GÜNDEM

Sürdürülebilirlik zorunluluk oldu

Küresel ölçekte etkisini artıran iklim krizi, kaynak daralması ve değişen regülasyonlar, sürdürülebilirliği artık şirketler için bir tercih olmaktan çıkararak zorunlu bir dönüşüm alanına dönüştürüyor. Sürdürülebilirlik, hem özel sektörün hem de kamusal yapıların bu dönüşümü çok boyutlu ele aldığına işaret ediyor.

HIDIRCAN KAYA – GÖKSEL BAŞARAN

Enerjiden gıdaya, tekstilden teknolojik üretime, eğitimden danışmanlığa kadar farklı sektörlerde faaliyet gösteren kurumlar, kaynak verimliliğine, karbon yönetimine, dijitalleşmeye, sosyal eşitlik kavramına, kurumsal yönetişime ve döngüsel ekonomiye önem veriyor. Mevcut üretim ve tüketim hızı, doğal kaynakların kendini yenileme kapasitesini aşmış durumda. Bursa’nın da zaman zaman deneyimlediği kuraklık ve su baskısı, sürdürülebilirlik politikalarının artık günlük yaşamın parçası hâline gelmesi gerektiğini gösteriyor. Şirketler; enerji ve su verimliliği, atık yönetimi, yenilenebilir enerji yatırımları, karbon azaltım programları ve döngüsel üretim modelleri ile çevresel etkiyi azaltmaya yönelik somut adımlar atıyor.

Ekonomik dayanıklılık için sürdürülebilirlik şart

Sürdürülebilirlik, şirketlerin finansmana erişim süreçlerinde, rekabet gücünde ve ihracat performansında belirleyici bir faktör hâline geldi. Özellikle AB Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, üreticilerin karbon ayak izini hesaplamasını, enerji verimliliğini artırmasını ve sürdürülebilirlik raporlamasını zorunlu kılıyor. Bu nedenle birçok firma; ürün bazlı karbon ayak izi, kurumsal emisyon yönetimi, sürdürülebilirlik raporlaması, dijital takip ve doğrulama sistemleri gibi alanlarda yatırımlarını hızlandırıyor.

Mustafa Bozbey

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı

Ortak akla ihtiyacımız var

Sürdürülebilirliği, hem bireysel hem toplumsal yaşamın temel kavramlarından biri olarak görüyoruz. Bizim için sürdürülebilirlik, sadece çevreyle ilgili teknik bir konu değil; yaşam kalitesini, kentin geleceğini ve toplumun refahını doğrudan etkileyen bir kültür ve anlayış meselesi. Yıllardır yerel yönetim deneyimlerimde bunu çok net biçimde gözlemledim. Nitelikli bir yaşam istiyorsak sürdürülebilirlik artık bir tercih değil, zorunluluktur.

Kimi zaman bir yöresel ürünün üretilme şeklinde, kimi zaman kültürel mirasın korunmasında, kimi zaman da kent yönetiminin en küçük detaylarında sürdürülebilirliğin belirleyici olduğunu görüyoruz. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde yürüttüğümüz tüm çalışmaların temelinde de bu anlayışın olması gerektiğine inanıyorum.

BUSKİ ve KalDer ile imzaladığımız “Ulusal Kalite Hareketi İyi Niyet Bildirgesi”ni de bunun bir parçası olarak değerlendiriyorum. Çünkü kalite, verimlilik, şeffaflık ve sürdürülebilirlik ancak kurum kültürünün doğal bir unsuru hâline geldiğinde gerçek anlamda karşılık buluyor.

Hedefimiz; daha dirençli, daha yaşanabilir ve geleceğe güvenle bakan bir Bursa oluşturmak. Bu doğrultuda bilimsel verilerden yararlanmanın, iş birliklerini artırmanın ve toplumun tüm kesimleriyle birlikte hareket etmenin çok önemli olduğuna inanıyorum.

Sürdürülebilirliğin başarıya ulaşması, yalnızca belediyenin değil; sivil toplumun, özel sektörün ve kentlilerin de aktif olarak sürece katılmasıyla mümkün olur. Bu nedenle ortak akla, dayanışmaya ve kentlilik bilincine her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Buğra Küçükkayalar

BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı

Sürdürülebilirliği çevreyle sınırlı tutamayız

Sürdürülebilirliği genellikle çevre, yani dünya kaynaklarının idareli kullanımı olarak algılıyoruz. Konuyu aslında çok önemli olmakla birlikte, salt çevre konusuyla sınırlı tutmamak gerekir. Çünkü sürdürülebilirlik, doğal kaynakların kullanımının sürdürülebilir olmasının yanı sıra toplumsal/insan kaynaklarının ve ekonomi/sermaye kaynağının da devamlılığını ya da en azından daha uzun süre devam ettirilmesi konularını da içerir. Kısaca “ESG” olarak tanımlanan sürdürülebilirliğin “E” si Çevreyi yani; Enerji verimliliğini, İklim değişikliğini, Karbon salımını, Biyoçeşitliliği, Hava ve su kalitesini, Atık yönetimini, “S” si Sosyal faktörleri yani; Toplumsal cinsiyet eşitliğini, Çalışan ilişkilerini, Müşteri memnuniyetini, Veri korumayı, Halkla ilişkileri, İnsan kaynaklarını, Çalışma koşullarını, “G” si ise Yönetsel çabaları yani; Denetim yapısını, Paydaş haklarını, Kurumsal şeffaflığı, Politik katkıları ifade eder. Bu üç faktörü gündemine alan ve tüm çalışmalarını bu kriterlere göre gerçekleştiren firmalar “Sosyal sorumluluk sahibi firmalar” olarak adlandırılır.

Aslında sürdürülebilirliği, “sosyal sorumluluk sahibi bir kuruluş olma yolunda yapılan sonsuz bir yolculuk” olarak niteleyebiliriz. Biz BUSİAD olarak yapılanmamızda, yaptığımız etkinliklerimizde, hazırladığımız raporlarımızda bu üç faktörü dikkate alıyoruz. Bu üçü içinden de sosyal faktörlerin sürdürülebilir kılınmasını birinci sıraya koymayı tercih ediyoruz. Çünkü insanımızı sürdürülebilirlik konusunda yetiştirebilirsek, onları ekonomik, hayat standardı, mutluluğu gibi konularda tatmin edebilirsek, çevre/doğal kaynakların doğru kullanımını ve sermaye/ekonomik kaynakların da devamlılığını sağlayacağımıza inanıyoruz.

Serkan Ürkmez

KalDer Bursa Yönetim Kurulu Başkanı

Doğal kaynaklarımız sınırlı

İklim değişikliği artık hayatımızın her alanını etkiliyor. 1,5°C hedefinin yakalanamayacağı neredeyse kesinleşirken, su kaynaklarımız üzerindeki baskı artıyor. Bursa’nın bugün yaşadığı su krizi ve kuraklık bunun en net göstergelerinden biri olarak öne çıkıyor.

Doğal kaynaklarımız sınırlı ve mevcut üretim-tüketim modeli sürdürülebilir değil. Bu hızla devam edersek, yaşam tarzımızı sürdürmek için neredeyse 1,7 Dünya’ya ihtiyaç duyacağız. Biyoçeşitlilik kaybı, gıda güvenliğinden sağlığa kadar tüm yaşam destek sistemlerimizi tehdit ediyor. Çevre kirliliği, fosil yakıtlara bağımlılık ve çevresel baskılar tabloyu daha da ağırlaştırıyor.

Bunlara ek olarak toplumsal eşitsizliklerin derinleşmesi ve kırılgan grupların risklere daha açık hâle gelmesi; sürdürülebilirliği yalnızca çevresel değil, güçlü bir sosyal zorunluluğa dönüştürüyor. Bugün kurumlar için sürdürülebilirlik; ekonomik dayanıklılığın, rekabet gücünün ve finansmana erişimin temel koşulu hâline gelmiştir. Sürdürülebilirlik yalnızca risk azaltmak için değil; yeni pazar fırsatları yaratmak, teknolojik yenilikleri hızlandırmak, verimlilik ve maliyet avantajı sağlamak için de kritik bir dönüşüm alanıdır.

