Tekstilin moda merkezine ürün satıyor
Bayan ve erkek gömleklik kumaş üretimi yapan Parlamış Tekstil, İtalyaya ürün satma başarısını gösteren ender tekstil firmaları arasında yer alıyor.
TEKSTİL sektöründe uzun yılların tecrübesiyle faaliyetlerini sürdüren Parlamış Tekstil, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesinde (DOSAB) 15 bin metrekare alanda toplam 200 çalışanıyla faaliyetlerini sürdürüyor.
Tekstilin moda merkezi İtalya başta olmak üzere Fransa, İspanya, İngiltere, Almanya, Belçika, Hollanda ve Hong Honga ürün satan Parlamış Tekstil, kapasitesinin yüzde 90ını ihraç ediyor.
Parlamış Tekstil ağırlıklı bayan olmak üzere gömleklik kumaş üretimi yaparken grup şirketlerinden Parlamış İplik, üretilen kumaşların boyamasını Atadan Tekstil ise ihracatını yapıyor. Partech markası ile özel nitelikli teknik kumaş üretimi yapan firma, katma değeri düşük, yüksek metrajları ürünlerin de uzakdoğudan ithalini gerçekleştiriyor.
Tekstil sektörünün geleceğine inanarak yatırımlarını sürdüren firma, 2009 yılının 10. ayından itibaren Parlamış Dokuma ve Parlamış Boya olarak yüksek kalitede üretimler yapabilmenin bir gereği olarak teknolojisini günümüz şartlarına uygun olarak son sistem makinelerle yeniledi.
Tekstil sektörünün duayenlerinden Atilla Parlamış tarafından kurulan Parlamış Tekstilin yönetiminde Yönetim Kurulu Başkanı Atilla Parlamış ile birlikte, Bülent-Fulya ve Haluk-Ayşegül Parlamış yer alıyor.
Firma yöneticilerinden Bülent Parlamış ile tekstilde 4. nesile uzanan başarı serüvenini konuştuk.
ATALARIMIZDAN YADİGAR
"Parlamış Tekstil bir aile şirketi, biz dördüncü kuşak temsilcileriyiz. Tekstille uğraşan 4. nesiliz, dedemin babası hacı Hidayet Bey başlamış ilk defa tekstil mesleğine ve bizler, hiç sektirmeden 4. kuşak olarak kararlılıkla bu mesleği devam ettiriyoruz. Hacı hidayet bey, Has Bursa ipeğiyle, hatta ipek tohumculuğuyla başlamış, oğlu yani dedem Adnan Bey ise ipek ipliğini fantezi kumaşlara dönüştüren hatta 1972 yılında ürettiği kumaşlarla Dünya birinciliği elde etmiş ve Altın madalyalı tekstilcimiz diye anılmaktadır. Ayrıca Kıbrıs Barış Harekatında da Silahlı kuvvetlerin paraşüt kumaşını üreten ilk sanayici olarak tanınan önemli bir sanayicidir. Yani atalarımızdan devraldık mesleğimizi. İşletme mezunu olan babam Atilla Parlamış, benim ve kardeşim Halukun tekstil mesleğine olan ilgimizi görerek 1982 yılında Geleneksel Aile Şirketimizi Kurumsallaştırarak Parlamış Tekstili kurdu. O zamanki şartlarda fabrika denmiyordu onlara küçük atölyelerde kara tezgahlarla üretim yapılıyordu. 82 yılında babamın öngörüsüyle ki, bu çok önemlidir şu anda faaliyetlerimizi gerçekleştirmekte olduğumuz DOSABtan Babam Atilla Bey gelişime açık ilk Sanayi Arsamızı Satın aldı ve 1989 yılında o günkü Bursa standartlarının üzerinde ve çok özenerek, Yurt içinde ve yurt dışında Fabrikaları gezerek, onlardan esinlenerek çok modern ve şık bir bina yaptı, binamızı yaparken babam benim ve kardeşimin fikirlerini çok önemseyerek ortaya hepimizin beğenisiyle güzel bir bina çıkmıştı. Binayı kurduk fakat içine mevcut üretimimizi yapmakta olduğumuz ve bize o günün şartlarında ekmek yediren kara tezgahları koyduk. Bu tabi benim pek hoşuma gitmedi. Endüstri mühendisliğini yeni bitirmiş ve işin verimlilik ve kalite boyutuna bakan yapım, babamın ise yıllara dayalı engin bir iş tecrübesi vardı. Uzun metrajlı sürekli üretim mi, kısa metrajlı ama katma değeri yüksek üretim mi derken demokratik yapılı ve öngörü sahibi olan babamı da ikna etmeyi başararak teknolojimizi o günün şartlarına en uygun şekilde yeniledik. 