Çinli ihracattan kaçıyor
Düşük dolar kuru, Çinli ihracatçıyı da vurmaya başladı. Çinli imalatçılar, değerli Yuan nedeniyle ihracattan kaçıyor ve canlı iç pazara yöneliyor.
Başta tekstil, konfeksiyon, elektronik ve oyuncak sanayi olmak üzere hemen hemen tüm sektörlerin korkulu rüyası haline gelen Çin, 1 Ocak 2008'den itibaren hiçbir koruma önlemi olmadan Türkiye ve Avrupa ülkelerinin pazarlarına girebilecek.
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), serbest ticaret ilkelerine bağlı olarak 1 Ocak 2005'ten itibaren kotaların kaldırılmasını istiyordu. Ancak kotaların kaldırılması Çin ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki anlaşmayla tekstil ve konfeksiyon sektöründeki bazı ürünlerde 1 Ocak 2008'e ertelendi. Bu ertelemede Türkiye'nin anlaşmadaki, yerel üreticilerin olumsuz etkilenmesi halinde 3 yıl süre ile korunma ve gözetim önlemleri alınabileceği yönündeki maddeden hareketle uyguladığı ek önlemler etkili oldu. AB ile yapılan anlaşma sayesinde 44 kategoride koruma önlemi alan Türk tekstil ve konfeksiyon sektörü, 2005'te Çin nedeniyle büyük bir yıkım yaşamadı. Ancak 3 yıllık sürenin de sonuna gelindi. 1 Ocak 2008 itibariyle Türkiye ve AB ülkeleri Çin'e karşı tüm kotaları kaldıracak. Yani 1 Ocak'tan itibaren Çin malları, hem Türkiye'ye hem de Türkiye'nin en büyük pazarı olan AB ülkelerine serbestçe girebilecek.
Öte yandan, Çin'e karşı 3 yıldır 44 kategoride korunma ve gözetim uygulayan Dış Ticaret Müsteşarlığının, Çin'den yapılan ithalat konusunda çok dikkatli davranacağını ve şikayet halinde antidamping ve korunma-gözetim gibi mekanizmalarını hemen devreye alacağı belirtiliyor.
Bazı kesimler, kotaların kalkmasıyla birlikte Türkiye'de, tekstil ve konfeksiyon üretiminin daha da zorlaşacağını savunurken, Çin Fahri Konsolosu Nejat Yahya, değerli Yuan nedeniyle Çinli imalatçının da aynı Türk imalatçılar gibi dış satıma artık pek sıcak bakmadığını söyledi. Kişi başı milli geliri hızla artan Çinde, iç pazarın çok canlı olduğunu, ülkedeki üretimin yetmediği durumda ithalatın gündeme geldiğini belirten Yahya, geçen yıl Türkiyeden Çine çeşitli ürün gruplarında 1.5 milyar dolarlık ihracat yapıldığına dikkat çekti.
Kotalı Çin malları
Pamuklu mensucat, suni filament iplik mensucatı, yünlü mensucat, dokunmamış mensucat, selüloz türevlerinden sıvama mensucat, keten ve ramiden mensucat, anoraklar, gömlek, tişört, kazaklar, kolsuz ceket, dokunmuş kışlık pantolon (erkek/çocuk), gömlekler, fanila atlet, külot ve slip, gece gömleği vs., parka, anorak, rüzgarlık, pijama, astarlı spor kıyafeti, blazer, askılı tulum, kısa pantolon, şort, etek, takım elbiseler, dışı tek taraflı astarlı spor elbiseleri, palto yağmurluk ve ceket (erkek), palto pelerin, manto, yağmurluk ve kaban (kadın), önlük ve iş kıyafeti, örme palto, ceket, plazer, spor kıyafeti, örme bluz ve süveter (kadın), ipekten elbise, papyon ve kravat, eldivenler, çorap, külotlu çorap, tayt, sutyenler, yüzme kıyafetleri, şal, duvak, eşarp, peçe, pamuklu havlu, yatak çarşafları, bornoz, robdöşambır, masa örtüleri, perdeler (stor dahil).
