“Adımızın dünyada kalite ile anılmasını istiyoruz”

SEMİH AYDIN

Esnaf kökenli bir ailenin çocuğu olarak 1963 yılında Kırşehir’de dünyaya gelen İbrahim Doğangün, ebeveynlerini kaybetmesinin ardından erken yaşta iş hayatına atıldı. Bir yandan da eğitimine devam eden Doğangün, teknik lisede makine eğitimini tamamladıktan sonra, lisansını ise işletme alanında yaptı.
Askerliğinin ardından 1990’lı yılların başında İstanbul’da satış ve şirket temsilciliği görevlerinde bulunan Doğangün’ün Bursa macerası ise 1992 yılında yüzey işlem sektörünün duayenlerinden Erhan Baycan’ın daveti ile başlıyor. 
Bursa’da ilk olarak küçük hissedarı olduğu Eksaş’ta 8 yıl boyunca idari işler ve proje yöneticiliği yapan Doğangün, 2001 yılında kendi firması Etis’i kurarak iş hayatına devam etti. Etis, bu süreçte 15 ayrı ülkede 150’den fazla yüzey işlem galvano tesisi kurulumuyla sektörün önde gelen firmalarından biri olmayı başardı. Hız kesmeden yatırımlarına devam eden Doğangün, Etis’in faaliyet konusuna paralel Doplas ve Bado firmalarını da kurarak birbirine paralel ve destekleyen, entegre bir yapı oluşturdu.
İş hayatının yanı sıra sivil toplum kuruluşlarında da etkili görevler alan Doğangün, kurucusu olduğu Görükle Sanayici ve İş Adamları Derneği’nde (GÖRSİAD) 3 dönem başkanlık görevi yaptı. Bunun ardından, ulusal çapta sektör temsilcilerini tek çatı altında toplama hedefiyle Tüm Yüzey İşlemler Derneği’ni (TÜYİDER) kuran Doğangün, yönetim kurulu başkanlığı görevinde sektörün gelişimine katkı sağlayacak önemli projeler için çalışmalarını sürdürüyor.
‘Başkanlar ve İşleri’ röportaj dizimizde Etis, Doplas, Bado ve TÜYİDER Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Doğangün ile iş hayatını, yüzey işlem sektörünün Türkiye’deki genel durumunu ve TÜYİDER’i konuştuk

Etis’in kuruluş sürecini dinleyebilir miyiz?
Etis’in kuruluşundan önce küçük hissedarı olduğum Eksaş’de önemli tecrübeler edinerek geçirdiğim çok değerli 8 yıl var. Buradan ayrıldıktan sonra, Şubat 2001’de 400 m2’lik bir binada “Endüstriyel Tesisler İmalat Sanayi” kelimelerinin kısaltması olarak “E.T.İ.S.” ön adı ile Şubat 2001’de şirketimi kurdum. Süreç içinde işlerimizin artmasıyla, 2004 yılında tasarım ve müteahhitliğini bizzat kendim yaptığım Görükle Sanayi Bölgesi’ndeki bin 600 m2’lik tesisimize taşındık. Bu süreçte kurumsallaşma çalışmalarıma hız verdim.  Aynı dönemde Almanya temsilciliğimizi oluşturduk. 2011’de Doplas için inşa ettiğimiz Hasanağa OSB’deki binamızın üst katına Etis’i de taşıdık. Ve burada faaliyetlerimize devam ediyoruz. 

Etis’in faaliyet alanını, üretimlerini anlatır mısınız? 
Etis olarak yüzey işlem tesisleri üretiyoruz. Tasarım, üretim, montaj ve devreye almayı kapsayan metal kaplamadan temizlemeye, her türlü elektrolitik, kimyasal yüzey işlem tesislerini imal ediyoruz. Firma olarak, su ve enerji gibi kıt kaynakları en az ve en verimli şekilde kullanarak; arıtma, geri kazanım ve atık yönetimine ilişkin entegre yan sistemleri içeren; 4.0 koşullarını sağlayabilen temiz üretimi önceleyen tam otomatik anahtar teslimi sistemler kurmayı kendimize hedef olarak belirledik.

Etis’i rakiplerinden öne çıkaran özellikler nelerdir?
Etis’i kurarken sektöründe sürekli gelişen, tedarikçi, müşteri hatta adil olmak kaydıyla rakip geliştiren; iş birliği yapan yenilikçi anlayış ve yapısıyla örnek bir marka oluşturmayı amaçladım. Bugüne kadar 15 ayrı ülkede yaklaşık 150’nin üzerinde proje yaptık. Bu da bize global bir bakış açısı kazandırdı. 
Rakiplerimizden bizi farklı kılan en önemli özelliğimiz onları rakip değil işbirliği ve paylaşım yapabileceğimiz meslektaşlar olarak görmek. Bu anlayışımız doğrultusunda her zaman daha iyisini yapmayı, aldığımız paranın karşılığını en iyisiyle vermeyi kendimize ilke edindik. Doplas ile birlikte sağladığımız otomotiv sektörü anlayışı ve 22 yıllık deneyim ile insan kaynağımız da bizi öne çıkaran özelliklerimizden. 

