banner6

Tasarımda ve üretimde Arreda’nın odağında insan var

Sadelik güzelliktir anlayışıyla sanatsal tasarıma sahip mobilyalar üreten Arreda, konfor ve estetiği birlikte sunuyor. İnsanlara kullanırken keyif verecek mobilyalar üretmek hedefiyle Arreda’yı kuran Osman Aybil, “Bana göre mobilya endüstriyel bir işten daha çok sanat ve tasarım” dedi.

Söyleşi 31.08.2021, 00:08
Tasarımda ve üretimde Arreda’nın odağında insan var

Arreda’nın 2018 yılında tamamladığı yeni fabrikasında teknolojik yatırımların yanında çalışan konforu da ön planda. Arreda’nın odağında her zaman insan olduğunun altını çizen Aybil bunu, “Mobilyalarınız insanı, mobilyanın üretildiği fabrika da çalışanı mutlu etmeli” sözleriyle açıklıyor.
Mobilyacı bir babanın çocuğu olarak 1980 yılında İnegöl’de doğan Osman Aybil, babasından aldığı mobilya üretim sevgisini ve bayrağı Arreda isimli firmasıyla daha da yukarı taşıyor. Eğitimini farklı bir alanda almasına rağmen mobilya sektöründe çalışmaya devam eden Aybil bunu, “Mobilyacılık kanıma işlediği için severek mesleğimi yapmayı sürdürüyorum” sözleriyle izah ediyor.
İtalyanca mobilya anlamına gelen Arreda isimli girişimini 2010 yılında hayata geçiren Osman Aybil, firmayı kurarken koyduğu hedeflere emin adımlarla ilerliyor. İnsanların kullanırken mutlu olacağı ve tasarımlarıyla da göze zevkine hitap eden mobilyalar üreten Arreda, hem ürünleriyle hem de üretimiyle merkezine insanı koyuyor. İnegöl Mobilya Sanayicileri Derneği’nin (İMOS) Mart ayındaki Genel Kurulu’nda başkanlık görevine seçilen Osman Aybil, iş hayatında yakaladığı başarıyı ve tecrübelerini sektöre fayda sağlamak için kullanacak.
Başkanlar ve İşleri röportaj dizimizde İMOS Başkanı Osman Aybil ile iş hayatını, pandemi dönemini ve gelecek öngörüleri ile İMOS Başkanlığı’nda hayata geçirmeyi hedeflediği projeleri konuştuk.

Öncelikle bize kısaca kendinizden bahseder misiniz? Eğitim ve iş hayatınızdaki deneyimlerinizi özetler misiniz?
1980 yılında İnegöl’de doğum. Mobilyacı bir babanın çocuğu olarak 25 yıldır sektörün içerisindeyim. Eğitimimi elektrik – elektronik üzerinde alsam da baba mesleğinin kanıma işlemesinden dolayı mobilya alanında severek çalışmaya devam ediyorum. 

Bize Arreda’nın hikayesini anlatır mısınız? Firmanızın kuruluşundan bugüne gelen süreçte yaşadığı başlıca dönüm noktaları neler oldu?
Babam vefat ettiğinde bir süre daha büyük abimle birlikte çalıştık. Sonrasında abimden izin isteyerek, 2010 yılında kendi girişimim olan Arreda’nın temellerini attım. 
Bana göre mobilya endüstriyel bir işten daha çok sanat ve tasarım. Arreda’nın kuruluşundaki fikir de güzel, iyi ve keyifli mobilyalar yapmaktı. Bana göre mobilya sadece depolama alanları için hazırlanmış konsol ve büfelerden ibaret değil; insanlar kullandıkları mobilyadan keyif almalı, hatta kullanmadıkları zaman sadece baktıklarında bile göz zevki yaşamalı. Arreda’nın kuruluşundaki bu fikir ve hedeflerin birçoğunu yerine getirerek, bugünlere gelme başarısı gösterdik. 
Bununla birlikte Arreda’yı kurarken sadece iyi mobilya yapmak değil, uygun çalışma ortamlarımızla da örnek olmak istiyordum. Çünkü bu sektöre emek veren insanlar da iyi yaşamayı ve uygun ortamlarda çalışmayı hak ediyor. Bu yüzden hem idari hem de işletme personelinin konforunu ön planda tutan, çalışan odaklı bir fabrika kurduk. Personelinize konforlu iş ortamları sağlarsanız onlar da işini severek yapıyor. Bunu fabrikamızda sağladık.
Bizim odağımızda her zaman insan var. İmal ettiğiniz mobilya insanı, mobilyanın üretildiği fabrika da çalışanı mutlu etmeli. 

