Geçen hafta sizlere, Polonya'nın Kotowice kentinde, dünyanın 200 ülkesi yetkililerinin, Paris Taahhütnamesi kapsamında öngörülen yaptırımları değerlendirmek üzere, yeniden bir araya geldiklerini duyurmuştum.
İşte bu biraraya gelmede ülkeler, 2015 Paris Taahhütnamesi kurallarına yeni bir nefes aldırma yolunda, yeniden masaya oturdular ve insanlığın yüz yüze kaldığı büyük doğa felaketine, iklim değişikliğine neden olan, atmosfere bırakılan sera gazı salınımlarının azaltılması yolunda neler yapabildiklerini önlerine açtılar. Ama ilk tespitleri, 3 yıl önce Paris'te taahhüt ettikleri, atmosfere bıraktıkları sera gazı üreten fosil yakıtların kullanımını, 30'lu yılların sonuna kadar yarıya düşürme yolundaki taahhütlerinde etkili adımlar atılmadığı, ülkelerin bu kararlarını erteledikleri yolunda oldu.
Aslında Paris Taahhütnamesi içeriğinde yer alan kurallar demeti, insanlığın geleceğinin güvence altına alınmasını hedefliyor, uygulamanın ertelenmesi ise doğa felaketlerinin önünü açıyor. Ama ne yazık ki, birçok ülke bu yoldaki uygulamaları erteliyor, hatta bazıları belki biz de onların içindeyiz, Birleşmiş Milletlerin her vesile ile küresel ısınmayı dünya gündeminin ön sıralarına oturtmasına rağmen, henüz bu anlamda uyanmamışlar bile!
Toplantıda konuşan ülke sorumluları, sera gazı salınımlarının nasıl azaltılacağı yolunda konulan kurallar üzerinde hemfikirler, fakir ülkelerin bu uygulamalar için finansal desteğe gereksinimleri olduğunu da biliyorlar. Halen küresel ısınmanın bugünkü haliyle bile, deniz seviyelerinin yükselerek sular altında kalıp zarar gören, görecek olan ülkelerin desteklenmesi gerektiğini de.
Toplantı sürecinde yapılan tüm konuşmaların temel hedefi, "hepimiz bu çabaların içinde olmak zorundayız, hepimiz geleceğimize cesaretle bakmak zorundayız ve insanlığın yer küre üzerinde varlığını devam ettirmesi yolunda adımlar atmak zorundayız''olmuş.
Bu arada uzmanlar da yaptıkları bazı araştırmaları katılımcıların önüne serdiler, örneğin güney Kaliforniya'da yaşanan ve çok büyük bir felakete neden olan orman yangının, gene ABD'nin güney eyaletlerinde yaşanan büyük sel felaketinin küresel ısınmanın sonucu olduğunu açıkça beyan ettiler ve eklediler, bu büyük felaketler, ülkeler bu vurdumduymazlıklarına devam ettikleri sürece, büyüyerek artacaktır, biliyorsunuz geçen hafta da Endonezya yaşadı bu felaketi
Evet dünya bunları konuşurken biz ne yapıyoruz, neler yaşıyoruz, gelin göz atalım;
Tabii hemen bu kış yaşamakta olduğumuz, nefes almamızı bile zorlaştıran soluduğumuz havanın kirliliği önümüze çıkıyor. Biliyorsunuz Bursa, kent içinde, özellikle kış aylarında solunan havanın temizlenmesi konusunda etkin çalışmalar yaptı geçmişte. Rahmetli Teoman Özalp döneminde, Güney Afrika'dan karbon salınımı az kömür ithal edildi, Keles kömürü kullanımı engellendi, ben görevi devraldığımda bu kullanım bir süre devam etti ve benim girişimlerim sonucunda Bursa doğalgaz ile tanıştı, kullanımı yaygınlaştı ve kent içinde soluduğumuz hava rahatsızlık yaratmayacak kadar temizlendi. Ancak, ağırlıklı olarak bu kış aylarında kaliteli kömür fiyatlarındaki yükseliş ve gelir düzeyi düşük vatandaşlara ücretsiz kömür dağıtımı, düşük kaliteli kömürün yoğun kullanımını ön plana çekti ve nefes almayı bile zorlaştıran hava kirliliğine neden oldu, kentimizin üzeri siyah bir örtüyle kaplandı. Tabii bu durumda bizler, önce kendi sağlığımız için temiz hava diyoruz, bu hava kirliliğinin iklim değişikline de neden olacağını aklımıza bile getirmiyoruz.
Bir şikayetimiz de yaz aylarında çöp depolama alanından yayılan metan gazının kokusu, oysa metan gazı da çok etkin bir iklim değişikliği motoru, bunun da farkında değiliz.
Bu arada halen ülkemizde kömürle çalışan 40 enerji santralı mevcut, 9 tanesi de yapım aşamasında. Planlama safhasında 14 santral daha var, DOSAB ta bunlardan biri???
Aslında bu sene doğa bizim de kulağımızı çekmeğe başladı, Bodrum, Adana Ovası, Antalya sular altında kaldı, Akdeniz üzerinde oluşan korkutucu boyutlardaki bir fırtınadan uzak kaldık, Yunanistan'a da uğramadan teğet geçti.
Evet bu okuduklarınızı değerlendirmenize sunuyorum ve soruyorum, İklim Değişikliği felaketinin gelmekte olduğunun bizim de farkına varmamız, yaşantımızı onu yavaşlatma yolunda bir düzene sokmamız gerekmiyor mu?
Ben EKOHABER ailesinin, tüm okurlarımın, sevgili Bursalıların yeni yılını kutluyorum, sağlık, mutluluk ve güzellikler dolu günler diliyorum.

Sayı: 1181 - Sayı'nın Kapağı