Sosyal boyutta ise çalışan bağlılığı, yetenek çekme ve elde tutma kapasitesinin artması, marka değerinin yükselmesi ve paydaş güveninin gelişmesi gibi önemli fırsatlar sunmaktadır. Bugün dünya; yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm ve toplumsal dönüşümün aynı anda yaşandığı bir üçüz dönüşüm çağından geçiyor. Bu yeni paradigma, kurumların iş modellerini ve rekabet stratejilerini kökten değiştiriyor. Bu nedenle bugün vereceğimiz kararlar, yarının yaşam kalitesini, ekonomik gücünü ve toplumsal dayanıklılığını belirleyecek. KalDer Bursa Şubesi olarak bu dönüşümdeki sorumluluğumuzun ve üstlendiğimiz öncü rolün farkındayız.

Şenol Şankaya

Yeşim Grup CEO’su

Geleceğin sorumluluğu olarak görüyoruz.

Yeşim Grup, tekstil ve hazır giyim sektöründe dünyanın önde gelen markalarına üretim yapan, entegre yapısıyla dünyaca ünlü markaların stratejik bir üretim ortağıdır. Türkiye’nin tekstil başkenti Bursa’da yer alan merkez üretim tesisimiz Almaxtex Tekstil, iplikten mamul ürüne kadar tüm süreçleri tek çatı altında yürütebilen altyapısıyla sektörün sayılı entegre tesisleri arasında yer alıyor.

Bursa’daki 326 bin metrekarelik üretim alanımızda, günlük 115 ton örme, 125 ton boya, 100 bin metre baskı, 400 bin adet hazır giyim ve 100 bin adet ev tekstili üretim kapasitesine sahibiz. Bu güçlü kapasite, Türkiye’de merkez fabrikamız ve fason üretim yaptırdığımız yerlerle birlikte 7 bin kişilik istihdamımız ve 510 milyon dolarlık ciro ile 490 milyon dolarlık ihracat performansımızla birleştiğinde, ülkemiz ekonomisine anlamlı bir katkı sağlamamıza imkân tanıyor. Bu rakamlarla 2024 yılında hazır giyim sektöründe Türkiye’de ihracat birincisi olan Yeşim Grup, Nike, Ralph Lauren ve Matheis–Schlafgut gibi dünya markalarıyla stratejik iş ortaklığını sürdürüyor. Yeşim’in üretim yaptığı diğer markalar arasında ise Under Armour, Zara, Bershka, Tommy Hilfiger, Tommy Jeans, Lacoste, Calvin Klein, Guess, Mudo, Aldi, Gerster ve Tchibo bulunuyor.

Yeşim Grup olarak global ölçekte büyürken, yurt dışındaki operasyonlarımızı Mısır ve Moldova’daki güçlü üretim tesislerimiz üzerinden kesintisiz biçimde sürdürüyoruz. Mısır’da 2008’den bu yana faaliyet gösteren Jade Tekstil, Kahire, İsmailiye ve İskenderiye’deki dört tesisiyle bölgenin en büyük tekstil ve hazır giyim ihracatçılarından biri. 2024 yılı itibarıyla 220 milyon dolar ihracata ulaşarak üst üste altı yıldır bölgenin ihracat liderliğini koruyor.

Moldova’nın Gagavuzya bölgesindeki Asena Tekstil ise küresel tedarik zincirinin önemli halkalarından biri olup 2024 yılında 50 milyon dolar ciroya ulaşarak bölgedeki operasyonlarımızı güçlendiriyor.

Hazır giyim ve ev tekstili alanında dünyanın tanınmış birçok markasına üretim yapan Yeşim Grup, sürdürülebilirlik, sosyal uygunluk ve “Önce İnsan” anlayışını iş yapış şeklinin merkezine alarak Türkiye’den Mısır’a ve Moldova’ya uzanan geniş bir coğrafyada güvenilir, sürdürülebilir ve yüksek kaliteli bir üretim ağı oluşturmuştur.

Yeşim Grup’ta sürdürülebilirlik, tüm operasyonlarımızı şekillendiren kurumsal bir duruş. ‘Önce İnsan’ felsefemiz doğrultusunda çevresel, sosyal ve yönetişim alanlarındaki çalışmalarımızı sistematik yapılarla yönetiyor, tüm üretim tesislerimizde aynı standartları uyguluyoruz.

Bu kapsamda oluşturduğumuz ESG Yönetim Modeli, enerji ve karbon yönetiminden iş sağlığı ve güvenliğine, çalışan hakları ve sosyal uygunluktan döngüsellik, su ve atık yönetimi, etik ve uyum süreçlerine kadar geniş bir alanı kapsıyor. Ekiplerimizin her biri kendi alanında yıllık hedefler doğrultusunda ilerliyor ve sonuçları düzenli olarak raporluyor.

Uluslararası alanda da bu kararlılığımızın karşılık bulduğunu memnuniyetle görüyoruz. Yakın zamanda, iş sağlığı ve güvenliği alanındaki örnek uygulamalarımız nedeniyle ROSPA’dan gümüş ödül aldık. Bunun yanında, Just Style Excellence Awards’ta sosyal etki, çeşitlilik, çevre ve inovasyon olmak üzere dört ayrı kategoride ödüle layık görülmemiz, sürdürülebilirlik yaklaşımımızın bütüncül yapısını güçlü bir şekilde doğruluyor.

Ayrıca şeffaflık ilkesine bağlı olarak her yıl düzenli raporlama yapıyoruz ve bu yıl Global Compact kapsamında 15. raporumuzu yayımladık. Bu raporlar, paydaşlarımıza performansımızı, iyileşme alanlarımızı ve ilerleme taahhütlerimizi açık şekilde sunmamızı sağlıyor.

Tüm bu çalışmaların yanı sıra, çalışan gelişimini sürdürülebilirliğin temel bir unsuru olarak görüyoruz. Eğitim ve yetkinlik geliştirme programlarımızı Yeşim Akademi çatısı altında sistemli bir şekilde yürütüyoruz. Bu doğrultuda bu yıl ilk kez Sürdürülebilirlik Akademisi’ni düzenleyerek çalışanlarımız için kapsamlı bir sertifika programını hayata geçirdik.

1988’den bu yana kesintisiz hizmet veren Yeşim Kreşimiz ise çalışanlarımızın çocuklarına ücretsiz bakım hizmeti sunarak kadınların iş hayatında güçlenmesine, çalışan bağlılığının artmasına ve sürdürülebilir kurum kültürünün gelişmesine katkı sağlıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında kadın istihdamını destekliyoruz.

Kısacası Yeşim Grup olarak sürdürülebilirliği, yalnızca bugünün değil, geleceğin de sorumluluğu olarak görüyoruz. Çevresel etkilerimizi azaltırken çalışanlarımızı geliştiren, toplumla değer üreten ve tüm süreçlerinde şeffaflığı esas alan bir sistemi kararlılıkla işletmeyi önemsiyoruz.

Yeşim Grup olarak UN Global Compact kapsamındaki küresel sorumluluklarımız doğrultusunda iklim kriziyle mücadeleden doğal kaynakların korunmasına uzanan bütüncül bir sürdürülebilirlik yol haritası izliyoruz. Bu çerçevede, 2021 yılını baz alarak karbon emisyonlarımızı 2030’a kadar %50 oranında azaltmayı, 2050 yılı itibarıyla ise net sıfır hedefimize ulaşmayı taahhüt ediyoruz. Su yönetiminde, 2021 baz yılına kıyasla 2027 yılına kadar en az %35 oranında su tüketimi azaltımı hedeflenirken atık yönetiminde 2030 yılı için “sıfır atık” yaklaşımını benimsiyoruz. Doğa ve biyolojik çeşitliliğin korunması odağımızda yer alırken 2040 yılına kadar tüm üretim süreçlerimizde %100 tercih edilen lif kullanımını hedefliyoruz. Enerji ve kaynak kullanımında ise verimlilik temelli dönüşüm stratejilerimizle 2050 net sıfır vizyonumuzu destekliyor, paydaşlarımızla birlikte daha yaşanabilir bir dünya için üretmeye devam ediyoruz.

