Sen, evet evet sen, SEN BİR KURBANSIN.
Ekonominin nabzını tutan, Eko haber gazetesinin değerli okuyucuları başlığım dikkatinizi mi çekti ve devamını okumak mı istediniz? Çok ta iyi ettiniz, maksadım da buydu.
Altını bir kez daha çizmek isterim ki HEPİNİZ, HEPİMİZ KURBANLARIZ.
Nasıl mı olur, ne kurbanı mı?, Kurban da neymiş mi? Tamam, bir saniye sabırlı olun, anlatacağım daha doğrusu yazacağım.
Kurbanız, çünkü; bize öğretilenlerin kurbanıyız.
Doğduğumuz andan itibaren bizi nasıl yetiştirdiler ve ne öğrettiler ise kabul ettik. Çünkü onlar büyük ve yetişkindiler, onlar ne diyorsa doğru diyorlardı, aksini düşünmek olmazdı. Bununla da yetinmedik, bize en yakın olan kişilerin davranış ve alışkanlıklarını modelledik. Bırakın davranış ve alışkanlıklarını, onlar gibi düşünmeyi, onlar nelere seviniyor ve üzülüyorlarsa biz de aynı şeylere sevinmeye ve üzülmeye başladık. Belki de bu gün bu yaşa geldik bunları da doğru mu diye hiç sorgulamamdık. Farkına varmadığımız bir şeyi nasıl sorgulayabilirdik ki?
Kurbanız, çünkü; öğrenilmiş çaresizliklerimizin kurbanıyız.
Kendimizi tanıdığımız, bildiğimiz günden bu yana bir çok şey deneyimliyoruz. Deneyimlerimizin bir çoğunda başarıya ulaşıyor, bir çoğunda da başarısızlığa ulaşıyor olabiliriz. Şunu unutmayın başarının nasıl bir stratejisi varsa, başarısızlığında stratejisi var. Önemli olan başarısızlığın ardında yatan strateji bulmak ve değiştirmektir. Şayet başarısızlığa uğruyor ve bir daha deneyimlemekten vazgeçiyor isek bu bizim öğrenilmiş çaresizliğimizin kurbanı olduğumuzu gösterir.
Kişi bir kez evlenip ayrılmış ise bir daha evliliğe cesaret edemeyebilir. Bir iş yeri açıp işletemedi ve kapatmak zorunda kaldıysa, bir kez daha iş yeri açmaya cesaret edemeyebilir. Topluluk önünde konuşup, başarılı bir performans sergileyemedi ise bir daha buna da cesaret edemeyebilir. İşte tüm bu örneklerin hepsi öğrenilmiş çaresizliğimizin kurbanı olduğumuzun ispatıdır.
Kurbanız, çünkü; bir çok şeyi sorgulamamanın kurbanıyız.
Sokrates " sorgulanmayan hayat, hayat değildir demiş . Bende diyorum ki "farkındalıksız hayat, hayat değildir yani ne yaşadığının neden yaşadığının, yaşadığından ne öğrendiğinin farkındalığına ulaşmamışsan bil ki benzer şeyleri ( dejavu) sürekli yaşayacaksındır. Farkındalığın tek yolu da sorgulamaktır.
İnsan her zaman kendine şunu sormalıdır.
Ben kimim ve neden buradayım? Neden bu dünyaya gelmiş olabilirim? Yaşama geliş amacım olmuş olsaydı bu amaç ne olabilirdi? Ortalama 70-80 yıllık ömür verilmiş. Ne yapmam gerekiyor ki, bu dünyadan sonsuzluğa göç ettiğimde huzura kavuşabileyim?
Genellikle insanların farkındalığa ulaştığı, tüm bunları sorgulamaya başladığı yaşları 40lı yaşlardır. Çünkü hayat 40ına kadar çok hızlı ve fark etmeden geçer. Kırk yaşına geldiğinde bir bakarsın ki çok şey yaşamış çok şeyde kazanmışsındır ama kimsindir neden buradasındır hiçbir şeyin farkında olmayabilirsin.
Değerli dostlarım; Kişisel gelişim bu sorularla ile farkındalık ile başlar. Dolayısıyla bunu baz aldığımızda bu süreçte bize yol gösterecek, bu işi layıkıyla yapan, hayatlarında bu değişimleri yaşamış ve yaşamaya devam eden eğitmenlere ihtiyacımız çok büyüktür.
Sende eğer farkındalığını fark etmek istiyorsan sorgulamalısın, sorgulamadıkça farkındalığa erişemeyeceğin gibi, öğrenilmiş çaresizliklerinden de kurtulabilmen asla mümkün olmayacaktır.
NURAN BOYRAZ Eğitmen & Koç ve Yazar
www.nuranboyraz.com

Sayı: 935 - Sayı'nın Kapağı