Nesiller bir arada
EKOhaber ve BUSİAD organizasyonunda Babalar ve Çocukları 2. kez buluştu.
uKUŞAKLAR AYNI ÇATI ALTINDA
Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) Yönetim Kurulu ile gazeteniz EKOhaber, ikinci Babalar ve Çocukları buluşmasına imza attı. İki kurum işbirliğiyle gerçekleştirilen büyük buluşmada Bursa'nın 26 saygın sanayici ailesinden birinci, ikinci ve üçüncü kuşak aynı çatı altında bir araya geldi.
Seyit ERSÖZ
Dursun EROĞLU
Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) Yönetim Kurulu ile gazeteniz EKOhaber, ikinci Babalar ve Çocukları buluşmasına imza attı. İki kurum işbirliğiyle gerçekleştirilen büyük buluşmada Bursa'nın 26 saygın sanayici ailesinden birinci, ikinci ve üçüncü kuşak aynı çatı altında bir araya geldi.
Üçüncü buluşmanın yine iki kurum organizasyonuyla önümüzdeki yıl Babalar Gününde daha geniş kapsamlı yapılacağı belirtildi.
'Babalar ve Çocukları' buluşmasının ikincisinde de duygu yüklü anlar yaşandı, hatıralar anlatıldı, tavsiyeler dile getirildi. Büyük buluşmada babalar, çocuklarına duydukları güveni, çocuklar da aynı iş ortamında babaları ile birlikte çalışmanın zorluklarının yanısıra birinci kuşağın güven veren yapısını ifade etti.
Açılış konuşmasını yapan BUSİAD Başkanı Ali İhsan Yeşilova, "Geçen yıl organizasyonun ilkine birlikte imza attığımız üyemiz Tahsin Ardıç'a teşekkür ederim. Ardıç, fikriyle Bursanın yaşayan sanayi çınarlarını ve çocuklarını aynı çatı altında bir araya getirmemizi sağladı dedi.
Yeşilova, konuşmasının ardından geceyi sevk ve idare etmesi için mikrofonu Prof. Dr. Ali Ceylan'a verdi. Ceylan da babalara, 'BUSİAD'ın kuruluşunda gösterdikleri özveri ile kurumsallaşma ve ikinci kuşağa iş nasıl devredilir', çocuklara da 'baba ile çalışmanın zorlukları ile birinci kuşak işletmede yetkiyi ikinci kuşağa tam olarak devrediyor mu?' ana temaları üzerinde söz verdi.
İşte büyük buluşmanın ikincisinde anlatılanlar...
Prof. Dr. Ali Ceylan: Bu kadar değerli sanayici ve girişimcinin babaları, oğulları hatta torunlarını bir arada görmek beni heyecanlandırıyor. Geçtiğimiz günlerde bir konuşma yapmak için Zonguldak'a gittim. Girişimcilik üzerine konuşmamı yaptım, salonda büyük ölçüde öğrenciler vardı. Bir şey dikkatimi çekti, içlerinde sadece bir tek girişimci vardı, o da Bursa'dan gitmiş. O akşam onun davetlisi oldum. Sizler Bursalı olarak çok şanslısınız. Burada çok güzel bir eğitim var. Pırıl pırıl gençler var. Size şunu söyleyebilirim, eğer Türkiye'de Bursa gibi 5-6 kent olsa, ki yakındır, Türkiye denilen uçak kalkacaktır. Sonuç olarak şuna inandım: Türkiye'nin kalkınması siz girişimcilerle olacaktır. Babalar ve oğulları filmini seyredince çok ağlamıştım, çok duygulanmıştım. Burada da belki toplantının adını Babalar ve Çocukları olarak koymak gerekiyordu. Sayın Başkan toplantıyı yönetmemi isteyince elbette çok memnun oldum. Aramızda BUSİAD'ın iki değerli kurucu üyesi var ve 1978'deki resmi bize gösterecekler. Daha sonra kurumsallaşma, işlerin ikinci kuşağa devri anlatılacak, ama esas olarak bu toplantıda ikinci kuşağın sorunları tartışılacak. Babalar yetkilerini tam olarak devrediyor mu, onların sorunları neler... Onları dinledikçe ikinci bir yemek yemiş olacağız burada.