Kurumsal kültürümüzün temelini oluşturan sürdürülebilirlik yaklaşımımız doğrultusunda, sosyal uygunluk ve çevre alanlarının yanı sıra topluma etki eden konularda da kapsamlı çalışmalar yürütüyor ve bu çalışmalara öncülük ediyoruz. Bu yolculukta Co-CEO’muz Selim Şankaya’nın sürdürülebilirlik alanındaki güçlü liderliği hem kurumsal stratejimizin şekillenmesine hem de uluslararası standartlarla uyumlu bir yönetim anlayışının yerleşmesine önemli katkı sağlıyor.

2006 yılından bu yana UN Global Compact Türkiye çatısı altında sürdürülebilirlik uygulamalarının Türkiye’de yaygınlaşmasına öncülük ederken 2023 yılında UN Women tarafından WEPs Elçisi şirketlerden biri seçilerek toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki kararlılığımızı bir kez daha tescilledik. BADV – İş Dünyası Ev İçi Şiddete Karşı Projesi’nin kurucu üyeleri arasında yer alarak işyerinde güven ve destek kültürünü güçlendiriyor, kurucularından olduğumuz UN Global Compact Türkiye’ye bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren Kadının Güçlenmesi Bursa Platformu ile bölgesel eşitlik alanında örnek uygulamalar geliştiriyoruz. Co-CEO’muz Selim Şankaya liderliğinde düzenli olarak toplanan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitemiz ise şirket genelinde eşitlik politikalarının sistematik şekilde ilerlemesini sağlayan kapsamlı bir yol haritası oluşturuyor.

Eğitim alanında, TEV Şükrü Şankaya Burs Fonu ile genç kızların eğitim yolculuklarına destek vererek onların güçlü bir gelecek kurmalarına katkı sunuyoruz.

Ayrıca Yeşim Grup olarak beş yıl önce SosyalBen Vakfı iş birliğiyle “Gönülden Yapılan İşleri Nesillerdir Destekliyoruz” adıyla başlattığımız “Önce İnsan” projemiz, son iki yıldır Bursa Çağdaş Eğitim ve Kültür Vakfı (ÇEKVAK) aracılığıyla Türkiye’de ve Mısır’da eş zamanlı olarak iki dilli bir yapı ile “Her Coğrafyada Önce İnsan” adı altında devam ediyor. Bu proje kapsamında öğrencilere gönüllülük, aktif vatandaşlık ve Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda farkındalık kazandırmayı hedefliyoruz.

Kadın emeğini üretime kazandıran Ecollectiv projemizle döngüsel ekonomiyi destekliyor, kadın istihdamına katkı sunuyoruz. Öte yandan bu çalışmayla 2025 yılında Just Style tekstil ve hazır giyim platformu tarafından açılan yarışmada Onur Ödülleri’nde çevre, çeşitlilik ve sosyal kategorilerinde uluslararası düzeyde başarı kazandık.

Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği iş birliğiyle 2016 yılından bu yana yürüttüğümüz Evde İşte Eşitlik projesi kapsamında şiddet gören kadın çalışanlarımıza 7/24 hukuki ve psikolojik danışmanlık ile güvenli barınma desteği sağlıyoruz.

Tüm bu çalışmalarla Yeşim Grup olarak sürdürülebilirliği yalnızca bir hedef değil, topluma, çevreye ve insana dokunan bütüncül bir yolculuk olarak ele aldığımızı güçlü bir şekilde ortaya koyuyoruz.

Tayfun Kurdal

Kayra Yemek Genel Müdürü

İş yapış kültürümüzün temel parçası

Kayra Yemek olarak yalnızca Bursa’da değil, Türkiye’nin farklı şehirlerinde de kurumsal firmalara, fabrikalara, okullara ve çeşitli işletmelere kaliteli, hijyenik ve lezzetli yemek hizmetleri sunan profesyonel bir yemek firmasıyız. Taşıma yemek, yerinde üretim ve özel organizasyonlarda güvenilir bir çözüm ortağı olarak hizmet vermekteyiz.

Uluslararası standartlara uygun olarak, gıda güvenliğini sağlamaya yönelik kendi geliştirdiğimiz uygulamaları hayata geçiriyoruz. Üretim süreçlerimiz gıda güvenliği standartlarına tamamen uygun şekilde yürütülmekte; hammaddenin tedarikinden servise kadar tüm aşamalar titizlikle kontrol edilmektedir. Menü planlamalarımız ise gıda mühendislerimiz, diyetisyenimiz ve deneyimli aşçılarımız tarafından mevsimsellik, besin değeri ve müşteri ihtiyaçları göz önünde bulundurularak özenle hazırlanmaktadır. Deneyimli mutfak ekibimiz ve modern üretim tesisimizle faaliyetlerimizi, müşteri memnuniyeti ve gıda güvenliğini her zaman ön planda tutarak sürdürmekteyiz.

Tarladan sofraya tarım ve sürdürülebilirlik ilkelerine bağlı kalarak Kayra Yemek olarak sürdürülebilirliği yalnızca bir hedef değil, iş yapış kültürümüzün temel bir parçası olarak görüyoruz. Gıda israfını azaltmak amacıyla porsiyon kontrolü uyguluyor; reçeteye bağlı üretim süreçlerimizle hem standartlaşmayı sağlıyor hem de kaynak kullanımını optimize ediyoruz. Taze ve mevsimsel ürünlerin kullanımını teşvik ederek hem kaliteyi artırıyor hem de çevresel etkimizi azaltıyoruz. Bunun yanı sıra, enerji ve su tüketimini düşürmeye yönelik operasyonel iyileştirmeler yapıyor, geri dönüştürülebilir ambalaj kullanımını önceliklendiriyoruz. Çalışanlarımızı sürdürülebilirlik konusunda düzenli eğitimlerle bilinçlendiriyor ve tüm üretim aşamalarımızda çevre dostu uygulamaları istikrarlı şekilde hayata geçiriyoruz.

Gelecek dönemde sürdürülebilirlik çalışmalarımızı daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz. Bu kapsamda, enerji verimliliğini artıracak teknolojik yatırımlara yöneliyoruz. Atık yönetimi süreçlerimizi daha sistematik hâle getirerek gıda atığını minimize etmeye, geri dönüşüm oranlarımızı yükseltmeye ve çevre dostu ürün kullanımını genişletmeye odaklanıyoruz. Yerel üreticilerle iş birliğimizi artırarak tedarik zincirimizi daha sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak, dijitalleşme ile üretim ve planlama süreçlerimizi daha tasarruflu hâle getirmek de öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Ayrıca çalışanlarımızı ve iş ortaklarımızı sürdürülebilirlik konusunda daha fazla bilinçlendirecek eğitim ve projelerle, çevresel duyarlılığı tüm paydaşlarımıza yaymayı amaçlıyoruz.

