AYDIN DAĞTEKİN

 

Bursa’nın ilk kuşak sanayicilerinden, alüminyum sektörünün önde gelen isimlerinden Ali İhsan Yeşilova, Ekohaber’ın sorularını yanıtladı. Kısa bir süre önce sektörün çatı kuruluşu Türkiye Alüminyum Sanayicileri Derneği (TALSAD) Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçilen Yeşilova, yeni dönemde dernekte neler yapacaklarını anlatırken, sektöre ilişkin değerlendirmelerde de bulundu.

Yeşilova, “Derneğimizin bu dönemdeki öncelikli hedeflerinden biri, ulusal ve uluslararası platformlardaki etkinliğini artırmak olacak. Bunun için iş birliklerimizi güçlendirecek, gelişmelere ayak uyduracak ve elbette sürdürülebilirlik odaklı projeleri destekleyeceğiz. Aynı zamanda, üyelerimizin ihtiyaçlarına yönelik çözümler üreterek sektörümüzün rekabet gücünü artırma yönünde çalışmalar yapacağız. Üyelerimizin görüşleri de bizim için çok değerli. İş birliği ve şeffaflık prensipleri doğrultusunda her birinin düşüncelerini dinleyecek, hedeflerimizi birlikte çizeceğiz. TALSAD’ı çok daha ileriye taşıyacağız” diye konuştu.

 

·       Öncelikle TALSAD’ı kısaca tanıtabilir misiniz? TALSAD hangi amaçlarla kuruldu, kaç üyesi var ve ne kadarlık bir ekonomik potansiyeli temsil diyor?

 

Türkiye Alüminyum Sanayicileri Derneği (TALSAD), alüminyum sektörünün öncülüğünü yapan sanayicilerimiz tarafından 1971 yılında kurulmuş olup, yarım asrı aşkın bir süredir Türkiye alüminyum sektörünün en eski ve köklü kuruluşu, aynı zamanda da ülkemizin ilk kurulan sektör derneği olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. TALSAD, Türkiye’nin önde gelen en büyük firmalarının da arasında olduğu 77 üyesi ile Türkiye alüminyum sektöründeki ekonomik potansiyelin çok büyük bölümünü temsil etmektedir.

TALSAD’a 1989 yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile “Türkiye” sözcüğünün kullanma hakkını verilmiş ve böylece Türkiye alüminyum sektörünün ulusal ve uluslararası alanda temsili açısından da önemli bir aşamaya ulaşılmıştır. TALSAD, bu gelişme sonrasında Avrupa Alüminyum Sektörünün üst temsil örgütü olan European Aluminium’a üye olarak ülkemizin bu alandaki uluslararası temsilcisi olmuştur. TALSAD, ülkemizin alüminyum sektörünün önde gelen şirketlerinden oluşan üyeleri ile sektörümüzün ulusal ve uluslararası alanda önemli bir temsilcisidir.

TALSAD, alüminyum pazarının sağlıklı büyümesi ve gelişmesi, yeni ve ileri teknoloji uygulamaların yaygınlaşması, çevre, insan sağlığı ve kalite alanında iyi uygulamalarının çoğaltılması, sektörel bilgi, farkındalık ve veri kalitesinin geliştirilmesi, Türk Alüminyum sektörünün dünya ve bölge pazarlarındaki payının artması için çalışmalar yapmaktadır.

 

·       Kısa bir süre önce TALSAD Başkanlığı’na seçildiniz. Bursa açısından çok önemli bir durum, tebrik ederiz. Başkanlık konusu nasıl gelişti? Mevcut Yönetim Kurulunuz kimlerden oluşuyor?

TALSAD Başkanlığı’na seçilmek benim için büyük bir onur ve sorumluluk. Bu süreç uzun yıllardır sektörde edindiğim deneyimler ve TALSAD çatısı altında gerçekleştirdiğim çalışmaların bir sonucudur. Başkanlık görevi, sektördeki paydaşlarımın bana duyduğu güvenin bir göstergesi olarak gelişti. Yönetim Kurulumuzda ülkemizin önde gelen şirketlerinden temsilcilerin yer aldığı biri Başkan olmak üzere toplam 9 kişi bulunmaktadır. Bundan önce 2 dönem Yönetim Kurulu Üyeliği ve 2 dönemde Başkan Yardımcısı olarak görev yaptım. Mayıs ayında yapılan genel kurulda Yönetim Kurulu Başkanlığına seçildim. Ve bayrağı Sayın Ali Kibar’dan devraldım.