1990 yılında Bursanın hatta dünyanın en modern tezgahlarını getirdik. O dönem o teknoloji Bursada birkaç büyük tekstil holdinginde vardı. Daha tezgahların montajı bitmeden Körfez Krizi çıktı ve bir anda döviz beş misline çıktı. Tabii o dönemde piyasa kitlendi. Kumaş satamaz, sipariş alamaz olduk, darboğaza girdik ama çok şükür tekstil bildiğimiz bir işti. Tezgahın altına girdik, Başta Babam, kardeşim ve ben hiçbir işten yılmadık ve bugünlere gelmeyi başardık. Burada en önemli unsur insanın bildiği ve sevdiği işi yapması. Biz atalarımızdan miras aldığımız bu bayrağı gelecek nesillere aktarmak için var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz.
DÜNYA MARKALARINA ÜRETİM
Her dönem olduğu gibi o dönemde de çok enteresan kumaşlar yapmaktaydık. İç piyasayla birlikte ihracata yönelik, hatta meslektaşlarımızın yapmaktan çekindiği kumaşları da üretmek bize yeni pazarlar kazandırdı. İpliği Boyalı erkek Gömleklik kumaşları üretiyorduk, bir yandan da teknik tekstiller üretiyorduk, özel kumaşların yanında üretimin ve siparişin çok daha fazla olduğu kitle üretimi (mass production) diye tabir ettiğimiz kumaşların yanında modaya hitap eden tekstiller üretmek için bol renk ve desene dayalı koleksiyonlar hazırlamaya başladık. Ağırlığımız önce erkekti fakat daha sonra baktık ki bayanlar daha iyi tüketici o sebeple bayanlar için kumaşlara yöneldik. 1996-97 yılından itibaren bayan üst giyim kumaşları üretmeye başladık dünyanın belli başlı firmaları, Marks & Spencer, Zara ve Mango gibi pek çok firmanın tedarikçisi olduk ve hala da böyle devam ediyor, onların koleksiyonlarını hazırlıyoruz. 2004 yılına kadar onlar bize kendi koleksiyonlarını ürettiriyorlardı. Fakat 2004 yılında babamla yaptığımız Uzakdoğu gezisi rotamızı katma değeri yüksek, farklı kimsede olmayan ürünlerin Ar-Gesine çevirmemizi sağladı. Çin henüz Dünya Ticaret Örgütüne üye olmamıştı ama geleceği görme noktasında son derece hassas olan yapısıyla babam üretim şeklimizi hemen değiştirmemiz gerektiğini öngördü ve "Değişik ürünler yapın, müşterinin istediğini değil siz kendi koleksiyonlarınızı ve ürünlerinizi müşteriye kabul ettirin dedi. Gezi dönüşü hem kimya hem de tekstil mühendisliğinden mezun olan kardeşim Haluk, eşi Ayşegül, (tekstil mühendisi Ar-Gemizin başında) ve eşim Fulya (endüstri mühendisi, planlama ve boyahanenin başında) babam ve ben kurmaylarımızla bir araya geldik ve o toplantı sonrası ekip çalışmasıyla kendi koleksiyonlarımızı hazırlama kararı aldık. Bu biraz da sürüden çıkmak demekti her ne kadar sürüden çıkanı kurt kapar deseler de biz bu riski almak zorundaydık ve biz o riskleri daima minimize ederek ve özellikle kimsenin yapmadıklarını yapmaya çalışarak bugünlere kadar geldik.