İlhan Özdemir

trex Yönetim Kurulu Başkanı

Yarının üretim modellerine hazırlanıyoruz

trex Dijital Akıllı Üretim Sistemleri A.Ş., çözüm odaklı yaklaşımı ve sürdürülebilir yüksek kaliteli hizmet anlayışıyla tüm sektörlerde müşterilerinin dijital ihtiyaç ve beklentilerine yönelik yenilikçi çözümler geliştiren bir teknoloji firmasıdır. Deneyimli yazılım ve proje uzmanlarından oluşan ekibimiz, mevcut ve ileri teknoloji kaynaklarını kullanarak maliyetleri düşüren, üretimde maksimum verimlilik sağlayan akıllı sistemler tasarlamaya odaklanmaktadır. 1997 yılından bu yana üretimde dijital dönüşüm alanında edindiğimiz köklü tecrübeyle, her sektörde en iyi proje hazırlama ve uygulama süreçlerini başarıyla hayata geçiriyoruz. Yurt içi ve yurt dışında 400’den fazla markanın çözüm ortağı olarak 23 ülkede faaliyet göstermekte; 10’dan fazla TÜBİTAK projesi, Ar-Ge Merkezi unvanımız ve E-Turquality (Bilişimin Yıldızları) programına kabul edilmiş seçkin firmalardan biri olmamızla sektöre değer katmaya devam ediyoruz.

trexMOP, trex’in dijital omurgasını oluşturan temel platformdur. Tek bir ürün olmaktan ziyade, fabrika operasyonlarının her katmanını dijitalleştirmek ve optimize etmek üzere tasarlanmış entegre modüllerden oluşan bir ekosistemdir. trexmop platformumuz, üretim süreçlerinin her aşamasında sürdürülebilirliği destekleyen ve işletmelere doğrudan ölçümlenebilir katma değer sağlayan bir mimariye sahiptir. Sistem; süreçleri dijitalleştirerek gereksiz enerji, zaman ve kaynak kayıplarını ortadan kaldırır, böylece maliyetleri düşürürken üretim verimliliğini anlamlı ölçüde artırır.

Platformun sürdürülebilirlik katkıları:

•Üretim hatlarındaki verimsizlikleri azaltarak enerji ve operasyon maliyetlerini düşürür,

•Kaynak kullanımını optimize ederek daha az enerjiyle daha yüksek çıktı sağlar,

•Makine ömrünü uzatarak bakım ve ekipman yatırım maliyetlerini azaltır,

•Kağıtsız üretim kültürünü destekleyerek hem çevresel etkileri azaltır hem de proses hızını ve izlenebilirliği artırır,

•Gerçek zamanlı veri analitiği ile işletmelere stratejik karar alma avantajı sunar.

trexmop, çevresel sürdürülebilirliği desteklemenin ötesinde, işletmeler için bütünsel bir sürdürülebilirlik modeli oluşturarak toplam maliyeti azaltan ve rekabet gücünü yükselten bir değer üretmektedir.

trex Dijital olarak sürdürülebilirliği üretimin geleceğini şekillendiren temel bir strateji olarak ele alıyoruz. Amacımız, teknolojiyi sürdürülebilirlik yaklaşımıyla bütünleştirerek üretim sektöründe Türkiye’nin küresel rekabet gücünü artırmak ve gelecek nesillere daha verimli, daha çevreci bir sanayi ekosistemi bırakmaktır.

trex olarak odağımız; işletmeleri yalnızca bugünün ihtiyaçlarına değil, yarının üretim modellerine de hazırlamak. Bu nedenle geliştirdiğimiz tüm çözümlerde çevresel, ekonomik ve teknolojik sürdürülebilirliği bütüncül bir perspektifle ele alıyoruz. Üretimde verimliliği artıran, kaynak tüketimini azaltan ve işletmelere sürdürülebilir rekabet avantajı sağlayan yenilikçi dijital sistemler geliştirmeye devam edeceğiz. Sektördeki tüm paydaşlarımızla birlikte daha güçlü, daha verimli ve daha sürdürülebilir bir üretim geleceği oluşturmayı hedefliyoruz.

Cihangir Gençoğlu

UEDAŞ Genel Müdürü

Çeşitli eğitim programları düzenliyoruz

Uludağ Elektrik Dağıtım AŞ, 01.09.2010’da tamamlanan özelleştirme sürecinin ardından faaliyetlerine başladı. Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Yalova’yı kapsayan 35 bin kilometrekarelik geniş bir coğrafyada bugün 5 milyonu aşan müşteriye hizmet sunuyoruz. Enerjiyi güvenli, kesintisiz ve sürdürülebilir şekilde sağlama misyonuyla hareket ediyoruz. Türkiye’nin otomotiv, tekstil ve tarım gibi kritik sektörlerde lokomotif konumda olan bu bölgesinde artan abone yapısına paralel olarak altyapımızı güçlendirmeye devam ediyoruz. Her yıl büyüttüğümüz yatırımlarımızla şebekemizi daha dayanıklı hale getiriyor ve bölge enerjisinin geleceğini güvence altına alıyoruz. Teknoloji, tasarruf, güvenlik ve toplumsal faydayı bir bütün olarak ele alan bir enerji yönetimi anlayışını benimsiyor; sektörün öncü kuruluşlarından biri olmayı hedefliyoruz.

UEDAŞ’ta sürdürülebilirlik tüm ekipler tarafından sahiplenilen ortak bir prensip. Bu nedenle çalışanlarımızın bilinç ve yetkinliklerini artırmak için her yıl çeşitli eğitim programları düzenliyoruz. İş sağlığı ve güvenliğini temel öncelik kabul ediyor; düzenli saha denetimleri ve güvenli çalışma kültürünü pekiştiren uygulamalar yürütüyoruz. Üst yönetimin de katıldığı “saha güvenlik yürüyüşleri” ile ekiplerimizi yerinde gözlemliyor, ihtiyaçları değerlendiriyoruz. Çalışanlarımız, “Arama Kurtarma Ekibi”, “Trafolar Konuşuyor”, “Pembe Lambalar” ve “Enerjini Geleceğe Taşı” gibi sosyal sorumluluk projelerinde gönüllü olarak aktif görev alıyor. Böylece sürdürülebilirliği yalnızca iş süreçlerinde değil, toplumsal katkı çalışmalarında da yaşayan bir kurum kültürüne dönüştürüyoruz.

Sürdürülebilirlik programlarımız, dağıtım operasyonlarımızın verimliliğini ve rekabet gücünü doğrudan etkileyen bir stratejik unsur niteliğinde. Çevresel, sosyal ve yönetişim alanındaki uygulamalarımız sayesinde riskleri daha etkin yönetiyor; şebeke güvenilirliğini ve operasyonel performansı artırıyoruz. Bu yaklaşım; arıza sürelerinin düşmesi, kayıpların azalması, çalışan bağlılığının yükselmesi ve müşteri memnuniyetinin gelişmesi gibi pek çok somut fayda sağlıyor.

Erman Ersöz

ORSO Off-Road Solutions Genel Müdürü

Enerji tarafında iyileştirmeler gerçekleştirdik

Serbest bölgede faaliyet gösteriyor ve dünyanın en iyi amfibi arazi aracını üretiyoruz. Bu aracı üretirken ana amaçlarımızdan biri, sürdürülebilirlik kapsamında da sıkça konuştuğumuz iklim krizleri ve afet durumlarına hızlıca müdahale edilebilmek. Ürettiğimiz UTV araç önleyici değil ama afetlerde kritik operasyonel görevler üstleniyor.

Aynı zamanda üretim sürecinde sürdürülebilirlik ve israfın önlenmesi bizim için çok önemli. Bu kapsamda özellikle enerji tarafında ciddi iyileştirmeler gerçekleştirdik. Enerji maliyetlerimizi yaklaşık %20 oranında azaltan çalışmalar yaptık. Tesisimize enerji analizatör sistemleri kurduk ve bu sistemlerin çıktılarını projelendirerek tüketilen elektriği azalttık.

Geri dönüşüm konusunda da çeşitli uygulamalar yürütüyoruz. Üretimden çıkan tüm atıkları ayrıştırarak en doğru ve sürdürülebilir şekilde değerlendiriyoruz. Sadece atık olarak değil çıkan hurda plakaları istasyonlarda yardımcı malzeme olarak kullanıyoruz. Yakıt tüketimi de bizim için kritik bir konu. Ürettiğimiz aracın her kullanımında karbon salınımı söz konusu olduğu için bu alanda da ciddi optimizasyonlar yaptık. 2,5 ton ağırlığındaki bir aracın 5 ila 7 litre yakıtla bir saat boyunca yol alabileceği bir performans ortaya koyduk. Bu bizim için oldukça değerli bir gelişme. Ayrıca geliştirmekte olduğumuz insansız aracımızın da elektrikli olacağını paylaşmak isterim.