Sektörünüzde firmanızı farklı kılan özellikler nelerdir? Tasarımlarınızda vazgeçmediğiniz / öne çıkardığınız noktalar genellikle neler oluyor?
Bana göre sadelik güzeldir. Tasarıma bakış açım da bu yönde. Bu yüzden çok detaylı tasarımlardansa sade, yalın ve insanları dinlendirecek mobilyalar üretmeyi tercih ediyoruz. Biz, mobilyalarımızın ruhu olduğunu söylüyoruz. Müşterilerimiz de ürünlerimizi incelediğinde fonksiyonellikten çok ürünlerin göz zevkine hitap ettiği yorumlarında bulunuyorlar.

Yıllık üretiminizin ne kadarını ihraç ediyorsunuz? Ağırlıklı ihracat pazarlarınız hangi bölgeler?
Yatak ve yemek odası gibi mobilya ürünlerinde aylık 250, koltuk ve berjer gibi ürünlerin olduğu yumuşak grupta ise aylık 120 takım üretimimiz var. Ancak, bizim işimiz daha çok el emeğine dayalı olduğundan, çok yüksek kapasiteli üretim yapmıyoruz. Son teknolojiye uygun makine yatırımlarımız olsa da ahşap ve cilalı mobilyalar imal ettiğimiz için insan eli ve ustalık daha ön planda. Bu yüzden üretimimizi çok yüksek rakamlara çıkarmayı düşünmüyoruz. Çünkü biz tasarım ve üretim anlamında nitelikli ürünler imal ediyoruz. Bu tarz mobilyaların çok fazla üretilmesi hem kaliteyi aşağı çeker hem de tasarımı zorlar. Biz kalite, hizmet ve tasarımdaki kalitemizi düşürmeden mevcut adetlerle üretime devam edeceğiz. 
Geçtiğimiz yıllarda ürünlerimizin tamamını yurt içine satıyorduk ancak 2 yıldır ihracat yatırımlarımıza hız verdik. Tek merkeze ihracattansa, çeşitli ülkelere ihracat yapmayı hedefledik. Çalışmalarımız bu yönde sürüyor. Şu anda ABD, Rusya, Doğu Avrupa ülkeleri ile Afrika kıtası ve Arap Yarımadası’nda toplam 25 ülkeye ihracatımız var.
Pandemi tüm dünyada ve hemen hemen her sektörde iş yapış şekillerini değiştirdi. Firmanız bu süreçten nasıl etkilendi? İş yapış şekillerinizde, üretiminizde ve ihracatınızda ne gibi değişimler yaşadınız?
Biz pandemi döneminde çalışmalarımızı bir gün bile durdurmadan, üretmeye devam ettik. Bu süreçte personelimizin sağlığına yönelik, hijyen koşullarını sağlamak amacıyla getirdiğimiz düzenlemeler ve dezenfeksiyon neticesinde üretimimiz bir nebze yavaşladı. Ancak, bu tedbirler neticesinde pandemi kaynaklı rahatsızlıklarla çok fazla karşılaşmadık. Yani yavaş ama sağlıklı üretim yaptık. 
Pandemiyle birlikte pazarlama şekillerimiz de değişti. Seyahat kısıtlamalarından dolayı pazarlama kanallarımızı dijital ortama taşıdık. Web sayfamızı, sosyal medya platformlarını ve görüntülü pazarlama araçlarını daha etkin kullanmaya başladık. İhracat çalışmalarımızı da dijitalde sürdürdük. Sürece adapte olarak, dünya piyasalarından geri kalmamak adına bu alanda yatırımlar da gerçekleştirdik. Sonunda pandemi dönemi zorlu olsa da bize avantaj olarak geri döndü. 
Bizim insanımız cesur, çabuk hareket edip, karar verebiliyor. Bu da bize, birçok ülkenin direkt kapandığı dönemde avantaj sağladı. Piyasaları incelediğimizde bir adım öne geçtiğimizi görüyoruz. Daha önce ulaşamadığımız bölgelerden insanlar artık ya bizzat İnegöl’e geliyor ya da firmalarla direkt irtibat kuruyorlar. Ben önümüzdeki yıllarda sektörümüzün önünün daha açık olacağını düşünüyorum.

2018 yılında yeni fabrikanıza taşındınız. Burada kullandığınız yeni teknolojiler var mı? Ar – Ge ve inovasyonun firmanız için önemini nasıl açıklarsınız?
Bizim yeni tesisimizdeki ağırlıklı yatırımlarımız, fabrikanın ısıtma – soğutma, hava sirkülasyonun sağlanmasına yönelik sabit alanlara oldu. Boyahanemizde kullanılan sistemi fabrikanın temelinden yaptık. Buradaki hava sistemi ve su kanallarıyla hem çalışan sağlığını hem de çevreyi koruyoruz. 
Bunun yanında daha net kesimler ve daha kaliteli işler ortaya koymak adına son teknolojiye uygun makine yatırımları gerçekleştirdik. Daha önce değindiğim üzere bizim çalışmalarımızın temelinde insan var. Hedefimiz insanları mutlu edecek kaliteli mobilyalar üretmek ve sürdürülebilir işler yapmak. Fabrikamızdaki yatırımlarımızı da bu doğrultuda gerçekleştirdik. 

