İki örnek insanımız
Katıldığım iki toplantıda, yaşam öyküleri "örnek insan olarak anlatılan 2 insanı, sizlerin de tanımasına vesile olmak, dinlerken yaşadığım heyecanı sizlerle paylaşmak için bu haftaki yazıma misafir ediyorum.
Bunlardan ilki MEHMET KUŞMAN, kendisini Bursa TED Kolejinin düzenlediği uluslararası bir eğitim toplantısında, "Eğitim Ortamlarının Gelişiminde Öğretmenin Rolü başlıklı sunumu yapan Sayın İbrahim Betilin bir örneklemesiyle tanıdık.
Bu örnekleme, öğrenmede "merak dürtüsünün önemini vurguluyordu.
Öykü şöyle;
Mehmet Kuşman, Vanın Gürpınar İlçesinde 2700 yıl önce inşa edilen ve Urartu Medeniyeti tarafından eyalet merkezi olarak kullanılan Çavuştepe Kalesinde 42 yıldır bekçilik yapıyor, 25 yıllık gönüllü bir çaba ve yaz aylarında kazı için gelen bilimcilerin yardımıyla Urartucayı öğrenmiş. Bu dili öğrendikten sonra kale duvarlarında, Van Müzesinde ve bölgedeki çeşitli tarihi eserler üzerinde bulunan bütün yazıları okuyan, Urartular hakkında ne kadar kaynak varsa arayıp bulan Kuşman, artık kendisini Urartu gibi hissettiğini söylüyor.
Mehmet Kuşman, ortaokul mezunu, hiçbir yabancı dil bilmezken, Urartu dilini tek başına öğrenmiş ve dünyada Urartu dilini bilen, Urartuca konuşabilen 38 kişiden biri olmuş. Merak eden insan için kaynakların ne kadar zengin olduğunun ve neler yapabileceğinin en önemli göstergelerinden biri Mehmet Kuşman.
Urartu Medeniyeti M.Ö 800 yılında çıktığı tarih sahnesini M.Ö 600 yılında terketmişti. Vanın Gürpınar ilçesine bağlı Çavuştepe beldesinde Kral II Sarduri tarafından yaptırılan Sarduruhinili Kalesinin bekçisi olmuş Mehmet Kuşman.
Yalnızlığını, kale bekçiliğindeki 42 yıllık yalnızlığını kendi kelimelerinden öğreniyoruz Kuşmanın:
"Yalnızdım, burada ben, yalnızdım. Özellikle kış döneminde bir ben kalırdım, bir de kale. Kitap okudum ilk yıllar, bol bol kitap okudum. Bu beni Urartucayı öğrenmeye itti. İlk olarak kazı ekiplerinde bulunan hocalardan yardım istedim ama pek öğrenebileceğime inanmadılar. İnatçılığımı görünce birkaç kitap verdiler, dille ilgili. Önce harfler üzerinde çalışmaya başladım. Urartu dilinin İnguş-Çeçen dil ailesinden olduğunu öğrenince o dillere ait birkaç kitap aldım, Urartuca ile bu diller arasındaki benzerlikler Urartucayı öğrenmemi kolaylaştırdı. Başlangıçta bu yazı çok mu zor, diye sormuştum kazı başkanı bir profesör hocaya. Evet çok zor, ne yapacaksın, diye sordu biraz da kızarak. Öğrenmek istiyorum, deyince, haydi oradan, diye beni başından savdı. Biraz zoruma gitti açıkçası ama vazgeçmedim, iyi ki vazgeçmemişim. Şimdi ben o kadar Urartulaştım ki gözlerimi kapadığımda bile onları görebiliyorum.
Mehmet Kuşman bugün sadece Urartu dilini öğrenmekle kalmıyor, Urartu dilinde tanrı ve kral isimleri yazan objeler yapıyor ve turistlere satarak para da kazanıyor.
Eğer imkan verilirse Urartu dilini de öğretmek istiyor.
Kuşmanın öyküsü, çevremizdeki kaynakların zenginliğini farkedip, içimizdeki merak dürtüsü ile bunları anlamaya ve kullanmaya başladığımızda, kendimizi nasıl değiştirebileceğimizi, nasıl geliştirebileceğimizi gösteren özgün bir örnek.
Türkiye Milli Olimpiyat Komitemiz, her yıl, Uluslararası Olimpiyat Komitesinin paralelinde ve standartlarında Fair Play ödülleri dağıtır. Türkiyenin her tarafından gönderilen, toplumsal ve sportif fair play davranış adayları, komitenin değerlendirme ve seçim grubu tarafından incelenir ve derecelendirilir. Ben bu grup içindeyim, adaylar arasında yaptığım incelemede, toplumumuzun halen kanayan bir yarasına neşter vuran bir örnek insan dikkatimi çekmişti, Diyarbakır Kasaplar Odası Başkanı SAİT ŞANLI, tek başına başardığı eylem, Güneydoğuda 5 yılda 417 kan davasını barışla sonuçlandırması.
Sait Şanlı, kan davaları için insanların öldürüldüğü Güneydoğu Anadoluda "Barış Elçisi olarak tanınıyor, saygın kişiliğiyle, insanları ikna etmedeki başarısıyla, arabulucu olarak devreye girip kan davalarını bitiriyor, 5 yılda 417 kan davasının barışla sonuçlanmasını sağlıyor.
Güney Amerika ülkesi Şilide de, feodal yapı nedeniyle çözülemeyen kan davaları süregeliyormuş. Sait Şanlının bu alandaki başarısı taa Şilide duyulmuş, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve gazetecilerden oluşan bir heyet Diyarbakıra gelmiş, Sait Şanlı ile görüşmüş ve kendisini Şilideki kan davalarının çözülmesine yardımcı olması için ülkelerine davet etmiş.
Bunları okuduğunuzda belki takdir eder, aferin adama diyebilirsiniz, ama bir an için, yılda neredeyse 80-100 kan davasını barışla sonuçlandırdığını düşünürseniz, bırakın kan davasını, normal bir hukuk davasının bile mahkemelerimizde yıllarca sürdüğünü anımsarsanız, kişinin başarısını, üstlendiği toplumsal görevin büyüklüğünü heyecanla alkışlarsınız.
Ben bu öyküleri dinlerken, bu iki örnek insanımızı, toplum kahramanlarımızı tüm kalbimle alkışladım, hergün gazete sayfalarını dolduran çirkinliklerle kararan ruhumuzu, parıltılarıyla aydınlatan nice Mehmet Kuşmanlara, Sait Şanlılara sahip olduğumuzu anımsamanın huzurunu yaşadım ve sizlere de yaşatmak istedim.

Sayı: 574 - Sayı'nın Kapağı