Türkiye-Çin dış ticareti (milyon dolar)
Yıl İhracat İthalat
2000 96 1.344
2001 199 925
2002 268 1.368
2003 504 2.610
2004 391 4.476
2005 549 6.885
2006 693 9.656
2007(*) 455 5.728
(*) Ocak-Haziran
Kaynak: İTKİB
İç piyasayı bozan ithalat olmasın
EKOhabere açıklamalarda bulunan ve dampingli ithalata karşı verdiği mücadele ile tanınan Suni ve Sentetik İplik Üreticileri Birliğinin (SUSEB) Genel Sekreteri Eray Sanver, Çine uygulanan ek kotaların 1 Ocak 2008den itibaren kalkacağını, ama bununla birlikte ortaya çıkan boşluğun, istismara açık durumun önlenmesi için yetkili resmi krumların hazırlık aşamasında tedbirler almaya çalıştığını vurguladı.
"Kotalar kalkacak ancak denetim nasıl olacak? diyen Sanver, 2008 yılında mevzuata ilişkin birtakım belirleyici hususların görülmesi gerektiğini kaydetti. Sanver, "Yerli sanayiyi haksız rekabet ve dampingli ithalat karşısında dengelemek için önlemler mutlaka alınacak. İhracat artıyor, güzel, ancak artan ihracat içindeki katma değerimiz ne kadar, bunu sorgulamak gerekiyor. Maalesef ihracat ve ihtalat ile ilgili verilere sağlıklı bir şekilde ulaşamıyoruz dedi.
2008den itibaren kota uygulanan kategorilerde doğacak boşlukların doldurulmasını beklediklerini söyleyen Sanver, "İç piyasa düşük döviz kuru baskısı altınta. Markalı üretim yapanın da, fasoncunun da asıl bakması gereken yer, bu ülkede ne kadar katma değer yaratıldığıdır. Kaynakları kısıtlı olan bir ülkede, bu çabaların sonunda ne kaldığıdır. Şu bir gerçek ki, sektörler liberalleştikçe, üstündeki düzenleyici mekanizmalar kaldırıldıkça bu işten beklenen fayda giderek azalıyor diye konuştu. Dampingli ithalat nedeniyle büyük sıkıntılar yaşayan ve yaşayacak olan Avrupalı üreticilerin yetkililere baskı yaptığını da kaydeden Eray Sanver, önlemleri bir beş yıl daha uzatmanın farklılık getirmeyeceğini, temele yönelik tedbir almanın önemli olduğunu ifade etti.
Sanver, "Artık kompozisyon şöyle değişti. Marka satanlar da, Türkiyede yerli üretim yerine Uzakdoğuda ürettirdiği ürüne markasını koyuyor. Bu, fasoncunun canına ot tıkayan bir durum. Ama ileride markacının da canına ot tıkayacak. Bursada sentetik dokuma yapan firma kalmadı. İthalat yapılmasın demiyoruz. Sadece iç piyasayı bozacak, yerli üretimi bitirecek şekilde dampingli ihtalat olmasın diyoruz dedi.
Bu ürün gelmesin demekle olmaz
İnegölde kurulu Bıran İplikin Genel Müdürü Turgut Karakoç, kotaların kaldırılmasının tekstil sektörünü olumsuz etkileyeceğini söyledi. Karakoç, "Önce şuna bakmak lazım. Bir kota konuluyor ama bu, iyi araştırılmadan yapılıyor. Yatırım teşviklerine bakmak gerekiyor. Türkiyede boyahane fazla, ama öbür tarafta örgü, dokuma tesisleri eksik. Birileri lobi yapıp kendine göre kota oluşturuyor. Bu ürün gelmesin diyor. Bunun sektöre bir katkısı olmuyor dedi.
