Rekabet gücümüz eridi
Son yazılarıma baktım, ya zihniyetten ya da siyasetten bahsetmişim. Yani gazete yönetimi, yavaş yavaş sinirlenmeye başlamıştır, "bu adam neden ekonomi yazmıyor?" diye...
Ama bugünkü yazımın içeriği ekonomi olsa da, temel sorunlar hakkında yazdıklarım çözülmeden, çözülebileceğini de sanmadığım bir içeriği var.
Merkezi Lozan'da bulunan Yönetim Geliştirme Enstitüsü (IMD)'nce her yıl yayımlanan "Dünya Rekabet Raporu"nda yapılan dünyanın en rekabetçi ülkesi sıralamasında Türkiye 2006 yılı elde ettiği 43.lükten 48.liğe geriledi. Ülkelerin, şirketlerin rekabet gücünün korunmasını sağlayan ortamı yaratma ve koruma kabiliyetinin incelendiği raporda ülkeler, performansları 323 kritere göre değerlendirilerek sıralanıyor.
Yani, Türkiye bir yıl içersinde rekabet etme gücünden kaybetmiş...
Beş basamak aşağıya düşmüş...
IMD'ye bağlı Dünya Rekabet Merkezi Direktörü Prof. Stephane Garelli, raporu değerlendirirken 40 ülkenin, ABD'ye göre rekabet gücünü ya artırdığını ya da koruduğunu belirterek "Sadece 15 ekonomi zemin kaybediyor" dedi.
Performansları kötüleşen ekonomilerin arasında Türkiye'nin adını da veren Prof. Stephane Garelli şunları söyledi:
"Endonezya, İtalya, Arjantin, Brezilya, Meksika, Türkiye, Filipinler ve Fransa, ligin üst sıralarındaki ülkelere göre zemin kaybetme eğilimini gösterdi. Bazı reel ve spesifik rekabet avantajlarına karşın bu ülkeler, genel performanslarını iyileştirmezse er ya da geç dünya rekabet alanındaki konumlarını yitirecekler."
Ekonomik gücün yeni ülkelere kaymakta olduğuna işaret eden Garelli, Çin, Rusya ve Hindistan'ın rezervlerindeki büyük artışa dikkat çekerek Güney Asya, Hindistan, Çin, Rusya ve Körfez ülkelerinin şirketlerinin dünya çapında varlık alımlarına yöneldiklerini vurguladı.
Biliyorsunuz, son yıllarda Japonya'daki faizin sabit kalması ile ucuz finansman sayesinde içinde Türkiye'nin de bulunduğu "gelişen pazarlar" lehine bir yapı mevcut durumda idi.
Son iç krizlere rağmen, çok sallanmamamızın bir sebebi de bu yapı zaten. Ama, zemin kaybeden ülkelere baktığımızda, yine Türkiye var, ama en önemlisi finans piyasalarının durumdan kaynak elde eden diğer ülkeler de var.
Yani, gerek özelleştirmelerden, gerekse ülkenin artan milli hasılasından belli oranda iç dinamiklerin değişmesine yönelik reformlarda kullanılmak üzere kaynak ayırtmazsak, dış dünyamızdaki bu olumlu gelişim bittiğinde, ülkede üretim yapmak çok zorlu bir hal alacak.
Yıllardan beri yazıyorum, 2040'da dünyanın G7'si içersinde Çin,Hindistan ve Rusya muhakkak olacak...Ve bu bir yılda olmayacak, bu istatistikler gözümüzün önünde oluşurken, bir gün gelecek ve bu sonuçla karşılaşacağız.
Bu sebeple, rekabet gücümüzü neden kaybettiğimizi iyi analiz etmeli, geleceğe dönük üretim gücümüzü ve katma değerimizi hangi yollarla kalıcı olarak artırırız onun yolları aranmalı.
Bursa, dış dünya ile rekabet eden bir kent.
Türkiye'nin lokomotifi, bu sebeple bunu herkesten önce yapmalı.

Sayı: 577 - Sayı'nın Kapağı