Neden "Üçgen
Yeni seçilen Cumhurbaşkanı, Amerika Birleşik Devletleri (A.B.D.) ziyaretine çıktı. Doğal olarak, ziyaretin en önemli durağı A.B.D. Başkanı ile Beyaz Saray'da yapılan görüşmeydi. Devletin uçağına doldurulan gazeteci ordusu çok önemli yorumları canlı yayınlarda aktardı. Millet olarak Süper Güç tarafından stratejik ortak olarak anılmaktan memnuniyet duyduk.
Şüphesiz, gezinin ilginç başka bazı durakları da vardı. Mesela, Cumhurbaşkanı'nın A.B.D. Merkez Bankası diye nitelenen Federal Reserve System'ın merkezini ziyareti gibi Bu enteresandı çünkü Cumhurbaşkanı yıllarca Federal Reserve (FED) System'ın temelinde oturan parasal düzeni eleştirerek buralara gelen siyasi hareketin önderlerindendi. Bu ziyaret neden gerçekleşti, anlamak mümkün değildir. Bugün kredi krizinin ilk adımlarına şahitlik ederken medyanın da etkisiyle herkesin gözü Federal Reserve'de, faizleri düşürünce kriz bitecek şeklinde yaygın bir beklenti var. Burada önemli iki husus gözden ırak tutuluyor.
1- FED, üçyüz gerçek kişi ve bankanın hisse başına 100 USD ödeyerek kurduğu özel bir kurumdur ve her durumda zarar etmemesi gerekmektedir.* Ayrıca, FED "Sarı Sayfalar"da yeri olan bir kurumdur. Kesinlikle bir devlet kurumu değildir.**
2- FED, trend oluşturucu değil reaksiyoner bir kurumdur.
Sonuç şudur; FED kendi çıkarlarını düşünen kişilerce yönetilmekte ve gelişmelere göre hareket etmektedir. Piyasa faizi düşürünce FED faizi düşürmekte, yükseltince yükseltmektedir. FED' in krizi önlemek için piyasaya verdiği likiditeye gelince; kurum sadece AAA ratingine sahip kağıtları alarak karşılığında kısa vadeli borç vermektedir. FED hiçbir şekilde risk almamakta ve bu işten önemli bir kar sağlamaktadır. FED' in yöneticileri hissedarlarına karşı sorumluluklarını yerine getirmektedir.
Şüphesiz küresel bir kriz anında FED yöneticilerinin ilk hedefi zarar etmeden kurumu ayakta tutabilmek olacaktır. Değerini yitirmiş hiçbir varlığa karşılık likidite sağlamayacaktır.
İşte bu FED yöneticilerini ziyaret eden Cumhurbaşkanı, onlarla gerçekleştirdiği sıcak temasların sonrasında, onları Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın ABD'nin başkentinde kısa bir süre önce açtığı resim sergisine davet etmiş. Bildiğimiz kadarıyla Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın elli civarında tabloyu içeren bir koleksiyonu var. Ağırlıklı olarak Cumhuriyet dönemine ait bu esereler yeni kıtaya gönderilmek suretiyle bir kültürel etkinlik düzenlenmiş durumda. Sergiyi gezerken Cumhurbaşkanı, FED Başkan Yardımcısı'na, boğazdaki yalıları göstererek, "İşte biz bu evlerde yaşardık demiş." Merkez Bankası'nın koleksiyonunda Fikret Mualla, İbrahim Çallı, Abidin Dino gibi sanatçılara ait tablolar var. Ama en eski tablonun Halil Paşa'nın 1925te yaptığı "Mısır'da Yelkenliler olması lazım
Heyet, Alaettin Aksoy'un "Üçgen" isimli tablosunun yanına geldiği zaman nasıl bir yorum yaptı acaba? Bu noktada neden ve ne zaman "Üçgen" tablosunun Merkez Bankası'nın envanterine alınmış olabileceğiyle ilgili bir tahmin yapmak istiyoruz. Üçgen, para ve sermaye piyasalarında konsolidasyonu veya trend dönüşlerini temsil eden bir formasyondur. Yapı, her halukarda önemli değişimlerin öncesinde kendini gösterir. Birinci sorunun cevabı bu olmalıdır. İkinci soru, sözü edilen tablo eskiden alınmış olmalı. Çünkü yeni dönemde alınsaydı sanırız tercih, Aksoy'un en ünlü tablolarından biri olan "Gusül" olurdu. Bu yazıyla, 08 Ağustos 2006'da yayınlanan "Ya üçüncüsünde ne olacağız?" başlıklı yazımızın sonunda okura verdiğimiz "O gün geldiğinde bu köşede Fikret Mualla, İbrahim Çallı gibi ressamları konu alan bir yazı kaleme alınacak" sözümüzü tutmuş oluyoruz. Peki "O gün"ün anlamı nedir? Dilerseniz konuya gelecek günlerde devam edelim.
