Yeni bir demokratik sistem
1982 Anayasasında Türkiye Büyük Millet Meclisi, cumhuriyetin temel organlarından biri olarak belirtilmiştir. TBMM genel oyla seçilen beş yüz milletvekilinden oluşur. TBMM üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün milleti temsil ederler.
Bir yürütme organı olan Cumhurbaşkanı ise, devletin başıdır. Cumhurbaşkanının yürütme alanına ilişkin görevleri arasında Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek, Başbakanın teklifi üzerine bakanları atamak ve görevlerine son vermek de bulunmaktadır.
Bakanlar Kurulunun listesinin tam olarak TBMMye sunulması, programının burada okunması ve güvenoyuna başvurulması ve sonrasında oylama yapılması gerekmektedir. Bu durumda, güvenoyu alabilecek bir çoğunluğa sahip bir üyenin, Cumhurbaşkanınca Başbakan olarak atanması gerekmektedir.
Gerek siyasi partilerden gerek bağımsız olarak gösterilen adaylardan, milletvekili seçilmektedir. Böyle olunca, uygulamanın en fazla milletvekili seçilen parti başkanının, Cumhurbaşkanınca Başbakan olarak atandığını görmekteyiz. Bunun aksi uygulamalar, sadece bazı ara dönemlerde yaşanmaktadır.
Bu durum, ülkemiz açısından göz önüne alındığında, genelde güvenoyu alabilecek Başbakan ve bakanların oluşturduğu Bakanlar Kurulunun aynı partiden aday gösterilen milletvekillerinden oluştuğu açıktır. Dolayısıyla, ülkemizdeki siyasi anlayış ve oy durumu göz önüne alındığında, neredeyse belli bir görüşe sahip, oy yüzdeleri önemli bir tutarda olan seçmelerin oy verdiği siyasi partilerin ara dönemler hariç- adayları milletvekili seçildikleri halde, Başbakan ve bakan olamadıkları bir gerçektir. Bu olgunun neredeyse sürekli olması, demokrasi için önemli bir noksanlık olarak düşünülmelidir. Nihayette, aynı coğrafyada bir milletin vatandaşlarının iradelerinin TBMMye yansıması ve yürütmede aktif hale gelmesi söz konusudur. Vatandaşın iradesinin temsil yoluyla sadece TBMMye gözükmesi ve Bakanlar Kurulunda olmaması bu durumun uzun dönemleri yaşaması üzerinde durulması gereken önemli bir sorundur. Ülkemizde yaşanan pek çok sorunun temelinde bu olgunun bulunduğu inancındayız. Yeni bir yaklaşımla, millet iradesinin sadece TBMMde değil, Bakanlar Kurulunu da kapsayacak şekilde süreklilik gösteren yeni bir demokratik sistemin tartışılması gerekmektedir. Böylece daha mutlu, barış ve kardeşliğin şekillendiği bir millete sahip olabiliriz.
Saygılarımla
1982 Anayasasında Türkiye Büyük Millet Meclisi, cumhuriyetin temel organlarından biri olarak belirtilmiştir. TBMM genel oyla seçilen beş yüz milletvekilinden oluşur. TBMM üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün milleti temsil ederler.
Bir yürütme organı olan Cumhurbaşkanı ise, devletin başıdır. Cumhurbaşkanının yürütme alanına ilişkin görevleri arasında Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek, Başbakanın teklifi üzerine bakanları atamak ve görevlerine son vermek de bulunmaktadır.
Bakanlar Kurulunun listesinin tam olarak TBMMye sunulması, programının burada okunması ve güvenoyuna başvurulması ve sonrasında oylama yapılması gerekmektedir. Bu durumda, güvenoyu alabilecek bir çoğunluğa sahip bir üyenin, Cumhurbaşkanınca Başbakan olarak atanması gerekmektedir.
Gerek siyasi partilerden gerek bağımsız olarak gösterilen adaylardan, milletvekili seçilmektedir. Böyle olunca, uygulamanın en fazla milletvekili seçilen parti başkanının, Cumhurbaşkanınca Başbakan olarak atandığını görmekteyiz. Bunun aksi uygulamalar, sadece bazı ara dönemlerde yaşanmaktadır.
Bu durum, ülkemiz açısından göz önüne alındığında, genelde güvenoyu alabilecek Başbakan ve bakanların oluşturduğu Bakanlar Kurulunun aynı partiden aday gösterilen milletvekillerinden oluştuğu açıktır. Dolayısıyla, ülkemizdeki siyasi anlayış ve oy durumu göz önüne alındığında, neredeyse belli bir görüşe sahip, oy yüzdeleri önemli bir tutarda olan seçmelerin oy verdiği siyasi partilerin ara dönemler hariç- adayları milletvekili seçildikleri halde, Başbakan ve bakan olamadıkları bir gerçektir. Bu olgunun neredeyse sürekli olması, demokrasi için önemli bir noksanlık olarak düşünülmelidir. Nihayette, aynı coğrafyada bir milletin vatandaşlarının iradelerinin TBMMye yansıması ve yürütmede aktif hale gelmesi söz konusudur. Vatandaşın iradesinin temsil yoluyla sadece TBMMye gözükmesi ve Bakanlar Kurulunda olmaması bu durumun uzun dönemleri yaşaması üzerinde durulması gereken önemli bir sorundur. Ülkemizde yaşanan pek çok sorunun temelinde bu olgunun bulunduğu inancındayız. Yeni bir yaklaşımla, millet iradesinin sadece TBMMde değil, Bakanlar Kurulunu da kapsayacak şekilde süreklilik gösteren yeni bir demokratik sistemin tartışılması gerekmektedir. Böylece daha mutlu, barış ve kardeşliğin şekillendiği bir millete sahip olabiliriz.
Saygılarımla
Sayı: 780 - Sayı'nın Kapağı