Önümüzdeki dönem için yeni yatırım hedefleriniz var mı? Varsa kısaca anlatır mısınız?
Önümüzdeki süreçte, salgının etkilerinin de ortadan kalkmasıyla birlikte markalaşmaya yatırım yapacağız. Gerekli makine ve insan gücüne sahibiz. İlerleyen dönemde de yurt içinde showroomlar açıp ve reklam çalışmalarıyla markamıza yatırım yapacağız. Eğer yurt içinde bunu başarırsak, markamızı yurt dışına açıp, ülkemizi uluslararası arenada da iyi bir şekilde temsil etme planlarımız da var.

İnegöl, Türkiye mobilya sektörü içinde nasıl bir konuma sahip? Mobilya sektörünün güçlü olduğu bölgelere kıyasla İnegöl’ün önde olduğu ya da eksikliklerini gidermesi gereken hususlar size göre neler?
Bence İnegöl, Türkiye mobilya sektörünün Ar – Ge merkezi. Mobilya ve tasarımları, piyasanın rengini ve yönünü İnegöl belirler. Bana göre bu en iyi yaptığımız işlerin başında geliyor.
Ancak tasarım ve Ar – Ge bir yandan da kaybettiğimiz nokta. Ar – Ge çalışmalarına önem veriyor, iyi tasarımlar ortaya çıkarıyoruz ama sürekli yeni ürünler, tasarımlar ortaya koymak avantajlı bir durum değil. Bir ürüne yaptığın yatırımın karşılığını almak için o tasarımı 2 – 3 yıl boyunca üretip, satman gerekiyor. Fakat biz 6 ayda bir yeni modeller çıkarıyor ve tasarımları çok hızlı tüketiyoruz. İnegöl’deki bu dinamizm, ticari kazançta kayıp olarak geri dönüyor.
İnegöl mobilya sektörünün bir diğer eksikliği ise güçlü markalar çıkaramamak. Biz İnegölümüzden güçlü markalar çıkmasını arzu ediyoruz. İMOS olarak da buna değer veriyor ve projeler gerçekleştiriyoruz. 
İnegöl bana göre Türk mobilya sektörünün Ar – Ge merkezi. Sezonda satılacak ürünlerin modasını İnegöl belirliyor. İnegöl’den tasarımlar çıkar, sonra ülkenin çeşitli yerlerindeki mobilya merkezlerinde hemen hemen benzer ürünler üretilmeye başlanır. İnegöl’ün en iyi yaptığı işlerden bir tanesi bu. Piyasanın rengini ve nereye doğru gideceğini belirler. 

Pandeminin olumsuz etkilerinin ortadan kalkmasıyla birlikte, İnegöl mobilya sektörünü nasıl bir gelecek bekliyor, bu konudaki öngörülerinizi öğrenebilir miyiz?
Salgının ardından sadece İnegöl değil Türkiye mobilya sektörünün önü son derece açık. Dünyada büyük bir pazar var. Öyle ki ABD’nin birkaç eyaletine ticaret yapmaya başlasak İnegöl’ün tamamı 7 / 24 mobilya üretse bile oradaki talebe cevap veremez. Ancak bu fırsatların beraberinde getirdiği sorumluluklar da var. En çok üzerinde durmamız gereken konu da nitelikli iş gücü. Aslında bu sadece İnegöl’ün değil, tüm Türkiye’nin sorunu. İnegöl, işsizlik oranı eksilerde olan Türkiye’deki nadir bölgelerden. Bu pozitif bir durum gibi gözükse de ilçede sanayileşme hızla büyüyor, ilerleyen süreçte kalifiye personel bulmakta zorlanacağız. 
Bize sanayi sektöründe çalışacak, akıllı, zeki, medeni ve eğitimli personeller lazım. Burada endüstri meslek liselerinin rolü büyük. Mesleki eğitimle ilgili çalışmaları İnegöl’de başlattık. Tematik lise olarak eğitim veren Hacı Sevim Yıldız Mobilya ve İç Mekan Tasarım Teknolojileri Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde sektörümüzün ihtiyaç duyduğu kalifiye personeli yetiştirmeye yönelik çalışmamız var. Milli Eğitim Müdürlüğü ve okul yönetimiyle işbirliği içerisinde milletvekilimiz Vildan Yılmaz Gürel’in de destekleriyle ciddi ve önemli bir süreci başlattık. 