*http://www.apfn.org/APFN/fed_reserve.htm
**http://www.libertyunbound.com/archive/2004_10/woolsey-fed.html
Yeni seçilen Cumhurbaşkanı, Amerika Birleşik Devletleri (A.B.D.) ziyaretine çıktı. Doğal olarak, ziyaretin en önemli durağı A.B.D. Başkanı ile Beyaz Saray'da yapılan görüşmeydi. Devletin uçağına doldurulan gazeteci ordusu çok önemli yorumları canlı yayınlarda aktardı. Millet olarak Süper Güç tarafından stratejik ortak olarak anılmaktan memnuniyet duyduk.
Şüphesiz, gezinin ilginç başka bazı durakları da vardı. Mesela, Cumhurbaşkanı'nın A.B.D. Merkez Bankası diye nitelenen Federal Reserve System'ın merkezini ziyareti gibi Bu enteresandı çünkü Cumhurbaşkanı yıllarca Federal Reserve (FED) System'ın temelinde oturan parasal düzeni eleştirerek buralara gelen siyasi hareketin önderlerindendi. Bu ziyaret neden gerçekleşti, anlamak mümkün değildir. Bugün kredi krizinin ilk adımlarına şahitlik ederken medyanın da etkisiyle herkesin gözü Federal Reserve'de, faizleri düşürünce kriz bitecek şeklinde yaygın bir beklenti var. Burada önemli iki husus gözden ırak tutuluyor.
1- FED, üçyüz gerçek kişi ve bankanın hisse başına 100 USD ödeyerek kurduğu özel bir kurumdur ve her durumda zarar etmemesi gerekmektedir.* Ayrıca, FED "Sarı Sayfalar"da yeri olan bir kurumdur. Kesinlikle bir devlet kurumu değildir.**
2- FED, trend oluşturucu değil reaksiyoner bir kurumdur.
Sonuç şudur; FED kendi çıkarlarını düşünen kişilerce yönetilmekte ve gelişmelere göre hareket etmektedir. Piyasa faizi düşürünce FED faizi düşürmekte, yükseltince yükseltmektedir. FED' in krizi önlemek için piyasaya verdiği likiditeye gelince; kurum sadece AAA ratingine sahip kağıtları alarak karşılığında kısa vadeli borç vermektedir. FED hiçbir şekilde risk almamakta ve bu işten önemli bir kar sağlamaktadır. FED' in yöneticileri hissedarlarına karşı sorumluluklarını yerine getirmektedir.
Şüphesiz küresel bir kriz anında FED yöneticilerinin ilk hedefi zarar etmeden kurumu ayakta tutabilmek olacaktır. Değerini yitirmiş hiçbir varlığa karşılık likidite sağlamayacaktır.
İşte bu FED yöneticilerini ziyaret eden Cumhurbaşkanı, onlarla gerçekleştirdiği sıcak temasların sonrasında, onları Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın ABD'nin başkentinde kısa bir süre önce açtığı resim sergisine davet etmiş. Bildiğimiz kadarıyla Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın elli civarında tabloyu içeren bir koleksiyonu var. Ağırlıklı olarak Cumhuriyet dönemine ait bu esereler yeni kıtaya gönderilmek suretiyle bir kültürel etkinlik düzenlenmiş durumda. Sergiyi gezerken Cumhurbaşkanı, FED Başkan Yardımcısı'na, boğazdaki yalıları göstererek, "İşte biz bu evlerde yaşardık demiş." Merkez Bankası'nın koleksiyonunda Fikret Mualla, İbrahim Çallı, Abidin Dino gibi sanatçılara ait tablolar var. Ama en eski tablonun Halil Paşa'nın 1925te yaptığı "Mısır'da Yelkenliler olması lazım
Heyet, Alaettin Aksoy'un "Üçgen" isimli tablosunun yanına geldiği zaman nasıl bir yorum yaptı acaba? Bu noktada neden ve ne zaman "Üçgen" tablosunun Merkez Bankası'nın envanterine alınmış olabileceğiyle ilgili bir tahmin yapmak istiyoruz. Üçgen, para ve sermaye piyasalarında konsolidasyonu veya trend dönüşlerini temsil eden bir formasyondur. Yapı, her halukarda önemli değişimlerin öncesinde kendini gösterir. Birinci sorunun cevabı bu olmalıdır. İkinci soru, sözü edilen tablo eskiden alınmış olmalı. Çünkü yeni dönemde alınsaydı sanırız tercih, Aksoy'un en ünlü tablolarından biri olan "Gusül" olurdu. Bu yazıyla, 08 Ağustos 2006'da yayınlanan "Ya üçüncüsünde ne olacağız?" başlıklı yazımızın sonunda okura verdiğimiz "O gün geldiğinde bu köşede Fikret Mualla, İbrahim Çallı gibi ressamları konu alan bir yazı kaleme alınacak" sözümüzü tutmuş oluyoruz. Peki "O gün"ün anlamı nedir? Dilerseniz konuya gelecek günlerde devam edelim.
*http://www.apfn.org/APFN/fed_reserve.htm
**http://www.libertyunbound.com/archive/2004_10/woolsey-fed.html
Sayı: 610 - Sayı'nın Kapağı