İnegölde üç iplik fabrikası ile örgü, dokuma ve boyahane tesisleri olduğunu vurgulayan Karakoç, iyi giden işlerini özellikle Avrupa ve Balkan ülkelerine yaptıkları ihracat ile daha da iyi bir konuma getirdiklerini kaydetti. Karakoç, "Fazla bir ithalatımız yok. Olanın da yüzde 90ını seneye kaldıracağız. Şimdi bunun altyapısını oluşturmakla meşgulüz. Şirket olarak makine parkurumuzu tamamlayıp, altyapımızı kuracağız. Dolayısıyla bu kota olayları bizi etkilemiyor. Fakat bu kota durumlarının, sektörün geleceği için iyi analiz edilmesi gerekiyor diye konuştu.
Çin bizi kaliteli üretmeye zorluyor
Parlamış Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Atilla Parlamış, verilen her imkanın elden alınmasının ilk etapta yaratacağıı bir zorluk olduğunu ifade etti. "Biz refleksleri çok kuvvetli bir mesleği yapıyoruz. Yılların verdiği deneyim var. Her yeni duruma da hemen adapte oluruz diyen Parlamış, gerekli tedbirler alındığı sürece Çinin Türk tekstil sektörü için bir tehdit olmadığının altını çizdi.
Parlamış, "Fakat klasik tekstili yaptığımız sürece tehdit hep olacak. Biz de firma olarak kendimize göre reflekslerimizi kullanıp şu anda geçerli olan işlere kayıyoruz. Biz tekstili daha çok İtalya ve Avrupa tarzı yapıyoruz. Aslında Çin, bizi daha kaliteli ve markalı üretmeye zorluyor. Bu, olumlu bir durum. Türkiye tekstilde avantajını hala kaybetmedi. Avrupa pazarlarına yakınlık büyük bir avantaj. Biz tekstilde çok ileri seviyelere geldik. Dolayısıyla bu bizim için hep avantaj, ancak rakiplerimiz de bu avantaja sahip olabilir diye konuştu.
Onlara iç pazarları yeter
Çin Fahri Konsolosu Nejat Yahya, "1 Ocak 2008de ek kotalar kalkacak, Çin, iç pazarımızı istila edecek korkusunun yersiz olduğunu savundu. "Çin artık eski Çin değil. Orada da refah düzeyi artıyor. 1991de 480 dolar olan kişi başı milli gelir şimdi 2 bin 300 dolara çıktı. İç piyasaları çok canlı diyen Yahya, Çinli imalatçının değerli yerel para birimi Yuan nedeniyle artık ihracata pek sıcak bakmadığını söyledi.
Yahya, "Bizde nasıl değerli YTL varsa orada da değerli Yuan var. Bir yıl önce 8.25 Yuan bir dolar iken şimdi 7.55 Yuan bir dolar ediyor. Yani ihracatçı, ihracatının bedelini daha düşük kurla alıyor. Bu, ihracattan caydırıcı bir unsur. Dolayısıyla mallarını eskisi gibi fazlaca ihraç etmek istemiyorlar. İç piyasaları artan refah nedeniyle çok canlı. 2008de kotalar kalkar, sıfırlanır... hiç önemli değil. Onlara iç pazarları yeter. Artık daha iyi evlerde yaşıyorlar, daha iyi perde kullanıyorlar, daha iyi otomobile biniyorlar, daha iyi mobilyalarda oturuyorlar. İç piyasa bu derece canlı olunca imalatçı malını dışarıya vermek istemiyor. İç piyasanın talebi karşılanamıyor, bu sefer ithalat yapıyorlar. Türkiye geçen yıl Çine değişik kalemlerde toplam 1.5 milyar dolarlık ihracat yaptı. Bu ihraç ürünleri arasında ev tekstili de var, 2008 Olimpiyatları Çinde yapılacağı için inşaat malzemeleri ve demir-çelik de var. Dolayısıyla korkacak bir durum yok. Sonuçta bu, bir arz talep dengesi. Neticede sihirli bir el ekonomiye dokunuyor ve durumu hallediyor. Piyasada kalitesiz Çin ürünleri olduğu gibi, örneğin kalitesiz Türk ve Alman ürünleri de var. Herşey fiyata bağlı dedi.