·       Başkanlığınız süresince dernekte ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?

Bugünün dünyasında hızla değişen ve dönüşen bir iş ortamıyla karşı karşıyayız. Alüminyum sektörü de bu değişim ve dönüşüm sürecinde kritik bir konumda yer alıyor. Başta otomotiv olmak üzere tüm endüstrilerde üstün niteliklere sahip olan alüminyumun kullanımı giderek artıyor. Bizler sadece bugünü değil, geleceği de şekillendirecek adımları yeni dönemde planlayacağız. Derneğimizin bu dönemdeki öncelikli hedeflerinden biri, ulusal ve uluslararası platformlardaki etkinliğini artırmak olacak. Bunun için iş birliklerimizi güçlendirecek, gelişmelere ayak uyduracak ve elbette sürdürülebilirlik odaklı projeleri destekleyeceğiz. Bu dönemde üyelerimizin uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü yükseltmek, sürdürülebilirlik ve karbon ayak izi konuları önceliğimiz olacaktır. Aynı zamanda, üyelerimizin ihtiyaçlarına yönelik çözümler üreterek sektörümüzün rekabet gücünü artıracağız. Üyelerimizin görüşleri de bizim için çok değerli. İş birliği ve şeffaflık prensipleri doğrultusunda her birinin düşüncelerini dinleyecek, hedeflerimizi birlikte çizeceğiz. TALSAD’ı çok daha ileriye taşıyacağız. Birlikte çalışarak, başarılarla dolu bir dönemi beraber paylaşacağız.

·       TALSAD olarak Bursa’da bir etkinlik düzenlemeyi düşünüyor musunuz?

Şahsımın TALSAD Başkanı olarak seçilmesi, elbette ki Bursa için alüminyum sektörünün ve sanayicilerinin ulusal düzeyde daha fazla ön plana çıkması ve temsil edilmesi açısından önemli bir gelişmedir. Bursa, Türkiye’nin sanayi ve üretim merkezlerinden biri olarak, alüminyum sektöründe de önemli bir rol oynamaktadır. TALSAD aracılığıyla da Bursa’nın sanayi alanında sahip olduğu potansiyeli ve yetenekleri daha geniş bir platformda temsil etme fırsatı doğacaktır.

TALSAD olarak bu yönde henüz somut bir planlamamız olmasa da Bursa’da bir etkinlik düzenleme düşüncesi ilerleyen dönemlerde olabilir. Bu etkinlik, şehrimiz ve ulusal çaptaki alüminyum sanayicilerini bir araya getirerek sektördeki gelişmeleri, yenilikleri ve sorunları tartışma fırsatı sunabilir. Sorunlara ortak çözümler aranmasına, iş birliklerini güçlendirmelerine fayda sağlayabilir. Ayrıca, yerel yönetimlerle iş birliği içinde yapılabilecek bu tür etkinlikler, Bursa’nın sanayi altyapısının güçlendirilmesine ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkı sağlayabilir.

 

·       Genel olarak alüminyum sektörüyle ilgili bilgi verir misiniz? Alüminyum hangi sektörlerin ham maddesi konumunda?

Türkiye alüminyum sektörü, üretilen ve/veya ithal edilen külçe döküm ve işleme ingotunu dökme, biçimlendirme, haddeleme, çekme ve dövme işlemlerine tabi tutarak mal üreten ve hurda alüminyum ve/veya külçeleri çeşitli yöntemler ile alaşımlandırarak nihai ürünlere kadar işleyen kuruluşları kapsamaktadır. Türkiye alüminyum sektörü ham madde ihtiyacı açısından (birincil alüminyum) yaklaşık yüzde 95 seviyesinde dışa bağımlı faaliyet göstermekte iken, mamul ve yarı mamul üretiminde önemli aşamalar kaydederek Avrupa ve Avrasya coğrafyasının önemli bir üretim merkezi konumuna gelmiştir.

Mevcut durum itibarıyla alüminyum mamul ve yarı mamul üreten üretim şirketlerinin sayısı 250-300 civarında olup montaj, işleme, şekillendirme ve ürün ticareti yapan atölye seviyesindeki işletmelerle birlikte sektörde toplamda 2 bine yakın firma faaliyet göstermektedir. Bu yönüyle alüminyum sektörü yüksek istihdam kapasitesi ile ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır.

