SUSEB Genel Sekreteri Eray Sanver: "Yerli üretim her anlamda desteklenmeli

Suni ve Sentetik İplik Üreticileri Birliği (SUSEB) Genel Sekreteri Eray Sanver, sentetik iplikten, tekstilin farklı bir çok alanına kadar yerli üretimin mutlaka desteklenerek, ithalatın minumuma indirilmesi gerektiğine dikkat çekti.

Bursa'yı tekstilde lider yapan polyester iplik üretiminin Türk tekstil sektörüne kazandırdığı ve sektörün ulusal ve global arenada haklarını gözeten Suni ve Sentetik İplik Üreticileri Birliği (SUSEB), Türk ihracatının 2023te 500 milyar dolar ihracat hedefi koyduğu şu günlerde sanayiyi uyarıyor: "Gerek hammaddede gerek mamul ve yarı mamul üretimde her anlamda yerli üretim desteklenmelidir. Haksız ithalat ile savaşarak Türkiyede üretilen katmadeğerin ülkede kalmasını sağlayacak yegane çıkış yolu budur.
Polyester iplik üretimi, Bursa'da tekstil ve konfeksiyon sektörlerinin büyümesinde önemli bir rol üstlendi. Türkiye'nin toplam üretiminin yüzde 70'den fazlası Bursa'da ve kent, sektörün merkezi durumunda. Polyester iplik üreticilerini bir araya getiren Suni ve Sentetik İplik Üreticileri Birliği (SUSEB) Genel Sekreteri Eray Sanver ile gerçekleştirdiğimiz sektör söyleşisinin en önemli tema bilgisini özetledim size yukarıda kısaca.
Sanver ile biraraya gelerek bilgi paylaşımında bulunduğumuz bu röportaj kapsamında sentetikten başlayarak sektörün birçok alanında süregelen gelişmeleri, alınması gereken tedbirleri ve antidamping beklentilerini konuştuk.
Sektörün son dönem kılavuzu tadındaki bu söyleşiyi keyifle okumanızı dileriz.
SUSEB SEKTÖRÜN KORUYUCUSU KONUMUNDA
"SUSEB Bursada bir takım sıkıntıların bertaraf edilmesi için kuruldu. Avrupa Türkiyede tekstilin kırılması için uzun yıllar teknik vergiler adı altında tarife dışı engeller koydu. Türkiyenin canına tak etti bu durum. Avrupalılar da bir sivil toplum kuruluşu ile karşımıza gelin deyince 1996 yılında SUSEBin kuruluşu gerçekleşiyor. Bir yandan sentetik iplik sektörünü ve tekstil sektörünü temsil ederken bir yandan da uluslararası arenadaki ticari ilişkileri gözlemlemeye başladık. Ve sektörün uluslar arası alanda önündeki engelleri kaldırabilmek için o günlerden bugünlere çalışır, emek verir konumdayız.
DÜNYANIN YEDİNCİ BÜYÜK KAPASİTESİYİZ
Türkiye'nin 1,3 milyon ton yıllık sentetik iplik ve elyaf üretim kapasitesi var. Dünyanın 7. büyük kapasitesidir. Üç şey hesap edildi. Önce ithalattan kurtarılmış bir tekstil endüstrisi kurma, insanına aş ve iş bulma hedeflendi. Sizin eğitmediğiniz insanınıza sunabileceğiniz şey tekstilde istihdamdır. O dönemlerde Türkiye tekstilde çok büyük istihdam yarattı. İhracatın üçte birini, milli gelirin yüzde 20'sini tekstil sağladı. Verilen teşvikleri sektör fazlasıyla ödedi. Avrupa'ya mal satmayı, kaliteyi öğretti. Tekstil sektörü, kot, pamuklu, sentetik olarak ayırmadan söylüyorum, birçok sosyal sorunu önledi.
