Dünyanın bazı bölgeleri çok ciddi deprem riski içeren kuşaklarda bulunmaktadır.
Etkinin en çok görüldüğü ve yıkıcı sonuçlar doğurduğu ülkeler; Japonya, Çin, İran, Türkiye ve ABD'nin Batısıdır.
Depremin yıkıcı etkisinin en çok hissedildiği ülkemizde; 17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde çok yıkıcı iki deprem meydana gelmiştir.
Bunlardan ilki İstanbul, Adapazarı - Kocaeli Yalova illerini şiddetli olarak etkilemiş, 20 bine yakın insanımız ölmüş, binlerce yapı, yollar kullanılamaz hale gelmiş, binlerce yapıda güçlendirme yapılması sonucunu doğurmuştur.
İkinci deprem Düzce merkezli olmak üzere 7.2 şiddetinde meydana gelmiş ve 710 ölüm, yüzlerce kullanılamaz hale gelen yapı yıkımları meydana getirmiştir.
Günümüz teknolojik imkanlarıyla, fay hatları ve deprem oluşumları konusunda doğruya yakın öngörülerde bulunmak mümkün olmaktadır. Zamanlama konusunda ise fay hatlarında biriken enerjinin ne zaman deşarj olabileceği tahmininde bulunulmaktadır.
Ülkemiz yüzyıllardan beri birçok ciddi depremler geçirmiş, önemli can ve mal kaybı yaşanmıştır.
Burada can kaybının yanında tarihi yapılarımızda telafisi imkansız yıkılmalardan dolayı geri dönülmez sonuçlar doğmuştur.
Bu konuda İran Azerbaycanı'ndaki Tebriz'de 1700'lü yıllarda oluşan depremle şehir tümüyle yıkılmış ve hiçbir tarihi yapı kalmamıştır.
2017 yılında İran'a yaptığımız bir seyahatte rehberlerimiz bize bunu üzülerek anlatmış; size geçmişin Tebriz'ini göstermek imkanından yoksunuz demişlerdir.
Yakın bir tarihte oluşan Marmara ve Düzce depremleri bize çok önemli dersler vermiş, yerleşim ve yapılaşma konularındaki tüm yönetmelikler yeniden ele alınmış, mevcut olmayan yönetmelikler yeni olarak düzenlenmiştir. Depremin en önemli afet olması nedeniyle Afet Şartlarında görev yapacak birimler (AFAD) oluşturulmuş ve her ilde yapılandırılmıştır. Bu yönetmelikler zaman içerisinde yeniden gözden geçirilmiş, günümüzde ulaşılan teknolojik imkânlarla daha önleyici kabuller öngörülmüştür.
18 Mart 2018 tarihli "Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi'nin düzenlediği bir etkinlikle sektörün tüm ilgililerinin katılımı ile kamuoyu ile paylaşılmıştır.
Benim de izlediğim bu sunumda yüksek deprem riski altında bulunan BURSA ilinde nelerin yapılması gerektiği vurgulanmıştır.
30 Kasım 2018'de meydana gelen Çınarcık merkezli 4.1 şiddetindeki deprem Bursa merkezde ciddi sarsıntılara neden olmuş, halkta gerginlik yaratmıştır.
Bunun artçıları da bir süre devam etmiş ve deprem konusunun önemini kamuoyunun gündemine tekrar getirmiştir.
Bu kadar önemli bir konuda ilgililer, kurumlar, kuruluşlar, yetkililer neler yapmaktadır?
Yukarıda açıkladığım gibi; yönetmelikler, standartlar açısından gelişmeler olumludur.
Daha kaliteli donatılar, daha yüksek dayanımlı Hazır Beton kolaylıkla temin edilmektedir.
Zemin güçlendirmesi benimsenmiş, zayıf zeminler güçlendirildikten sonra yapılar inşa edilmeye yönelinmiştir.
Tüm bunların doğru yapıldığını izlemek ve denetlemek için Yapı Denetim Kuruluşları oluşturulmuştur.
Bu mekanizmalar düzgün işler, müteahhitler gereken özeni gösterirse kayıplar minimize edilebilecek ve korkular geride kalacaktır.
Günümüz Japonyası buna önemli bir örnektir.
