Türkiye’nin iki ülke arasında yaşanan gerginlikte tarafsızlığını koruması, ilerideki süreç için ülkemizi ön plana çıkarıyor. Özellikle global markaların Rusya pazarından birer birer çekilmesi Türk firmalar için önemli fırsatları da beraberinde getiriyor.

Dünya Rusya ve Ukrayna arasındaki yaşanan gelişmeleri yakından takip ediyor. Özellikle Batılı ülkeler ve firmalar Rusya aleyhinde tutum sergileyerek bu ülke olan ticari ilişkilerini tamamen durdurma noktasına geldi. Bu durum “Yaşanan krizde tarafsız tutumuyla dünya kamuoyundan takdir toplayan Türkiye’nin gelecek süreçte ön plana çıkmasına imkan sağlayabilir” görüşünü kuvvetlendiriyor. Bursa iş dünyası temsilcileri Rusya – Ukrayna krizinin Türkiye ekonomisine etkilerini ve gelecek öngörülerini Ekohaber’le paylaştı.

Rusya ile iş yapan firmalara Batı’dan uyarı
Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşta, Rusya ‘ya sert yaptırımlar uygulayan Batı ülkeleri ambargolarına bir yenisini daha ekledi. Rus firmalarına, ürünlerine iç pazarlarında ambargo uygulayan ve Rusya ile ticaretini durduran ülkeler, tedarikçilerinin de Rusya ile ticaret yapmasını istemiyor.Bazı firmalar, Türkiye’deki tedarikçilerine yazı göndererek tedarikçilerinin kullandıkları ürünlerin, komponentlerin ya da hizmetlerin bu bölgelerden olmaması talebinde bulundu. Batılı firmalar tedarikçilerinin Ukrayna’nın Donetsk, Luhansk ve Kırım bölgelerinden, Rusya ve Belarus Cumhuriyet’inden ürün ve hizmet kullanmadıklarını kendilerine bildirmelerini istedi. Firmalar, aksi takdirde tedarikçileri ile ticaretlerini durduracaklarını açıkladı.

Baran ÇELİK
OİB YK Başkanı

Savaşın olumsuz etkilerini yaşıyoruz

Rusya Federasyonu geçen yıl en fazla ihracat yaptığımız ilk 10 ülke arasında yer aldı. Bu ülkeye ihracatımız 2021 yılında yüzde 51 artış gösterdi.  Ancak, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sonucu maalesef dünya ülkeleri olarak hiç arzu etmediğimiz bir savaş ortamını ve onun olumsuz etkilerini de yaşamaktayız. Her şeyden önce yaşanan insanlık dramının son bulması ve sürecin barışçıl bir çözüme kavuşması en büyük temennimiz. Rusya ve Ukrayna, ihracatımız açısından da çok önemli iki ülke. Süreci yakından takip ediyoruz. Kısa süreli olumsuz etkileri olacaktır ancak Ticaret Bakanlığımız ve Türkiye İhracatçılar Meclisi önderliğinde ihracatçılarımızın gelişmelerden zarar görmemesi için çalışıyoruz. Geçtiğimiz yıl otomotiv üretimine damgasını vuran yarı iletken çip krizinin en azından 2022 yılı ortalarına kadar etkisini devam ettireceği tahmin ediliyor. Bazı tahminler sürecin 2023 yılına kadar uzayabileceği yönünde. Tabi diğer taraftan yarı iletken çip sorununun yanı sıra ham madde, lojistik ve enerji krizi ile de karşı karşıyayız.  Covid-19 pandemisinin küresel arz talep dengesini bozması ve aşırı iklim olayları bugünkü hammadde ve enerji krizinin dolayısıyla da fiyat artışlarının en büyük nedenleri olarak görülüyor. Enerji fiyatları inanılmaz bir hızla artışa geçti. Bu da üretim ve ihracat üzerinde ek bir yük oluşturuyor. Zincirleme sorunlar ile karşı karşıyayız ve bu sorunların kısa vadede çözülebilmesi maalesef mümkün gözükmüyor. Bunların yanı sıra otomotiv sektörü, hem bu krizlere çözüm olmak hem de değişen tüketim taleplerine yanıt vermek için dönüşümden geçiyor. Üretim yöntemleri ve motorlu araçları oluşturan parçalar değişiyor. Elektrikli araç satışları artmaya devam ediyor. Hatta Avrupa Birliği’nde faaliyet gösteren tüm otomobil firmalarının fosil yakıtlı araç üretimini 2035’ten itibaren sonlandırması söz konusu. Tüm bu gelişmelerle birlikte sektörümüzdeki gelişmeleri heyecanla takip ediyoruz.