Alüminyum günümüzde hafifliği, dayanıklılığı, yüksek korozyon direnci, yüzde 100 geri dönüştürülebilme özelliği, elektrik ve ısı iletkenliği ve kolay şekillenebilir özellikleri sayesinde birçok endüstrinin stratejik malzemesi konumundadır. Otomotiv, havacılık, ulaştırma sektörünün çeşitli alanları, inşaat, tıp, gıda, havacılık, uzay ve savunma sanayi gibi birçok endüstrinin temel malzemelerinden biridir. Alüminyum ürünleri yüzde 27’lik pay ile en fazla ulaşım sektörü olmak üzere, bina-inşaat sektöründe yüzde 23, ambalajda yüzde 15, elektik-elektronik sektöründe yüzde 13, endüstriyel olarak yüzde 9 ve diğer sektörlerde yüzde 13’lük kullanım oranına sahiptir.

AVRUPA’NIN ALÜMİNYUM ÜRETİM MERKEZİYİZ

·       Türkiye bu sektörde dünyada hangi konumda? Türkiye’nin bu alanda daha da güçlenmesi adına hangi çalışmalar yapılmalı?

Son dönemde yapılan yatırımlarla Türkiye, Avrupa’nın en önemli alüminyum üretim merkezi haline gelmiştir. AB ülkeleri alüminyum ithalatının yüzde 48’ini Türkiye’den yapmaktadır.

2024 yılının ilk çeyreğinde Türkiye, tüm alüminyum ürünlerinin toplam ihracatında dünya sıralamasında 14’üncü, ithalatında ise 13’üncü sırada yer almaktadır.

Küresel iklim değişikliği ve Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi güçlü çevre ve enerji politikaları, Türkiye alüminyum sektörü için özellikle enerji yoğun bir sektör olması sebebiyle değişim ve dönüşümü gerektirmektedir. Enerji verimliliği ve karbonsuzlaşmaya geçiş alanlarında sektörün güçlenmesi adına çalışmaların yapılması büyük önem arz etmektedir. Üretim teknolojilerinin geliştirilmesi, proses veriminin artırılması, emisyon azaltıcı tekniklere geçilmesi ve hepsinin daha mümkün kılınabilmesi adına finansmana erişimin güçlendirilmesi, sektörümüzün bir adım daha ileriye gitmesini sağlayacaktır.

·       Üretim, ihracat ve istihdam açısından sektörünüzün önemi nedir?

Türkiye alüminyum sektörü, 2023 yılı itibarı ile toplam 1.92 milyon ton alüminyum mamul ve yarı mamul üretimi gerçekleştiren, 5.3 milyar dolar ihracat büyüklüğü ile içinde bulunduğumuz coğrafyanın en önemli alüminyum üretim merkezlerinden birisi olmuştur. İnşaat, otomotiv, savunma, havacılık ve ambalaj gibi çeşitli endüstriler için kritik öneme sahip alüminyum ürünlerinin üretimi, ülke ekonomisine önemli katkılar sunmaktadır. Alüminyum sektöründe son 5 yıl içinde gerçekleşen yaklaşık yüzde 7,8’lik üretim artışının önemli bir bölümü ihracat artışından kaynaklanmaktadır. 

2024 yılı Ocak-Mayıs dönemi itibari ile Türkiye alüminyum ihracatı 515 bin ton ve 2.1 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiş olup, 2023 yılının aynı dönemine göre ihracatta miktar bazında yüzde 1.32 artış ve değer bazında yüzde 8,4 azalma görülmüştür. İhracatımızın yüzde 63’ü Avrupa Birliği (AB) ülkelerine yapılmakta olup, bu önemli gelişmede AB’nin alüminyum ekstrüzyon ürünlerinde Çin’e karşı uygulamaya başladığı anti damping kararının etkisinin büyük olduğu değerlendirilmektedir.

Bununla birlikte, Türkiye alüminyum sektörü ham madde açısından büyük ölçüde dışa bağımlı olup birincil alüminyum ihtiyacının yaklaşık yüzde 95'ini ithalat yoluyla karşılamaktadır. Bu durum, sektörde faaliyet gösteren firmaların maliyet yönetimi ve tedarik zinciri planlamasında stratejik adımlar atmasını gerektirmektedir. 2024 Ocak-Mayıs döneminde yüzde 71,1’i primer alüminyum olmak üzere toplamda 815 bin ton ithalat gerçekleştirilmiş olup, bir önceki senenin aynı dönemine göre yüzde 15,7 oranında azalma yaşanmıştır. Hurda/ikincil alüminyum ithalatımız ise yüzde 8,6 azalarak 74 bin ton düzeyinde gerçekleşmiştir.