SEKTÖRÜN İLERLEMESİ YERLİ ÜRETİMİN ARTMASI VE AR-GEDE GELİŞİLMESİNE BAĞLI
Sentetik sektörü pamuklu sektörü ile birlikte tekstilin en önemli hammadde sağlayıcılarından bir tanesidir. Ülkenin aşağı yukarı sentetik kapasitesi 1 milyon 740 bin tondur. Türkiye şu anda Avrupanın en önemli üreticilerinden bir tanesidir özellikle polyester, akrilik ve polyester elyafta. Ama bizim Türkiyede en az bu kadar daha kapasite yaratmamız lazım. Özellikle selülozik dediğimiz ürünler Türkiyede üretilmiyor. Ama Türkiye bunlardan ciddi ithalat yapıyor. Geçen seneki ithalatı 200 milyon doların üzerindeydi. Bu konuya yönelmemiz gerekiyor. Türkiyede sentetik sektörü ile birlikte pamuk ekimi ile ilgili de ciddi düzeltilmelerin yapılması gerekiyor. Türkiye bir zamanlar 1 milyon tonu geçen pamuk üretiyordu. İki sene önce bu üretim 400 milyon tona düştü. Dolayısıyla çiftçiye ciddi sübvansiyon verilmeli. Pamuk ekmek cazip kılınmalıdır. Haksız ithalat ve haksız rekabet çok etkin biçimde kontrol altına alınmalı.
GÜMRÜK BİRLİĞİ MİADINI DOLDURMUŞ BİR ANLAŞMADIR
Bizim ülkemizde yapılan ithalatta inşan ve çevreye zarar veren materyaller kullanılmıyor. Biz sanayileşeceksek eğer yaptığımız işi düzgün ve yüksek kalitede yapmak mecburiyetindeyiz. Devlet yol gösterici olmak durumunda. 2023te 500 milyar ihracat hedefime ulaşmak için çabalıyorsak, bazı sektörlerin yatırımlarının sürdüğü illerde kümelenmesine izin vermek şarttır. Dünyada ülkeler ekonomilerinin çıkarları için ne gerekiyorsa onu yapıyorlar. Bizim de bu nedenle bu yönde hareket etmemiz lazım. Aslında Gümrük Birliği miadını doldurmuş bir anlaşmadır. Gümrük birliği anlaşması 1990lı yıllara göre yapıldı. Ama bu yıllardan sonra Türkiyenin ekonomik çıkarları çok fazla kale alınmadı. Serbest ticaret anlaşmalarında hala alınmıyor. Benim ülkem için sentetik sektörü gereklidir ve desteklenmesi şarttır. Çünkü bu sektör tekstil endüstrisinin ciddi hammaddesidir. Gerek tekstil gerek sentetik sektörü uluslar arası anlaşmalardaki durumumuzu ve konumuzu yeniden gözden geçirmemiz lazım. Pek çok uluslar arası anlaşmada gol yiyoruz biz. Türkiyenin bu anlaşmalar ile ilgili yeni stratejiler ve yeni doktrinler üretmesi gerekiyor. Merkezi otoriteler tarafından yapılan bu yeniliklerin yerel idareler tarafından da ciddi ölçüde desteklenmesi lazım.
YENİSTRATEJİ VE DOKTRİNLER GELİŞTİRMELİYİZ
Gerek tekstil gerek sentetik sektörü uluslar arası anlaşmalardaki durumumuzu ve konumuzu yeniden gözden geçirmemiz lazım. Pek çok uluslar arası anlaşmada gol yiyoruz biz. Türkiyenin bu anlaşmalar ile ilgili yeni stratejiler ve yeni doktrinler üretmesi gerekiyor. Merkezi otoriteler tarafından yapılan bu yeniliklerin yerel idareler tarafından da ciddi ölçüde desteklenmesi lazım.
HAKSIZ İTHALATI DURDURMAK İÇİN YENİ KAVRAMLAR ÜRETMELİYİZ
Sentetik sektörü bugün hala Türkiyede en önemli üretim kalemlerinin başında gelir. Üretimde bugün 1 milyon tonlara geldik. Yeterli mi? Asla değil. 1 milyon 140 milyon kapasitemiz var. 1 milyon 166 bin ton üretmişiz geçen sene. Demek ki biz hala yarı kapasitede çalışıyoruz. İthalatı durduramayız elbette ama haksız ithalatı muhakkak önlemeliyiz. İthalatı kontrol altına almalıyız. Haksız ithalatın pek çok zararını bu ülke geçmiş yıllarda da çekti. Bizim artık yeni kavramlar üretmemiz lazım.
