyorum.
BİRBİRİMİZİ İKNA
EDEREK SORUNLARIMIZI ÇÖZÜYORUZ
Dünya değişiyor, gelişiyor. Bu süreçte iş hayatı da payına düşeni alıyor. Hiç bu açıdan baba ve çocuklar arasında çatışmalar oluyor mu? Oluyorsa nasıl çözüm buluyorsunuz?
Yasemin Yeşilova: Çok fark olmamakla birlikte üzerinde konuşmaya gerek duyduğumuz konular muhakkak oluyor. Babamın görebildiklerini biz göremiyoruz, bazen de bizim farklı bakış açımızı o hemen göremiyor. Ama bunlar çok büyük çatışmalar değil. Oturup tecrübelerini bizimle paylaştığında bir şekilde orta yolu buluyoruz. Babam her ne kadar bir önceki kuşaktan gelmiş olsa da bugüne çok çabuk adapte olabilen bir karaktere sahip olduğu için rahatlıkla anlaşıyoruz.
Yalçın Yeşilova: Babamla görüşlerimiz çoğunlukla ortaktır. Babamın kırk üç yıllık bir iş birikimi var. Arada sırada görüş ayrılıkları oluyor ama bunlar da çok ufak tefek şeyler.
Ama babamın dinleyen, anlamaya çalışan, esnek ve bunun yanında sabırlı ve hızlı tepki vermeyen yapısı sayesinde birbirimizi ikna ederek sorunlarımızı çözüyoruz.
Sizler de babanız gibi STK'larda aktif misiniz? Hangi kuruluşlara üyesiniz?
Yasemin Yeşilova: STK'ların iş hayatında önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. Benim henüz aktif olarak çalıştığım bir sivil toplum kuruluşu yok ama gelecekte olacaktır.
Yalçın Yeşilova: Babam bu konuda etkileyici bir güce sahip. Ben şu an Türkiye Genç İş adamları Derneği (TÜGİAD) ve Türkiye Aile işletmeleri Derneği (TAİDER)'ne üyeyim.
BİZİM YOLUMUZA
IŞIK TUTUYOR
Baba deyince aklınızda beliren şey ne oluyor?
Yasemin Yeşilova: Huzur ve güven. Bir şey olacak dediyse o olacaktır, bir şeyi yaparız dediyse onu mutlaka yapacaktır. Bunun yanı sıra mutlu bir hayat, sıcak bir yuva gibi kavramlar geliyor aklıma.
Yalçın Yeşilova: O'nun üç temel özelliği beliriyor aklımda; dürüstlük, çalışkanlık ve istikrar. Bunlardan hiç taviz verdiğini görmedim. Çok prensiplidir. Her kararında sebep-sonuç ilişkisi kuran çok mantıklı bir insandır. Bu açıdan bizim yolumuza da ışık tutuyor.
Babanız hayattaki
rol modeliniz miydi?
Yasemin Yeşilova: Her zaman! Ben küçükken babamla evleneceğim derdim. Hala da rol modelim. Benim karakter olarak babama çok benzediğimi söylerler, bundan da çok mutlu oluyorum açıkçası.
Yalçın Yeşilova: Kesinlikle tartışmasız! Çocukluğumdan itibaren her zaman. Her anlamda bizim için çok örnek bir insan oldu.
Babanızı size en yakın hissettiren an hangisiydi ya da şöyle soralım hangi zamanlarda babanıza kendinizi en yakın hissediyorsunuz?
Yasemin Yeşilova: Bunu tek bir an'' olarak söylemek çok kolay değil. Biz çocukluğumuzda, okul hayatımızda ve şu anda iş hayatımızda da babamızla her zaman yakındık. Baba kız olarak her zaman iyi bir ilişkimiz vardı, hala da var. Beraber çalışmaya başladığımızdan bu yana da daha samimi ve olgun bir ilişkimiz oldu.
Yalçın Yeşilova: Babamla her zaman yakınız; işte de evde de... Babamın daha ciddi bir duruşu vardır, dolayısıyla ailemizde arkadaşlık ilişkisi kurduğumuz taraf çoğunlukla annemdir. Bizim için aile bağları çok önemlidir.
En çok nesine
hayransınız babanızın?
Yasemin Yeşilova: Her konu hakkında bilgisi var, babamın bu özelliğine çok hayranım. Gündemi çok yakından takip ediyor. Politika, spor hatta magazin gündemi hakkında bile bilgisi var.