Üretim maliyetlerindeki artışlar, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar, ticaret savaşları ve AB’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) gibi Yeşil Mutabakat politikalarına uyum çalışmaları sektörde zorlukların yaşanmasına sebep olmaktadır. Türkiye’nin en büyük alüminyum ham madde tedarikçilerinden olan Rusya’ya karşı AB ve ABD’nin başlatmış olduğu yaptırımlar, alüminyum sektörünü de dolaylı olarak etkilemektedir. Ülkemizin jeopolitik konumu gereğince alternatif ham madde tedarikçilerinin Rusya’dan tedariki devam edilen ham maddeye oranla daha yüksek karbonlu üretim yapıyor olması, 1 Ocak 2026 tarihi itibariyle SKDM sürecinin vergilendirme aşamasına geçilecek olması ve ülkemizin AB’ye ihracatında daha yüksek karbon vergisi ile karşılaşması gibi riskleri de beraberinde taşımaktadır.

Türkiye alüminyum sektörü, küresel piyasadaki rekabet gücünü artırmak ve sürdürülebilir bir büyüme sağlamak için yenilikçi çözümler ve stratejik iş birlikleri geliştirme çabası içindedir. Sektördeki bu gelişmeler, Türkiye'nin uluslararası alanlardaki konumunu daha da güçlendirecektir.

SEKTÖRDEKİ SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

BUSİAD Ödülleri sahiplerini buldu BUSİAD Ödülleri sahiplerini buldu

·       Sektörle ilgili temel sorunlar ve çözüm önerileriniz neler?

Bugünün temel problemlerini; enerji maliyetleri, çevresel etkiler, ham madde temini, nitelikli iş gücü eksikliği, teknoloji yatırımlarının azlığı ve küresel rekabet olarak başlıklar halinde sıralayabiliriz.

- Alüminyum üretimi enerji yoğun bir süreçtir. Yüksek enerji maliyetleri işletmelerin kâr marjlarını azaltmaktadır. Bu noktada enerji verimliliğini artırmak için teknolojik yatırımlar yapılmalı, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş teşvik edilmelidir.

- Alüminyum üretimi ve işleme sürecinde karbon emisyonları ve atık yönetimi büyük önem taşır. Bu yüzden daha temiz üretim teknolojilerini benimsemek, daha da önemlisi geri dönüşüm oranlarını artırmak ve sürdürülebilir atık yönetimi stratejileri geliştirmek gerekir.

- Alüminyum üretimi için gerekli olan boksit ve diğer ham maddelerin temini, arz güvenliği açısından önemli bir konudur. Ham maddelerin çeşitlendirilmesi, yerel kaynakların kullanımı ve güvenilir tedarikçi ilişkilerinin kurulması bu noktada öne çıkmaktadır. 

- Teknik becerilerin yetersizliği veya iş gücü piyasasındaki uyumsuzluklar da özellikle nitelikli çalışan bulmada şirketleri zorlamaktadır. Mesleki eğitim programlarına ve sektörel iş birliklerine yatırım yaparak iş gücü yetkinliğini artırmak, geleceğin iş gücü ihtiyaçlarını karşılamak gerekmektedir.

- Sektördeki hızlı teknolojik değişim ve yenilikler, sürekli olarak üretim ve işleme teknolojilerinin güncellenmesini gerektirmektedir. Bu gerçek karşısında şirketlerin Ar-Ge çalışmalarına ve teknoloji yatırımlarına daha fazla kaynak ayırması, sektördeki dijital dönüşümü hızlandırması önem kazanmaktadır.

- Bir diğer konu da uluslararası rekabet, fiyat dalgalanmaları ve pazar payı mücadelesi meseleleridir. Bu durum karşısında yapabileceğimiz en doğru hamleler; inovasyona ve teknolojiye yatırım yaparak ürün kalitesini ve verimliliği artırmak, pazarlama ve satış stratejilerini güçlendirmektir. Son dönemde ülkemizde hızla artan üretim maaliyetleri, düşük döviz kuru sektörün rekabet gücünü zayıflatmakta, ihracat yapan sektör zora girmektedir.