Pınar TAŞDELEN ENGİN 
UTİB YK Başkanı

Müzakerelerin artması ümit verici

Sektör olarak önemsediğimiz bir  konu  Türkiye’nin gerçekleştirdiği ya da gerçekleştireceği Serbest Ticaret Anlaşmalarında tekstil sektörünün taviz verilecek sektörler listesinden çıkartılarak korunmasıdır. Özellikle Vietnam, Pakistan, Hindistan gibi Türkiye’nin tekstil ve hammaddeleri sektöründe önemli rakipleri konumundaki ülkelerle yapılması planlanan Serbest Ticaret Anlaşmalarında, sektörümüzün menfaatlerinin maksimum düzeyde korunmasını istiyoruz. Diğer yandan uzun vadede dışa bağımlılığın azaltılması için pamuk üretiminin teşvik edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Kalitesi tescillenmiş Türk pamuğunda üretimin artırılması, tohumculuk sektörü, tekstil sanayii, hazır giyim sanayii ve tarım gibi birçok sektörü de olumlu etkileyecek, aynı zamanda sektörümüz kendi ham maddesini üreten sektör olarak uluslararası alanda daha rekabetçi bir yapıya kavuşacaktır. Dünya, pandemi sürecinde büyük bir sınav verdi. Tam pandeminin etkilerinden kurtulmaya ve yeniden normalleşmeye çalışırken, Ukrayna ile Rusya arasında başlayan savaş endişeleri artırıyor. Müzakerelerin artması ümit verici. Savaşın bir an önce sonlanması ile iki ülke arasındaki ve çok taraflı siyasi ilişkilerin normal akışına geri dönmesi en büyük temennimiz. Ukrayna ile en son Şubat ayında Serbest Ticaret Anlaşması imzaladık. Her iki ülke de bizim açımızdan önemli yakın coğrafya ticaret partnerlerimiz. Türkiye olaylara barışçıl yaklaşımı ve tarafsızlık ilkesi ile her iki ülkenin ihtiyaçlarına cevap vermeye devam edecektir. İhracatçı Birlikleri olarak süreci yakından takip ediyor ve firmalarımızın karşılaşabilecekleri olası sorunların çözümleri üzerinde çalışıyoruz. Bölgede barışın bir an önce tesis edilerek hayatın normal akışına yeniden kavuşmasını, masum hiçbir insanın zarar görmemesini diliyoruz.  

Osman AYBİL 
İMOS YK Başkanı

Belli sektörler avantaj sağlayabilir

Rusya’da faaliyette bulunan global firmaların Rusya’dan çıkması hali hazırda Rusya’da faaliyet gösteren global markalara alternatif firmaların önünü açacaktır. Bu yaşanan durum belli sektörlerde bazı firmalara avantaj sağlayabilir. Mobilya sektörü olarak Rusya hedef pazarlarımızdan biri olmakla beraber yıllar içinde yaşanan pek çok siyasi kriz sebebiyle aslında olması gerekenden çok daha düşük seviyelerde hacmimiz olan bir ülke. 2021 yılında dernek olarak Rusya’da Mebel fuarı katılımımız oldu ve bu fuardan açıkçası çok mutlu ve ümitli dönmüştük. Ancak bu yaşanan savaş durumu sebebiyle başlayan yaptırımlar şu an bizim potansiyel ticaretimize zarar vermiş durumda. Rusya’nın swift sisteminin dışına çıkarılması ve ürünlerin Rusya’ya ulaşması için kullanılan mevcut Karadeniz üzerinden yolları da kullanamıyoruz. Bu iki konu ticaretimize sekte vurdu.   Sektör olarak bu süreci izleyip para transferi noktasında ve nakliye konusunda oluşacak alternatifleri değerlendireceğiz.