Aycan Anlamaz

Penguen Gıda Mali İşler Müdürü

Sürdürülebilirliği kolektif bir dönüşüm olarak görüyoruz

1989’da Bursa’da kurulan Penguen Gıda, Türkiye’nin önde gelen meyve-sebze işleme markaları arasında yer alıyor. Kuruluşundan bu yana doğal, güvenilir ve yenilikçi ürünleri tüketiciyle buluşturmayı amaçlayan şirketimiz; reçel, konserve, turşu ve dondurulmuş gıda kategorilerinde hem iç pazarda hem de global arenada güçlü bir konum edindi. Modern tesislerimiz, teknoloji yatırımlarımız, sözleşmeli tarım modeli ile oluşturduğumuz sürdürülebilir tedarik yapımız ve kalite standartlarına bağlılığımız, markamızı sektörün güvenilir oyuncularından biri haline getiriyor.

Sürdürülebilirlik yolculuğumuz, tarımın doğayla olan bağını koruma gerekliliğinden doğdu. Üretim süreçlerimizin çevresel etkilerini azaltmak, iklim değişikliğinin tarıma olan etkilerini yönetmek ve uluslararası beklentileri karşılamak amacıyla sürdürülebilirliği temel bir kurumsal stratejiye dönüştürdük. Yenilenebilir enerji kullanımı, su ve enerji verimliliği, atık yönetimi ve sosyal sorumluluk alanlarında kapsamlı projelere yatırım yaptık. Bugün sürdürülebilirlik, tüm iş modelimizin ayrılmaz bir parçasıdır.

Penguen Gıda’da sürdürülebilirliği kolektif bir dönüşüm olarak görüyoruz. Çalışanlarımıza yönelik düzenli eğitimlerle çevresel farkındalığı artırıyor; sıfır atık, enerji verimliliği ve operasyonel iyileştirme alanlarında programlar yürütüyoruz. Kadın istihdamını destekleyen politikalarımız ve eşitlik yaklaşımımız, WEPs imzacılığımızla güçleniyor. Gönüllülük projeleriyle çalışanlarımızı çevre etkinliklerinde, çiftçi eğitimlerinde ve toplumsal projelerde aktif rol almaya teşvik ediyoruz. Bu bütüncül yaklaşım sayesinde sürdürülebilirlik, şirket kültürümüzün canlı ve katılımcı bir parçasına dönüşüyor.

Mine Tuna

Seger Genel Müdürü

Dünya, gelecek nesillerden ödünç aldığımız emanet

Seger olarak 1981’den bu yana korna üretiminde global bir marka haline gelmemize rağmen, son 3–4 yılda vizyonumuzda önemli bir dönüşüm başlattık. Artık kendimizi yalnızca korna üreten bir şirket olarak değil, mobilite alanında teknolojik ürün tasarlayan ve geliştiren bir teknoloji firması olarak tanımlıyoruz. Bu dönüşümün odağına ise “sürdürülebilirliği” yerleştirdik. Amacımız yalnızca ürün üretmek değil; topluma, çevreye ve tüm paydaşlarımıza değer katan bir şirket olmak.

Sürdürülebilirliği yönetişim, çevre ve sosyal alanları kapsayan bütüncül bir yaklaşımla ele alıyoruz. Ar-Ge ve üretimdeki güçlü yapımızı, TÜBİTAK destekli “Yeşil Korna” projesi gibi somut çalışmalarla taçlandırıyoruz. Sürdürülebilirliğin yalnızca yönetimin değil, tüm çalışanların ortak sorumluluğu olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle her yıl tüm çalışanlara yüz yüze sürdürülebilirlik eğitimleri veriyoruz. Etki alanımızı genişletmek için tedarikçilerimizi ve müşterilerimizi de bilgilendirme bültenleriyle sürece dâhil ediyoruz. Sosyal alanda ise çalışanlarımız; iş-yaşam dengesi, çevre, toplumsal cinsiyet eşitliği ve eğitim alanlarındaki projelerde gönüllü olarak aktif görev alıyor.

Dünyanın bize ait değil, gelecek nesillerden ödünç aldığımız bir emanet olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle hem bireylerin hem de tüm sanayi kuruluşlarının üzerine düşeni yapması gerektiğini düşünüyoruz. Seger olarak teknoloji ve sürdürülebilirliği harmanlayarak daha yaşanabilir bir dünya ve daha eşit bir toplum için çalışmayı sürdüreceğiz. Dönüşüm niyetle başlar, kararlı adımlarla büyür.

Zeliha Alkaya

Vanelli Tekstil Sürdürülebilirlik Müdürü

Gelecek nesillere karşı bir sorumluluk

Türkün Ailesi, dört kuşaktır tekstil alanında faaliyet gösteren köklü bir ailedir. İlk yıllarda ipek ve ev tekstili üretimiyle başlayan yolculuk, Erol Türkün’ün Almanya’da aldığı tekstil mühendisliği eğitiminin ardından kendi firmasını kurmasıyla Vanelli Tekstil’in temelini oluşturdu. 1983’te Bursa OSB’de kurulan ilk fabrika ile sanayi ölçeğine geçildi. 1989’da Vanelli markasıyla uluslararası pazarlara açıldık ve Almanya’daki Heimtextil Fuarı’na katılmaya hak kazanan ilk Türk perdelik kumaş üreticisi olduk.

Vanelli’nin sürdürülebilirlik anlayışı, üretimde kaliteyi ve işletme verimliliğini odağa alan köklü deneyimle gelişti. Zamanla sürdürülebilirlik, bir yönetim modeli haline getirildi ve çevresel, sosyal, yönetişimsel değerler iş süreçlerimize entegre edildi. ISO 9001, ISO 14001, ISO 50001 gibi yönetim sistemleri ile OEKO-TEX®, GOTS, BCI, GRS, RCS, RWS gibi sürdürülebilir üretim sertifikaları bu yaklaşımın kanıtıdır.

Sürdürülebilirliğin bir birimin üstlenebileceği bir süreç değil, tüm çalışanların ortak katkısıyla yürüyen bir yapı olduğunu benimsiyoruz. Bu nedenle her departmandan gönüllü temsilcilerin yer aldığı bir Sürdürülebilirlik Komitesi kurduk. Çalışanlarımızın süreci sahiplenmesini sağlamak için farkındalık eğitimleri düzenliyoruz. Komite ve ilgili ekipler tarafından geliştirilen projeler uygulanıyor, izleniyor ve raporlanıyor. UN Global Compact imzacısı olarak toplumsal cinsiyet eşitliği de kurum kültürümüzün önemli bir unsuru. Bugün çalışanlarımızın %32’si, yönetim kadrolarının ise %51’i kadınlardan oluşuyor. Bu oranlar, kapsayıcı bir iş kültürünün sürdürülebilirliğin temel taşlarından biri olduğunun somut göstergesidir.

Vanelli olarak sürdürülebilirliği yalnızca yapılması gereken bir görev olarak değil, gelecek nesillere karşı bir sorumluluk olarak görüyoruz. Kaynakları verimli kullanmak, çevreye duyarlı üretim yapmak ve toplumsal fayda üretmek, bugünün olduğu kadar yarının da güvence altına alınması demektir. Bu nedenle sektör paydaşlarını, tedarikçileri, müşterileri ve tüm tüketicileri bu dönüşümün bir parçası olmaya davet ediyoruz. Biz, bu anlayışı yaygınlaştırmak için kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz.

Nur Betül Gayretli

Gökkuşağı Koleji Yönetim Kurulu Üyesi

Kısa vadeli hedef olarak görmüyoruz

Gökkuşağı Koleji olarak yayımladığımız 2026 Sürdürülebilirlik Raporu, bizim için yalnızca bir faaliyet dökümünden ibaret değil; eğitimi çevresel, sosyal ve kurumsal sorumluluk ekseninde yeniden tanımlama kararlılığımızın güçlü bir yansımasıdır. Uluslararası GRI standartlarına göre hazırlanan bu rapor, sürdürülebilirliği kısa vadeli bir hedef değil, kurum kültürümüzün temelini oluşturan uzun soluklu bir vizyon olarak ele aldığımızı açıkça ortaya koyuyor.

