Ben de buna sevinemedim
Geçen hafta Bursada Yeşil-Beyaz Bayramı vardı adeta, Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan (?) Bursaspor Özlüce Tesisleri, Spordan Sorumlu Devlet Bakanımız Murat Başesgioğlu tarafından hizmete açıldı. Gazetelerimiz bu haberi manşetlerine taşıdı, Bursa hakimiyet, "büyük rüya gerçek oldu manşetiyle duyurdu ve devamında "Bursaspor yeni yuvasını görkemli bir törenle teslim aldı... Çok yakıştı, çok... Görüntüsüyle lüks otelleri andıran Timsahın yeni yuvası, 2 çim saha ile idari ve teknik bölümlerin de yer aldığı 3 bloklu bir binadan oluşuyor. İkinci etepta futbol okulu ve spor salonu da yapılacak bilgilerini aktardı.
Hayırlı olsun, olsun da, daha hayırlı olamaz mıydı? İşte bu soru benim sevincimi engelliyor, hele hele gazetenin aynı sayısında, değerli köşe yazarları Serkan İnceoğlunun Timsah yuvası ve sportif fakirliğimiz başlıklı yazısını okuyunca, kederlenmeden kendimi alamıyorum.
İsterseniz önce bu yazının içeriğindeki serzenişe bir göz atalım. "Büyükşehir Belediyesinin Özlücedeki Bursaspor tesisleri, Türk sporuna imzadır. Bursaya Avrupai sportif tesis yapıldı, tahsis formülü ile Bursaspora yuva oldu. Açıkçası, Bursanın sportif imajını restore eden bir projeye kavuştuk. Sportif icraatın, kazanımın sürmesi gerekiyor. Ama sözümüz yerel yönetime değil, merkezi hükümet ve kenti mesken edinen ulusal ve küresel sermayenin, dışa açılımda markalaşmanın önemli araçlarından olan spora yatırımı artık omuzlamalı.
Türkiye, pek çok uluslararası sportif organizasyonlara artık ev sahipliği yapıyor, yenilerine aday oluyor. Ama Bursa, değil doğrudan ev sahipliğinde, paylaşımında bile yok. 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası var, ama ev sahipliği paylaşımında yokuz. Havaalanı yoktu, o var. Ama tesisin yok!
İşte burada dur, sevgili Serkan kardeşim ve bir hatırla. Almira Otelin üst salonunda, o günkü Bursaspor yöneticilerinin ve sizlerin katılımıyla düzenlediğimiz bir toplantıda Bursayı geleceğe taşıyacak 2 önemli spor projesini, "Batı Spor Vadisi ve "Doğu Spor Vadisi projelerini anlatmıştık, hatırla.
Batı Spor Vadisi projesi, bugün Bursasporun yeni tesislerinin yerleştirildiği, mülkiyeti Belediyemiz üzerinde bulunan alan ile devamında imar planında yeşil alan olarak yer alan özel mülkiyete ait geniş bir alanı kapsıyordu. Bu alan üzerinde, Bursanın geleceğini aydınlatacak 3 adet yıldız spor tesisi planlanmıştı;
içinde uluslararası kapalı atletizm yarışmaları dahil her türlü kapalı salon organizasyonlarının yapılabileceği, 10 bin kişi kapasiteli bir kapalı salon tesisi,
kent içindeki stadyumun kent dışına çıkarılması zamanı geldiğinde, o günkü gereksinime göre kapasitesi belirlenecek yeni stadyum,
ve turizm kenti Bursaya, dünyada çok yaygın müşterisi olan uluslararası standartta bir golf sahası, hem de kuzey-güney istikametinde.
Doğu Spor Vadisi projesi ise, bugünkü Bursaspor Vakıfköy Tesisleri alanını ve yanındaki gene mülkiyeti belediyemize ait olan çok geniş bir alanı kapsıyordu. Bu proje içeriğinde ise o günkü Bursaspor yönetiminin çok akılcı, hem toplumumuzun, hem sporumuzun geleceğine yönelik çok ileri görüşlü bir hedefi doğrultusunda tesisler yer alıyordu, Bursaspor Koleji ve Spor Tesisleri. Yani, kolej binası, eğitim amaçlı bir kapalı salon, tartan atletizm pisti, yeni bir çim saha ve rekreasyon alanı. Bursasporun, çok kaliteli mevcut antreman sahalarıyla birlikte mükemmel bir Bursaspor kompleksi tasarlanmıştı. Bu arada Bursasporun mevcut binaları yerine, kentimizin değerli mimarı İlkay İntaşın, bugün Özlücede yarattığı, lüks otelleri andıran, Timsahın yeni yuvası yerleştirilebilirdi. Bu proje, Bursaspor için büyük düşünenlerin projesiydi, bir yandan Bursaspor takımları ülkenin sporunda söz sahibi olurken, yıldızlaşmanın tohumlarının devamlı ekildiği, değerli ürünlerin devamlı biçildiği, tabana oturan bir eğitim sistemine sahip olunacaktı, hem de çok renkli bir doğal ortam içinde.
Batı Spor Vadisi projesinin uzun vadeli kapsamı içinde önceliği kapalı spor salonu alıyordu. Projeyi geliştirdiğimizde Basketbol Federasyonu Başkanımız Turgay Demirele takdim etmiştik ve o günlerde kendilerinin büyük hedefi olan 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası kapsamında Bursanın da paydaş olması sözünü almıştık.
Ama ne yazık ki görevi bıraktıktan sonra, belediyemiz tarafı bu sözü takip etmedi, hatta farkına bile varmadı.
2010da Dünya Basketbol Şampiyonasına ev sahipliği yapma hakkını kazanan Federasyonumuz, belki haklı olarak, çok sıcak takiple yanlarında yer alan şehirleri paydaş yaptı, finallerin oynanacağı İstanbula, İzmir, Ankara ve Antalyayı ekledi, bununla da kalmadı, Ankara ve Antalyaya birer kapalı salon yapmayı üstlendi.
Ve Bursa bunları kaçırdı, ne pahasına, belediye başkanı ismiyle anılacak (!) ve bu isim Bursa-İzmir yolu gibi yoğun bir trafiğe sahip bir yolun kenarından okunacak, gelecek seçimlerde de başkana oy getirecek olma pahasına (?) Ne yazık ki bu hayal de gerçekleşmedi, yani bu kişisel beklenti de elden uçtu gitti, sayın başkan seçime giremedi bile ve yeni başkan gelince tesisin ismi hemen değişiverdi, ancak açılış töreninde ön sırada misafir olarak yer alabildi, tabii Bursaya neler kaybettirdiğinin farkında bile olmadığını gösteren gülümsemesiyle.
Velhasıl, Timsah yeni yuvasına kavuştu, hem de nasıl, trilyonlara mal olan bir pırlanta tabak içinde sunulan kazın ciğerini yiyerek ve kazı ayağının tersiyle kenara atarak, ne diyelim afiyet olsun...

Sayı: 601 - Sayı'nın Kapağı