TEKNİK TEKSTİLE GERİ DÖNÜŞ
2004 yılında Partech diye yeni bir firma kurduk. Dedem Adnan Enerin zamanında yapmış olduğu özel nitelikli teknik kumaşları geliştirmek amacıyla kurduğumuz Partech çatısı altında Samsun ve Ankara gemilerinin, daha sonra da dünyanın en Büyük transatlantiği Queen Marry IInin tefrişatlarını yaptık. Şu anda İDO, THY ve silahlı kuvvetlerimize özel kumaşlar üretiyoruz. Türkiyenin önde gelen ofis mobilya üreticilerine özel kumaş üretimleri yapıyoruz. Yanmaz, kurşun geçirmez, antibakteriyel, antifungal, yüksek haslıklı özel kumaşlar üretiyoruz. Mercedes Benzin otobüs perde kumaşlarını üretiyoruz ve diğer markalar için otomotiv sektörüne özel kumaşlar üretiyoruz. Teknik tekstil her şeyden önce bir altyapı ve tecrübe gerektiriyor. Hemen netice alınması mümkün olmayan yoğun emek, yoğun bir Ar-Ge ve her şeyden önce bilgi ve tecrübe gerektiren ama prestijli bir tekstil dalı.
Atalarımızdan tekstilci olduğumuzu sembolize eden Atadan Tekstil ise ürettiğimiz ürünlerimizin ihracatını gerçekleştiriyor, aynı zamanda, iki yıldır da, bizim ekonomik olmadığı için üretmekten vazgeçtiğimiz, ama iç ve dış piyasalarda talep gören yüksek metrajlı ham kumaşların Uzakdoğudan ithalatını gerçekleştirmektedir.
Oldukça yoğun bir çalışma tempomuz var. Parlamış Tekstil ve Partech yılda 6 milyon metrekare üretim, yaklaşık 15 milyon metre de ithalat yapmaktayız. Üretimlerimizin yüzde 90ını ihraç etmekteyiz. Teknik tekstil üretimlerimizin ise yüzde 40ı ihraç, yüzde 60ı ise iç piyasaya sunulmaktadır.
TEKSTİLDEN KAÇIŞLARA RAĞMEN YATIRIM
Firmalarımızdan bir diğeri, Parlamış İplik boyahanemiz 300 ton/aylık kapasitesi ve son teknolojisiyle Bursamızın ve ülkemizin önemli firmalarına hizmet eden tedarikçi bir iplik boyahanesi konumundadır. Özellikle teknoloji ve kapasite anlamında Bursanın güçlü boyahanelerinden bir tanesidir. 2009 yılının 10. ayından 2010un 5. ayına kadar tüm makine parkımızı tamamen yeniledik. Herkesin tekstilden çıkmayı düşündüğü bir dönemde biz tekstile büyük yatırım yaptık ve yeni bir ivme kazandırdık. Bu bizim tekstile olan inancımızı gösteriyor.
