Krizden fırsatlarla çıkmayı planlayan tekstil ve konfeksiyon sektörü, iç ve dış pazarlardan gelen yeni siparişlerle kıpırdamaya başladı.

Dursun EROĞLU
Son yıllarda uluslararası rekabetten kaynaklanan sorunlar nedeniyle sıkıntılı bir süreç yaşayan tekstil sektörü, havaların ısınması ve alışverişin canlanmasıyla olumlu bir döneme girdi.
Kriz desteklerinin kendilerini de hedeflemesini bekleyen tekstilciler, gerekli yapısal değişimler gerçekleşirse, Türkiye'nin AB tekstil pazarında daha güçlü olacağı inancını taşıyor.
Otomotiv, beyaz eşya ve elektronikte tüketimin artırılması için sağlanan vergi destekleri, perakende piyasasında mevsimin de olumlu etkisiyle canlılık yarattı.
Ancak dikkat çeken konu, herhangi bir vergi desteği verilmeyen tekstil ürünlerindeki satışın pek çok sektörün önüne çıkması oldu.
Tekstil, Uzakdoğu rekabeti nedeniyle zaten son beş yılda kendi içinde krizler yaşıyordu. Geçtiğimiz sonbahardan itibaren buna küresel kriz de etkilendi. Tekstil, krizden otomotiv sektörü gibi yüzde 50-60 oranlarında olmasa da yaklaşık yüzde 20 civarında etkilendi.
Bursa'da tekstil sektörü, büyük ölçüde ihracata çalışıyor. Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği Başkanı ve TİM Başkan Vekili İbrahim Burkay ile tekstilde yaşanan son gelişmeleri konuştuk.
EKOhaber: Sayın Burkay, piyasadaki hareketlenmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Burkay: Sezonun getirdiği bir canlılık var. Sadece tekstilde değil, bütün sektörlerde var. Tabi iç piyasayı canlandırmaya dönük ekonomik tedbirler de bir hareketlilik getirdi. Geçici önlemler de olsa, bu dönemi atlatmak adına olumlu adımlar. Sözü edilen Kredi Garanti Fonu'nun devreye sokulması ve diğer tedbirler de piyasaya olumlu yansıyacak. Özellikle işten çıkarılanların yeniden işe alımı ile ilgili gelişmeler, kısa çalışma ödeneğine ek destek getirecek olan uygulamalar, tekstil ve konfeksiyon için çok olumlu. Ama biz bunların alt detaylarını gördükten sonra daha sağlıklı yorumlar yapabileceğiz. Mesajlar olumlu.
EKOhaber: Kısa çalışma ödeneğine başvuranlar çok muydu?
Burkay: Kısa çalışma ödeneği maalesef tabana yayılan bir uygulama olmadı. Türkiye genelinde bundan yararlanan 100 bin çalışan var. 6 milyonun üzerinde çalışan kişi olduğunu hesap edersek, yararlanan kesim çok az. Çünkü uygulama esasları çok uygun değil. Bütün süreçleri, talepleri yerine getirebilseniz bile bu işlemin tamamlanması bir buçuk ayı geçiyor. Bu süreç çok ciddi şekilde yıldırıyor, uzun. Ve uygulama esaslarının kolaylaştırılması, yaygınlaştırılması lazım.
EKOhaber: Sizce etkili çözüm nedir?
Burkay: Bizim asıl arzu ettiğimiz, bugün de gelinen nokta biraz onun sinyallerini veriyor. Diyoruz ki, bir yıl devlete istihdam üzerinden vergi borcu olmayan şirketlerimize, önümüzdeki bir yıl içinde işçi çıkarmamak şartıyla, vergisinin yüzde 25'i İşsizlik Fonu'ndan karşılansın. Bu talep yerine getirilseydi, istihdamdaki kan kaybı bir nebze olsun önlenmiş olurdu. Ama ben inanıyorum ki, bu açıklanan en son tedbirler, Bakanlar Kurulu'nda uygulama esasları belli olacak olan uygulamalarla bir adım ileri gideceğiz. Bence atılan adımlar olumlu.
EKOhaber: Otomotivciler hurda indirimi istiyor. Tekstilcinin talebi nedir?
