Artık merkez bankaları tarafından sınırsız para yaratıldığını bilmeyen bir insan yeryüzünde kalmamıştır. Bugün zirai üründen, petrokimyasallara, metalden, taş-toprak ürünlerine aklınıza gelen her şeyin fiyatının sürekli arttığı bir dönemi yaşamaktayız. Bugün ABD’ deki emlakçıyla, Bangladeş’ teki aynı duygu ve düşüncededir. İmalat sektöründe de dünyanın her notasında üreticiler benzer fikirleri paylaşmaktadır. Ürettiğini, sattığını yerine koyamayan iş alemi bir yana, tüketici de alım gücünün kaybolmasından şikayetçidir. Çalışanlar mevcut kazançlarıyla eski refah seviyelerinden uzak bir hayatı yaşamak durumunda kalmıştır. Dünyada gıda fiyatlarında yaşanan mantıksız yükselişler insanları ümitsizliğe sevk etmektedir.
Bu dönem nasıl sonuçlanacaktır,  göreceğiz?
Gelinen noktada farklı tartışmaların cereyan ettiğini görüyoruz. Bazı analistler teknolojik gelişmelerin, para basımının çok üzerinde etkisi olduğunu iddia etmektedir. Verim ve bilginin artmasıyla bir teknolojik sıçramanın içinde olduğumuzu ve mevcut ekonomik dinamiklerin sürdürülebileceğini savunmaktadır. Gerçekten de özellikle bilişim, biyoteknoloji ve bireye donanım kazandıran alanlarda çok büyük atılımlar mevcuttur. İnsanın, ömrünü uzatacak, bırakın yerküreyi uzaydan bile faydalanılmasını sağlayacak, bilginin hızlı bir şekilde paylaşılması ve işlenmesiyle topyekün bir hamleye imkan verecek alanlarda gelişmelere şahit olunmaktadır. Bu gelişmelerin, 2000’li yılların başında evlerin garajlarında kurulan internet şirketlerine benzer ufak ancak çok kabiliyetli insan kaynağından oluşan girişimlerle gerçekleştiği görülmektedir. Bu insanlar ki, kazandıkları milyarlarca dolarları bir anda insanoğlunun bir sorununun çözülmesi için tereddüt etmeden harcayabilmektedir. Bizim gibi toplumlar için çok uzak olan bu anlayış dünyada yeni bir dalga oluşturmak üzeredir.Bu şekilde parasal ve bilgi gücünü eline geçirmeye başlayan nesil, tüketim seviyesini asgaride tuttuğu bilinmekte ve gelecekte etki alanlarında olacak grupların da tüketim seviyelerinde azalamaya neden olabileceği tahmin edilmektedir. 
Para basılmasına bağlı varlık değerlerindeki şişmeden bağımsız kendi dünyalarında günü yirmi dört saatten daha uzun yaşayan bu teknoloji geliştiriciler, varlık balonunun sönmesinden sonra geleceğin itici gücü olacaklardır. Bugün başlayan tartışmada iki tarafından haklı olduğuna inanıyoruz. Ancak beklentimiz çılgınca para basımının bedelini ilk olarak ödeyeceğimiz, bunu hazmettikten sonra teknolojik zıplamayla daha önce yaşanmamış  bir gelişmeyi şahit olacağımızdır.