Elektroteks Yönetim Kurulu Başkanı Osman Güler iş hayatında yakaladığı başarının ardından iplikten yaya, makinadan kumaşa kadar yatak endüstrisi sektörünü tek çatı altında toplamak için kolları sıvadı. Güler’in kurucu başkanlık görevini üstlendiği Uluslararası Yatak Endüstrisi Derneği, hedeflerine hızlı ve emin adımlarla yürüyor.
Dünyanın en büyük yatak üreticilerinin bir çoğunun fabrikalarını kuran ve yatak imalat makineleri alanında dünyanın önde gelen firması Elektroteks’in Yönetim Kurulu Başkanı Osman Güler, dünyadaki entegre yatak üretim tesislerinin yüzde 60’ından fazlasını Elektroteks’in imal ettiğini söylüyor. Güler Elektronik adıyla 1990 yılında başlayan yolculuğun gelecek adımı ise insan eli değmeden yatak üretimi hattını gerçekleştirmek. Elektroteks, yatak üretiminde kullanılan malzemelerin esnekliği ve taşıma zorluğu nedeniyle robot kullanımının çok yaygın olmadığı sektörde bir ilki gerçekleştirmek için özveriyle çalışıyor. 
Özverili çalışmaları ve yakaladığı başarıyla sektör temsilcilerinin takdirini toplayan Elektroteks Yönetim Kurulu Başkanı Osman Güler, Türkiye’de sektöre basamak atlatmak için devrede. Yatak üretim sektörünün tüm paydaşlarını tek bir çatı altında toplamak hedefiyle kurulan Uluslararası Yatak Endüstrisi Derneği’nin (IBIA) kurucu başkanlığını üstlenen Güler, ilk Genel Kurulda Yönetim Kurulu Başkanı seçildi. Güler’in IBIA’daki hedefi ise çok net; sektörün ihracatını artırarak ülke ekonomisine katkı sağlamak.
“Başkanlar ve İşleri” röportaj dizimizde Elektroteks ve IBIA Yönetim Kurulu Başkanı Osman Güler ile Elektroteks’i, yeni yatırımlarını, Türkiye yatak endüstrisi sektörünün genel durumunu ve IBIA’nın kuruluşu süreci ile hedeflerini konuştuk.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz, kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Bulgaristan, Kırcaali’de 1962 yılında doğdum. Elektronik mühendisi olarak, yıllardır yazılım ve elektronik tasarımlar yapıyorum. Lise ve üniversite eğitimimi Bulgaristan’da tamamladım. Lisede sanayi – elektrik, üniversitede ise sanayi – elektronik bölümü okudum. Türkiye’ye gelmeden önce yaklaşık 5 yıl boyunca Bulgaristan’da büyük bir firmanın makine enerji sorumlusu olarak çalıştım. Türkiye’ye 1989 yılında geldim. Burada bir işletmede 9 ay kadar çalıştıktan sonra, 1990 yılında kendi firmamı kurdum.

Sizden Elektroteks’i dinleyebilir miyiz? Firmanızın kuruluş süreci nasıl oldu, hangi ürünleri imal ediyorsunuz?
Tekstil sektörüne elektronik hizmet vermek amacıyla 1990 yılında Güler Elektronik’i kurdum. Yıllar içerisinde farklı yedek parça ve yazılım gibi tekstil sektörünün ihtiyaçlarına cevap verecek hizmetlerimizi çeşitlendirdik. 1995 yılıyla birlikte Elektrokteks adıyla yolumuza devam ediyoruz.
İnternet sitemize giren ya da yatak üretim hatları videolarımızı izleyenler bizim yatak ürettiğimizi düşünüyor. Ancak biz yatak değil, yatak üretim tesisleri imal ediyoruz. Dünyadaki entegre yatak üretim tesislerinin yüzde 60’dan fazlasını biz imal ediyoruz.
Biz ağırlıklı olarak ihracata yönelik çalışıyoruz. Ürünlerimizi dünyanın bir yanına gönderiyoruz. 130’dan fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz ancak Amerika Birleşik Devletleri burada önemli bir paya sahip.  
Pandemi nedeniyle 2020 yılında yurtiçine daha fazla iş yapmış olsak da üretimimizin yüzde 95’ini ihraç ettik. 2021 yılı itibariyle yüzde 98 ihracat oranına ulaşacağımızı düşünüyorum.

Elektroteks, Türkiye’de ve dünyada sektöründe hangi konumda? Sizi rakiplerinizden öne çıkaran özellikleriniz nelerdir?
Yatak üretim makineleri alanında dünyanın en büyük firmasıyız. Bizimle benzer ölçekte ABD merkezli bir firma var ama onlar da 12 farklı firmayı bir çatı altında toplayan grup şirketi. Dolayısıyla biz sektörümüzde üretimin tüm aşamalarını kendi bünyesinde yapan, en fazla ürün çeşidi ile işletme alanına sahip ve en çok kişiye istihdam sağlayan en büyük firmayız. Şu anda yaklaşık 30 dönümlük bir işletme alanında yaklaşık 300 çalışanımızla faaliyete devam ediyoruz. Gerçekleştirdiğimiz yatırımın tam kapasite faaliyete başlamasıyla hem işletme alanı hem de istihdamımızı artırmış olacağız. 
Ayrıca makine ve tesislerimizin yazılımlarını tamamen kendi bünyemizde yaptığımızdan dolayı bu durum bizi sektörümüzde farklı kılıyor. 