1997’den bu yana İstanbul, Bursa, Ankara, İzmir ve Antalya’daki kampüslerimizle hem ulusal hem uluslararası eğitimde önemli bir noktaya geldik. Cambridge International School ve IB World School kimliklerimizi, sürdürülebilirlik ilkeleriyle bütünleştirerek öğrenciyi merkeze alan bir eğitim modelini daha da ileriye taşıyoruz. Bu yılki raporda, çevresel sürdürülebilirlik alanında kaydettiğimiz somut ilerlemeler öne çıkıyor. Karbon ayak izini yüzde 12 oranında azaltmamız, enerji ve su verimliliğinde sağladığımız gelişmeler ve süreçlerimizin yüzde 75’inin dijitalleşmesi, sürdürülebilir kampüs hedefimize güçlü katkılar sunuyor.

Öğrencilerimizin topraksız tarım uygulamalarından biyomürekkep üretimine, eko balkon projelerinden fidan dikim çalışmalarına kadar birçok yenilikçi çevre projesinde aktif rol alması, sürdürülebilirliği teori olmaktan çıkarıp günlük okul yaşamına entegre ettiğimizin en önemli göstergelerinden biridir. Akademik açıdan ise C1 seviyesinde İngilizce yeterliliğine ulaşan geniş öğrenci kitlesi, Cambridge ve IB programlarındaki başarı grafiğimiz ve STEM–sürdürülebilirlik temelli ders modellerimiz, vizyonumuzun temel taşlarını oluşturuyor. Öğrenci psikolojik güvenliğini önceleyen kapsayıcı okul politikalarımız da sürdürülebilirlik anlayışımızın sosyal yönünü güçlendiriyor.

2025 yılında sürdürülebilirlik temelli STEM projelerimizin uluslararası arenada büyük başarı elde ederek Global Sustainability Awards’ta ödülle taçlandırılması ve ETZ 2025’te akademik dünyaya sunulması da bizim için gurur verici bir kilometre taşı oldu. Bu başarılar, inovasyonu sürdürülebilirlik prensipleriyle birleştiren eğitim modelimizin somut karşılık bulduğunu gösteriyor.

Raporun yönetişim bölümünde ise kapsayıcı ve çok katmanlı yapımız öne çıkıyor. Sürdürülebilirlik Yürütme Komitesi, kampüs liderleri ve öğrenci temsilcilerimizi içeren bu yapı; şeffaf, ölçülebilir ve hesap verebilir bir yönetim kültürünü kurumsal düzeyde yaygınlaştırıyor. ESG performans kartları, risk ve fırsat analizleri, stratejik haritalar gibi araçlarla tüm karar süreçlerimizi sürdürülebilirlik ekseninde şekillendiriyoruz.

Paylaştığımız 2027 Stratejik Yol Haritası ile hedeflerimizi daha ileri bir noktaya taşıyoruz. Tüm kampüslerimizin Yeşil Bayrak statüsüne ulaşması, karbon nötr okul yolculuğumuzun başlatılması, dijitalleşme oranımızın artırılması ve toplumsal katkı projelerimizin genişletilmesi önümüzdeki dönemin ana başlıklarını oluşturuyor.

Bu rapor, sadece geride bıraktığımız bir yılı anlatmıyor; aynı zamanda gelecek nesillere karşı duyduğumuz sorumluluğun da ifadesi. Biz Gökkuşağı Koleji’nde sürdürülebilirliği eğitim modelimizin, okul kültürümüzün ve kurumsal değerlerimizin merkezine yerleştirmeye devam edeceğiz. Amacımız, çevreye duyarlı, topluma değer katan ve akademik mükemmeliyetle desteklenen bir eğitim yaklaşımını her yıl daha da ileri taşımaktır.

Ahmet Altın

Harves Technology Kurucu Ortağı ve Genel Müdür

Sürdürülebilir çevre yönetimi için döngüsel bir model sunuyoruz

Harves Technology, sürdürülebilir su yönetimi konusunda yenilikçi çözümler geliştirmek amacıyla TÜBİTAK BİGG Team Programı ile kurulmuş ve TÜBİTAK tarafından desteklenen bir teknoloji şirketidir. Bursa’da faaliyet gösteren firmamız, yağmur suyu hasadı alanında Türkiye’nin ilk modüler “Yağmur Suyu Duvarı” sistemi olan Harves Rainwater Wall’ı geliştirmiş ve ticarileştirmiştir.

Estetik, modüler ve yüksek dayanımlı yapısıyla su depolamayı duvar mimarisiyle birleştiren bu sistem; endüstriyel tesislerden konut projelerine, okul ve belediye uygulamalarından peyzaj sektörüne kadar geniş bir kullanım alanına sahiptir.

Harves olarak temel yaklaşımımız, su kaynaklarının korunmasını mimari ve şehir planlama süreçlerine entegre etmektir. Bu doğrultuda geliştirdiğimiz Yağmur Suyu Duvarı, yağmur suyunu depolayarak yeşil alan sulamasında, endüstriyel proseslerde, temizlik ve altyapı desteklerinde kullanılmasını sağlar. Böylece hem yeraltı su kaynaklarının korunmasına katkı sağlanmakta hem de tüketilen birim su başına karbon ayak izi düşürülmektedir. Ürünümüz %100 geri dönüştürülebilir polimerlerden üretilmekte olup uzun ömürlü yapısı sayesinde sürdürülebilir çevre yönetimi için döngüsel bir model sunmaktadır.

Gelecek çalışmalarımızda su yönetimi ve şehirleşmeyi birlikte ele alan daha kapsamlı çözümler geliştirmeyi hedefliyoruz. Yağmur Suyu Duvarı sistemimizin; akıllı sensörler, su kalitesi izleme modülleri, güneş enerjisi entegrasyonu ve hidroponik bitki yetiştirme gibi ek özelliklerle desteklenmesi üzerinde Ar-Ge çalışmalarımız devam etmektedir. Hem Türkiye’de hem de global pazarlarda, sürdürülebilir su yönetimini yaygınlaştırmayı ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir çevre bırakmayı öncelikli hedefimiz olarak görüyoruz.

Su, geleceğin en kritik yaşam kaynağıdır ve korunması için sadece tasarruf değil, şehir altyapısına entegre çözümler gereklidir. Harves Technology olarak, yağmur suyunun boşa akmadığı; her yapının su depolayabilen sürdürülebilir bir şehir elemanına dönüştüğü bir geleceğe inanıyoruz. Yağmur Suyu Duvarı bu dönüşümün ilk adımlarından biridir ve bu vizyonun yaygınlaşması için kamu, özel sektör ve toplum iş birliğini önemli görüyoruz.

Şule Aşık

Shule Plus Dış Ticaret Danışmanlığı Kurucusu

İhracata giden yolu birlikte inşa ediyoruz

Nako Global Dış Ticaret Limited Şirketi’nin sahibiyim. 2025 yılında Shule Plus Dış Ticaret Danışmanlığı markasını bünyemize katmış bulunmaktayız.

30 yılı aşkın profesyonel iş hayatım boyunca, çeşitli şirketlerin dış ticaret, satış ve pazarlama alanlarında tüm kademelerde çalışma fırsatım oldu. Son 25 yıldır ise yönetici pozisyonlarında görev aldım. Gözlemlerim ve tecrübelerim sonucunda, farklı sektörlerdeki küçük ve orta ölçekli firmaların ihracata başlama veya mevcut ihracatlarını sürdürülebilir hale getirme konusunda ciddi zorluklar yaşadığını ve önemli bilgi eksiklikleri bulunduğunu gördüm. Bu nedenle, dış ticaret alanındaki tecrübelerimi firmalara danışmanlık ve rehberlik hizmeti olarak sunmaya karar verdim.

Firmaların ortak zorlukları arasında ihracata başlama ya da ihracatı sürdürülebilir kılma konusunda yaşanan güçlükler öne çıkıyor. Ben de bu noktada devreye giriyor; hedef pazar analizleri, iletişim desteği, dış ticaret süreç takibi gibi alanlarda yapılan işleri sistematik bir yapıya oturtma konusunda danışmanlık hizmeti sağlıyorum.