TEKSTİL BU ÜLKEYİ TERKETMEZ
Bizim Türkiyede teknik tekstil altyapısını sentetik teknik tekstillerin hammaddelerini üretecek kabiliyeti kazanmamız lazım. Bu kesinlikle bizim için zaruridir. Bunun için sentetik kanunu nedeniyle bizler biraz sıkıntı içindeyiz. Bunu yapabilmek için yeni stratejiler ve yeni açılımlar bulmamız gerekiyor. Nanoteknoloji önümüzdeki dönemde istesek de istemesek de ulaşılması gereken noktalardır. Bunun için de Yüksek Ar-Ge çalışmasına ve gerekli teknolojiyi satın alabilmek için de yerli desteğe ihtiyaç vardır. Bizim sektörün geleceği ile ilgili en önemli açılımlardan biri budur. Teknik tekstile yönelmeli ve haksız ithalatı kontrol altında tutmalıyız.
Ama bir yandan da farklı açılımları gündeme taşımamız lazım. Dünyadaki ekonomik türbülanslar, global düzeni yıkabilir de. Böyle bir durum ortaya çıktığı zaman bizim kendimize yeter bir halde ayakta kalmamız lazım. Tekstil hiçbir zaman gözden çıkaramayacağımız bir alandır ve bu sektörün önünü hep açık tutmak mecburiyetindeyiz.
ANTİDAMPİNG YERLİ ÜRETİCİLERİN HAKSIZ İTHALAT İLE BAŞA ÇIKMASI İÇİN GEREKLİDİR
Sektörde faaliyet gösterenler, yerli üreticiler ithalatın haksız olduğuna ve bu ithalatın haksızlığının yerli üretimi olumsuz etkilediğine, üretimi, iharacatı düşürdüğüne ve yatırım fırsatlarını olumsuz etkilediğine inanıyorlarsa sanayiciler bu konuda bir takım manevralar yapmanın zamanı gelmiş de geçiyordur. Şu anda tekstil sektörünün pek çok alanında bu haksız ithalat ile ilgili sıkıntılar vardır ve bunların giderilmesi de zaruridir. Ama bu konuda karar verecek olan mekanizma İthalat Genel Müdürlüğüdür. İlgili birimlerin buraya yapacağı müracaatlar kesinlikle sonuçsuz kalmaz. Bekleyelim görelim bakalım neler olacak bu antidamping beklentisi sonucunda.
YERLİ HAMMADDE ÜRETİMİ YETERLİ DEĞİL
Sentetiğin hammaddesini Türkiye'de üreten PETKİM. Polyesterin hammaddesi PTA ve Monoetilen Glikol üretiyor. Türkiye ihtiyacının ancak yüzde 20'si karşılanıyor. 85 bin ton üretim kapasitesi var. Bu hiç artmıyor. Türkiye'nin ihtiyacı 230 bin tonlarda. Şunu iddiayla söylüyorum. Türkiye'deki üreticilerin hammaddelerinin yüzde 70'ini yerli üretimle karşılama imkanları olsaydı, uluslararası krize çok daha dayanıklı girerdik.
Sentetik üretiminde hammaddenin payı yüzde 60 ve üzeridir. Bütün polyester ve sentetik üreticileri öncelikle PETKİM'in malını kullanmaya dikkat ederler. PETKİM'den tedarik, öncelikle daha kolaydır. Fiyatının yurt dışı ile paralel olduğunu biliyorum. Sorun kapasite ve ürünün kalitesi. Geçmişte kalite sorunlarını çok yaşadık. Devletin petrokimya sektörü ve PETKİM yatırımlarına destek vermesi lazım. Nasıl ki Ford Otosan'a destek için uygun arsa verdiyseniz, PETKİM'e de bir şekilde destek vermelisiniz. Yapacağı yatırım desteklenmeli. Ayrıca alternatif hammadde ve enerji kaynaklarını yaratmamız lazım. Türkiye bugüne kolay gelmedi. Çözüm de hemen bugün olmayacak. Adım adım. Olacaktır. Polyester hammaddeleri petrokimya ürünü. Ham petrolün damıtılması sırasında ortaya çıkan maddeler.