Girişimci hayal kuran ve risk alan kişidir. Başarılı girişimcilerimiz eğer risk almasalardı şimdiki yolları belki de kapanacaktı. Girişim denilen hayal yolculuğuna çıkılmayacaktı. Grişimci çok az bulunan insandır. Çok çalışan, pes etmeyen, devamlı yenilik peşinde koşan kişidir.
Mehmet Bodur: Rahmetli Doğan Ersöz ve birkaç kişi, 1978'lerde bana geldiler ve biz bir dernek kuruyoruz dediler. Benim bir şeyden haberim yok. Dedim ki 'ya, bu benim işim değil. Ben elindeki işi yapamayan bir adamım.' Neyse beni ikna ettiler ve kurucu olarak üye yaptılar. Sonra ayrılmak istedim. Rahmetli Doğan Bey ısrar etti, hiç değilse 6 ay Dernek yönetiminde kal diye. İstifa etmek istiyordum. En sonunda ısrarıma dayanamadılar. Aslında BUSİAD'da çok aktif olmadım ama BUSİAD'da çok sağlam dostlarım oldu, olmaya da devam ediyor.
Prof. Dr. Ali Ceylan: Rahmetli Doğan Ersöz ile öğrencilik yıllarımda, 1978lerde tanıştım. Okulda bakliyatın ambalajlı satılması ile ilgili bir araştırma yapıyorduk. Ben de anketörlerden birisiyim. Balıkesir, Bandırma, Gönen... dolaşıyoruz. Nohut, mercimek, toz şeker torbalarda tartılıp satılıyordu. Uygulama aşamasında tanışmıştım Doğan Bey ile. Bana Derneğin kurulacağını anlatıyordu. O kadar hararetli ki, bir dere kenarında sürekli konuşuyor ve birlikte yürüyoruz. Tarlada çalışan bir köylü geldi, 'siz burada ne dolaşıp duruyorsunuz' dedi. Doğan Bey de, 'sen de saatlerdir tarladasın, ne yapıyorsun diye sorduk mu kardeşim, sana ne' dedi.
Fahrettin
Gülener: Değerli dostlar, BUSİAD kurulduğunda ben de genç bir girişimci olarak, bir gün ben de orada yer alırım diye aklımdan geçiyordu. Ama bunun 50 yaşımda falan olacağını düşünüyordum. Fakat devran döndü, zaman hızla geçti, hızlı bir dinamizm başladı, yollar açıldı, 1985 yılında BUSİAD'ın organizasyonu içinde Bursa'da şirketim en fazla vergi verenler arasına girmişti. Doğan Ersöz aradı ve 'Ben seninle çalışmak istiyorum' dedi. Koşa koşa gittim. Derneğe üye oldum. Elimizden geldiğince yardımcı olduk, Yönetim Kurulu'nda bile görev almaya başladım. BUSİAD büyük bir okul. İş ve meslek aleminde söz söylemeyi, ama önce dinlemeyi BUSİAD'da öğrendim. Sosyal psikoloji diye bir terimi Doğan abimden duydum. Okuduğunu anlamayı bu güzel okulda öğrendim. Ama bir şey daha var. Bir gün Dilmen Otel'de BUSİAD'ın toplantısı yapılıyor. Konuğumuz var. Toplantı bitti, arkadaşlar sohbet ediyoruz. Sayın Kurtcebe Beye (Alptemoçin) takılıyoruz. 'Sen milletvekili, bakan oldun, bize ne zaman sıra gelecek' diye. Kurtcebe Bey elini omzuma koydu ve 'Buradan çok önemli adamlar, milletvekilleri, bakanlar çıkacak' dedi. Ve kısmet oldu ben milletvekili olabildim. Hoş bir anekdot. Biz BUSİAD'da neler öğrenmedik ki, burada akıl yolu ile medenice tartışmayı öğrendik. Bizim önemli hasletlerimizden bir tanesi. Anlaşamadığımız konularda dahi, sonuçta şu konuda anlaşamıyoruz diye anlaşabilmektir. Anlaşamadığımız konularda anlaşmak. Milletvekili olduğumda Ankara'da bana diyorlardı, 'ne kadar değişik fikirlerin var, biliyorsun'. Ama ben burada öğrenmişim. Doğan abinin önderliğinde biz de o zamanlar bir şeyler kapmışız. Bazı şeyler kapılır. Öğretenler de daima vardır. Şimdi gençler aramızda. Belki kendi kendilerine 'biz ne zaman buraya geleceğiz' diye soruyorlar. Ama onlar benim gibi 50 yaşına gelmeyi düşünmüyorlardır.