Aile olarak tekstile inanıyoruz çünkü bildiğimiz iş bu. Gözümüzü açtığımız meslek bu ve her ne şekilde olursa olsun, bir İtalya gibi, geleceği de olan bir meslek. Her yerde söylediğim bir söz var "Adem ve Havva gibi giyinme modası olmadığı sürece tekstil var olacaktır. Tekstil olduğu sürece de Parlamış hep öncü vasfıyla bu sektörde yerini muhafaza edecektir. Çünkü aile şirketi olmamıza rağmen kurumsal bir yapıya sahibiz. Bizim profesyonel kadrolarımız, bizler işin başında olmasak dahi Firmalarımızda çalışan insanlara ekmek vermeye devam edecektir buna da inanıyorum. İşletmelerimizin sonsuza kadar yaşamaları ve yaşatmaları en büyük dileğimiz. Firmalarımızı, rakiplerimizden ayıran en büyük özelliğin Ar-Ge ve inovasyona çok değer vermemizden ve yenilikçi yapımızdan kaynaklandığını düşünmekteyim, daima yapılamayanları yapan bir firma olduk.
Dünyada bugün bakarsanız İtalya niye tekstilden ekmek yiyor. İtalya kimsenin yapmadıklarını yapıyor da ondan. Biz firma mentalitesi olarak İtalyanları örnek alıyoruz. Sürüden koparak kimsenin yapmadığını yapmaya çalışıyoruz. Herkesin gördüğü herkesin bildiğini değil, çünkü herkesin gördüğünü herkesin bildiğini zaten piyasa fiyatlandırıyor, siz üzerine bir şey daha koyamıyorsunuz. Ama kimsede olmayan yeni bir ürünün fiyatı da olmuyor, işte kazanç orada. Tabii, bu söylendiği kadar kolay olmuyor elbette. Ar-Ge maliyetleri çok yüksek, 100 tane numune yapıyorsak 99 tanesini çöpe atıyoruz bazen, ama, o bir tanesi 99 tanenin masraflarını çıkartıyor. Buna inanmak lazım, o yüzden Ar-Ge personelimizi esnek bırakıyoruz, bizler de birer ar-ge personeli gibi çalışıyoruz, Televizyon izlerken bile orda gördüğümüz bir desenden esinlenebiliyoruz, acaba bu moda sektörüne adapte edilemez mi diyoruz.
Nerdeyse duvar kağıdından bile desen çıkaracak noktadayız. Her baktığımızı, mesleki açıdan bir değerlendirmeye tabi tutuyoruz. gün 24 saat çalışıyoruz. Salt amaç kapasiteyi üçe beşe ona katlamak değil inovativ işler yapmak ve katma değeri yüksek ürünler üretmek. Yani kar marjımızı arttıracak süreçleri iyileştiriyoruz.
Biz global krizle birlikte süreçleri daha verimli kullanmayı sokağa attıklarımızı tekrar geri kazanmayı öğrendik. Farklı OSBlerde arsalarımız var, imkanlarımız yatırım için müsait ama amaç kapalı alan büyütmek değil, amaç yeni en son teknolojilerle en yüksek katma değeri üreten ve yöneten bir sürece sahip olmak.
AR-GE VE İNOVASYANA DAYALI ÜRETİME DEVAM
Parlamış Tekstil, dönülmez bir yola girdi ki bu Ar-Ge ve inovasyona dayalı üretim. Kimsenin yapmadığı katma değeri yüksek, ekonomik getirisi yüksek, üretimi bilgiye, tecrübeye, teknolojiye dayalı üretim anlayışına devam etmek, bizim idealimiz bu. Örneğin Hong Honga mal satıyoruz. Çinin hemen yanı, neden Çinden mal almıyorsunuz dediğimiz zaman, Çinde sizin ürünlerinizin kalitesini bulamıyoruz diyorlar. Bu çok gurur verici bir şey. Gelelim İtalyaya. İtalya modanın merkezi hele ki oraya mal vermemiz bizleri ayrıca gururlandırıyor. İtalyanlar, kendi kalitelerinde fakat Türk tekstilcisinin fiyatlarında ürünle karşılaştıkları vakit hayretler içinde kalıyorlar. Çünkü bir İtalyan, bir Fransız, bir İspanyol, bizden aldığı ürünün üzerine etiket koyduğu zaman, İtalyan kumaşına göre bire iki kazanıyor.