Bu etkinliğe katılma amacımız yürüttüğümüz bu çalışmaları daha geniş kitlelere duyurmak. Şirketlerin ve dış ticaret çalışanlarının ihracat alanında bilinçlenmeleri konusunda yardımcı olmaktır. Biz, ihracata giden yolu birlikte inşa ediyoruz.

Aşkın Elüstü

Gözde IT Genel Müdürü

Kağıtsız ortamdan dijitale dönüştürüyoruz

Gözde Bilgisayar Sistemleri, 1996 yılında Bursa’da kuruldu. Özellikle otomotiv endüstrisinin dijital dönüşüm yolculuğunda katma değerli iş çözümleri üretmek konusunda yoğun şekilde çalışıyoruz. 15 Ocak’ta da 30. yılımızı kutlayacağız.

Sürdürülebilirlik kapsamında, başta reel sektör ve otomotiv endüstrisi olmak üzere kurumların tüm iş süreçlerini kâğıtsız ortamdan dijitale taşımaya yönelik güçlü iş birliklerimiz bulunuyor. Hem beyaz yakanın günlük iş süreçlerini dijital ortama aktararak onlara önemli ölçüde verimlilik sağlıyor, kâğıtsız ofis modeline geçişlerine destek oluyoruz; hem de üretim tarafındaki süreçleri dijitalleştirerek enerji verimliliği konusunda ciddi katkılar sunan çözümler geliştiriyoruz.

Geleceğe yönelik planlarımız arasında, yapay zekâ ürünlerini günlük iş hayatına entegre ederek kurumların işlerini daha kolay ve daha hızlı yapabilir hâle gelmesini sağlamak yer alıyor. Bunun yanı sıra, özellikle enerji verimliliği başta olmak üzere genel verimlilik alanında da müşterilerimize önemli katkılar sunmaya devam etmeyi hedefliyoruz.

Bilal Sevinç

Denge Grup Yönetim Kurulu Başkanı

Çalışmalarımızı yaygınlaştırmayı hedefliyoruz

OSGB hizmetlerimiz kapsamında iş güvenliği uzmanlığı, iş yeri hekimliği, işe giriş sağlık raporları, mobil sağlık taramaları, periyodik muayeneler, test ve ölçümler, mekanik ve elektriksel ölçümler, TMGD (Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı), çevre danışmanlığı ve eğitim merkezimiz ile hizmet veriyoruz. Son olarak kurduğumuz Karbon Denge firmamızla da karbon yönetimi alanında çözümler sunuyoruz.

Kurumsal karbon ayak izi hesaplaması, ürün bazlı gömülü karbon ayak izi, SİBAM veya SKDM olarak adlandırılan sınırda karbon düzenlemesi süreçleri, sürdürülebilirlik göstergeleri, geri dönüştürülebilirlik analizleri ve tüm bunların sonunda firmalara sürdürülebilirlik raporu hazırlıyoruz. Bu çalışmaları danışman hocamız, profesör doktor düzeyindeki uzmanımızla birlikte yürüterek firmalara hem öğretmeyi hem de karbon kültürünü kazandırmayı amaçlıyoruz. Çünkü karbon yönetimi artık ülkelerin olduğu kadar şirketlerin de ana gündem maddesi hâline geldi. Nasıl her firmanın finans departmanı varsa, artık her firmanın bir karbon yönetim departmanı da olmak zorunda. Biz de firmaların bu alandaki ilk adımlarını atmalarına destek olmak istiyoruz.

Sürdürülebilirlik çalışmalarımız, firmaların kurumsal karbon ayak izi hesaplamasıyla başlıyor. Süreç daha sonra SKDM’ye, karbon vergisi kapsamına girecek alanlara ve doğrulama süreçlerine uzanıyor. Şu anda yükümlülük altında olan başta otomotiv sektörü olmak üzere pek çok sektörle çalışmalarımız sürüyor. Hazırladığımız raporlar doğrulama süreçlerinden geçiyor ve firmalarla birlikte öğrenerek ilerleyen bir model benimsiyoruz. Amacımız, firmaların karbon yönetimini içselleştirmesi; yani bizden öğrendikleri bu sistemi ertesi yıl kendi verilerini güncelleyerek, değişen proseslerine göre iyileştirip kendilerinin sürdürebilir hâle getirmesi.

Gelecek planlarımız, sürdürülebilirlik alanında büyümek üzerine kurulu. Sadece otomotiv değil, asansör sektöründen tutun da pek çok farklı sektörde sürdürülebilirlik çalışmalarını yaygınlaştırmayı hedefliyoruz.

İbrahim Güneş

Feza Danışmanlık Yönetim Kurulu Üyesi

Çalışmalarımızı yapay zeka ile ulaşılabilir kılmak istiyoruz

Feza İş Güvenliği, 2013 yılında kuruldu. İş güvenliği, çevre ve TMGD alanlarında sanayiye hizmet veriyoruz. Bunun yanında ilk yardım, makine periyodik kontrolleri ve sağlık konularında da destek sağlıyoruz. Şu an yaklaşık 65 personelimizle hizmet sunmaktayız.

Sürdürülebilirlik alanında; iş güvenliği, çevre yönetimi ve karbon hesaplamaları süreçlerini yapay zekâ sistemleriyle entegre ederek çalışmalar yürütüyoruz. Amacımız, sürdürülebilirlik çalışmalarını yapay zekâ destekli bir sistemle daha ulaşılabilir, sürekli ve etkin hâle getirmek.

Firmaların daha kolay ve doğru rapor hazırlayabilmesi için; iş güvenliği, çevre yönetimi, karbon ayak izi hesaplamaları ve bu verilerin uluslararası standartlara uygun biçimde raporlanmasına yönelik çalışmalarımız devam ediyor.

İlker Turan

Semtrio Kurucu Ortağı

Hizmet yelpazemiz oldukça geniş

Firmamız Semtrio, sürdürülebilirlik danışmanlığı alanında yaklaşık 10 yıldır faaliyet gösteriyor. Bugüne kadar yaklaşık 2 bin sürdürülebilirlik projesi gerçekleştirdik. Portföyümüzde Sabancı Holding, Borusan Grubu şirketleri, THY, Varlık Yönetim şirketleri ve Türkiye’deki neredeyse tüm bankalar bulunuyor. Bu kurumlarla iklim stratejileri, emisyon azaltım projeleri ve sürdürülebilirlik yol haritaları üzerinde birlikte çalışıyoruz.

Hizmet yelpazemiz oldukça geniş. Emisyon muhasebesinden sürdürülebilirlik raporlamalarına, ESG değerlendirme süreçlerinden finansman tarafında sürdürülebilirlik ile ilgili ikinci taraf görüşü hizmetlerine kadar firmalara kapsamlı destek sağlıyoruz.

Geleceğe yönelik çalışmalarımız ise büyük ölçüde regülasyonlarla şekilleniyor. Türkiye’de TSRS mevzuatının kabul edilmesi ve Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın devreye girmesiyle birlikte, hizmetlerimiz de bu yeni düzenlemeler doğrultusunda genişlemeye ve çeşitlenmeye başladı.

Bugün burada düzenlenen konferansta çok değerli konuşmacılar ve katılımcılarla bir arada olduk. Ana gündem maddemiz sürdürülebilirlik. Bu kapsamda iş dünyasının dönüşümünü, regülasyonların getirdiği risk ve fırsatları ve sektörlerin gelecekte nasıl bir yol izlemesi gerektiğini değerlendireceğiz.

Oğuzhan Uslu

Orjinom İnovasyon Yönetim Kurulu Başkanı

Çevreye zarar vermeyen bir üretim anlayışını benimsiyoruz

Firmaların fikrin doğuşundan ticarileşmesine kadar A’dan Z’ye tüm süreçlerinde yanlarında oluyoruz. Bu kapsamda sürdürülebilirlik projeleri dahil olmak üzere iş planlarının oluşturulması, fizibilite çalışmaları ve analizlerin yapılmasına kadar bütün süreçleri üstleniyoruz.