Dünyada yaşanan dijital dönüşüme İnegöl hazır mı?
İnegöl dinamik ve değişimleri hızlı adapte olabilen bir şehir. Pandemiyle birlikte hemen hemen bütün firmalar dijital iletişim kanallarını daha aktif kullanmaya başlayarak, e-ticarete yöneldiler. Salgından önce insanlar nitelikli mobilyaya dokunmadan, yakından görmeden alışveriş yapmayı tercih etmediği için daha önce böyle bir ihtiyaç söz konusu değildi. Fakat bizim firmamız da dahil olmak üzere çok sayıda firma, ürünlerini detaylı şekilde sunup, özelliklerini detaylı şekilde anlatan web sayfaları hazırlattı. Pandemi süreci bize dijital pazarlamayla mobilya satılacağını gösterdi. Bundan sonraki dönemde de dijital pazarlama hayatımızdan çıkmayacak gibi. Ancak yine de önemli olan kaliteli işler yapmak. İyi bir iş yaparsanız her platformda bunun olumlu geri dönüşünü alıyorsunuz. 

AB Yeşil Mutabakatı sektörünüzü nasıl etkileyecek?
Mobilya yeşil üretime çok yakın bir sektör. Çevreye zarar verecek kimyasalları solvent bazlı boyalar haricinde kullanmıyoruz. Ancak su bazlı boya kullandığınız da bunun da önüne geçebiliyorsunuz. Firmalarımızda mobilya üretiminde kullandığımız sunta, mdf gibi ürünlerin talaşı ve tozunu da yakmıyor, depolayıp geri dönüşüm firmalarına gönderiyoruz. Bu anlamda sektörümüzün yeşil dönüşüme hazır olduğunu, birkaç düzenlemeyle Yeşil Mutabakat’a tam uyumu sağlayabileceğimizi söyleyebilirim.

İMOS Başkanlığı görevinizde 5’inci ayınızı tamamladınız. Bu süreçte gerçekleştirdiğiniz faaliyetlerden kısaca bahseder misiniz?
Kalkınmamızın eğitimle olacağını düşünüyor ve bu yüzden eğitime çok önem veriyoruz. Göreve geldiğimizde de öncelikle protokol ziyaretlerimizi tamamladık ve eğitim ile ilgili projelerimize odaklandık. Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) ve tematik lisemizle gerçekleştirmeyi planladığımız projeler var. İki okul da sanayiye katkı sağlamak amacıyla özverili bir şekilde çalışıyor. Biz de sanayicilerimizin bu çalışmalardan daha fazla fayda sağlamasını istiyoruz. 
Özellikle nitelikli ara eleman yetiştirme konusunda tematik liseye önemli rol düşüyor. Çünkü emek yoğun bir sektörüz ve istihdama büyük katkı sağlıyoruz. Tematik lise ve BTÜ ile bu konudaki çalışmalarımız hızlı bir şekilde devam ediyor. Nitelikli ve iyi öğrenciler yetişiyor. Sanayicimiz de bunun olumlu yansımalarını yakında görecek.

Eğitim haricinde gerçekleştirmek istediğiniz projeler neler?
Nitelikli insan kaynağı sorunumuzu çözebilirsek ihracata yönelik projelerimize start vereceğiz. Bunun için Avrupa, ABD ve Afrika’yı hedef bölgeler olarak belirledik. İlk adımımızı da Avrupa’ya atacağız. Türk Mobilya Merkezi kurma düşüncemiz var, bunun merkezini de Almanya olarak belirledik. Bu merkez ile Avrupa’daki perakende mağazalarına daha rahat ürün satabileceğiz. Avrupa, konteyner bazlı ticarettense, bir ürün sipariş edip onu almayı tercih ediyor. Kurmayı planladığımız merkez, Avrupa’daki bu talebe cevap verecek. Bu sistemi Avrupa’da başarılı bir şekilde uygulayabilirsek ikinci etapta ABD, ardından da Afrika’da benzer bir sistem uygulama düşüncemiz var. Böylelikle ürünlerimizden en iyi katma değeri sağlayabileceğiz. Bizim üreticimizin emeklerinin boşa gitmemesini istiyoruz. Bir ülke sizin imal ettiğiniz ürüne ihtiyaç duyduğu için kapınızı çalar. O yüzden biz de ürünlerimizi değerinde pazarlamanın yollarını bulmalıyız. 

Yorumlar (0)
12
kapalı
Günün Anketi Tümü
ABD Doları’nda yıl sonu beklentiniz nedir (TL) ?
ABD Doları’nda yıl sonu beklentiniz nedir (TL) ?
banner18
banner51