Hukuk yargılamasında, yani görülen hukuk davalarında tanık (şahit) dinletimi hususunda vatandaşın, olaya uzakların kafası hep karışıktır. Asliye Hukuk mahkemeleri ya da Sulh Hukuk, yine ihtisas mahkemelerinden İş mahkemesi, Aile mahkemesi, Ticaret mahkemesi gibi mahkemelerde davacı ya da davalı pozisyonundasınız. Karşı taraf (25) kişiyi tanık göstermiş. Ne olacak siz de mi o kadar kişiyi tanık göstereceksiniz? Ya da tanık olarak çağrıldınız. Gitmek zorunda mısınız? Gittiniz, illa olaya dair anlatımda bulunmak zorunda mısınız? Elbette cilt kitap kalınlığında teferruat bilginin bile az geleceği bu temel ve derin konuda ayrıntılara girmeden sadece temel bilgileri vermekle sınırlı kalacağız. Tanık; kavram olarak çekişmeli olan konu hakkında bilgi ve görgüsü bulunan üçüncü kişidir. Dolayısıyla davanın tarafları (davalı-davacı-müdahil kişiler) hukuk yargılamasının görüleceği mahkemede tanık olarak dinlenilemez. “Tanık gösteren taraf, dinleteceği tanıkların adı ve soyadı ile tebligata elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar ve her bir tanığın “hangi vakıa” hakkında dinleneceğini de dilekçesinde bildirir.” diyor kanun.

Öyle 25 kişinin ad soyad adresini, TC’sini ver, dinleteceğim de yetmez yani !  Tanık listesinde gösterilecek olan tanık sayısı hakkında herhangi bir sınırlama yoktur. Ancaak bu sadece bir bakış, “genel prensiptir.” doğrudur bir taraf, dilediği sayıda tanığın dinlenilmesini talep edebilir. Kural bu şekilde konulmakla birlikte davaya bakan hâkim, gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edindiği takdirde “ gösterilen diğer tanıkların tamamının dinlenilmesine gerek olmadığı veya bu hususun davayı uzatma amacıyla yapıldığı kanaat sonucuna varırsa, gerekçesini kararında belirtmek şartıyla bütün tanıkları dinlemeyebilir. Gerekçede, davayı uzatma niyetiyle hareket etmek isteyen tarafın bu konudaki çabalarını önleme yolunda, mahkemeye imkan tanındığı anlaşılmaktadır. HMK’nın (Hukuk Muhakemesi Kanunu) 240/2. maddesiyle tanıkların hangi vakıa hakkında dinleneceklerini açıklama görevinin tanığı gösteren tarafa ait olduğu da dikkate alınarak bu bağlamda, tanık listesinde gösterilen tanıklardan bir kısmının dinlenilmesiyle ispat edilmek istenen husus hakkında yeterli derecede sonuç alınmış ise diğer tanıkların dinlenilmemesine karar verilebilecektir. Avukatların, kendilerine tevdi edilen veya gerek görevleri, gerekse Türkiye Barolar Birliği ve barolar organlarındaki görevleri dolayısıyla öğrendiklerini açığa vurmaları yasaktır. İş sahibinin muvafakatini alarak bu hususlar hakkında tanıklık edebilirler. Ancak, avukat muvafakati almış olsa dahi tanıklık etmekten çekinebilir ve çekinme sebebiyle hukuki ve cezai sorumluluğu doğmaz. Yine nişanlı, karı koca, yakın akrabalık hısımlık, ticari sırrı saklama yükümlülüğü gibi durumlarda kişilerin tanıklık yapmama hakları kanun tarafından tanınmıştır. Mahkemeye çağrıldık. Gitmek zorundamıyız? gitmezsek ne olur?

Bu da en sık sorulanlardan. İlk sorunun cevabı kural olarak Evet. Askerlik gibi düşünebilirsiniz. Gitmek zorundayız, yoksa polis zoruyla götürülebiliriz. Gidince veya mahkemeye gitmeden mahkemeye dilekçe ile şahitlikten çekilme (nişanlılık, evlilik ve sair haller) durumu veya mazeretiniz varsa belgeleyip belirtebilirsiniz, belki de bu yolla çağrılmaktan kurtulabilrsiniz. Kurtulabilirsiniz diyoruz çünkü özellikle T.C. Mahkemelerinde “zamanın çoksa şahit ol” şeklinde haklı bir deyim olmuş, saatinde gününde alınmayan ifadeler nedeniyle tüm günün rezil olması söz konusu. Esasen tanıkların saatlerce kapıda bekletilmesi ve yol giderini bile karşılamayan bir dünya prosedüre tabi üç kuruşluk şahitlik ücretini alabilmeleri hususu memleketimizin kanayan bir başka yarası, üstelik devasa bir insan hakkı ihlali ama bu da ayrı bir konu. Mahkemeye gittiniz. Olay hakkında bilgi görgünüz yoksa hiçbir şekilde kimseden, hatta dava Avukatlarının, taraflarının, diğer şahitlerin hatta dava hakiminin, babanızın bile kurabileceği yasal olmayan etki ve baskılardan etkilenmemeye çalışın, neyse doğrusu açık kısa net dos doğru açıklayın. Kesinlikle size öğretilmeye çalışanı değil vicdanınız, aklınız, bilincinizle konuşun, hareket edin. Maazallah diğer türlü “yalancı tanıklık” hem büyük suç, hem de kara leke bir davranış. Sağlıcakla kalınız.