İSO'nun sürdürülebilir üretim vizyonu kapsamındaki çalışmaları, İSO Başkanı Bahçıvan ve İSO Yönetim Kurulu Üyesi ve İSO Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Mustafa Tacir'in katıldığı basın toplantısında paylaşıldı.

Erdal Bahçıvan, toplantıdaki konuşmasında, sürdürülebilirliğin önemine işaret ederek, bugün sürdürülebilirliğin, G7 ülkelerinden G20 ülkelerine, gelişmekte olan ülkelerden az gelişmiş ülkelere kadar artık tüm ülkeleri en üst düzeyde kapsayan bir gündem haline geldiğini söyledi.

Sürdürülebilir üretim vizyonları hakkında detayları paylaşan Bahçıvan, bu kapsamda kurdukları ve ilk toplantısını da bu hafta gerçekleştirdikleri "İSO Sürdürülebilirlik Platformu" hakkında bilgi verdi.

Kalkınma anlayışlarında, üretim ve sanayi stratejilerinde çevresel sorunlara ve iklim değişikliğine yer vermeyen ülkelerin, uluslararası rekabette kaybedeceği yeni bir dünya düzeni ile karşı karşıya olunduğunu belirten Bahçıvan, şunları kaydetti:

"Diğer yandan pandemi nedeniyle yaşamakta olduğumuz küresel kriz bize ekonomi, sosyal hayat ve doğanın birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğunu bir kez daha gösterdi. Ayrıca karşı karşıya olduğumuz zorlukların hiçbir ülke tarafından tek başına çözülemeyeceği ve tüm dünyanın iş birliği içinde çalışması gerektiğini de hatırlattı. Burada esas olan, üretim ve çeşitliliğin devamlılığı sağlanırken çevrenin ve doğal yaşamın da korunmasıdır. Başka bir ifade ile sürdürülebilirlik, kendi ihtiyaçlarımızı, gelecek nesillerin ihtiyaçlarından ödün vermeden karşılayabilmemizdir. Bunu ülke olarak yapabilmek adına kendimizi de sorumlu hissediyoruz.

Bugün yapılan toplantılara, verilen mesajlara, kullanılan dile, kullanılan mekanlara baktığımızda dünyanın artık pandemiden sonraki temel ajandasının, iklim ve sürdürülebilirlik olduğu açık. Yani görülüyor ki bu iş kesin bir kararlılıkla insanoğlunun hayatına giriyor. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra bütün dünya ülkelerinin barış üzerinde bir mutabakatı vardı. Herhalde şimdi de dünyanın geleceği üzerine tam ve tartışmasız bir mutabakat var."

- "Oluşacak her türlü gecikme ülkemiz için ileride çok daha zor kapanacak riskler içermeye başlamıştır"

Erdal Bahçıvan, dünya geneline bakıldığında birçok konuda anlaşma noktasında patinaj yapan, ayak sürüyen ülkelerin, söz konusu iklim olduğu zaman bir araya gelip, aynı yöne bakabildiğine dikkati çekti.

Birleşmiş Milletler'den G20 ve G7'ye kadar bu kadar geniş bir mutabakat ve ortak kararın olduğu bir konuda, Türkiye'nin siyaset başta olmak üzere her kurumunun, bu konuya ivedilikle odaklanması gerektiğini vurgulayan Bahçıvan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bütün bu gelişmeler bağlamında burada ülkemiz ile ilgili çok önemli bir konuya da dikkatinizi çekmek istiyorum. Bildiğiniz gibi Türkiye, G20 ülkeleri içinde henüz Paris İklim Anlaşması'nı imzalayan ama parlamentosunda onaylamayan tek ülke. Dünyada da Eritre, İran, Irak, Libya, Güney Sudan ve Yemen ile birlikte anlaşmayı onaylamayan birkaç ülkelerden birisi. Evet, geçmişte bu onayın gerçekleşmemesinin Türkiye'ye bir takım fırsatları kaçırtabileceğine dair, belki bazı haklı çekinceler dile getiriliyordu. Bugün gelinen noktada Türkiye’nin bu anlaşmayı onaylamamış olmasının bu saatten sonra artık savunulacak bir tarafının olmadığını çok net görüyoruz.