Emel ÖZKAN TAŞYAKAN
Destek Amortisör YK Üyesi

Para transferi ve nakliyede belirsizlik söz konusu

Pandeminin etkileri sürerken küresel anlamda ekonomik dengelerin değiştiği bir ortamda Rusya – Ukrayna krizinin patlak vermesi hepimizi oldukça tedirgin etti. Krizin savaşa dönmesiyle birlikte özellikle enerji maliyetlerindeki ani artışlar biz üreticileri zorlamaya başladı. Üretim maliyetlerindeki ithal girdiler döviz kurundan dolayı zaten kontrol edilemezken döviz bazında artışların da başlaması ana girdilerimizin fiyatlarında ciddi artışlara neden oldu.  Destek Otomotiv olarak Rusya- Ukrayna ve bölgedeki tüm komşu ülkelere savaş öncesi ihracatımız mevcuttu.  Savaşın başlamasıyla birlikte Ukrayna’ya ihracatımız olumsuz yönde etkilendi ve talepler azaldı. Rusya pazarına hâkim olan global rakip firmaların ise Rusya’daki faaliyetlerini durdurması üzerine hem Rusya’dan hem de Rusya üzerinden satış kanalı olan ülkelerden talepleri bize yönlendirdi. 
Hali hazırda üretim kapasitemizdeki doluluk, yaşanan malzeme tedarik problemleri ve maliyet artışları sebebiyle Rusya pazarında yaygınlaşmak ve boşluğu doldurmak için zamana ve netliğe ihtiyacımız var. Mevcut müşterilerimizin ihtiyaçlarını ve talep artışlarını karşılamaya çalışıyoruz. Yeni müşteriler için de öncelikle tahsilat – garanti – sözleşme konularında güvence bekliyoruz. İlk kriz anına yakalanan kara yolu sevkiyatlarımızda nakliye sorunu yaşadık, sorun kısa zamanda çözüldü ancak Rusya’nın SWIFT dışında kalması ne yazık ki ilk dönemde tahsilat anlamında gecikmelere yol açtı.  Para transferi ve nakliyede halen büyük bir belirsizlik söz konusu. Sipariş alıyor, üretim yapıyoruz ancak iş sevkiyat noktasına geldiğinde oldukça zaman kaybediyoruz. Tahsilat ve lojistik anlamında Avrupa üzerinden geçici çözümler üretilebiliyor ancak krizin büyümesi mevcut kanalları da etkileyecektir.

Şinasi GÜNEŞ
BEMİS Elektrik YK Başkanı

Sektörümüzde ciddi talep patlaması öngörüyoruz

Fırsatlara hazır olmanın birinci adımı en kötüye hazır olmakla başlar. Dolayısıyla sadece savaş sonrasına hazır olmak değil, dünyanın yeni düzenine hazır olma yolunda verimli, hızlı ve kurumsal işletmelere dönüşmemiz kaçınılmaz görünüyor. Dolayısıyla biz firma olarak savaşın uzun sürebileceğini, kötü sonuçlar olabileceğini düşünerek tedbirli olmaya, sonrasında da muhtemel fırsatlara hazır olmaya yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Rusya ve Ukrayna’ya ciddi ihracatımız vardı. Savaş sebebiyle durdurduk. Savaş sonrası endüstriyel elektrik malzemeleri olarak pazarımızın iki ülkede de ciddi talep patlaması yaşayacağını düşünüyoruz. Ülkemiz, Ukrayna ve Rusya Savaşıyla ilgili en yakından etkilenen komşu ülke olmamıza rağmen oldukça doğru bir politika izleyerek iki ülkeye de aynı mesafede olduğunu belirtmiş ve bu çizgide tutumunu sürdürmektedir. Bu tutumun ekonomik açıdan ülkemizin en az etkilenebileceği pozisyondur. Sonrasında da ekonomik kazanımı en çok olabilecek bir konumdadır. Firmalar olarak sektör oyuncuları olarak Rusya Ukrayna Savaşı’nın bitmesine paralel talebin artmasına yönelik kısa süreli fırsatlar doğduğunu düşünerek hareket etmemek çok önemli. Bu pozisyondan doğan fırsatları kalıcı sürdürülebilir biçimde ele almak söz konusu ülkelerde markalaşırsak uzun soluklu kazanç elde etmeyi planlamak doğru olur diye düşünüyorum. Savaş nedeniyle Rusya ve Ukrayna’yı terk eden global markaların yerini Türk markalarının alabilmesi için şansımızın yüksek olduğunu, kalite, uygun fiyat anlamında önemli ölçüde hazır olduğumuzu, mesafe açısından da avantajlı olduğumuzu düşünüyorum. Global markaların yerini almaya en yakın aday markaların ülkemizden çıkacağını düşünüyorum.
Savaş sonrası Rusya ve Ukrayna’nın normalin üzerinde talepleri olacağını varsayarak kapasite açısından, maliyet açısından hazırlık içerisinde olduğumuzu, yeterli seviyede olduğumuzu dolayısıyla olabilecek fırsatlara hazır olduğumuzu ifade edebilirim. Savaşın başlamasına paralel yüklemiş olduğumuz siparişi göndermedik şu an alacaklarımızı da tahsil etmekte sıkıntı yaşıyoruz. Savaşın uzamasını ciddi zararları olacağını daha çok uzarsa başka ülkelere de sıçrama tehlikesinin dünyayı tehdit ettiğini düşünüyorum dolayısıyla maksimum tedbir en kötüye hazırlık şart işimizi kış tutmalıyız yaz olursa zaten hazırız. Savaş sonrasında oluşabilecek fırsatların değerlendirilmesi konusunda keşke tek taraflı kazanma, kısa süreli ilişki, aldatmaya yönelik zihniyette olanların Rusya ve Ukrayna’ya gitmeleri, mal satmaları engellene bilse, bu mümkün değil ancak belki bir bilgilendirme kamu spotu gibi uygulamalarla bilinçlendirme çalışması yapılabilse, ülkemizin istekli verimli genç nüfusa sahip olması sebebiyle yeni Dünya düzeninde eskisinden daha iyi konumlanabileceğini tahmin ediyorum. Gelecekten umutluyum.