Kalın sağlıcakla
Etkinin en çok görüldüğü ve yıkıcı sonuçlar doğurduğu ülkeler; Japonya, Çin, İran, Türkiye ve ABD'nin Batısıdır.
Depremin yıkıcı etkisinin en çok hissedildiği ülkemizde; 17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde çok yıkıcı iki deprem meydana gelmiştir.
Bunlardan ilki İstanbul, Adapazarı - Kocaeli Yalova illerini şiddetli olarak etkilemiş, 20 bine yakın insanımız ölmüş, binlerce yapı, yollar kullanılamaz hale gelmiş, binlerce yapıda güçlendirme yapılması sonucunu doğurmuştur.
İkinci deprem Düzce merkezli olmak üzere 7.2 şiddetinde meydana gelmiş ve 710 ölüm, yüzlerce kullanılamaz hale gelen yapı yıkımları meydana getirmiştir.
Günümüz teknolojik imkanlarıyla, fay hatları ve deprem oluşumları konusunda doğruya yakın öngörülerde bulunmak mümkün olmaktadır. Zamanlama konusunda ise fay hatlarında biriken enerjinin ne zaman deşarj olabileceği tahmininde bulunulmaktadır.
Ülkemiz yüzyıllardan beri birçok ciddi depremler geçirmiş, önemli can ve mal kaybı yaşanmıştır.
Burada can kaybının yanında tarihi yapılarımızda telafisi imkansız yıkılmalardan dolayı geri dönülmez sonuçlar doğmuştur.
Bu konuda İran Azerbaycanı'ndaki Tebriz'de 1700'lü yıllarda oluşan depremle şehir tümüyle yıkılmış ve hiçbir tarihi yapı kalmamıştır.
2017 yılında İran'a yaptığımız bir seyahatte rehberlerimiz bize bunu üzülerek anlatmış; size geçmişin Tebriz'ini göstermek imkanından yoksunuz demişlerdir.
Yakın bir tarihte oluşan Marmara ve Düzce depremleri bize çok önemli dersler vermiş, yerleşim ve yapılaşma konularındaki tüm yönetmelikler yeniden ele alınmış, mevcut olmayan yönetmelikler yeni olarak düzenlenmiştir. Depremin en önemli afet olması nedeniyle Afet Şartlarında görev yapacak birimler (AFAD) oluşturulmuş ve her ilde yapılandırılmıştır. Bu yönetmelikler zaman içerisinde yeniden gözden geçirilmiş, günümüzde ulaşılan teknolojik imkânlarla daha önleyici kabuller öngörülmüştür.
18 Mart 2018 tarihli "Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi'nin düzenlediği bir etkinlikle sektörün tüm ilgililerinin katılımı ile kamuoyu ile paylaşılmıştır.
Benim de izlediğim bu sunumda yüksek deprem riski altında bulunan BURSA ilinde nelerin yapılması gerektiği vurgulanmıştır.
30 Kasım 2018'de meydana gelen Çınarcık merkezli 4.1 şiddetindeki deprem Bursa merkezde ciddi sarsıntılara neden olmuş, halkta gerginlik yaratmıştır.
Bunun artçıları da bir süre devam etmiş ve deprem konusunun önemini kamuoyunun gündemine tekrar getirmiştir.
Bu kadar önemli bir konuda ilgililer, kurumlar, kuruluşlar, yetkililer neler yapmaktadır?
Yukarıda açıkladığım gibi; yönetmelikler, standartlar açısından gelişmeler olumludur.
Daha kaliteli donatılar, daha yüksek dayanımlı Hazır Beton kolaylıkla temin edilmektedir.
Zemin güçlendirmesi benimsenmiş, zayıf zeminler güçlendirildikten sonra yapılar inşa edilmeye yönelinmiştir.
Tüm bunların doğru yapıldığını izlemek ve denetlemek için Yapı Denetim Kuruluşları oluşturulmuştur.
Bu mekanizmalar düzgün işler, müteahhitler gereken özeni gösterirse kayıplar minimize edilebilecek ve korkular geride kalacaktır.
Günümüz Japonyası buna önemli bir örnektir.
Kalın sağlıcakla
Sayı: 1181 - Sayı'nın Kapağı