Düşük dolar kuru, Çinli ihracatçıyı da vurmaya başladı. Çinli imalatçılar, değerli Yuan nedeniyle ihracattan kaçıyor ve canlı iç pazara yöneliyor.
Başta tekstil, konfeksiyon, elektronik ve oyuncak sanayi olmak üzere hemen hemen tüm sektörlerin korkulu rüyası haline gelen Çin, 1 Ocak 2008'den itibaren hiçbir koruma önlemi olmadan Türkiye ve Avrupa ülkelerinin pazarlarına girebilecek.
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), serbest ticaret ilkelerine bağlı olarak 1 Ocak 2005'ten itibaren kotaların kaldırılmasını istiyordu. Ancak kotaların kaldırılması Çin ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki anlaşmayla tekstil ve konfeksiyon sektöründeki bazı ürünlerde 1 Ocak 2008'e ertelendi. Bu ertelemede Türkiye'nin anlaşmadaki, yerel üreticilerin olumsuz etkilenmesi halinde 3 yıl süre ile korunma ve gözetim önlemleri alınabileceği yönündeki maddeden hareketle uyguladığı ek önlemler etkili oldu. AB ile yapılan anlaşma sayesinde 44 kategoride koruma önlemi alan Türk tekstil ve konfeksiyon sektörü, 2005'te Çin nedeniyle büyük bir yıkım yaşamadı. Ancak 3 yıllık sürenin de sonuna gelindi. 1 Ocak 2008 itibariyle Türkiye ve AB ülkeleri Çin'e karşı tüm kotaları kaldıracak. Yani 1 Ocak'tan itibaren Çin malları, hem Türkiye'ye hem de Türkiye'nin en büyük pazarı olan AB ülkelerine serbestçe girebilecek.
Öte yandan, Çin'e karşı 3 yıldır 44 kategoride korunma ve gözetim uygulayan Dış Ticaret Müsteşarlığının, Çin'den yapılan ithalat konusunda çok dikkatli davranacağını ve şikayet halinde antidamping ve korunma-gözetim gibi mekanizmalarını hemen devreye alacağı belirtiliyor.
Bazı kesimler, kotaların kalkmasıyla birlikte Türkiye'de, tekstil ve konfeksiyon üretiminin daha da zorlaşacağını savunurken, Çin Fahri Konsolosu Nejat Yahya, değerli Yuan nedeniyle Çinli imalatçının da aynı Türk imalatçılar gibi dış satıma artık pek sıcak bakmadığını söyledi. Kişi başı milli geliri hızla artan Çinde, iç pazarın çok canlı olduğunu, ülkedeki üretimin yetmediği durumda ithalatın gündeme geldiğini belirten Yahya, geçen yıl Türkiyeden Çine çeşitli ürün gruplarında 1.5 milyar dolarlık ihracat yapıldığına dikkat çekti.
Kotalı Çin malları
Pamuklu mensucat, suni filament iplik mensucatı, yünlü mensucat, dokunmamış mensucat, selüloz türevlerinden sıvama mensucat, keten ve ramiden mensucat, anoraklar, gömlek, tişört, kazaklar, kolsuz ceket, dokunmuş kışlık pantolon (erkek/çocuk), gömlekler, fanila atlet, külot ve slip, gece gömleği vs., parka, anorak, rüzgarlık, pijama, astarlı spor kıyafeti, blazer, askılı tulum, kısa pantolon, şort, etek, takım elbiseler, dışı tek taraflı astarlı spor elbiseleri, palto yağmurluk ve ceket (erkek), palto pelerin, manto, yağmurluk ve kaban (kadın), önlük ve iş kıyafeti, örme palto, ceket, plazer, spor kıyafeti, örme bluz ve süveter (kadın), ipekten elbise, papyon ve kravat, eldivenler, çorap, külotlu çorap, tayt, sutyenler, yüzme kıyafetleri, şal, duvak, eşarp, peçe, pamuklu havlu, yatak çarşafları, bornoz, robdöşambır, masa örtüleri, perdeler (stor dahil).