Burkay: Bütün dünyada otomotiv sektörü ağırlıklı olan ülkelerde krizden çıkışın formülü hurda indirimi. Bizde 25-30 yıl gibi çıktı. Ama sektörün istediği sanıyorum 15-16 yıl. 30 yaşında araba bulmak ve bu indirimden yararlanmak çok zor, pratikte bir işlevi olmaz. Otomobil satışlarında ÖTV indirimi neredeyse yüzde 74 ithal araba, yüzde 26 yerli üretim araba satılmasına neden olmuş. Hurda indirimi olduğunda daha çok yerli araba alınacaktır diye düşünüyorum. O açından bence ÖTV indiriminden sonra ikinci adım olarak hurda indiriminin devreye sokulmalı. Sektör de bunu istiyor. Bu destek bence otomotivi canlandıracaktır.
EKOhaber: Ev tekstili nasıl gidiyor?
Burkay: Ev tekstilinde son 3 haftadır bir kıpırdama var. Ama öte yandan bütün dünyada çok büyük bir daralma var. Bunun öyle kısa sürede tamamen çözülmesi mümkün değil. Ama sektör yine de hayatını devam ettiren siparişi sağlamayı beceriyor. Ben inanıyorum ki, sektörümüz üç ve dördüncü çeyrekte daha da toparlanacaktır. Perakende sektöründe bir kıpırdanma olduğu gerçek. Sezon itibariyle havalar da güzel. İnsanlar artık evin dışına çıkıyor, perakende hareketleniyor. Özellikle yaz aylarında perakendede daha da canlılık bekliyorum. Piyasanın bu kadar kötü olduğu bir ortamda bu ciddi bir moral olacak. Aslında geçmiş yıllarla karşılaştırdığınızda cirolar yine düşük kalacak ama son üç beş aya kıyasla bir kıpırdama var. Ama dış talepte bu yılın sonuna kadar çok ciddi bir artış beklemiyoruz.
EKOhaber: Tekstilde 'yapısal dönüşüm' deyince ne anlamak lazım?
Burkay: Tekstilde yapısal dönüşüm eksikliği var. Bugüne kadar yatırımı tamamen makineye yapardık. İnsana bile doğru düzgün yatırım yapmazdık. Bugün bizi sektördeki binlerce firmayı incelediğimizde ne AR-GE ne ÜR-GE'ye doğru düzgün yatırım var. İnsana yatırım yok. Şirket içi yönetim, yazılım, içerideki otomasyon, softway (yazılım) yatırım yok. Pazara yatırım yok. Yapısal değişimden kastımız aslında bütün sektörler için geçerli. Burada en önemli şey şu. Bu krizden bazı kazanımlarımız var sektör olarak. Tekstil ve konfeksiyonun çok ciddi altyapısı, bilgi birikimi var. Vizyonu var. Krizden dolayı verimlilik, tasarruf tedbirleri.. bunlar şimdi çok yoğun yapılıyor. Firmalar yapıyor bunları, ama bunları yaparken firmalar kesinlikle vizyon ve misyonlarını kaybetmemeli. Tekstil ve konfeksiyon krizden fırsatlarla çıkacak. Ama kriz sonrası dönemde firmaların bu fırsatlardan yararlanması için vizyon ve misyonlarını kaybetmemesi lazım. Bilgi birikimlerini kaybetmemesi lazım. İnsan sermeyesi çok önemli. Sahip olduklarını mutlaka korumaları gerekiyor. Bunlarda bir kayıp olmazsa kriz sonrası mutlaka sonucunu alacaktır. Şu anda konu kriz sonrasına hazırlanmak.
EKOhaber: KKDF kesintilerinde bir gelişme var mı?
Burkay: Yüzde 3-4 önemli bir kaynak. Önemli olan hammadde ve yarı mamulden alınan KKDF. Çünkü bunlar üretimde kullanılan ithal mallar, bunlardan KKDF'nin kalkması lazım. Ama mamul mallarda yüzde 3 gerekiyorsa yüzde 6'ya çıkarılsın. Ama ara malı ve hammaddelerde, bunlar birer girdi olduğu için mutlaka kalkması lazım, ki bir canlanma yaratsın. Önemli olan üreticinin rekabet gücünü artırmak.