Bayan ve erkek gömleklik kumaş üretimi yapan Parlamış Tekstil, İtalyaya ürün satma başarısını gösteren ender tekstil firmaları arasında yer alıyor.
TEKSTİL sektöründe uzun yılların tecrübesiyle faaliyetlerini sürdüren Parlamış Tekstil, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesinde (DOSAB) 15 bin metrekare alanda toplam 200 çalışanıyla faaliyetlerini sürdürüyor.
Tekstilin moda merkezi İtalya başta olmak üzere Fransa, İspanya, İngiltere, Almanya, Belçika, Hollanda ve Hong Honga ürün satan Parlamış Tekstil, kapasitesinin yüzde 90ını ihraç ediyor.
Parlamış Tekstil ağırlıklı bayan olmak üzere gömleklik kumaş üretimi yaparken grup şirketlerinden Parlamış İplik, üretilen kumaşların boyamasını Atadan Tekstil ise ihracatını yapıyor. Partech markası ile özel nitelikli teknik kumaş üretimi yapan firma, katma değeri düşük, yüksek metrajları ürünlerin de uzakdoğudan ithalini gerçekleştiriyor.
Tekstil sektörünün geleceğine inanarak yatırımlarını sürdüren firma, 2009 yılının 10. ayından itibaren Parlamış Dokuma ve Parlamış Boya olarak yüksek kalitede üretimler yapabilmenin bir gereği olarak teknolojisini günümüz şartlarına uygun olarak son sistem makinelerle yeniledi.
Tekstil sektörünün duayenlerinden Atilla Parlamış tarafından kurulan Parlamış Tekstilin yönetiminde Yönetim Kurulu Başkanı Atilla Parlamış ile birlikte, Bülent-Fulya ve Haluk-Ayşegül Parlamış yer alıyor.
Firma yöneticilerinden Bülent Parlamış ile tekstilde 4. nesile uzanan başarı serüvenini konuştuk.
ATALARIMIZDAN YADİGAR
"Parlamış Tekstil bir aile şirketi, biz dördüncü kuşak temsilcileriyiz. Tekstille uğraşan 4. nesiliz, dedemin babası hacı Hidayet Bey başlamış ilk defa tekstil mesleğine ve bizler, hiç sektirmeden 4. kuşak olarak kararlılıkla bu mesleği devam ettiriyoruz. Hacı hidayet bey, Has Bursa ipeğiyle, hatta ipek tohumculuğuyla başlamış, oğlu yani dedem Adnan Bey ise ipek ipliğini fantezi kumaşlara dönüştüren hatta 1972 yılında ürettiği kumaşlarla Dünya birinciliği elde etmiş ve Altın madalyalı tekstilcimiz diye anılmaktadır. Ayrıca Kıbrıs Barış Harekatında da Silahlı kuvvetlerin paraşüt kumaşını üreten ilk sanayici olarak tanınan önemli bir sanayicidir. Yani atalarımızdan devraldık mesleğimizi. İşletme mezunu olan babam Atilla Parlamış, benim ve kardeşim Halukun tekstil mesleğine olan ilgimizi görerek 1982 yılında Geleneksel Aile Şirketimizi Kurumsallaştırarak Parlamış Tekstili kurdu. O zamanki şartlarda fabrika denmiyordu onlara küçük atölyelerde kara tezgahlarla üretim yapılıyordu. 82 yılında babamın öngörüsüyle ki, bu çok önemlidir şu anda faaliyetlerimizi gerçekleştirmekte olduğumuz DOSABtan Babam Atilla Bey gelişime açık ilk Sanayi Arsamızı Satın aldı ve 1989 yılında o günkü Bursa standartlarının üzerinde ve çok özenerek, Yurt içinde ve yurt dışında Fabrikaları gezerek, onlardan esinlenerek çok modern ve şık bir bina yaptı, binamızı yaparken babam benim ve kardeşimin fikirlerini çok önemseyerek ortaya hepimizin beğenisiyle güzel bir bina çıkmıştı. Binayı kurduk fakat içine mevcut üretimimizi yapmakta olduğumuz ve bize o günün şartlarında ekmek yediren kara tezgahları koyduk. Bu tabi benim pek hoşuma gitmedi. Endüstri mühendisliğini yeni bitirmiş ve işin verimlilik ve kalite boyutuna bakan yapım, babamın ise yıllara dayalı engin bir iş tecrübesi vardı. Uzun metrajlı sürekli üretim mi, kısa metrajlı ama katma değeri yüksek üretim mi derken demokratik yapılı ve öngörü sahibi olan babamı da ikna etmeyi başararak teknolojimizi o günün şartlarına en uygun şekilde yeniledik. 