Ömer YILDIZ
BEKSİAD YK Başkanı

Türkiye’nin olumlu politikaları avantaj sağlayacak

Rusya – Ukrayna savaşı başladığında sektörümüzün ihracat bazında yüzde 20 – 30 etkileneceğini düşünmüştük. Ancak geldiğimiz noktada gördük ki, bizim tahminimizden daha yüksek oranlarda bir etkilenme söz konusu. Ukrayna ile ticareti zaten düşünemiyoruz. Ukrayna’daki müşterilerimizin sağlık durumlarını öğrenme derdindeyiz. Rusya ile ticaretimiz neredeyse durma noktasına geldi. Rusya ile ticaretimizde başta ertelemeler yaşandı, Ukrayna olan siparişlerimiz ise komple iptal oldu. Ukrayna ile zaten ticaret düşünemiyoruz bir aydır. Sektör olarak burada yaşanan kayıplar karşısında alabileceğimiz tek önlem, diğer pazarlarımızla olan ticaretimizi artırarak, bu bölgelerde yaşanan kayıplarımızı kapatmak. Geniş bir pazar çeşitliliğimiz var. Bunları değerlendirerek, savaş nedeniyle oluşan açığı kapatmaya gayret göstereceğiz. Bunun dışında, tabii ki bir an önce iki ülke arasındaki savaşın da barış sağlanarak sonlanmasını arzu ediyoruz. Barış sağlanması durumunda, daha güçlü bir şekilde bu iki ülkedeki pazarlara gireceğimizi düşünüyorum. Her iki ülkenin ihracatımızdaki toplam payı yüzde 30’lar civarındaydı. Son yıllarda pazar çeşitliliğimiz çok arttığı için eskisi gibi Rusya ve Ukrayna pazarlarına bağımlı değildi sektörümüz. Ama bu kriz bir barışla sonlanırsa, şu anda Türkiye’nin izlediği olumlu politikadan dolayı bu oranın artabileceğini düşünüyorum.
Geçmiş dönem siparişlerimizin tahsilatlarında bir sıkıntı söz konusu. Hem ülkelerdeki döviz krizi hem de dövizin yükselmesi ve de para transferinde yaşanan sorunlardan dolayı şu anda tahsilatlarda bir sıkıntı yaşıyoruz. Temennimiz en kısa sürede barışın sağlanması ve bu bölgelerdeki insanların mağduriyetlerinin giderilmesi. Tüm bunlar sonucunda da Türkiye’nin bu bölgelerde ekonomik varlığını daha güçlü devam ettirmesi.  