İnanıyoruz ki içinde bulunduğumuz an itibarıyla bu konuda oluşacak her türlü gecikme ülkemiz için ileride çok daha zor kapanacak, itibar dahil bedeli çok daha yüksek olacak riskler içermeye başlamıştır. Bunun için de biz Türk sanayicileri olarak, 'Paris İklim Anlaşması'nı parlamentosunda onaylamış bir kulübün üyesi olmak istiyoruz. Çünkü Türk sanayicilerinin avantajının en kısa zamanda bu onayın gerçekleşmesinde olduğunu görmekteyiz. Türkiye'nin süreci tamamlayarak anlaşmaya taraf olmasının uluslararası ticaret açısından da ülkemiz adına önemli kazanımlar doğuracağı inancındayız."

- "Sanayinin tabanını, temel sektörlerini farklı farklı boyutta tetikleyecek birçok faktör ile karşı karşıyayız"

İSO Başkanı Bahçıvan, iklim krizi ve sürdürülebilirlik bağlamında yaşanan güncel gelişmelerin sanayicilere önemli bir misyon ve sorumluluk yüklediğini söyledi.

Bu konuda geçen yıldan bu yana geleceğe ilişkin bir yol haritası hazırladıklarını aktaran Bahçıvan, şu bilgileri verdi:

"Çünkü bu öyle bir konu ki sanayinin tabanını, temel sektörlerini farklı farklı boyutta tetikleyecek birçok faktör ile karşı karşıyayız. İşte bu nedenle biz kurumsal olarak kendimizi, sanayimize yönelik tehditlere karşı güçlü bir rehberlik oluşturmak zorunda hissettik. Ülkemiz sanayisinin dünyanın bugün en önemli gündem konusu haline gelmiş olan sürdürülebilirlik bağlamındaki dönüşümü, önemli bir gereklilik.

Bu nedenle sürdürülebilirlik çalışmalarımızı yürütmek üzere organizasyon yapımızda da bir değişikliğe gittik ve İSO Sürdürülebilirlik ve Koordinasyon Şubesi'ni hayata geçirdik. Yeni oluşturduğumuz şubemiz, ilgili diğer şubelerimiz ve kendi sürdürülebilirlik alanında yarattığı değerle öne çıkan S360 firmasından aldığımız güçlü danışmanlık desteği ile sanayimize yol gösterecek bir merkez görevini görecektir.

İSO olarak sürdürülebilirlik yolculuğunda sanayimizin yanında güçlü bir paydaş olarak yer almak üzere vizyonumuzu 'Sanayi şirketlerimizin, küresel değer zincirinde yüksek katma değer üretmelerine ve rekabetçi sürdürülebilirlik yetkinliklerini artırmalarına destek olmak' şeklinde güncelledik."

- "Yaşanacak olan tüm gecikmeler, ekonomimizin ve sanayimizin rekabet gücüne olumsuz yansıyacak"

Erdal Bahçıvan, bahsettiği vizyon kapsamında sürdürülebilirlik çalışmalarını beş tematik alanda yürüttüklerine işaret ederek, bu alanları "İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Sanayi", "Döngüsel Ekonomi", "İşin Geleceği", "Güvenli Çalışma Ortamı", "Sürdürülebilir Finans" olarak açıkladı.

Platform kapsamında yapılacak çalışmalar hakkında bilgi veren Bahçıvan, sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığın artırılması amacıyla yoğun ve seri sürdürülebilirlik eğitim programları düzenleyeceklerini söyledi.

Bahçıvan, bu süreçteki zaman kaybına artık Türk sanayisinin tahammülü olmadığının altını çizerek, yaşanacak olan tüm gecikmelerin, ekonominin ve sanayinin rekabet gücüne olumsuz yansıyacağını ve böylece sanayicinin hem finansman kaynaklarına ulaşmasını güçleştireceğini ve hem de ciddi pazar kayıplarına yol açabileceğini dile getirdi.

"İşte bu riskleri göz önünde bulundurarak ve bir an önce aksiyon almamız gerektiği düşüncesiyle 'İSO Sürdürülebilirlik Platformu'nu kurduk ve platform ilk toplantısını gerçekleştirerek çalışmalarına başladı. İSO Sürdürülebilirlik Platformu ile tüm bu faaliyetlerimizde stratejik yönlendirmeyi yapacağız." diyen Bahçıvan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bir nevi think-tank görevi görecek olan bu platform sayesinde sürdürülebilirlik alanında kayda değer çalışmalar yürüten sanayicilerimizin, akademisyenlerin, kamu, özel sektör ve STK temsilcilerinin katılımıyla önemli bir sinerji yaratmayı hedefliyoruz. İSO, sanayimizin geleceği olarak gördüğümüz girişimcilere de her zaman ayrı bir önem göstermekte. Sürdürülebilirlik alanında üretim, araştırma ve geliştirme yapan kişi ve kurumların elde ettiği yenilikçi deneyim ve birikimleri paylaşmalarını ve iş birlikleri geliştirmelerini sağlamak üzere 'İSO Açık İnovasyon Platformunu' hayata geçireceğiz.