Yaklaşık iki yıldır Covid – 19 salgınıyla yaşıyoruz. Pandemi iş yapış şekillerinizi, üretiminizi ve ihracatınızı nasıl etkiledi?
Covid – 19’un ülkemizde ilk görüldüğü 2020 yılının Mart ayında bir panik havası oluştu. Ancak biz pandemiden önce çok sayıda sipariş aldığımız için iş anlamında bir sorun yaşamadık. Fakat üretimle birlikte, makinenin montajını da yapmak mecburiyetindeyiz. Pandemi döneminde vize ve uçuşlarda yaşanan sıkıntılardan dolayı yurtdışına eleman gönderemediğimiz için montajda birtakım sıkıntılar yaşandı. Online görüşmeler ve uzaktan bağlantılarla bu süreci atlattık.

Dijital dönüşüm pandemiyle birlikte daha da hız kazandı. Sizin bu alanda kullandığınız yeni teknolojiler ve yatırımlarınız var mı? Varsa kısaca bahseder misiniz?
Biz halihazırda Endüstri 4.0’a uygun makineler üretiyoruz. Firma olarak ana amacımız ve ilkemiz insansız üretim tesisleri, karanlık fabrikalar yapmak. 
Yatak üretim tesislerinde robot kullanımı yok denecek kadar az. Çünkü kullandığımız ürünler esnek ve vakumlayarak taşınamıyor. Bu robotlu üretimi zorlaştırıyoruz. Ancak biz robotları yatak üretimine dahil ederek, insansız tesisler kurmayı kendimize hedef olarak belirledik. Şu anda yatağın çekirdeği dediğimiz gövde kısmını insan eli değmeden üretebiliyoruz. Kısa bir süre içerisinde üretimin bütün aşamalarını robotlarla gerçekleştireceğimize inanıyorum.

Önümüzdeki dönem için yeni yatırım hedefleriniz var mı? 
Son 1,5 yıllık dönemde 14 milyar euro tutarında yatırıma imza attık. Pandemiden hemen önce içinde 10 dönümlük işletme alanı olan 40 dönümlük bir alan satın aldık. Buraya 5 dönüm daha işletme alanı dahil ettik. Böylelikle iki fabrikamızın toplam işletme alanı 30 dönüme ulaştı. Bunun yanında yeni makine yatırımlarımız da oldu. Önümüzdeki dönem için gerçekleştirmeyi planladığımız 10 milyon euro ek yatırım için yaptığımız başvuru Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından kabul edildi ve teşvik almaya hak kazandık.

Yeni üretim tesisinizden bahseder misiniz?
Bahsettiğimiz tesis mevcut fabrikamıza 10 km uzaklıkta. Burada ürettiğimiz makinelerin kaba işçiliği olarak sayabileceğimiz, ham madde kabulü, profil kesimi, kaynakhane, talaşlı imalatını gerçekleştireceğiz. Boyahane, sac işleme bölümü ve bazı bölümlerin montaj kısmıyla birlikte bu tesisi yıl sonu itibariyle tam kapasite devreye alacağız. Yeni fabrikamız tamamlandığında işletme alanımızı 50 dönüme, istihdamımızı da 450’ye çıkaracağız. Ancak bu noktada personel bulma sıkıntısı yaşadığımızı söyleyebilirim. Çok sayıda işçi arama ilanımız var ama başvurular az. 

Sanayi sektörü olarak Türkiye’deki üreticileri ve alt sektörleri ele aldığınızda, dünyaya kıyasa ne konumdayız? Önde olduğumuz ya da eksikliklerini gidermemiz gereken hususlar size göre nelerdir?
Türkiye yatak endüstrisinde dünyanın en iyi 5 ülkesi arasında. Piyasa değerlendirmelerine ve kendi analizlerime bakarak bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Sektörümüzde dünyanın en iyi makinecileri, kumaşçıları, yay üreticileri, keçecileri Türkiye’de. Biz de bu alanda faaliyet gösteren büyük firmaları ve başarılı iş insanlarını aynı çatı altında toplamak ve sesimizi daha güçlü duyurabilmek hedefiyle Uluslararası Yatak Endüstrisi Derneği’ni kurduk. Sektörümüzdeki arkadaşlar bunu benden rica ettiler, ben de taşın altına elimi koyarak IBIA’nın kurucu başkanlığı görevini üstlendim.


