Günümüzde gençliğin derdi az değil. Üniversite okumuş iş bulamıyor, yüksek enflasyon altında standart hayatta kalma masrafları için hala ailesinden yardım alıyor ancak ailesinin durumu da kolay değil. Genç nüfusa sahip Türkiye’de bu anlamda problemler büyük.
Ancak az bir sayıda olsa da nüfusun bir kısmı problemsiz ve rahat yaşıyor. Sonuçta geçim zorluğu içinde boğuşan, iş bulamayan genç milyonlar, bolluk içinde yaşayan azınlık gencin başarı metotlarına bakıyor ve ahlak erozyonu başlıyor. Bu gidiş ciddi sorunlara gebe.
Siyasetin neden olduğu bu önemli sosyal soruna çare üretmek ise yine siyasetin işi. Ne var ki ülkemizde siyasilerin koltuk, makam, rant gibi daha önemli işleri var ve oy uğruna kirletilmeyecek hiçbir kavram kalmadı. Siyaset kurumu devlet itibarının doğru anlamını kavrayacak olgunluğa erişmeden de bu konuya ve diğer konulara doğru ve kalıcı çözümler üretmek mümkün olmayacaktır.
Bu nedenle biz gençlere biraz latife yaparak, nasıl zengin olunur konulu, fıkra tadında öneriler yapalım. Baştan söyleyelim ki “Tosuncuğa” ya da benzerlerine özenmeyin. O işin sonu mutlaka kötü bitecektir. Size iki net sektör tavsiye edeyim. Çok ciddiye almayın ama yabana da atmayın. Eskiden “ya topçu ya popçu” denirdi.
Yeteneğiniz varsa futbolcu olun. Kazancı maşallah. Kazandıklarınızla iyi yatırımlarda yaparsanız hayatınızı garanti altına aldınız demektir. Yetenek falan yoksa, öne çıkan hiçbir özelliğiniz de yoksa siyasete girin. Genç yaşlarda gençlik kollarından başlayıp siyasetçilerle takılın. Ağzınız laf yapmayı öğrenirse ve sadık bir yandaş olursanız hayatınız garanti, gerisi de karakterinize bağlı. Mutlak bir şeyler olursunuz. Size gülümseten birkaç hikâye anlatayım.
Kısaca Al Capone diye bilinen İtalyan asıllı Amerikalı mafya lideri Alphonse Gabriel Capone ’un unutulmayan sözlerinden birisi şöyledir. “Çocukken her akşam yatmadan önce ve aklıma geldiği her an Tanrı’ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün Tanrı’nın çalışma tarzının bu olmadığını anladım. Ertesi gün gittim kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce Tanrı’ya günahlarımı affetmesi için dua ettim.” Döneminin Amerikan Başkanları ile dostluklar kurmuş, halkla yaptığı göstermelik yardımlarla kendisine alkışçılar edinmiş, iş adamı görünmeyi başaran bu eli kanlı Mafya lideri döneminde idol olmuş ancak her suçlu gibi ömrünü hapishanelerde tüketmiş, aklını yetirmiş olarak çıktıktan bir süre sonra da 1947 yılında vefat etmiş. Bunun gibi yaratanı ve inancı suistimalin bedeli er ya da geç, bu dünyada ya da ahirette ödenir.
Siyaset böyle bir şey diye bir örnek verelim.
Oğlumu aradım. “Benim seçtiğim kız ile evleneceksin” dedim. “Hayır” dedi. “Ama seçtiğim kız dünyanın en zengin adamının kızı” dedim. “Peki” dedi. Dünyanın en zengin adamını aradım ve “Kızını oğlumla evlendirmek istiyorum” dedim. “Hayır” dedi. “Ama oğlum Dünyanın en büyük bankasında CEO” dedim. “Peki” dedi. Dünyanın en büyük bankasının sahibini aradım ve “Oğlumu bankanın CEO’su olarak işe al” dedim. “Hayır” dedi. “Ama oğlum Dünyanın en zengin kişisinin damadı” dedim. “Peki” dedi.
Elbette siyasetin içinde de seçtiğiniz partiye göre değişen özellikler edinmeniz şart. Mesela gittiğiniz kurslar, mezun olduğunuz ya da başlayıp bitirdiğiniz ya da terk ettiğiniz okullara göre tercihlerinizi doğru yapmanız, içinde olduğunuz siyasi anlayışa uygun birkaç muhabbet geliştirmeniz, üst makamlara şirin görünmeniz gibi faktörler yükselmenizin süresini kısaltacaktır. Mesela Cuma namazlarında kim hangi camiye gidiyor, mitinglerde, törenlerde liderlere nasıl yakın durulur alkışlanır ya da “yuh” çekilir gibi konular önemli. Resim çektirmeyi ihmal etmeyin. Her fırsat bulduğunuzda başkanlarla, bakanlarla, liderlerle bolca resminiz olsun. Basına hitap ettiklerinde mutlaka bir yerlerden kafayı çıkarın, koruma raconları falan yapın vs. İşte çalışmadan, üretmeden, yorulmadan kolay zengin olmanın, rahat yaşamanın yolları. Bir de bakmışsınız Ankara’dasınız. Neden olmasın? Niceleri bu yollardan geçmedi mi?
Şansınız açık olsun.