1990 yılında Bursanın hatta dünyanın en modern tezgahlarını getirdik. O dönem o teknoloji Bursada birkaç büyük tekstil holdinginde vardı. Daha tezgahların montajı bitmeden Körfez Krizi çıktı ve bir anda döviz beş misline çıktı. Tabii o dönemde piyasa kitlendi. Kumaş satamaz, sipariş alamaz olduk, darboğaza girdik ama çok şükür tekstil bildiğimiz bir işti. Tezgahın altına girdik, Başta Babam, kardeşim ve ben hiçbir işten yılmadık ve bugünlere gelmeyi başardık. Burada en önemli unsur insanın bildiği ve sevdiği işi yapması. Biz atalarımızdan miras aldığımız bu bayrağı gelecek nesillere aktarmak için var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz.
DÜNYA MARKALARINA ÜRETİM
Her dönem olduğu gibi o dönemde de çok enteresan kumaşlar yapmaktaydık. İç piyasayla birlikte ihracata yönelik, hatta meslektaşlarımızın yapmaktan çekindiği kumaşları da üretmek bize yeni pazarlar kazandırdı. İpliği Boyalı erkek Gömleklik kumaşları üretiyorduk, bir yandan da teknik tekstiller üretiyorduk, özel kumaşların yanında üretimin ve siparişin çok daha fazla olduğu kitle üretimi (mass production) diye tabir ettiğimiz kumaşların yanında modaya hitap eden tekstiller üretmek için bol renk ve desene dayalı koleksiyonlar hazırlamaya başladık. Ağırlığımız önce erkekti fakat daha sonra baktık ki bayanlar daha iyi tüketici o sebeple bayanlar için kumaşlara yöneldik. 1996-97 yılından itibaren bayan üst giyim kumaşları üretmeye başladık dünyanın belli başlı firmaları, Marks & Spencer, Zara ve Mango gibi pek çok firmanın tedarikçisi olduk ve hala da böyle devam ediyor, onların koleksiyonlarını hazırlıyoruz. 2004 yılına kadar onlar bize kendi koleksiyonlarını ürettiriyorlardı. Fakat 2004 yılında babamla yaptığımız Uzakdoğu gezisi rotamızı katma değeri yüksek, farklı kimsede olmayan ürünlerin Ar-Gesine çevirmemizi sağladı. Çin henüz Dünya Ticaret Örgütüne üye olmamıştı ama geleceği görme noktasında son derece hassas olan yapısıyla babam üretim şeklimizi hemen değiştirmemiz gerektiğini öngördü ve "Değişik ürünler yapın, müşterinin istediğini değil siz kendi koleksiyonlarınızı ve ürünlerinizi müşteriye kabul ettirin dedi. Gezi dönüşü hem kimya hem de tekstil mühendisliğinden mezun olan kardeşim Haluk, eşi Ayşegül, (tekstil mühendisi Ar-Gemizin başında) ve eşim Fulya (endüstri mühendisi, planlama ve boyahanenin başında) babam ve ben kurmaylarımızla bir araya geldik ve o toplantı sonrası ekip çalışmasıyla kendi koleksiyonlarımızı hazırlama kararı aldık. Bu biraz da sürüden çıkmak demekti her ne kadar sürüden çıkanı kurt kapar deseler de biz bu riski almak zorundaydık ve biz o riskleri daima minimize ederek ve özellikle kimsenin yapmadıklarını yapmaya çalışarak bugünlere kadar geldik.