Doplas’ın kuruluş süreci nasıl oldu?
Doplas, başta Etis’in Ar-Ge yeteneklerini geliştirmek amacıyla 2012 yılında yüzde 100 yerli sermaye ile kurduğumuz grup firmamız.  Doplas’ta başta otomotiv olmak üzere, beyaz eşya, elektronik, banyo ve mutfak gibi sektörlere yönelik dekoratif elektro-krom ve saten nikel kaplamalı ürün imalatı yapıyoruz. 
Doplas, yatırım bütçesinden üretimdeki zorluğa kadar son derece kritik bir yatırımdı. Ancak ileri teknoloji donanımlar başta olmak üzere çevreye duyarlı tesisimizle öncü bir yatırım gerçekleştirmeyi başardık.

Pandemi iş yapış şekillerinizi ve üretiminizi nasıl etkiledi?
Pandemi döneminde firma olarak da geçmişte nerelerde hata yaptığımızı, bundan sonra hangi adımları atmamız gerektiğini değerlendirdik.  Bu süreçte ETİS tarafında halihazırda devam eden projelerimiz vardı. Onları tamamlamak için aralıksız çalıştık. Doplas olarak ise otomotiv sektörünün doğasından gelen hız ve kesintisiz üretimden vakit bulamadığımız iyileştirmeler ve üretim duruşlarında tesis revizyonları ile pandemi sonrasına hazırlıklarımızı tamamlayarak geçirdik. Kısacası daha çok kendimizi geliştirme ve yenilenmeye odaklanarak pandemi sürecini geçiriyoruz. 

Yeni yatırım hedefleriniz var mı?
Önceliğimiz kurumsallaşma. Gelişim ancak bu yol ile sağlanabilir. Bununla birlikte çevre kirliliğini, kaynak kullanımını ve atık oluşumunu en aza indiren, geri dönüşüm ve tekrar kullanıma yönelik yeni projeler üzerinde çalışıyoruz. 2014 yılında faaliyete aldığımız plastik enjeksiyon makine parkurumuzu geliştirmeye yönelik yatırımlarımız sürüyor. En nihayetinde Etis ve Doplas olarak uluslararası ölçekte adı kalite ile anılan dünya firmaları olmak en önemli hedefimiz.

Sektörünüz  Türkiye’de ne konumda? 
Türkiye’de bu iş vagon fabrikalarıyla 50 -60 yıl önce başladı. Yarım asırlık tarihi ve anahtar rolü ile yüzey işlem sektörü, ülkemiz sanayisi için büyük öneme sahip.  Yüzey işlemlerinin savunma, uzay ve havacılık, haberleşme ve bunlara ilişkin elektronik sistemler üretimi başta olmak üzere pandemi ile yüzeyin önem kazandığı genel üretim alanlarında da önemi daha da arttı. Öte yandan yüzey işlemler sağladıkları çevresel etkileri nedeniyle de büyük önem arz etmekte. Ancak tüm bunlara rağmen sektörümüzün bugüne kadar  kendi içinde birlik olamaması hem bizi hem de ilgili olduğumuz sektörleri de olumsuz etkiliyordu. 
Bu nedenle sektördeki birliği sağlamak adına TÜYİDER’i kurmaya karar verdik. 

TÜYİDER’in kuruluş süreci nasıl oldu? 
Sektörün ihtiyaçlarına çözüm bulmak amacıyla, yaklaşık iki yıl önce düzenlenen bir fuarda, bazı sektör temsilcilerine dernekleşme fikrimizi açtık. Fuar boyunca yaptığımız kısa toplantılarda dernekleşmeye ciddi bir talep olduğunu gördük. Fuar sonrası 21 Aralık’da 60’a yakın katılımcıyla derneği kurma kararı aldık.

TÜYİDER olarak hedefleriniz nelerdir?
Birçok sektörler dernekleşerek kendi alanlarında önemli katma değer sağladı. Biz bu eksiği TÜYİDER ile giderdik. En önemsediğimiz konu eğitim. Hemen hemen her sektörün olduğu gibi bizim de nitelikli eleman ihtiyacımız var. Bu konuda gerekli adımların atılması şart. Sektörümüzün bir iş kolu olarak tanımlanması gerekli. Çünkü yüzey kaplama uygulamalarının bilinçli ve doğru bir şekilde yapılması hayati öneme sahip. Bununla birlikte çevresel etki potansiyeline sahip sektörümüzün çevre dostu ihtisas OSB’ler kurulmasına fayda sağlaması ve mevcut genel OSB’lerde de yüzey işlemler kümelenme yapılanmasına gidilmesi, Türkiye’nin önemli sanayi bölgelerinde yüzey işlemlerde kalite ve yüksek teknoloji kullanımına ilişkin danışma ve araştırma merkezi kurulması, Ur-Ge çalışmalarının başlatılması, dış ticaret gezileri, Ar-Ge çalışmaları, fuar etkinlikleri hedeflerimiz arasında. Ayrıca sektörümüzün kamu, oda ve benzeri platformlarda iş kolu olarak tanımlanması, sertifikasyon programları düzenlenmesi, sektöre yönelik yasal mevzuatların oluşturulmasına yönelik çalışmalarımız da olacak.