 

·       Sektörde, ekonomideki sıkıntılara paralel olarak son dönemde istihdam kaybı yaşandı mı?

 

Ülkemizde son yıllarda yaşanan ekonomik zorlukların yanı sıra özellikle finansmana erişim zorluğunun da artışıyla birlikte tüm sektörlerde olduğu gibi alüminyum sektöründe de firmalarımız ciddi sıkıntılara girmiştir. 2023 yılı son yarısında en büyük pazarımız olan Avrupa’daki talep daralmasıyla birlikte alüminyum sektöründe de kapasite kullanım oranlarının düşüşüne sebep olmuştur. Sektörümüzde kapasite kullanım oranlarının düşüşüne rağmen istihdam kaybı olmamasının en büyük etkenlerinden biri de pazar çeşitliliğinin arttırılması ve güçlenen ihracat gücümüz olmuştur.

 

·       Alüminyum sektöründe nitelikli personel sıkıntısı yaşanıyor mu? Varsa, bu sorunun aşılması için önerileriniz nedir?

 

Tüm sektörlerde olduğu gibi alüminyum sektöründe de özellikle nitelikli personel bulunması ve nitelikli personelin kadroda tutulması sıklıkla görülen sıkıntılardandır. Bu sorunun pek çok sebebi olmakla birlikte en önemli çözüm yolu ise sektörel eğitimden geçmektedir. TALSAD olarak sektörümüzün personel eğitimlerine katkı sağlamak adına konusunun uzmanı konuşmacı/eğitmenlerle birçok konuda çevrimiçi eğitimler organize etmeye gayret göstermekteyiz. Ayrıca, teknik personel eğitimine destek vermek üzere partneri olduğumuz, Avrupa Birliği fonuyla gerçekleştirilen AluVET projesi ile metal teknolojisi profesyonel eğitimcilerinin ve öğrencilerin hafif metal ve özellikle alüminyum odaklı yeterliliklerini, yeni endüstri ihtiyaçlarına dayalı eğitim programıyla desteklemek amaçlanmaktadır. Proje; eğitim programlarında yeni modüller, eğitmen ve öğrencilerin faydalanabileceği bir makine/ekipman listesi, iş başı gözlem firma listesi gibi desteklerle, Metal Teknolojisi müfredatını ve Alüminyum Teknolojileri bölüm eğitimcilerini sektörel ihtiyaçlar ve dijital yeterlilikler noktasında iyileştirmeyi amaçlamıştır.

BÜYÜK DÖNÜŞÜM İÇİN DEVLET DESTEĞİ VERİLMELİ

 

·       Sektörünüz yeşil ve dijital dönüşüme ne ölçüde hazır? Neler yapılıyor bu konularda?

 

Türkiye alüminyum sektörü, ulusal ve uluslararası çevresel hedeflere uyum sağlamak için önemli bir teknolojik dönüşüme ihtiyaç duymaktadır. Bu dönüşüm, sektörün karbonsuzlaşma ve emisyon azaltımı hedeflerine ulaşmasını sağlayacak önemli bir adımdır. Ancak, bu dönüşüm süreci önemli bir yatırım gerektirmektedir.

Teknolojik dönüşümün başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi için alüminyum sektörünün mevcut altyapısını modernize etmek ve yenilikçi teknolojilere yatırım yapmak gerekmektedir. Bu teknolojik dönüşüm sürecinin maliyeti oldukça yüksektir ve bu maliyetin karşılanması için uygun finansman mekanizmalarının geliştirilmesi gerekmektedir. Bu noktada, sektör paydaşlarıyla birlikte politika yapıcıların da iş birliği içinde olması ve yeni finansal kaynakların sağlanması önem arz etmektedir. Ayrıca, büyük ölçekli yatırım planlarının hayata geçirilmesi için hızlı ve etkili adımlar atılmalıdır. Kamu teşviklerinin sunulması, yenilenebilir lisanssız enerji yatırımlarına kolaylık sağlanması ve özel sermayenin harekete geçirilmesi gibi teşvik edici unsurların geliştirilmesi, düşük emisyonlu teknolojilerin benimsenmesini ve yaygınlaştırılmasını destekleyecektir.