BURSA TEKSTİL SEKTÖRÜNDE AR-GE, İNOVASYON VE NANOTEKNOLOJİNİN ÜZERİNE GİTMELİ
Bursa Türkiyenin en önemli üretim merkezlerinde biri. Bursada üretilir İstanbulda satılır tekstil ürünleri. Ama Bursadaki tekstilin de yeniden revize edilmesi ve yeni ekonomik düzene göre kendini tekrar tanımlaması gerekiyor. Bu kapsamda mevcut üretim kapasitelerinin arttırılması, mevcut üretim tekniklerinin iyileştirilmesi, inovasyon ve Ar-Ge gibi alanlara yönelinmesi gelecekte Bursa tekstilinin bekasını devam ettirilebilmesi için olmazsa olmazdır.
DERDİMİZ YERLİ ÜRETİME YÖNELMEK OLMALIDIR
Tekstil ölmez. Yıllarca bir takım bürokratlar ve siyasiler tekstil öldü tekstilden çıkmamız lazım gibi söylemlerde bulundular. Ama tekstil hala at başı gidiyor. İnsan unsuru devam ettiği müddetçe tekstil ve gıda ölmez. Neden biz yerli otomobilin peşinde koşuyoruz? Çünkü yerli otomobilin yarattığı katmadeğerin çoğu dışarıya gidiyor şu anda. Onu bu ülkede tutmaya çalışıyoruz. Bu ülkeye katmadeğer koyabilmek, istihdam üretebilmek derdimiz.
Yerli malı kavramını yeniden gündeme getirmemiz lazım. İçimizdeki Çinlilerin tahrikine kapılıp da yerli üretimi feda etmek gibi yanlış konsept ve stratejilere yönelmememiz lazım. Tam aksine tekstilde yepyeni açılımlara gitmeliyiz. Türkiye hala tekstilden en az 10-15 sene ekmek yiyebilecek durumdadır.
İran menşeli naylon iplik ithalatında
3 yıl korunma önlemi uygulanacak
Naylon ipliğin İran menşeli olanlarının ithalatında, 3 yıl süreyle korunma önlemi alındı. Böylece, 10 Ağustos 2012-9 Ağustos 2013 tarihleri arasında brüt kilogram başına 1,225 dolar, 10 Ağustos 2013-9 Ağustos 2014 tarihleri arasında brüt kilogram başına 1,20 dolar ve 10 Ağustos 2014-9 Ağustos 2015 tarihleri arasında brüt kilogram başına 1,175 dolar ek Mali yükümlülük uygulanacak.
Ankara altında sınıflandırılan naylon veya diğerpoliamidlerden (tek katının her biri 50 teksi geçmeyenler) naylon ipliğin İran menşeli olanlarının ithalatında, 3 yıl süreyle korunma önlemi alınması kararlaştırıldı.
10 Ağustos 2012-9 Ağustos 2013 tarihleri arasında brüt kilogram başına 1,225 dolar, 10 Ağustos 2013-9 Ağustos 2014 tarihleri arasında brüt kilogram başına 1,20 dolar ve 10 Ağustos 2014-9 Ağustos 2015 tarihleri arasında brüt kilogram başına 1,175 dolar ek Mali yükümlülük uygulanacak. Ek Mali yükümlülük, gümrük idarelerince, ithalatta alınan gümrük vergileri ve diğer Mali yükümlülüklerden ayrı olarak tahsil olunacak ve genel bütçeye irat kaydedilecek.

Sayı: 848 - Sayı'nın Kapağı