Yalçın Yeşilova: Babamda en belirgin hayranlık duyduğum şey, iş konusundaki takipçiliğidir. Babam inandığı bir şeyin peşini kesinlikle bırakmaz.
KESİNLİKLE PARA
KAZANMAK İÇİN
ÇALIŞMAYACAKSIN
Babanızın asla unutmayacağınız öğüdü nedir?
Yasemin Yeşilova: Hangi koşulda olursa olsun her zaman dürüst olmayı öğütler babam bize. Bugünkü başarısında da güvenilir bir işadamı olmasının çok önemli olduğunu söyler.
Yalçın Yeşilova: Çok fazla öğüdü var aslında. Örneğin İstanbul'daki mağazayı açtığımızda o akşam beni yemeye çıkarmıştı ve bana demişti ki; Senden bir söz istiyorum. Kesinlikle para kazanmak için çalışmayacaksın.'' Ben zaman içinde onun ne demek istediğini daha iyi anladım. Yine güvenilir olmak, babamın hayatındaki en öncelikli konudur.
Elinizde olsa babanızın
hangi özelliklerini
değiştirmek istersiniz?
Yasemin Yeşilova: Gerçekten çok çalışkan bir insan.
Kendisine daha çok zaman ayırmasını isterdim.
Yalçın Yeşilova: Rahatsızlık duyacağım bir özelliği yok babamın. İşinde çok mutlu ve severek çalışıyor. Farklı ilgi alanlarına da sahip olmasının kendisini daha mutlu hissetmesine yardımcı olacağına inanıyorum.
Peki baba-oğul ve baba-kız
olarak eğlenmek için
ne yapardınız/yapıyorsunuz?
Yasemin Yeşilova: Çocukluğumuzda evde resim yapardık, müzik dinlerdik. Şimdi de beraber kitap okuyoruz. Babamın da beğeneceği filmlere beraber gidiyoruz. Her yıl ailece uzun bir tatil yaparız.
Yalçın Yeşilova: Çocukken küçük bir teknemiz vardı. Babam, bana Barbaros'' derdi. Teknenin ismi de Barbaros'tu. Babamla birlikte balık tutar, teknede zaman geçirmekten keyif alırdık. Şimdi daha çok doğanın içinde olmayı seviyoruz.
KARAKTERİSTİK AÇIDAN
BİR FARKLILIK YOK
İşadamı Ali İhsan Yeşilova ile baba Ali İhsan Yeşilova arasında fark var mı? Varsa neler?
Yasemin Yeşilova: Benzerlikler daha çok bence. Baba olarak da işadamı olarak da babam çok disiplinli. Ama baba olarak daha duygusal bir insan.
Yalçın Yeşilova: Elbette ki babam evde, ofisinde olduğundan daha farklı bir insan. Fakat işin özünde temel ilkelerde bir şey değişmiyor. Evde de çok prensipli, çalışkan ve dürüsttür. Dolayısıyla karakteristik açıdan bir farklılık yok.
Babanız Ali İhsan Yeşilova olmasaydı yine de "girişimcilik ruhuyla bu işlere atılır mıydınız?
Yasemin Yeşilova: Yine koşuşturması yoğun bir sektörde çalışmak isterdim. Otomotiv sektörünü çok düzenli ve disiplinli bir sektör olduğu için çok seviyorum.
Ama babam Ali İhsan Yeşilova olmasaydı bu karakterde olur muydum, onu bilemiyorum.
Yalçın Yeşilova: Biz sektör olarak ara bir iş yapıyoruz. Böyle bir iş yapmak benim aklıma bile gelmezdi. O yüzden belki babam Ali İhsan Yeşilova olmasaydı bu işi yapmazdım. Ama sanayici kimliğini seviyorum bu nedenle mutlaka ve mutlaka bir girişimci olurdum.
Babanızdan geleceğe aktaracağınız en önemli miras olarak neyi görüyorsunuz?
Yasemin Yeşilova: Aile bütünlüğü. Çünkü buna her zaman çok önem verdi ve hala da çok önem veriyor.
Yalçın Yeşilova: Bu sorunun herhalde tek cevabı değerleri'' olurdu.
Diğer yandan benim gözümde Yeşilova Holding'in içinde çalışanlara sağladığı fayda kadar kıymetli bir şey varsa, buranın babamın bir eseri olmasıdır.
Biz de bu eserinin her zaman
bekçisi olacağız.
Röportaj: Nagihan GÖRKEN
Fotoğraflar: Erdinç ALTUN
Sayı: 1179 - Sayı'nın Kapağı