Yiğit DURAK
Durak Tekstil YKÜ

Türkiye tarafsızlığını korumalı

Rusya- Ukrayna savaşı, bu ülkelere yapılan tekstil ürünleri ihracatını olumsuz etkilemektedir. Özellikle hazır giyim, deri ve ayakkabı ihracatı yapan müşterilerimizin siparişleri askıya alınmakta veya sipariş iptalleri gelmektedir. Rusya siparişleri büyük oranda düşerken, Ukrayna pazarı tamamen kapandı. Savaş devam ettiği sürece bu durum devam edecektir. Ancak Rusya ve Ukrayna ile yapılan küresel ticaret Türkiye’ye kayabilir, siparişlerde artış olabilir. Aynı zamanda yaptırımlar sebebi ile Rusya’nın Avrupa ülkelerinden sağladığı tedarik yolu da kapandığından Rusya’nın Türkiye ile ticareti artış sağlayabilir, bu da ihracatta artış getirebilir. Bu ise, Rusya ile yaptığımız ticaretteki açığın kapanmasına katkı sağlayabilir. Biz Durak Tekstil olarak, Rusya ve Ukrayna bölgesine, bugüne kadar hep peşin satış yöntemini kullandık ve dolayısıyla zarar görmedik. Ayrıca, Rusya’da ile 20 yıldır oluşturduğumuz bir müşteri kitlesi ile çalışıyoruz, nihayetinde tüketim devam edecektir. Biz yarattığımız uzun vadeli çalışma şeklimiz ile, önümüzdeki süreçte satışlarımızı arttıracağımızı düşünüyoruz. Bundan sonra yapılması gereken, firmaların en çok dikkat edeceği indikatör, malın parasını alabilmektir, bunun da tek yolu peşin satıştan geçmektedir. 
Uluslararası markaların ve firmaların Rusya pazarından çekilmesi, tekstil, perakende ve üretim olmak üzere birçok alanda oluşan boşlukları doldurmak için alt yapısı sağlam, sürdürülebilir Türk firmalar için fırsat sunacaktır. Türkiye üretim kapasitesi ve insan gücü ile bu boşluğu doldurabilecek yeterliliktedir.
Yaşanılan süreç gösteriyor ki, savaş bitse de Rusya’ya yaptırımlar devam edecek ve Avrupa ile ticareti eskisi gibi olmayacaktır. Bu durum Rusya’nın Türkiye’ye yönelmesine sebep olacak ve dolayısı ile ticaret artacaktır. Burada doğacak fırsatlardan yararlanarak Rusya’ya olan ihracatımızı arttırmayı hedeflemekteyiz.
Rusya – Ukrayna savaşının başladığı ilk 2 hafta içinde sevkiyat ve tahsilatlar durma noktasına gelmiş olmasına rağmen, özellikle mart ayının son haftası itibari ile ciddi bir sıkıntı yaşanmamaktadır.

Esma BAŞ GÖÇEN
YEPSAN İcra Kurulu Bşk.

Katma değersiz ürün satmak pozitif katkı koymaz

Rusya – Ukrayna savaşı ile ortaya çıkan tabloyu incelerken bir önceki olayları iyi tahlil etmek gerekli. Çin’ de başlayan ve bir anda tüm dünyayı saran Covid-19 salgını sonrası oluşan ekonomik kaosa bakalım. Dünya genelinde tüm ekonomik dallarda ham malzeme bunalımı sürüyor. Bazı özel malzemelerin fiyatlarında 3-4 kat artış yaşadı. Üretim yerlerinde kotalar dolu ve bazı malzemeler yoku oynuyor. Böyle bir durumda, ülkemizin ihracat rekoru kırdığı doğru mu?  Katma değersiz ürün satmak belki büyük oranda döngümüzü sağlar ama pozitif katkı koymaz. Rant ekonomisinden üretim ekonomisine geçmemiz gerekir. İplik, boya, kimyasal, kumaş, şeker, yağ, çelik gibi sayamadığımız onlarca temel ürün hep diğer ülkelerden ithal edilir durumda. Ekilmeye hazır arazilerin %45’i boş duruyor, tarıma elverişli topraklarımız beton yığınlarına dönüyor. Ekip-biçmek artık bir kesimin sadece hobisi haline evrilmek üzere. Hangi durumu fırsata çevirelim? Çimento sattık, demir sattık, cam sattık, inşaat sektörümüz taban yaptı. Çelik sattık, yassı ürün sattık, boru-profil sattık iç piyasamız kara borsa oldu. Ahşap ürünler sattık, mobilya sektörü çöktü. Laf ile peynir gemisi yürümüyor öyle değil mi? Yollarımız çok güzel, köprülerimiz çok elverişli, havaalanımız şahane, hastanelerimiz donanımlı. Ancak insanımızın alım gücü yok. Mağazalarımız ithal ürünlerle dolu, marketlerimiz ithal menşeili ürünlerle dolu. Bunun ile birlikte şükürsüzlük de diz boyu. Ahlaki çöküntümüzü durduramazsak bu daha artacak. Fırsatlardan önce bu sorunlara çare bulalım. Temelimiz sağlam olmalı. Taşıma su ile değirmen dönmez. Masum insanların öldüğü, ülkelerinden koptuğu, savaşa zorlandığı, korkuyla yaşadığı, kan döküldüğü bir durumda fırsat kollamayı kendimize yakıştırmıyoruz. 

