2008i kayıp yıl olarak yaşamayalım
Seyit ERSÖZ
Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, dünyada konjonktürün değişmesi ile birlikte yeni bir ekonomik platform oluştuğunu, Türkiye'nin de bu konuda gecikmeden birtakım adımlar atması gerektiğini söyledi.
Özilhan, "Son aylarda gündemin ana konusunun terör olması, ekonomiden uzaklaşmamıza neden oldu. Ekonomiyi konuşmuyoruz. Ancak elde edinilen kazanımların korunması için gerekli tedbirleri almalı, ekonomiyi tüm detaylarıyla konuşmalı ve masaya yatırmalıyız. Neler yapılmalı? Öncelikle, vergi reformunda önemli adımlar atılmalı, sosyal reformlar tamamlanmalı, sanayi politikası oluşturulmalı. Bunların hepsi önümüzdeki dönemde yoğun bir şekilde masaya yatırılıp adımlar atılmalı ki 2008'i kayıp yıl olarak yaşamayalım. Düşük enflasyon, düşük faiz ve makul bir kur ortamında büyümeye odaklı bir yapı oluşturulmalı" dedi.
Özilhan, EKOhaber'in genel ekonomiye yönelik sorularını şöyle yanıtladı.
Bütçe disiplini bozuldu
İki seçim yapılan 2007 yılında, makro ekonomik dengeler açısından baktığımız zaman birtakım sorunlar yaşandı. Bütçe disiplininin bir miktar bozulduğunu gördük. Bunu bir bakıma makul karşılıyoruz, çünkü iki seçim yaşadık. Dolayısıyla hükümetin 2007'de musluğu bir miktar daha açtığını gördük. Neticede de birtakım bozulmaların gittikçe etkisini artırmaya başladığı bir döneme girdik. Bütçe disiplininin 2008 yılında tekrar oturtulması gerekir ki enflasyon hedefleri tutsun. Diğer tarafta ülkemizin önemli bir sorunu da cari açık. İhracatımız artıyor ama ondan daha fazla ithalat artıyor. Türkiye yüksek faiz düşük kur politikasıyla bir noktaya geldi. Bu açıkların önemli bir kısmı özelleştirmelerle, direkt yatırım ve bunlardan daha fazla sıcak para ile kapandı.
Dünyadaki gelişmeler açısından şanslıydık
Bu dönemde dünya ekonomisindeki gelişmelerden dolayı şanslıydık. Dünyada likidite fazlaydı, yabancı para açığını bu şekilde kapattık. Bu gelişme Türkiye için önemliydi. Likiditenin gelişen piyasalara akışından önemli pay aldık. Bu durumun pozitif etkilerinin yanında negatif etkileri de oldu, olacak... Fakat artık dünyadaki konjonktürün bozulduğunu görüyoruz. Mortgage kredilerindeki sıkıntılardan dolayı dünya finans piyasalarında tedirginlik var. Konjonktürün bozulması, gelişen piyasalara para akışında 2008 yılında da sorun yaratacak. Diğer taraftan faizlerin maliyetinin yükselmesine neden olacak. Yani Türkiye daha yüksek faizlerle borçlanmak durumunda kalacak. Düşük kur yüksek faiz politikasının zararını daha fazla görmeye başlayacağız.
Sanayici sıkıntıda
İhracatçının önemli sıkıntıları var. Bugüne kadar verimlilik gelişmeleri ile ayakta kalmayı başardılar. Ancak son dönemde küçük ve orta boy sanayicilerin önemli sıkıntı içinde olduğunu biliyoruz. Bazıları kapanmaya, bazıları bankalara sorun çıkarmaya başladı. Çin rekabeti de önemli bir sorun. İthalat, düşük kurdan dolayı cazip hale gelmeye başladı. Küçük, orta, hatta büyük boy sanayiciler sıkıntıya girdi. Ara malı üreten tesisler kapanıyor. Dolayısıyla Türkiye'nin bu sorunların aşılması noktasında önemli adımlar atması gerekiyor. Çünkü diğer taraftan önemli bir sorunumuz da istihdam. Bu kadar yüksek büyüme temposuna rağmen istihdamda istenen noktaya gelemedik. Dünyada konjonktürün değişmesi ile birlikte yeni bir ekonomik platform oluşuyor. Hükümet bu konuda gecikmeden birtakım adımlar atmalı. Son aylarda gündemin ana konusunun terör olması, ekonomiden uzaklaşmamıza neden oldu. Ekonomiyi konuşmuyoruz. Elde edinilen kazanımların korunması için gerekli tedbirleri almalı, ekonomiyi tüm detaylarıyla konuşmalı ve masaya yatırmalıyız.
Merkezi suçlamayalım
Bir defa bütçe disiplininin ve enflasyonla mücadelenin yoğun bir şekilde oturtulması lazım ki Merkez Bankası faiz indirebilsin. Birtakım mikro çözümler ortaya konulmalı ki yüksek faiz, düşük kur politikasından uzaklaşalım. Türkiye'de gerçekçi faiz, gerçekçi kur ve gerçekçi enflasyon ortamı oluşmalı. Vergi reformunda önemli adımlar atmalıyız, sosyal reformlar tamamlanmalı, sanayi politikası oluşturulmalı. Bunların hepsi önümüzdeki dönemde yoğun bir şekilde masaya yatırılıp adımlar atılmalı ki 2008'i kayıp yıl olarak yaşamayalım. Düşük enflasyon, düşük faiz ve makul bir kur ortamında büyümeye odaklı bir yapı oluşturulmalı. Bunu sağlayacak ortam hazırlanmalı. Ben 'faize ve kura müdahale edilsin' anlayışında değilim. Zaten kur ile oynanamaz. Faizlerin ise bir miktar düşmesi gerekir, ama bu platform hükümet tarafından hazırlanmalı. Yani sadece Merkez Bankası'nı suçlamamalıyız. Hükümet de adım atmalı ki Merkez Bankası faizleri düşürmede daha cesaretli, geriye dönüşü olmayacak adımlar atabilsin. Bu bağlamda hükümete çok görev düşüyor. En başta ekonomi ve ABye yönelik yavaşlayan reformlar tekrar hızlanmalı.
Bursa önemli sanayi kenti
Bursa'da çok büyük bir şişeleme tesisimiz var. Coca Cola. Bölgenin en önemli tesislerinden, başka ülkeler de dahil. Burada çok önemli istihdam sağlıyoruz. Bütün Türkiye çapında dağıtım yaptığımız bu tesisimizde kapasite artırmaya yönelik yatırımlarımız var. Yine aynı tesis içinde kaynak suyuna yönelik yatırımlarımız da var. Bursa, ülkenin en önemli sanayi kentlerinden birisi. Fakat şu anda Bursa'da yeni bir yatırım planlamıyoruz.

Sayı: 602 - Sayı'nın Kapağı