TEKNİK TEKSTİLE GERİ DÖNÜŞ
2004 yılında Partech diye yeni bir firma kurduk. Dedem Adnan Enerin zamanında yapmış olduğu özel nitelikli teknik kumaşları geliştirmek amacıyla kurduğumuz Partech çatısı altında Samsun ve Ankara gemilerinin, daha sonra da dünyanın en Büyük transatlantiği Queen Marry IInin tefrişatlarını yaptık. Şu anda İDO, THY ve silahlı kuvvetlerimize özel kumaşlar üretiyoruz. Türkiyenin önde gelen ofis mobilya üreticilerine özel kumaş üretimleri yapıyoruz. Yanmaz, kurşun geçirmez, antibakteriyel, antifungal, yüksek haslıklı özel kumaşlar üretiyoruz. Mercedes Benzin otobüs perde kumaşlarını üretiyoruz ve diğer markalar için otomotiv sektörüne özel kumaşlar üretiyoruz. Teknik tekstil her şeyden önce bir altyapı ve tecrübe gerektiriyor. Hemen netice alınması mümkün olmayan yoğun emek, yoğun bir Ar-Ge ve her şeyden önce bilgi ve tecrübe gerektiren ama prestijli bir tekstil dalı.
Atalarımızdan tekstilci olduğumuzu sembolize eden Atadan Tekstil ise ürettiğimiz ürünlerimizin ihracatını gerçekleştiriyor, aynı zamanda, iki yıldır da, bizim ekonomik olmadığı için üretmekten vazgeçtiğimiz, ama iç ve dış piyasalarda talep gören yüksek metrajlı ham kumaşların Uzakdoğudan ithalatını gerçekleştirmektedir.
Oldukça yoğun bir çalışma tempomuz var. Parlamış Tekstil ve Partech yılda 6 milyon metrekare üretim, yaklaşık 15 milyon metre de ithalat yapmaktayız. Üretimlerimizin yüzde 90ını ihraç etmekteyiz. Teknik tekstil üretimlerimizin ise yüzde 40ı ihraç, yüzde 60ı ise iç piyasaya sunulmaktadır.
TEKSTİLDEN KAÇIŞLARA RAĞMEN YATIRIM
Firmalarımızdan bir diğeri, Parlamış İplik boyahanemiz 300 ton/aylık kapasitesi ve son teknolojisiyle Bursamızın ve ülkemizin önemli firmalarına hizmet eden tedarikçi bir iplik boyahanesi konumundadır. Özellikle teknoloji ve kapasite anlamında Bursanın güçlü boyahanelerinden bir tanesidir. 2009 yılının 10. ayından 2010un 5. ayına kadar tüm makine parkımızı tamamen yeniledik. Herkesin tekstilden çıkmayı düşündüğü bir dönemde biz tekstile büyük yatırım yaptık ve yeni bir ivme kazandırdık. Bu bizim tekstile olan inancımızı gösteriyor.
Aile olarak tekstile inanıyoruz çünkü bildiğimiz iş bu. Gözümüzü açtığımız meslek bu ve her ne şekilde olursa olsun, bir İtalya gibi, geleceği de olan bir meslek. Her yerde söylediğim bir söz var "Adem ve Havva gibi giyinme modası olmadığı sürece tekstil var olacaktır. Tekstil olduğu sürece de Parlamış hep öncü vasfıyla bu sektörde yerini muhafaza edecektir. Çünkü aile şirketi olmamıza rağmen kurumsal bir yapıya sahibiz. Bizim profesyonel kadrolarımız, bizler işin başında olmasak dahi Firmalarımızda çalışan insanlara ekmek vermeye devam edecektir buna da inanıyorum. İşletmelerimizin sonsuza kadar yaşamaları ve yaşatmaları en büyük dileğimiz. Firmalarımızı, rakiplerimizden ayıran en büyük özelliğin Ar-Ge ve inovasyona çok değer vermemizden ve yenilikçi yapımızdan kaynaklandığını düşünmekteyim, daima yapılamayanları yapan bir firma olduk.