Türkiye-Çin dış ticareti (milyon dolar)
Yıl İhracat İthalat
2000 96 1.344
2001 199 925
2002 268 1.368
2003 504 2.610
2004 391 4.476
2005 549 6.885
2006 693 9.656
2007(*) 455 5.728
(*) Ocak-Haziran
Kaynak: İTKİB
İç piyasayı bozan ithalat olmasın
EKOhabere açıklamalarda bulunan ve dampingli ithalata karşı verdiği mücadele ile tanınan Suni ve Sentetik İplik Üreticileri Birliğinin (SUSEB) Genel Sekreteri Eray Sanver, Çine uygulanan ek kotaların 1 Ocak 2008den itibaren kalkacağını, ama bununla birlikte ortaya çıkan boşluğun, istismara açık durumun önlenmesi için yetkili resmi krumların hazırlık aşamasında tedbirler almaya çalıştığını vurguladı.
"Kotalar kalkacak ancak denetim nasıl olacak? diyen Sanver, 2008 yılında mevzuata ilişkin birtakım belirleyici hususların görülmesi gerektiğini kaydetti. Sanver, "Yerli sanayiyi haksız rekabet ve dampingli ithalat karşısında dengelemek için önlemler mutlaka alınacak. İhracat artıyor, güzel, ancak artan ihracat içindeki katma değerimiz ne kadar, bunu sorgulamak gerekiyor. Maalesef ihracat ve ihtalat ile ilgili verilere sağlıklı bir şekilde ulaşamıyoruz dedi.
2008den itibaren kota uygulanan kategorilerde doğacak boşlukların doldurulmasını beklediklerini söyleyen Sanver, "İç piyasa düşük döviz kuru baskısı altınta. Markalı üretim yapanın da, fasoncunun da asıl bakması gereken yer, bu ülkede ne kadar katma değer yaratıldığıdır. Kaynakları kısıtlı olan bir ülkede, bu çabaların sonunda ne kaldığıdır. Şu bir gerçek ki, sektörler liberalleştikçe, üstündeki düzenleyici mekanizmalar kaldırıldıkça bu işten beklenen fayda giderek azalıyor diye konuştu. Dampingli ithalat nedeniyle büyük sıkıntılar yaşayan ve yaşayacak olan Avrupalı üreticilerin yetkililere baskı yaptığını da kaydeden Eray Sanver, önlemleri bir beş yıl daha uzatmanın farklılık getirmeyeceğini, temele yönelik tedbir almanın önemli olduğunu ifade etti.
Sanver, "Artık kompozisyon şöyle değişti. Marka satanlar da, Türkiyede yerli üretim yerine Uzakdoğuda ürettirdiği ürüne markasını koyuyor. Bu, fasoncunun canına ot tıkayan bir durum. Ama ileride markacının da canına ot tıkayacak. Bursada sentetik dokuma yapan firma kalmadı. İthalat yapılmasın demiyoruz. Sadece iç piyasayı bozacak, yerli üretimi bitirecek şekilde dampingli ihtalat olmasın diyoruz dedi.
Bu ürün gelmesin demekle olmaz
İnegölde kurulu Bıran İplikin Genel Müdürü Turgut Karakoç, kotaların kaldırılmasının tekstil sektörünü olumsuz etkileyeceğini söyledi. Karakoç, "Önce şuna bakmak lazım. Bir kota konuluyor ama bu, iyi araştırılmadan yapılıyor. Yatırım teşviklerine bakmak gerekiyor. Türkiyede boyahane fazla, ama öbür tarafta örgü, dokuma tesisleri eksik. Birileri lobi yapıp kendine göre kota oluşturuyor. Bu ürün gelmesin diyor. Bunun sektöre bir katkısı olmuyor dedi.
