Kulübe üye olduğum 18 senedir aynı fikirdeyim. Şehrin en az sosyal yaşamına olduğu kadar esasen ekonomik kalkınmasına da Bursaspor’un etki ve payı artabilir. Bu anlamda da Bursa’nın ekonomi yaşamına yön veren gazetemizin köşesinde kulübümüzdeki gelişmeleri de ele alarak sıkça Bursaspor’a değiniyoruz.

Şehrin Kulüplerinin şehirlerin ekonomik sosyal gelişimlerine katkısına dair ülkemiz için Trabzon örneğini de sıkça veririz, İnkâr edilmemelidir ki şehrin marka, isim ve ekonomisini komşu illerden daha ileri taşıyan unsurların başında Trabzonspor gelir. Hele şampiyonluk ve yarışa aday olduğu seneleri düşündüğümüzde şehre kalkan on uçağın , dolu otellerin, restoranların, kafelerin, bol müşterili dükkanların sebebidir.

Trabzonspor deplasmanlarına inen özel uçakların, otobüslerin taşıdığı iş insanları, yöneticiler, taraftarlar şehre ticari anlamda bereket bırakır, görüşmelerde ortaklıklar yatırımlar tesis edilir, bir teşebbüs diğerlerine ön ayak olur. Yurt dışında ise bolca daha büyük ve çarpıcı örnekler verebilmek mümkün. Bugün bir Manchester şehrinin dünya genelinde öilyarlarca insan tarafından marka bilinirliği, o şehrin ekonomik anlamda büyüme ve katkısına ne derecede etkisi olmuştur? Bu konuda yazılıp çizilen kaynaklara kısaca göz atmak bile konunun ciddiyetini kavramaya yeterlidir.

Bursaspor ve Eskişehirspor gibi Anadolumuzun markalaşmış kulüplerinin bugünlerde yaşadıkları zorluklar, hemşehrilerini ve sporseverleri derinden üzüyor. Olaya bakış perspektiflerini genişletip, yeterince sahip çıkıldığında bugünlerin geride kalacağından, kulüplerin şehrin ekonomik ve sosyal gelişimine muazzam katkı sunacağından bu anlamda hiçbir şüphem yok. Gelelim Divan Kurulu’na….

Derneğin tüzüğünde, yasal bakımdan zorunlu olmayan “ihtiyari “ dediğimiz bir organ divan kurulu. Pek çok spor kulübü hatta iş insanları kulüplerinde geleneksel olarak yer almış bir organdır. Bu organa tüm üyeler dahil olmaz, belli bir kıdem ya da özelliklere sahip üyeler oluşturur. Bursaspor’da da özetle çoğunluğu 20 yıllık üyeliği geride bırakan, yönetimlerde üç dönemden fazla yer alan üyelerdir.

Divan kurulu üyeleri de kendi başkan ve yönetim kurulu ve organlarını seçerler. Divan kurulunu oluşturan üye sayısı 700’leri bulmasına rağmen 1 Temmuz 2021’de yapılacak organ seçimlerinde maalesef üyelerin neredeyse %80’i oy kullanamıyor. Bunun sebebi, geçmiş dönemde herhangi bir divan kurulu toplantısına katılmamış olmaları.

Tüzüğe son dokunuşta bu kural iyi niyetle, divan toplantılarına katılım sağlamak düşüncesiyle konulmuş olsa da sonuç, tablo bu anlamda çok kötü ve ilk dokunulması gereken hükümlerden olmalı. Altmış yaşına ramak kalmış kulübün divan kurulu başkanlığı bu denli riske edilmemeli. Kaldı ki son bir buçuk senedir yaşanan pandemi nedeniyle de yaşı geçmiş üyelerin her hangi bir toplantıya iştirakleri fiilen mümkün değildi, ancak tüzük hükümleri açık. Genellikle kulüplerin yönetim organları, divan gibi diğer organların yetkilerinin büyük olmasından haz etmez. Dün de öyleydi, gelecekte de umarım böyle olmaz.

Yetkileri tek elde toplamak, gücü paylaşmamak, diyaloğa kapalı olmak sanırım genlerimizde var. Bu sosyo genetik özelliklerimizi bir yana bırakırsak, divan kurulunu ve fonksiyonlarını yeniden ale alıp işlemek ve işlevsel hale getirmekte muhakak ki kulübün ali geleceği anlamında yarar var. Neticede 1 Temmuz 2021’de divan kurulu seçimlerinde yönetimi oluşturacak büyüklerimize şimdiden başarı ve şans diliyorum. Kulübün geleceği adına kulüp başkan ve yönetimi ile atılacak vizyonel adımlar, şirketleşme konusundaki düşünce ve temennilerimizin de hayata geçirilmesi dilekleri ile.