Yaklaşık üç ay önce sektörün paydaşlarını bir çatı altında toplayan Uluslararası Yatak Endüstrisi Derneği’ni kurdunuz ve siz de Yönetim Kurulu Başkanı olarak seçildiniz. Ülkemizdeki ve dünyadaki yatak endüstrisi hakkında üretimden istihdama ve ihracata kadar sektörün genel yapısı hakkında rakamlarla bilgi verir misiniz?
Derneğimizi 22 üye ile kurduk. İlk Genel Kurulumuzu ise 57 üyenin katılımıyla gerçekleştirdik. Bu 57 üyemizden firmalarının üretim, istihdam, ihracat ve cirolarına ait bilgiler aldık. Bunun neticesinde IBIA üyesi 57 firmanın 2020 yılı sonu itibariyle 1,5 milyar dolar cirosal boyuta sahip olduğu, 1 milyar dolar ihracat gerçekleştirdiği ve 15 bin kişiye istihdam sağladığı sonucu ortaya çıktı. Bu araştırmayı derinleştirip, sektörün geneliyle ilgili bir değerlendirme yaptığımızda ulaştığımız sonuç Türkiye’deki yatak üreticilerinin toplam cirolarının 3 milyar dolar, ihracatlarının 2 milyar dolar ve istihdamlarının 25 bin kişiye ulaştığını gördük. 

Bize IBIA’nın yapısından bahseder misiniz?
Yatak endüstrisinin farklı alt sektörü mevcut. Biz de derneğimizde sektöre makine, kumaş, yay, sünger, keçe, elyaf, iplik, kimya imalatçılar ile sektöre yönelik hizmet üreten 10 farklı alt kol oluşturduk. Kuruluşumuzdan kısa süre sonra 75 üyeye ulaşmayı da başardık.

Dernek sektöre ne gibi kazanımlar sağlayacak, hedefleriniz neler?
Tespitlerimize göre, Dernek üyelerimiz yaptıkları satışlarla Türkiye’nin toplam ihracatına yüzde 1’den fazla katkı veriyor. Fakat sektörümüzde sinerji yoktu. IBIA olarak bunu oluşturmaya çalıştırıyoruz. Üyelerimiz arasındaki networku güçlendirerek sektöre ve firmalara kazanımlar sağlamak istiyoruz. Böylelikle sektörün 3 milyar dolara ulaşan cirosal boyutunu 2023’e kadar 4 milyar doların üzerine ve istihdamı da 25 binden 35 bine çıkartacağımıza inanıyoruz. 
IBIA hem sektör temsilcilerinden hem de kamuoyundan nasıl geri dönüşler aldı? Önümüzdeki süreçte derneğinizin daha da büyüyerek yoluna devam edeceğini düşünüyor musunuz?
Sektörün uzun yıllardır bu tarz bir derneğe ihtiyacı vardı. Sektör temsilcileri de derneğimizin kurulduktan sonra iyi çalışmalar yaptığını gördü için oldukça fazla talep gösteriyorlar. İki ay gibi kısa bir sürede üye sayımızda yaşanan artış da IBIA’nın olumlu karşılık bulduğunu gösteriyor. Çok sayıda yeni üye talebi alıyoruz. Fuar ile ilgili konuları tamamlamamızın ardından yeni üye çalışmalarına başlayacağız. 

IBIA’nın kuruluşundan bugüne gerçekleştirdiği faaliyetleri kısaca özetler misiniz?
IBIA olarak öncelikli hedefimiz fuar organize etmekti. Çünkü bundan önce fuarlara deyim yerindeyse ikinci sınıf sektör olarak katılıyor; farklı sektörlerin fuarlarında kendimizi tanıtmaya çalışıyorduk. Bu yüzden ilk olarak farklı sektörlere bağlı kalmadan, tamamen yatak üretim sektörüne yönelik bir fuar organize etme hedefiyle çalışmalara başladık. İki ay gibi kısa bir sürede fuara katılım, reklam çalışmalarında kullanılacak kanallar ve çalışılacak fuar organizasyon şirketi gibi konular yoğun çalışmalar yaptık. Zamanımın yüzde 80’inini buna ayırdım. Bunun neticesinde 2022’nin Ekim ayında gerçekleştirilecek fuarımız için anlaşma sağladık. 
Fuar çalışmalarının yanında IBIA Yönetimi olarak Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle ile görüşme gerçekleştirdik. TİM Başkanı Gülle’ye yurtdışı çalışmalarımızı ve projelerimizi anlattık. O da anlattıklarımızdan çok memnun oldu. Bize gereken desteği vereceklerini, ABD, Güney Afrika gibi bölgelerde lojistik desteklerde bulunacaklarını ifade ettiler.
Kuruluşumuzdan itibaren gerçekleştirdiğimiz çalışmaları ve projelerimizi de 22 Eylül’de İstanbul’da geniş kapsamlı bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyuracağız.
Dernek olarak başlıca gerçekleştirmeyi hedeflediğiniz projeler nelerdir?
IBIA olarak temel amacımız Türkiye’nin, sektörümüzün ve üye firmalarımızın ihracatını artırmak. Bununla ilgili sinerji çalışmaları yapıyoruz. Fuar organizasyonunun bu hedefe önemli katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Bir diğer projemiz ise B2B’ler düzenlemek. Hem yurtdışı ziyaretlerimiz ile hem de dünyanın büyük üreticilerini ülkemizde ağırlayarak çalışmalarımızı daha iyi tanıtmak istiyoruz.