İnegölde üç iplik fabrikası ile örgü, dokuma ve boyahane tesisleri olduğunu vurgulayan Karakoç, iyi giden işlerini özellikle Avrupa ve Balkan ülkelerine yaptıkları ihracat ile daha da iyi bir konuma getirdiklerini kaydetti. Karakoç, "Fazla bir ithalatımız yok. Olanın da yüzde 90ını seneye kaldıracağız. Şimdi bunun altyapısını oluşturmakla meşgulüz. Şirket olarak makine parkurumuzu tamamlayıp, altyapımızı kuracağız. Dolayısıyla bu kota olayları bizi etkilemiyor. Fakat bu kota durumlarının, sektörün geleceği için iyi analiz edilmesi gerekiyor diye konuştu.
Çin bizi kaliteli üretmeye zorluyor
Parlamış Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Atilla Parlamış, verilen her imkanın elden alınmasının ilk etapta yaratacağıı bir zorluk olduğunu ifade etti. "Biz refleksleri çok kuvvetli bir mesleği yapıyoruz. Yılların verdiği deneyim var. Her yeni duruma da hemen adapte oluruz diyen Parlamış, gerekli tedbirler alındığı sürece Çinin Türk tekstil sektörü için bir tehdit olmadığının altını çizdi.
Parlamış, "Fakat klasik tekstili yaptığımız sürece tehdit hep olacak. Biz de firma olarak kendimize göre reflekslerimizi kullanıp şu anda geçerli olan işlere kayıyoruz. Biz tekstili daha çok İtalya ve Avrupa tarzı yapıyoruz. Aslında Çin, bizi daha kaliteli ve markalı üretmeye zorluyor. Bu, olumlu bir durum. Türkiye tekstilde avantajını hala kaybetmedi. Avrupa pazarlarına yakınlık büyük bir avantaj. Biz tekstilde çok ileri seviyelere geldik. Dolayısıyla bu bizim için hep avantaj, ancak rakiplerimiz de bu avantaja sahip olabilir diye konuştu.
Onlara iç pazarları yeter
Çin Fahri Konsolosu Nejat Yahya, "1 Ocak 2008de ek kotalar kalkacak, Çin, iç pazarımızı istila edecek korkusunun yersiz olduğunu savundu. "Çin artık eski Çin değil. Orada da refah düzeyi artıyor. 1991de 480 dolar olan kişi başı milli gelir şimdi 2 bin 300 dolara çıktı. İç piyasaları çok canlı diyen Yahya, Çinli imalatçının değerli yerel para birimi Yuan nedeniyle artık ihracata pek sıcak bakmadığını söyledi.
Yahya, "Bizde nasıl değerli YTL varsa orada da değerli Yuan var. Bir yıl önce 8.25 Yuan bir dolar iken şimdi 7.55 Yuan bir dolar ediyor. Yani ihracatçı, ihracatının bedelini daha düşük kurla alıyor. Bu, ihracattan caydırıcı bir unsur. Dolayısıyla mallarını eskisi gibi fazlaca ihraç etmek istemiyorlar. İç piyasaları artan refah nedeniyle çok canlı. 2008de kotalar kalkar, sıfırlanır... hiç önemli değil. Onlara iç pazarları yeter. Artık daha iyi evlerde yaşıyorlar, daha iyi perde kullanıyorlar, daha iyi otomobile biniyorlar, daha iyi mobilyalarda oturuyorlar. İç piyasa bu derece canlı olunca imalatçı malını dışarıya vermek istemiyor. İç piyasanın talebi karşılanamıyor, bu sefer ithalat yapıyorlar. Türkiye geçen yıl Çine değişik kalemlerde toplam 1.5 milyar dolarlık ihracat yaptı. Bu ihraç ürünleri arasında ev tekstili de var, 2008 Olimpiyatları Çinde yapılacağı için inşaat malzemeleri ve demir-çelik de var. Dolayısıyla korkacak bir durum yok. Sonuçta bu, bir arz talep dengesi. Neticede sihirli bir el ekonomiye dokunuyor ve durumu hallediyor. Piyasada kalitesiz Çin ürünleri olduğu gibi, örneğin kalitesiz Türk ve Alman ürünleri de var. Herşey fiyata bağlı dedi.
Sayı: 601 - Sayı'nın Kapağı