Son yıllarda dünyada hız kazanan yeşil dönüşüm politikaları, iklim değişikliğiyle bağlantılı olarak uluslararası ekonomi ve ticaret gündeminin yeniden şekillendirilmesini sağlamaya başladı. AB’nin 11 Aralık 2019’da açıkladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında 2050 yılında karbon-nötr ilk kıta olma hedefini ortaya koyması bu politikalara ivme kazandırdı.


Ülkemizin, uluslararası ticaret düzeninde son yıllarda ivme kazanan iklim değişikliği ile mücadele politikalarına adaptasyonunu sağlamayı hedefleyen ve ihracatta rekabetçiliğimizi güçlendirecek bir yol haritası niteliğinde olması beklenen “Yeşil Mutabakat Eylem Planı”na ilişkin Cumhurbaşkanlığı Genelgesi 16.07.2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı.


“Yeşil Mutabakat Eylem Planı”, uluslararası ticaret ve ekonomide meydana gelen bu değişim ve dönüşüm karşısında ülkemizin kalkınma hedefleri doğrultusunda sürdürülebilir ve kaynak-etkin bir ekonomiye geçişini desteklemeyi amaçlamaktadır.


En önemli ticaret ortağımız olan AB tarafından açıklanan Avrupa Yeşil Mutabakatı ile öngörülen kapsamlı değişiklikler başta olmak üzere bu alandaki dönüşüme zamanlıca uyum sağlanması ve karşı karşıya kalacağımız risklerin fırsata çevrilmesi amacıyla Ticaret Bakanlığı liderliğinde kamu kurum ve kuruluşları ve özel sektör işbirliği içerisinde hazırlanan Eylem Planı 9 ana başlık altında toplam 32 hedef ve 81 eylemi içermektedir.

Eylem Planı incelendiğinde ana yönünün yeşil ve döngüsel ekonomiyi işaret ettiği görülmektedir. Eylem planında, öncelikli sektörlerin belirlenerek ihtiyaçlarının tespit edilmesi ve ulusal döngüsel ekonomi eylem planının hazırlanmasının büyük önem taşıdığı vurgulanmıştır. Bununla birlikte, ülkemiz sanayisinin yeşil dönüşümünün geliştirilmesi bakımından, “yeşil OSB’ler” ve “yeşil endüstri bölgeleri”, endüstriyel simbiyozun sağlanması ve yeşil rekabetçiliğin artırılması için önemli bir fırsat sunmaktadır. Bu çerçevede, Yeşil OSB’lerin ve Yeşil Endüstri Bölgelerinin hayata geçirilmesine yönelik çalışmaların tamamlanması oldukça önemlidir. Yeşil OSB ve Yeşil Endüstri Bölgesi sertifikasyon sisteminin hayata geçirilmesine yönelik teknik ve idari çalışmaların planda belirtildiği gibi ivedilikle tamamlanması gerekmektedir.  Bunun yanı sıra, ülkemizde üretilen ürün ve hizmetlerin çevresel etkilerinin değer zincirinin tüm aşamalarında bütüncül ve somut olarak değerlendirilebilmesi için ülkemizde yaşam döngüsü değerlendirmesi çalışmalarının da yaygınlaştırılması eylem planında vurgulanan diğer başlıklardan biridir.


Dünya artık enerjiyi yenilenebilir kaynaklardan, ürünlerini geri dönüştürülmüş malzemelerden üreterek ticaretin kurallarını yeniden şekillendiriyor, yani oyunun kuralları değişiyor. Bu dönüşümün yaygınlaşması için gönüllülük esasının işe yaramaması zorunlu mekanizmaları mecbur hale getirmiştir. Bu nedenle “Sınırda Karbon Düzenleme (SKD) Mekanizması”nın hayata geçirilmesinin hedeflendiği görülmektedir. Bu doğrultuda, eylem planında sektörel hassasiyetler ve AB’nin sınırda karbon düzenleme mekanizması dikkate alınarak ulusal bir karbon fiyatlandırma mekanizmasının değerlendirilmesine yönelik çalışmalar yürütülmesi hedeflendiği vurgulanmıştır.


Ancak planın fosil yakıtlardan net çıkış stratejisinden yoksun olması, BM’ye yeni bir sera gazı indirim hedefi verilmesi, ve Türkiye İklim Yasası gibi konulara hiç değinilmiyor olması açısından hayal kırıklığı yaratmıştır. Fosil temelli bir ekonomiden çıkışta elbette madencilik ve enerji sektöründe birtakım istihdam kayıpları olacaktır. Ancak Yeşil Dönüşüme direnmenin maliyetleri, ihracat kayıpları ve onun tetiklediği gelir ve istihdam kayıpları çok daha büyük ölçekte gerçekleşecektir.