İSO Genç Araştırmacı Programı ile de 21. yüzyılın akademik önderliğini yüklenecek genç araştırmacıların sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarını destekleyeceğiz. Tüm yıla yayılmış şekilde sürecek bu faaliyetlerimizi, yıl sonunda Sürdürülebilirlik Zirvesi ile taçlandırmayı hedefliyoruz. Gelenekselleşen İSO Sanayi Kongresi bu yıl 15. kez gerçekleşecek. Bu yıl ki kongremizi sürdürülebilirlik teması ile bir zirve şeklinde düzenleyeceğiz ve konunun geniş kitlelere ulaşmasına, kolektif bir bilinç ve farkındalık oluşmasına katkı sağlayacağız."

- "Vicdanen çevreye verilmesi gereken önem konusundaki huzurumuzu ve rahatlığımızı paylaşmak istiyorum"

Konuşmasının sonunda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erdal Bahçıvan, Marmara Denizi'nde ortaya çıkan müsilaj (deniz salyası) sorununa ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İSO'nun çevre çalışmaları hakkında bilgi veren Bahçıvan, şunları söyledi:

"Türkiye'nin çevre tarihine baktığımızda, sanayinin çevreye vermesi gereken değer ve bu konuda alması gereken sorumluluğu, en güçlü gösteren kurumların başında İSO'nun geldiğini gururla söyleyebiliriz. İSO, Çevre Bakanlığı kurulmadan Çevre Şubesi'ni kurup, arkasından geniş bir Çevre Komisyonu ile bu konuyu sanayinin en önemli gündemlerinden biri haline getirerek, bu konudaki misyonunu ve temel mesuliyetini fazlasıyla yerine getirmiştir. Vicdanen bu konudaki huzurumuzu ve rahatlığımızı paylaşmak istiyorum.

Tabii ki eksikler olmuştur ama çevrenin korunması açısından, kayıtlı, İSO'ya üye olan sanayicilerimizin önemli çoğunluğu, kendilerini dünya şartlarına, ülkemiz mevzuatlarına adapte ederek, dikkatleri maksimum düzeyde tutarak bu konuya gereken önemi verdiler. Yaşanan müsilaj sorunu, kelimelerle ifade edilemeyecek kadar acı bir sorun. Bu sorunun temel kaynağının, nereden oluştuğunun öncelikle bilimsel olarak ortaya çıkarmak lazım. Bunu hararetle bekliyoruz. Eğer sanayinin bu konuda payının olduğu objektif olarak yapılacak, bilimsel değerlendirmelerde ortaya çıkıyorsa, mutlaka ki bununla ilgili gerek hukuki, gerekse çözümsel tedbirler ve yaptırımlar uygulanacak ama net bir tablo ve netice ortaya çıkmadan, ithamlarla bazı kesimleri cezalandırmanın doğru olduğunu düşünmüyorum."

- "Dünyada artık yeni bir finansman modeli başlıyor"

Zamanın her bir konu için çok önemli olduğunun altını çizen İSO Başkanı Bahçıvan, yapılacak çalışmalar kapsamında önceliğin tabanı bilgilendirmek olacağını söyledi.

Bahçıvan, yeni nesil yeşil finansmanın önemine dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Dünyada artık yeni bir finansman modeli başlıyor, önümüzdeki günlerde bunu çok daha net göreceğiz. Bugün bankalardan kredi almak için klasik anlamda sunmuş olduğunuz, bilançonun, gelir tablosunun yerini yakın gelecekte, firmanızın oluşturmuş olduğu karbon ayak izi ya da doğaya yapmış olduğunuz yatırımlar oluşturacak. Para sahipleri, bugünün dünyası için değil, geleceğin dünyası için ne yaptığı bakış açısında bir borçlanma noktasına gidecek.

Yeşil finansman ile ilgili duyduğumuz rakamlar her gün bizi hayrete düşürüyor. Bu konuda doğru bir takım projelerle, işlerle, doğru vizyonla yön çizildiği zaman, dünyada bu konuya akacak muhteşem bir para kaynağının olduğunu gösteriyor Türkiye açısından da eğer bu yeni ekonominin kaynaklarını doğru kullanma adına doğru işler başarırsak, bu konuda önemli bir finansman kaynağının Türkiye'ye rahatlıkla akabileceğini düşünüyorum. Türkiye bu alanda önemli bir fırsatı elde edebilir."