Dijital dönüşüm noktasında da otomasyon ve robotik sistemler, üretim süreçlerini optimize etmek ve iş güvenliğini artırmak için günümüzün en kritik konularından. Hem grubumuz bünyesinde hem de sektördeki birçok şirketin insan hatasını azaltan ve üretim kalitesini iyileştiren bu sistemlere kaynak ayırdığını, yatırımlar yaptığını görüyoruz. Yapay zeka, nesnelerin interneti (IoT) ve büyük veri analitiği gibi ileri dijital teknolojilerin zaman içinde daha fazla kullanımı ve entegrasyonuyla da üretim süreçleri değişecek ve farklılaşacaktır. 

BURSA’NIN SAĞLIKLI BÜYÜMESİ İÇİN DENGELİ POLİTİKA ŞART

 

·       Sizce Bursa sanayiye doydu mu? Yeni OSB’ler açılmalı mı? Kentin daha sağlıklı büyümesi için sanayileşmede bundan sonra nasıl bir yol izlenmeli?

Bursa çok önemli bir sanayi şehri. Özellikle son 40 yılda çok fazla büyüme kat etti. Özellikle otomotiv ana sanayi yatırımlarının Bursa’ya gelmesi ve ardından günden güne büyüyen yan sanayi şirketleri etkili oldu. Fakat bundan sonra Bursa’nın sanayileşme sürecinde daha sağlıklı bir büyüme için çevresel sürdürülebilirlik, teknoloji odaklı yenilikçilik ve iş gücü eğitimi gibi faktörlerin dengeli bir şekilde yönetilmesi elzem bir konu. Yeni sanayi bölgelerinin açılması ya da yeni yatırımlar, bu ilkelerin ve kentin uzun vadeli gelişim vizyonunun doğru bir şekilde entegre edilmesiyle desteklenmelidir.

·       Bursa’da birinci kuşak olarak tanıdığımız iş insanları arasındasınız. İşleri ikinci kuşağa ne ölçüde devrettiniz? Gençlerin performansını nasıl görüyorsunuz?

Grubumuzda birinci ve ikinci kuşak eş zamanlı olarak çalışıyor. İkinci nesil şu an icracı yönetim kurulu üyeleri olarak yönetime katılıyor. Gençlerin performansını ise oldukça olumlu görüyorum. Birinci kuşaktan gelen mirası ve işin geleneksel değerlerini korurken, aynı zamanda yenilikçi ve dinamik yaklaşımlar getiriyorlar. Teknolojiyi etkin bir şekilde kullanarak iş süreçlerini optimize etmekle ilgili değerli fikirler üretiyorlar. Global pazarlara açılma konusunda yeni stratejiler geliştiriyorlar. Özellikle sürdürülebilirlik, dijital dönüşüm ve müşteri odaklılık gibi alanlarda yaptıkları katkılar beni memnun ediyor. Burada önemli olan nokta ise birinci kuşağın deneyim ve birikimlerini ikinci kuşağa aktarmak ve onların liderlik yeteneklerini geliştirmelerine destek olmak. Biz bu durumu Grubumuzda başardığımıza inanıyorum. Aynı şekilde bu süreci yaşayacak tüm şirketlere de bunu öneririm. Bu süreçte karşılıklı güven, açık iletişim ve ortak vizyon oluşturmak çok önemli. İkinci kuşağın sorumluluk almaları ve işletmenin geleceğini şekillendirmeleri hem aile işletmesi geleneğini sürdürmek hem de sürdürülebilir bir büyüme sağlamak açısından kritik rol oynuyor.

·       Deneyimli bir iş insanı olarak gençlere tavsiyeleriniz neler olur?

Gençlere en önemli tavsiyem, sürekli öğrenmeye odaklanmaları yönünde olacaktır. Teknoloji ve iş dünyası hızla değişiyor, bu yüzden kendinizi sürekli geliştirin, ilgi duyduğunuz ya da çalıştığınız alandaki trendleri takip edin. Deneyimli insanların fikirlerine de mutlaka değer verin. Cesur olun ve belirli dönemlerde risk almayı bilin ama bunu planlı bir şekilde yapın ve fırsatları değerlendirin. Çevrenizle güçlü bir ağ oluşturun ve etkili iletişim becerilerinizi geliştirin, çünkü bu, iş dünyasında başarı için önemli bir faktördür. Sürdürülebilirlik ve toplumsal sorumluluk konularına da odaklanın, son olarak da kendi değerlerinizi ve uzun vadeli hedeflerinizi belirleyin, bu vizyon doğrultusunda kararlar alın ve ilerleyin.

Editör: DİLEK ATLI