M. Çetin ÖZEL
Marsala Tekstil YK Başkanı

Lojistik sıkıntıları had safhada

Global firmaların Rusya’daki faaliyetlerini durdurması önümüzdeki süreçte ekonomik olarak Türkiye’deki firmalar için fırsat oluşturabilir. Rusya - Ukrayna savaşı bizim sektörümüzde bu ülkelere ihracatı kısa vadede yavaşlatacak hatta 2022 Yaz sezonu bu anlamda kaybedilecek fakat uzun vadede tedarikçi konumunda en yakın lokasyon olan Türkiye pazarına yönelimi arttıracaktır diye düşünüyorum. Bölgesel ve global ölçekte yaşanan gelişmeleri ele aldığımızda Türkiye, iki ülke arasında yaşanan kriz karşısında ekonomik anlamda tarafsız olmalı, soğuk kanlı kalmalı ve müşterileri ile iletişimlerini sürdürmeli, hatta ticari olarak önemli müşterilerini de desteklemelidir. Türk firmalarının global şirketlerin Rusya pazarını terk etmesi ile oluşacak boşluğu doldurma anlamında çok net bir hazırlığı olduğunu düşünmüyorum fakat tabii ki bu boşlukta pazarda büyüyeceklerdir. Boşluğu büyüyerek doldurmaya çalışacağız diyelim. Firma olarak şu anda durumun gidişatını izliyoruz. Nisan sonunda yeni planlarımızı yapıp aksiyonlarımızı alacağız. Rusya ile ticaretimizde tahsilat anlamında sıkıntılar yaşamaya başladık. Müşterilerimiz ödeme ertelemesi ve daha uzun vadeler, ödeme kolaylığı talep ediyorlar. Lojistik anlamında da maalesef sıkıntılarımızın had safhaya çıktığını söylemeliyim. Bu savaşın en kısa sürede bitmesini umut ederek öncelikle iki taraf için, sonrasında da bizler için olumsuz ve büyük etkiler oluşturmamasını temenni ediyorum.

Nüvit GÜNDEMİR
UHKİB YK Başkanı

Savaştan etkilenme olasılığımız var
Türkiye 2021 yılında Rusya Federasyonu’na bir önceki yıla göre yüzde 25 artış oranı ile 287 milyon dolar hazır giyim konfeksiyon ihracatı gerçekleştirdi. Rusya bu sektörde 14. Sırada yer alan önemli bir ticaret partnerimiz. 2015 yılındaki krizden sonra ihracatımız bir miktar düşüş kaydetmiş olsa da özellikle geçtiğimiz 3 yılda önemli düzeyde artış oranları ile toplam ihracatımızı sürekli olarak yükselttik. Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği olarak Rusya’ya ihracatımızı 2021 yılında yaklaşık yüzde 40 artırarak 14 milyon dolara yükselttik. Türkiye hazır giyim konfeksiyon sektörünün Rusya’da prestijli ve aynı zamanda potansiyeli yüksek bir pozisyonu bulunuyor. Diğer yandan Ukrayna pazarı da sektörümüz için önemli bölgelerden. 2021 yılında sektörümüz Ukrayna’ya yüzde 10 artış ile 173 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. Her iki ülkede de en büyük 4 ihracatçı arasında yer alıyoruz. Tekstil ve hazır giyim sektörlerinde Türkiye’nin en önemli şehirlerinden olan Bursa da bu savaş durumunun uzaması halinde olumsuz yönde etkilenebilir. Bursa’daki hazır giyim konfeksiyon şirketleri hem direkt ihracat yapıyorlar hem de diğer illerimizdeki ihracatçı firmalara mal satıyorlar. Dolayısıyla bu savaştan etkilenme olasılığımız var. Bu tür kriz dönemlerinde pazar çeşitliliğini sağlamış olmak önemini gösteriyor. Tek pazar ile iş yapmak her zaman maksimum risk barındırıyor. Ayrıca bazı firmalarımızın hem Rusya hem de Ukrayna’da üretim yatırımları bulunuyor. 

