Para Politikası Kurulu'nun 22 Eylül'deki toplantısına ilişkin özet yayımlandı.
Özette, tüketici fiyatlarının ağustosta yüzde 1,46 arttığı, yıllık enflasyonun yüzde 80,21'e çıktığı anımsatılarak, enflasyonu etkileyen unsurlar ve risklerden bahsedildi.
Jeopolitik risklerin dünya genelinde iktisadi faaliyet üzerindeki zayıflatıcı etkisinin artarak sürdüğüne işaret edilen özette, gelecek döneme ilişkin küresel büyüme tahminlerinin aşağı yönlü güncellendiği, resesyonun kaçınılmaz bir risk faktörü olduğu değerlendirmelerinin yaygınlaştığı belirtildi.
Özette, Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının artış eğiliminin sürdüğüne değinilerek, şunlar kaydedildi:
"Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Bununla birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları artan enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğu ile işgücü piyasalarındaki katılıklara bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini vurgulamaktadırlar. Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerinde ayrışma devam etmektedir. Finansal piyasalarda artan belirsizliklere yönelik merkez bankaları tarafından geliştirilen yeni destekleyici uygulama ve araçlarla çözüm üretme gayretlerinin sürdüğü gözlenmektedir."
"Yıllık üretici enflasyonu ağustosta geriledi"
Özette, gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarında küresel risk iştahına paralel eylülde hem borçlanma senetlerinden hem de hisse senedi piyasalarından çıkışların sürdüğüne işaret edildi.
Gelişmiş ülkelerin uzun vadeli tahvil faizlerindeki oynaklık ve küresel finansal koşulların seyrinin, gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarına ilişkin riskleri canlı tuttuğu vurgulanan özette, "Liralaşma stratejisi kapsamında atılan politika adımlarının da etkisiyle Türkiye'nin Türk lirası cinsi devlet tahvili getirileri bu dönemde başta uzun vadede olmak üzere benzer ekonomilere göre daha olumlu bir performans sergilemiştir." denildi.
Özette, enflasyonda gözlenen yükselişte; jeopolitik gelişmelerin yol açtığı enerji maliyeti artışları ve ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının yanı sıra küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların oluşturduğu güçlü negatif arz şoklarının etkili olduğu belirtilerek, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Yıllık üretici enflasyonu ağustosta düşüş sergilemiştir. Uluslararası emtia fiyatlarında hâkim olan ılımlı seyrin ve taşımacılık giderlerindeki düşüşlerin maliyet baskılarını bir miktar hafiflettiği değerlendirilmektedir. Jeopolitik sorunlar nedeniyle ani artışlar sergileyen doğal gaz fiyatları ağustos ayında da bu görünümü bozan esas unsur olmaya devam etmiştir. Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, ağustosta yıllık enflasyon petrol ürünleri öncülüğünde enerji grubunda gerilemiş, diğer alt gruplarda yükselmiştir. Fiyat artışlarının alt gruplar geneline yayıldığı izlenirken, tütün ürünleri, diğer madencilik ve taşocakçılığı ürünleri, temel eczacılık ile kağıt ve kağıt ürünleri öne çıkan alt gruplar olmuştur. Diğer taraftan, uluslararası emtia fiyatlarındaki olumlu görünümün etkisi rafine edilmiş petrol ürünleri ve ana metalde daha belirgin olmuş ve bu alt gruplarda fiyat düşüşleri sürmüştür."
"Öncü göstergeler büyümede yavaşlamaya işaret ediyor"
Özette, son dönemde enerji ve altın ithalatındaki yüksek seyrin cari işlemler dengesini olumsuz etkilediğinden bahsedilerek, şöyle devam edildi:
"Ağustos ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri eylül ayına ilişkin yüksek frekanslı verilerle birlikte değerlendirildiğinde üçüncü çeyrekte mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracatta yılın ilk yarısında gözlenen artış trendinin yerini sınırlı bir azalışa bıraktığı gözlenmektedir. İthalatın ise yüksek seyreden enerji ve altın ithalatının etkisiyle güçlendiği gözlenmiştir. Dış ticaret açığında enerji başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki artış kaynaklı gözlenen yükselişe karşın hizmet gelirlerinde süregelen artış eğilimi cari işlemler dengesini desteklemeyi sürdürmektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, kişi başına harcama tutarlarındaki artışın da etkisiyle turizmin cari işlemler dengesine beklentileri aşan güçlü katkısı devam etmektedir. Bunun yanında, enerji fiyatlarındaki yüksek seyir ve ana ihracat pazarlarının resesyona girme olasılığı cari denge üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir."