Bursa bu sözleri iyi değerlendirmeli
Geçen hafta Uludağ, sayın Başbakanın meşhur konuşma üslubu içinde, gecekondu benzetmesiyle yer aldı. Antalyada düzenlenen TÜROFED 2. Olağan Genel Kurulunda konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Kim kalkıp da gururlanarak, Bizim Uludağ gibi bir turizm merkezimiz var diyebilir. Ben şahsen diyemem. Niye? Hepsi gecekondu mantığıyla yapılmış oteller dedi. Dağ ve yayla turizminde planlama olmadığını söyleyen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Rezalet... yılların bedelini ödüyoruz şimdi, anlamak mümkün değil, tarihler öncesi yapılmış yasalar var. Oralardan gelme, olmaz kardeşim olmaz dediğin yerde birçok şey olmuş, gittin gördün mü? Masada konuşuyorsun, orada herşey oluyor, bu kaçak göçek şeyleri bizim çözmemiz lazım. Buralarda gayet güzel bir planlama ve el ele vermek suretiyle Uludağı yeniden kazanmak lazım. Buradaki oteller modern bir şekilde yapıldığı zaman inanıyorum ki arı kovanı gibi çalışacak ve turist çekecektir.
Doğrusuyla, yanlışıyla Başbakanın ağzından çıkan bu sözler iyi değerlendirilmeli, tabii yanlışlara, Merinosta olduğu gibi, "başüstüne efendim mantığı ile boyun eğmemek kaydıyla, bu köşede fırsat buldukça dile getirdiğim, meslek yaşantımın son 20 yılında uğruna çaba gösterdiğim, "Uludağın doğruları gözlüğü ile...
Bu konuşmayı medyada izlediğimde özünde çok önemli bir temel yanlış ve gene çok önemli bir temel doğru ve üzeri gizlenmiş bir niyet bam diye düştü önüme. Temel yanlış, gecekondu mantığıyla yapılmış oteller nedeniyle Uludağa turizm merkezi denememesi,
Temel doğru, dağ ve yayla turizminde planlama olmadığı, güzel bir planlama ile Uludağı tekrar kazanma olasılığı.
Önce temel yanlışa bir göz atalım, otellerin bina olarak, dış görüntülerinin ve iç donanımlarının gecekondu olarak tanımlanması olanak dışı, otel işletmecilerinin hakkını yememek lazım, hepsi her yıl titizlikle bakım ve yenilemelerini yaparak otellerin çekiciliğini artırıyorlar, burada gecekondu mantığı, pistlerin ve liftlerin konuşlanmasında, aslında bilgi ve deneyim eksikliğine dayalı yanlış bakış, kış turizmi dendiğinde hemen otelleri ön plana çekiyor, oysa kış turizminin ana elemanı oteller değildir, kış turizminin cazibesini artıran öncelikle alanın kullanım biçimi olmaktadır.
Eğer ülkemizi aynı yaz turizminde olduğu gibi uluslararası pazara sokmak istiyorsanız, önce dağlarımızı bu pazarın standartlarına ve isteklerine uygun biçimde düzenlenmeniz gereklidir. Aslında bu düzenin detaylarını çeşitli vesilelerle bu köşede aktardım sizlere. Kısaca dağların kış turizmine açılabilmesi için, önce pistlerin pazarın standartlarında sınıflandırılarak dağa yerleştirilmesi, bu yerleşim içinde kayakçıların istediği sınıftaki pistlere ulaşımını sağlayacak liftlerin yapılması gerekli olmaktadır. Sınıflandırma, kayanların kayma yeteneklerine göre yapılmaktadır. Örneğin, sarı pistler yeni kayak öğrenenler için, mavi pistler orta derecede kayak bilenler için, kırmızı pistler iyi kayanlar için, siyah pistler de adeta uçarak kayanlar için yerleştirilir. İşte pazarın ilgisini çekmede püf nokta burada, Alplere giden bir mavi kayakçı, elindeki haritaya ve sahalardaki işaretlere bakarak gün boyu, kilometrelerce hep mavi pistlerde kayabilir. İşte bu düzeni kurarsanız size turist gelir, oteller olayın en son ayağı, aslında yukarıda da belirttiğim gibi Uludağ otellerinin, pazarın otel standartlarına uygunluğunda eksiği yok, gecekondu mantığı otellerde değil pistlerde, liftlerde, düzende, uluslararası pazarın isteklerinin taban tabana tersini işletmesinde. Öyle olmadı mı, önce oteller yapıldı, otel sahipleri izin alarak kaptıkları bir tepeye lift yerleştirdi, kimisi liftlerin alt ve üst ucundaki kulübeleri yavaş yavaş genişleterek otele çevirdi ve insanları tepelerden aşağı bırakıverdiler. Bırakın yeteneğine uygun pistleri seçmeyi, gün boyu aynı sınıftaki farklı pistlerde kayabilme şansınız da yok. Uludağ önce bu ters düzeni değiştirmeli. Aslında bu anlamda, dönemimde sayın Valimiz Orhan Taşanlar ile yaptırdığımız bir çalışma raflarda uygulanma bekliyor, Uludağdaki mevcut pist ve liftlerinin rehabilitasyonu ve yukarıda anlattığım standartta sıfırdan oluşturulacak Alaçam Kayak Merkezi Projesi. İşte sayın Başbakanın gecekondu benzetmesinin karşısına bu proje ile çıkılmalı, desteği istenmeli. Tabii bunu yapabilmek için, önce otelcilerimizin kendi mantıklarını değiştirmeleri gerekli. Tek biletin tüm liftlerde geçerli olmasında bile anlaşamayan bu bencil mantık nasıl değişir bilmiyorum.