Siparişlerde kıpırdama var
Sami Bilge (Elyaf Tekstil):
"Şahsım ve piyasaya ile ilgili söylüyorum, arkadaşlarımla da görüşüyorum. Krizden önce 100 birim iş potansiyeli varsa, bu krizde 50 birime düştü. Bugün 75'lerde. Bugün bir toparlanma sürecinde, ama krizden önceki hale gelmedi ve en az bir yıl önce de gelmesini kimse beklemiyor. Fakat krizin ilk aylarından daha iyiyiz. Stoklar ufak ufak tükendi, insanlar yiyor, giyiyor, bazı temel ihtiyaçlarını karşılıyor. Bir ara stoktan idare edildi, kısıtlamaya gidildi, ama ömür boyu böyle olacak değil. Böyle yaşanılmayacağı düşünülerek harcama başladı. Alışveriş merkezlerindeki ciro artışları da var, dip noktaya göre bir artıştır. İstisnalar kaideyi bozmaz. Ama şunu söyleyebilirim. Benim durumum çok iyi diyen adam, batmak üzere olan adamdır. Ancak batmak üzere olan birisi, işlerini çok güzel göstererek alacaklılarına karşı, bankalara karşı böyle bir politika izler. Mutlaka istisna firma ve sektörler olabilir. Şu anda herkes var olma mücadelesi veriyor, mevcutlarını kaybetmeme mücadelesi veriyor. Krizde bütün ekonomistlerde aynı görüşte, krizde herkes servetinin bir miktarını kaybetti. Dibi gördük ve dipten yukarı bir çıkıştan söz edilebilir. Yurtdışından siparişlerde de bir kıpırdama var. Tekstilciyiz ve insanlar giyinecek. Biraz şunun da etkisi var. Uzakdoğu'da büyük metrajları Avrupa daha ucuza alıyor. Ama şimdi büyük metrajla çalışma zamanı değil. Bu sefer daha küçük metrajlarla Türkiye'yi tercih etmeye yöneldiler. Çin'de ve Hindistan'da da kriz var. Tekstile bir destek olmamasını benim aklım almıyor. Mesela otomotivde küçücük bir ÖTV indirimi oldu piyasada otomobil satışları patladı.
İhracatta yıllardır Türkiye'yi taşıyan, milyarlarca dolarlık yatırımı olan tekstili, hükümetin veya birtakım kurumların hala koruyup kollamamasını anlamak mümkün değil.
KDV indirimi tekstilde yüzde 18'de 8'de indirilmişti. Ama tekstil ihracatını artırıcı destekler vermek lazım. Bunun da KDV ile ilgisi yok. İhracatta zaten KDV yok. İki yol var. Ya siz maliyetleri düşüreceksiniz, kuru ihracatı cazip hale getireceksiniz aksi takdirde üretim zorlaşır, Türkiye ithalat cenneti haline gelir. İşsizlik patlar, o da sosyal patlamalara kapı açar. Türkiye'yi yönetenlerin iyi düşünmesi lazım. Mehmet Şimşek bakan olduğu zaman ilk açıklaması, 'Türkiye teksilden çıkmalıdır' oldu. Herhalde o da bu sözü Türkiye'yi tanımadığı için söylemiştir. Ama Türkiye'yi tanımayanlar da bakan yapılmasın. Kesinlikle Türkiye'nin gerçeklerinden haberi olmayan insanların kilit noktalarda olmaması lazım. Tekstil Türkiye'nin bugün ve yarın da can simidi ve korunması gereken bir sektör.”