Prof. Dr. Senih YAZGAN
UYMSİB YKB Yrd. 

TIR’larımız yerinden kıpırdayamıyor
Hemen yanı başımızda başlayan savaşın gidişatı, 2022 yılı ihracatımız için sektörde endişeye yol açıyor. Yaş meyve sebze ihracatında en önemli pazarlarımızdan olan Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sonrasında başlayan savaş, daha şimdiden lojistikte birçok sorunu beraberinde getirdi. Bu ülkelere giden veya geçiş yapmak zorunda kalan TIR’larımız yerlerinden kıpırdayamıyorlar. Rusya’ya karşı uluslararası alınan ve alınacak ambargo kararlarından ülkemizin önemli ölçüde etkileneceği aşikardır. Rakamsal olarak bakarsak Rusya Federasyonu’na 2021 yılında birliğimizden yapılan yaş meyve sebze ihracatı 10.4 milyon dolar seviyesindeyken, Ukrayna’ya ihracatımız ise 2020 yılına oranla yüzde 302 oranında artarak, 1.2 milyon dolara çıktı. Ukrayna ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması’nın da etkisiyle bu ülkeye ihracatımızın daha da artacağı  beklentimiz vardı. Tabii ki öncelikle insan hayatı diyoruz ve bu savaşın bir an önce sonlandırılmasını arzu ediyoruz. 

Özkan KAMİLOĞLU
UMSMİB YK Başkanı

Savaş çıktı göndermem demek doğru olmaz

Sektörümüz her ne kadar pandemi dönemini artan gıda talebi nedeniyle avantaja çevirmeyi başarsa da Rusya’nın Ukrayna saldırmasının ardından bu iki ülke arasında başlayan savaş bizleri de endişeye sevk ediyor. Birliğimizden Rusya Federasyonu’na 2021 yılında 4.2 milyon dolar mamul ihracatı gerçekleştirdik. Şu anda da meyve sebze mamullerinde Rusya’da güzel fırsatlar yakaladık ve yüklü miktarlarda siparişler aldık. Stoklarımızda Rusya’ya göre hazırlanmış başta brokoli olmak üzere üretilmiş çok büyük miktarda ürün var. Bunların sevk edilmesi lazım. Müşterilerimiz de orada bunalmış vaziyette. Ben malımın bir kısmını parayı iki sene sonra da alsam, risk alıp göndereceğim. Navlunlar yükselecek. Ama karşıdaki müşterimiz de iyi niyetli ve taahhütleri var. ‘Savaş çıktı, gönderemem’ diye kenara çekilmek doğru olmaz diye düşünüyorum. Bunun yanında bankaların bazı Rus bankalarını SWIFT’ten çıkartılmasıyla ödemeler açısından sıkıntılar yaşanacağı muhakkak. Türk Lirası’nın transferi swift dışında mümkün müdür? Rusya’ya sevk edilen bir ürünün karşılığını TL olarak alabilme imkanı var mı? Bu konular araştırılmalı. Rusya ile Türkiye bunu bir şekilde kombine etse de dünyanın baskısı eksik olmayacağı kesin gibi görünüyor. Öte yandan Rusya-Ukrayna çatışması nedeniyle yükselen enerji fiyatlarını üretim maliyetlerine doğrudan yansıması, uluslararası piyasalarda rekabet gücümüzü ortadan kaldırıyor. Bunu önlemek için içeride yapılmasını istediğimiz hamleler var. Özellikle tarımsal üretimde kullanılan elektrik, mazot, gübre ve ilaç gibi girdilerin maliyetleri  mutlak surette aşağı çekilmeli. Çiftçilere verilen doğrudan desteklerin attırılması gerekiyor. Bununla birlikte tarımsal üretimin artırılabilmesi ve ileriye dönük sıkıntı yaşanmaması için buğday ve ayçiçeği gibi hububat fiyatlarının ekim yapılmadan önce açıklanması hayati önem taşıyor.