Gelelim temel doğruya, Uludağda gene uluslararası pazarın istekleri ve standartları doğrultusunda, dağ ve yayla turizmine yönelik planlama yapılmasına. Burada hemen bir hatırlatma, bugün Alplerdeki turizmciler, "biz artık kış turizmcisi değiliz, dağ turizmcisiyiz, gelirlerimizin ancak yüzde 40ını kış turizminden sağlıyoruz diyorlar. Ama yüzde 60 gelir, dağlarda futbol sahası oluşturup (!) futbol takımlarının kamplarından (!) elde edilmiyor, ormanlar içinde oluşturulmuş, haritalara işlenmiş, sahada işaretlenmiş patikalarda yürüyen milyonlarca insanın harcamalarından oluşuyor. Eğer Uludağ bu anlamda düzenlenir, ki çok önemli bir artısı var, dünyada sadece Uludağda yetişen 35 tür bitki ve Apollo kelebeği var, pazara iyi tanıtılırsa dağ turizminde de hatırı sayılır girdiler yaratılabilir, hem de çok küçük ve fakat doğa ile uyumlu akılcı yatırımla. Sayın Başbakanın dağ ve yayla turizmi için elele verme önerisine hemen sarılınması gereğine inanmak istiyorum, bu çalışmanın yukarıda altını çizdiğim, pazarın basit ve fakat doğayı öne çeken çok hassas isteklerinin karşılanması kaydıyla.
Başbakanın, "oteller modern bir şekilde yapıldığı zaman inanıyorum ki arı kovanı gibi çalışacak ve turist çekecektir ve "... tarihler öncesi yapılmış yasalar var, oralardan gelme, olmaz kardeşim olmaz dediğin yerde birçok şey olmuş, gittin gördün mü? cümlelerini, geçmişte Milli Park hudutları üzerinde, sonradan yanlışlıkla (?) yapıldığı ifade edilen değişiklik ve alanın Tabiat Varlıkları Kurulunca SİT alanı ilan edilmesiyle bütünleştirdiğinizde gizlenmiş bir niyet kokusu geliyor ister istemez. Bu niyet, o günlerde meşhur teleferik projesi arkasında gizlenmeye çalışılmış, Kadıyayla ve Sarıalanda, özellikle Arap zenginlerine hitap edecek devre mük yerleşimlerinin oluşturulması duyumları kulakları doldurmuştu.
Sayın Başbakanın ilk bakışta yadırganan sözlerini, bu açılardan bakarak, konunun üst düzeyde gündeme gelmesi şansı olarak değerlendiriyorum, önerisini de önemsiyorum. Tüm tarafların, özel sektörün ve devletin, uzmanları da içlerine alıp elele vererek, konuyu sayın Başbakanın açtığı masaya sermelerini, Başbakan dahil herkesin düşüncelerini ve niyetlerini şeffaf biçimde ortaya çıkarmalarını ve sonuçta Uludağın, güzellik ve zenginliklerini insanımıza akıtır hale dönüştürme şansını iyi kullanmayı diliyorum.

Sayı: 612 - Sayı'nın Kapağı