Kriz sonrasına hazırlanılmalı
Osman Canik (Elvin Tekstil):
"Bu mevsimsel bir dalgalanma. BUSİAD'da Robert Bosch'un Genel Müdürü de bir analiz yaptı. Görünen o ki, gelişmeler olumlu. Ama 2009 yılının kayıp yıl olarak geçeceği de çok açık. 2010'un ikinci yarısında kıpırtıların da tabi uluslararası konjonktüre bağlı olacağı, beklenmedik olumsuz bir gelişmenin her şeyi tersine çevirebileceği de söyleniyor. Senaryo değişebilir ama beklenen, yeniden toparlanma 2011-2012'de olacak gibi. Herkes de hesabını buna göre yapmaya çalışıyor. Rölantide de olsa çok gezerek, çalışarak sipariş koparma dönemi. Bunu bu şekilde sürdürebilirsek, 2010 sonu 2011 başında biraz daha rahat bir tempoya ulaşacağımızı sanıyorum. Krizde dibi gördüğümüzü bilmek imkansız, ama görüntü bu. Dip veya dibe yakın bir nokta. Ama bu durum en azından yıl sonuna kadar sürecek gibi görünüyor. Evet, kriz sonrasına hazırlanma dönemi var önümüzde. Firmalar bunu hedefliyor. Eğitimlere ağırlık verildiği, çalışanlarla açık ve net iletişim kurmak gerektiği belirtiliyor. Kendimizi yenileme zamanı. Bir hazırlık dönemi. Bu hepimiz için geçerli. Tabi kriz yarın sona erdiğinde yepyeni bir dönem başlayacak ve bu döneme de çok iyi hazırlanmak lazım. Bu dönemi kazasız tamamlamak lazım. Biz firma olarak moda, markalaşma trendlerinin takibinde öncü olma konusunda, kendi çabalarımızı sürdürüyoruz. Kendi firmamız da dahil ev tekstilinde bu geçerli. Türkiye önemli hamleler yaptı. İtalya, İspanya, Avrupa'nın önde gelen ev tekstili üretici firmalarını yakaladı, hatta geçti. Bu başarı sürecektir sanıyorum. Kriz sonrasında da yükselişin sürmesini bekliyoruz. Sektör açısından en önemli talebimiz, net bir kriz yaklaşım planı görmek istiyoruz. Kriz bitmedi. Çıkış kolay olmayacak. Yurt dışından önemli bir talep, sipariş artışı yok. Bu topyekün bir olay. Amerika'daki olayların çözümlendiğini, İngiltere'deki ekonomik sorunların giderildiğini, Uzakdoğu'daki, Çin'deki sorunların iyileştiğini bilen insanlar bu kıpırtıyı yaratabilir. Oysa buralarda şimdilik net bir durum yok.”

KDV'nin dengelenmesi lazım
Vasıf Anıl (Anılsan Havlu):
“Kimyevi maddeler alıyoruz. Yardımcı bütün madde ve aksesuarlarda KDV yüzde 18. Malzemeleri yüzde 18 ile alıyor, fatura ediyorsun, ama malı yüzde 8 KDV ile satıyorsun. Yani sanayici sürekli yüzde 10 içeride ve bu KDV'yi de alma şansın yok. O zaman KDV birikiyor, ‘mahsup yapın' deniyor. Mahsup edecek bir durum yok. Çok büyük sıkıntı var. Sonuçta bu KDV indirimi bizim maliyetimiz artıran bir şey. Devletin buna müdahale etmesi lazım. Ya her şeyi artırsın, ya da eksiltsin, yani vergi oranlarının tek oranlı olması lazım. KDV'nin dengelenmesi lazım. Kafaya göre o mala şu, bu mala şu KDV, yanlış. Tekstile sadece KOSGEB kanalıyla uygun bir kredi var, bunun dışında tekstile ne teşvik var, ne yardım, hiç birşey… Herkes kendi ayakları üzerinde durmaya çalışıyor. Sadece KOSGEB, KOBİ'lere 100 bin dolara kadar faizsiz bir kredi verdi. Geçici bir çözüm. 6 ay sonra ödemek zorundasınız. Döviz olarak ve ihracatçı imalatçılara verildi. Bence öyle yüzde 100 bir kriz yok. İnsanlar sonuçta yiyor, içiyor, giyiyor. Çok derin bir krizin içinde olduğumuza inanmıyorum. Neticede tekstil yüzdeleri düşük de olsa ihracatta belli yerlere mal satabiliyor. İç piyasada insanlar bir şeyler giyiyor. İşsizlik artsa bile çalışanlar çoğunlukta. Kriz var ama çok derin değil. Bir sene daha sürer. Bir yıl dayanabilen sanayici ondan sonra düzlüğe çıkacak."

Sayı: 679 - Sayı'nın Kapağı