İç piyasalardaki ekonomik durum yaklaşan seçim at­mosferinin etkisi altında şekillenirken, dünyadaki ekonomik gelişmeler es geçiliyor.

Oysa ülkemizi de yakından ilgilendiren o kadar ilginç gelişmeler oluyor ki.

Bunların en önemlilerinden birisi petrol üreten ülke­lerin petrol üretimini yavaşlatarak sevkiyatını kesmesi.

Mayıs ayı sonunda yeni petrol fiyatları şekillenene kadar bu böyle devam edecek ve petrolün varil fiyatla­rında önemli artışlar olacak.

İkinci gelişme ise küresel imalat sektöründe. Özellikle ülkemizin ihracat pazarlarının bulunduğu Avrupa Birliği ülkeleri ile İngiltere’deki imalat sektöründe yaşanan da­ralma ve paralelinde talep daralmasının ihracatımızı et­kileyeceği belirtiliyor.

Elbette bu paramet­reler dünya üretim sek­törünü izleyen satın alma yöneticileri en­deksi PMI verilerine da­yalı bir gerçek.

Bu daralmanın küre­sel boyutlarda olduğu, Çin ve Güney Kore gibi dev ekonomileri de et­kisi altına aldığı ger­çeği ortada.

Kapitalizmin sürekli büyüme arzusu, artık nereye kadar büyüyecekse, büyü­menin de bir sonu olmalı diye düşünüyorum ama şu anda yaşadığımız bir gerçek.

Bir başka taraftan küresel ekonomik savaşlar bütün hızı ile devam ediyor. Özellikle ABD ve ÇİN arasında kı­zışan ve Çin’in para birimi Yuan üzerinden Brezilya ve Fransız Total şirketi ile anlaşma yapmasının ardından ABD, Çin’in Uygurlara uyguladığı baskı politikasını ba­hane ederek yaptırım uygulamaya başlayarak Hindis­tan’ı da yeni ekonomik partneri olarak görmeye başladı.

Evet bir taraftan Avrupa’da Ukrayna ve Rusya arasın­daki savaş, Rusya’nın ABD aleyhindeki politikalara taraf olması, kendine ekonomik ve siyasal alanda yeni saha­lar açması çok enteresan gelişmeler, ortam hareketli.

Ülkemize gelince, herkes seçimleri bekliyor. Bizler de bekliyoruz ama ülkemizde meydana gelen deprem fe­laketi ve ağır üzüntü verici sonuçlarının üzerine bir de ekonomik yükler eklenecek.

Bizler sade vatandaş olarak liderlerimizden seçim sı­rasında sağduyu ile barışçıl ve sükûnetli bir dil bekliyo­ruz.

Zira 50 binden fazla insanımızın öldüğü, 200 bin insa­nımızın yaralandığı, 13 milyon insanımızı evsiz barksız bırakan bu yas günlerinde ve de içinde bulunduğumuz mübarek günlerin hatırına “lütfen” diyorum.

Son olarak dünyayı tehdit eden en büyük tehlike ise küresel ısınmanın getirmiş olduğu kuraklık. Kargaşanın arttığı bir dünyada insanlığın aklını başına alıp barışçıl yollardan çözüm üretmesi en büyük temennim.

Atatürk’ün o güzel vecizesi ile “YURTTA SULH Cİ­HANDA SULH” diyorum.