Dünyada bugün bakarsanız İtalya niye tekstilden ekmek yiyor. İtalya kimsenin yapmadıklarını yapıyor da ondan. Biz firma mentalitesi olarak İtalyanları örnek alıyoruz. Sürüden koparak kimsenin yapmadığını yapmaya çalışıyoruz. Herkesin gördüğü herkesin bildiğini değil, çünkü herkesin gördüğünü herkesin bildiğini zaten piyasa fiyatlandırıyor, siz üzerine bir şey daha koyamıyorsunuz. Ama kimsede olmayan yeni bir ürünün fiyatı da olmuyor, işte kazanç orada. Tabii, bu söylendiği kadar kolay olmuyor elbette. Ar-Ge maliyetleri çok yüksek, 100 tane numune yapıyorsak 99 tanesini çöpe atıyoruz bazen, ama, o bir tanesi 99 tanenin masraflarını çıkartıyor. Buna inanmak lazım, o yüzden Ar-Ge personelimizi esnek bırakıyoruz, bizler de birer ar-ge personeli gibi çalışıyoruz, Televizyon izlerken bile orda gördüğümüz bir desenden esinlenebiliyoruz, acaba bu moda sektörüne adapte edilemez mi diyoruz.
Nerdeyse duvar kağıdından bile desen çıkaracak noktadayız. Her baktığımızı, mesleki açıdan bir değerlendirmeye tabi tutuyoruz. gün 24 saat çalışıyoruz. Salt amaç kapasiteyi üçe beşe ona katlamak değil inovativ işler yapmak ve katma değeri yüksek ürünler üretmek. Yani kar marjımızı arttıracak süreçleri iyileştiriyoruz.
Biz global krizle birlikte süreçleri daha verimli kullanmayı sokağa attıklarımızı tekrar geri kazanmayı öğrendik. Farklı OSBlerde arsalarımız var, imkanlarımız yatırım için müsait ama amaç kapalı alan büyütmek değil, amaç yeni en son teknolojilerle en yüksek katma değeri üreten ve yöneten bir sürece sahip olmak.
AR-GE VE İNOVASYANA DAYALI ÜRETİME DEVAM
Parlamış Tekstil, dönülmez bir yola girdi ki bu Ar-Ge ve inovasyona dayalı üretim. Kimsenin yapmadığı katma değeri yüksek, ekonomik getirisi yüksek, üretimi bilgiye, tecrübeye, teknolojiye dayalı üretim anlayışına devam etmek, bizim idealimiz bu. Örneğin Hong Honga mal satıyoruz. Çinin hemen yanı, neden Çinden mal almıyorsunuz dediğimiz zaman, Çinde sizin ürünlerinizin kalitesini bulamıyoruz diyorlar. Bu çok gurur verici bir şey. Gelelim İtalyaya. İtalya modanın merkezi hele ki oraya mal vermemiz bizleri ayrıca gururlandırıyor. İtalyanlar, kendi kalitelerinde fakat Türk tekstilcisinin fiyatlarında ürünle karşılaştıkları vakit hayretler içinde kalıyorlar. Çünkü bir İtalyan, bir Fransız, bir İspanyol, bizden aldığı ürünün üzerine etiket koyduğu zaman, İtalyan kumaşına göre bire iki kazanıyor.
Sayı: 744 - Sayı'nın Kapağı