Sürdürülebilirlik artık firmalar için bir tercihten çok zorunluluk hâline gelmiş durumda. Bunun temel sebebi; doğal kaynakların doğru ve verimli kullanılması, üretilen ürünlerin uluslararası pazarlarda rekabet edebilir olması ve özellikle Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın getirdiği zorunluluklardır. Artık konu sadece üretmek değil; doğayla uyumlu, çevreye zarar vermeyen bir üretim anlayışını benimsemek.

Gerek Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı, gerek Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, gerekse kurumsal karbon ayak izi gibi birçok uygulama; çevreye duyarlılık, atıkların azaltılması, hava ve su kirliliğinin önlenmesi gibi alanlarda firmaların sorumluluklarını artırıyor.

Bizim destek verdiğimiz projelerin büyük bölümü TÜBİTAK projeleri, yeşil dönüşüm programları ve çatı GES (güneş enerjisi) gibi sürdürülebilirlik projelerinden oluşuyor. Enerji verimliliği, çevresel etki analizleri ve yaşam döngüsü değerlendirmeleri gibi çalışmalarla firmaların sürdürülebilirliği zorunlu bir süreç olarak yönetmesine destek oluyoruz. Artık markalar için 1, 3 ve 5 yıllık planlarda, atıkların ne kadar azaltılacağı veya bu azaltımlar için hangi projelerin yürütüldüğü sorgulanıyor.

Geleceğe yönelik planlarımızda ise her firmanın ürün bazlı karbon ayak izi hesaplamasına geçmesi gerektiğini vurguluyoruz. Çünkü birçok firma hâlâ ürünlerinin karbon ayak izi konusunda yeterli farkındalığa sahip değil. Bu nedenle önümüzdeki dönemde firmaların bu dönüşümü benimsemeleri ve süreçlerini karbon ayak izi odaklı bir maliyet muhasebesi mantığıyla yönetmeleri kritik önem taşıyor.

Aysu Aktürk

Gi Group Holding Bursa Şube Satış Yöneticisi

Ekonomik gelişime katkı sağlıyoruz

Gi Group Holding, 1998 yılında İtalya’da kurulmuş, bugün 58 ülkede faaliyet gösteren dünyanın önde gelen insan kaynakları ve iş gücü çözümleri sağlayıcılarından biridir. Türkiye’de ise geniş bir hizmet yelpazesiyle işe alım, geçici istihdam, dış kaynak, eğitim–gelişim, bordrolama ve danışmanlık alanlarında kurumlara uçtan uca çözümler sunuyoruz. Amacımız, şirketlerin sürdürülebilir büyümesini desteklerken aynı zamanda çalışanların daha iyi bir çalışma hayatına erişmesine katkı sağlamaktır.

Gi Group Holding’in küresel stratejisinde sürdürülebilirlik, iş süreçlerinin merkezindedir. Eşitlik ve kapsayıcılık alanında, kadın istihdamını artırmaya yönelik programlar, dezavantajlı grupların iş gücüne katılımına destek ve fırsat eşitliği politikaları uyguluyoruz. Eğitim ve yetkinlik geliştirme kapsamında, çalışanların geleceğin yetkinlikleriyle donatılması için sürekli gelişim projeleri yürütüyoruz. Çevresel sürdürülebilirlik noktasında ise karbon ayak izimizi azaltmaya yönelik dijitalleşme projeleri, kağıtsız ofis uygulamaları ve enerji verimliliği çalışmaları gerçekleştiriyoruz.

Önümüzdeki dönemde sürdürülebilirliği daha bütünsel şekilde ele alarak: Çalışan deneyimi, kapsayıcılık ve iş güvenliği odaklı projeleri genişletmeyi, iş gücü piyasasında gençlere, kadınlara ve kırılgan gruplara daha fazla istihdam fırsatı yaratmayı, dijital dönüşüm yatırımlarını artırarak hem operasyonel verimliliği yükseltmeyi hem de çevresel etkileri azaltmayı, sürdürülebilir tedarik zinciri prensiplerini daha güçlü şekilde uygulamayı hedefliyoruz.

Gi Group Holding olarak sürdürülebilirliğin yalnızca bir kurumsal sorumluluk değil, aynı zamanda uzun vadeli büyümenin temel koşulu olduğuna inanıyoruz. İnsan odaklı yaklaşımımızla, hem iş dünyasının dönüşümüne hem de toplumun sosyal ve ekonomik gelişimine katkı sağlamayı sürdüreceğiz.

Burcu Doruk

Türkkep Satış Direktörü

Dönüşümün güvenilir altyapısını sunmaya devam edeceğiz

2008 yılında kurulan TÜRKKEP, Türkiye'nin ilk yetkili kayıtlı elektronik posta (KEP) hizmet sağlayıcısı ve güven kurumu olarak faaliyet göstermektedir. Güncel olarak 1 milyonu aşkın müşteriye sahiptir ve %50'nin üzerindeki payı ile pazar lideridir.

KEP, KEP İK, UETS, EYP ve e-tebligat çözümleri, e-imza, e-fatura, e-arşiv ve kurumsal dijital süreç yönetimi hizmetleriyle şirketlerin ve kurumların uçtan uca güvenli, hızlı ve yasal geçerliliği olan bir dijital dönüşüm altyapısına sahip olmasını sağlar. Türkiye genelinde geniş bir hizmet ağı bulunan TÜRKKEP, regülasyonlara tam uyum, yüksek güvenlik standartları ve sürekli yenilik yaklaşımıyla iş dünyasının dijitalleşme süreçlerine liderlik etmektedir.

TÜRKKEP olarak sürdürülebilirlik yaklaşımımızı; dijitalleşme ile kaynak verimliliğini artırmak, kağıt tüketimini azaltmak ve iş süreçlerinde karbon ayak izini düşüren çözümler üretmek üzerine kurguluyoruz. KEP, e-tebligat yönetimi ve e-dönüşüm ürünlerimiz aracılığıyla işletmelerin operasyonlarını tamamen dijital ortama taşımasına destek olarak, çevresel sürdürülebilirliğe doğrudan katkı sağlıyoruz.

Ayrıca bilgi güvenliği, veri bütünlüğü, hizmet sürekliliği ve etik iş yapış kültürü, sürdürülebilirlik stratejimizin temel bileşenlerini oluşturmaktadır. ISO 27001 ve ISO 22301 standartlarına uyumumuzla hem ekosistemimize hem de paydaşlarımıza güvenilir ve sürdürülebilir bir dijital altyapı sunuyoruz.

Önümüzdeki dönemde sürdürülebilirlik çalışmalarımızı üç ana eksende güçlendirmeyi hedefliyoruz:

Dijitalleşme ve karbon azaltımı: Kurumlara özel uçtan uca e-dönüşüm çözümlerini genişleterek kağıtsız ofis uygulamalarına geçişi hızlandırmak.

Enerji verimliliği ve altyapı modernizasyonu: Veri merkezlerimizde enerji tüketimini optimize eden yeni nesil teknolojilere yatırım yapmak.

Sosyal inisiyatifler: Sektör lideri olarak kurumsal karbon ayak izini azaltma konusunda kolektif bilinç oluşturmak.

Bu çerçevede, sürdürülebilir dijital ekosistemi güçlendiren projeleri hem kamu hem de özel sektörle iş birliği içinde hayata geçirmeyi planlıyoruz.

TÜRKKEP olarak sürdürülebilirliğin yalnızca çevresel bir hedef değil; ekonomik dayanıklılık, inovasyon ve toplumsal faydayı bir arada kapsayan bütünsel bir yaklaşım olduğuna inanıyoruz. Dijitalleşme Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınmasında stratejik bir role sahip ve biz de bu dönüşümün güvenilir altyapısını sunmaya devam edeceğiz.

Sürdürülebilirlik odağında gerçekleştirilen bu değerli organizasyonda yer almaktan memnuniyet duyuyor, katkı sunan tüm paydaşlara teşekkür ediyoruz.