Geçen hafta Bursa’da Bumatech Bursa makine teknolojileri fuarları isimli bir

makine fuarı vardı. Daha ilk gün sabah erkenden fuara gittim. Bir yandan da çalışma hayatımda gittiğim fuarları hatırladım.

Bu yazımda başlıkta olduğu gibi iki konu üzerinde fikirlerimi yazacağım. Bir çoğumuzun bildiği gibi Türkiye, ve özellikle Bursa gerek saç işleme makinelerinde ve gerekse ağaç işleme makinelerinde dünyanın beğendiği makineleri yapıyor. Yüzmilyonlarca dolarlık ihracat yapıyor. Biz Bursalılar da bununla gurur duyuyoruz.

Fuara ilk girdiğim anda, bir bölümün aşağı yukarı yarısını işgal eden tanımadığım bir marka ile karşılaştım. Özellikle makine konusunda çok meraklıyım. Allah Allah, ben nasıl bu firmayı tanımam diye kendime kızdım. Hemen standdaki görevlilerle konuşmaya başladım.

-Bu makineler hangi şehrimizde imal ediliyor, ben niye tanımıyorum acaba?

-Tabii tanımazsınız, bu makineler Çin malı, biz de onların temsilcisiyiz, bu makineleri Bursa’daki fuarda tanıtıp Türkiye’ye satmak için getirdik.

-Hayret ettim. Fiyatlarını sordum. Daha bir şaşırdım.

Lazer kesim makineleri, saç kıvırma makineleri ve her türlü saç işleme makineleri vardı. Fuarda aynı makineleri çok kaliteli olarak yapan bütün dünyanın tanıdığı Türk ve Bursa firmaları da bulunuyordu. Onların fiyatlarını ve Çinlilerin fiyatlarını sordum. Karşılaştırdım.

Çinlilerin fiyatları karşısında soğuk soğuk terler döktüm. Fuara getirilen makineler Türk markalarından en az %25 oranında ucuzdu. Soğuk terler dökmeme sebep ise bu makineleri Çin fiyatları ile satarlarsa ve kalite de Türk markaları ile aynı ise bizim makine firmaları her halde satışta zorlanacaklardır. Yani havlu atacaklardır.

Bana göre Çin makineleri fiyatları dampingli idi. Bu durumda aynı makineleri yapan Türk firmalarının derhal ilgili bakanlığa müracaat ederek ANTİDAMPİNG vergisi koydurmaları gerekiyordu. Yoksa Türkiye’nin makine sektörü ölecektir.

2024 yılı ve sonrasındaki enflasyon düzeltmesi

2004 yılında yapılan enflasyon düzeltmesinden sonra yasadaki şartlar gerçekleşmediği için ancak ve ancak 2024 ve sonrasında enflasyon düzeltmesi yapılması gündeme geldi. Oysa aradaki yıllarda yeniden değerleme yapılsın diye gerek benim ve gerekse bir çok kişinin yazdığı makaleler vardı, ama hiç göz önüne alınmamıştı.

Mükellefler, enflasyon düzeltmesi yapılacak ve daha az vergi ödeyecekler diye seviniyordu. Özellikle Şubat ayındaki deprem ve ayrıca ülkemize uygulanan gizli –açık ambargolar sonucu Tekstil, makine, otomotiv ve yedek parçaları ihracatında istediğimiz gibi artışlar olmadığı gibi ülke olarak ihracatta da zorluklarla karşılaşıyoruz. Firmalar, bırakın kar etmeyi, bazı konularda zarar ile karşılaşmaya başladılar. İşçi çıkarmalarla karşılaşmaya başladık.

Hal böyle iken 2024-2025 ve 2026 yıllarında enflasyon düzeltmesi sonucu firmalar enflasyon karı ile karşılaşacaklar. Neden enflasyon karı diyorum, enflasyon düzeltmesini bilenler biliyorlar ki, öz sermaye ile değil, kredi ile çalışıyorsanız enflasyon düzeltmesi karı ile karşılaşılır. Ülkemizdeki bir çok firma özsermaye ile değil de banka kredisi ile çalışmaktadır. Bu sebeple enflasyon düzeltmesi karları o kadar çok olabilir ki firmaların nakit akışını, ihracatını, satışını ve özellikle ödeyecekleri vergileri etkiler. Firmalar işçi çıkarmak zorunda kalabilecektir.

Bu sebeple enflasyon düzeltmesinin ilk yapıldığı yıl, nasıl enflasyon düzeltme karı veya zararı vergi ve beyannameleri etkilemiyorsa, imalatçı ve ihracatçıların 2024-2025 ve 2026 yılları için yapılan enflasyon düzeltmesi sonucu doğacak karlar vergilendirilmemelidir. Yapılacak düzenleme ile bu yıllarda enflasyon karı çıktığı takdirde vergi ödenmez hükmü getirilmelidir.

Daha fazla yazmak istemiyorum.

Gerek Maliye yetkilileri ve gerekse tüccar ve sanayicilerimiz konuyu yakından inceleyerek gerekli ek yasaları çıkarmalıdırlar. Yoksa ülkemizin bütün rekabet gücü ortadan kalkacaktır diye düşünüyorum.