İsmail Hakkı Sezgin: BUSİAD Başkanı rahmetli Doğan Ersöz ile tanışmamız şöyle oldu: Ben Maliye Bakanlığı'nda uzman olarak çalışıyordum. Bir gün çıktı geldi İstanbul'a, İsmail Hakkı, Bursa'da bir mali müşavir eksikliği var dedi. Yurtdışında işim var deyip atlattım. O zaman Bursa'yı sanayi kenti olarak düşünmüyordum. Sonra bana şu kadar maaş, yazlık, kışlık... dedim. Amacım, yokuşa sürmek. Hayret, istediğimi verdiler ve geldim. İlk yaptığım iş, servet beyannameleri düzenlemek, bazı sorunlu işleri düzeltmek, komandit vs. şirketleri A.Ş. haline getirmek oldu. Ulucami yakınlarında Ertan Sayılgan'a at bir işyeri, Ersöz Un Fabrikası, Pars Kiremit gibi kuruluşların sıkıntıları hallettim. O günlerden bu günlere geldik. O zaman kendi kendime bir değerlendirme yapmıştım. Bursa'da bir mali müşavir nasıl başarılı olur diye. Gördüm ki BUSİAD ile yakın olmam gerekiyor. Benim 3B formülüm vardı. Yani Bursa'da başarılı olabilmek için üç şeye ihtiyaç var. Birisi BUSİAD, ikincisi belediye, üçüncüsü de Bursaspor. Önce BUSİAD'a girdim. Ardından Bursaspor'da yöneticiliğim oldu. Üç sene de belediyede müşavirlik yaptım. Ama inanın bu 3B içinde BUSİAD en önemlisiydi. BUSİAD'da yöneticilik yaptığımız dönemlerde Türkiye'de en başarılı çalışmaları yaptığımızı söyleyebilirim. O dönemde rahmetli Doğan Ersöz ile birlikte sanayi bölgelerini tek tek gezerek işadamlarını üye yaptık. Çünkü o zamanlar işadamları dernekçilikle uğraşmak istemiyordu. BUSİAD'ın İntam'da yeri vardı. Yıllarca orada faaliyet gösterdik ve ve bugünlere geldik.
Burada A.Kurtcebe Alptemoçin ile ilgili bir anımı da anlatmak istiyorum. Bir gün Cüneyt Pekman beni aradı. Bir işimiz var dedi. Kalktık Ankara'ya gittik. Bir evrakta sorun var. Efendim niye komisyondan geçirmemiş. Tabi bakanımız var Ankara'da ve hemen gidip Alptemoçin'in kapısını çaldık.
Hemen bizi aldı. Şuradan gidin, şu binada şununla konuşun... dedi, işimizi ancak öyle halledebildik. Şunu belirtmek istiyorum. Gerçekten TÜSİAD'dan sonra Türkiye'de en güçlü ikinci işadamı kurumu BUSİAD'dır. Derneğin gelişmesinde bütün yönetimlerin payı var. Doğan Ersöz'ler, Atilla Parlamış'lar... daha niceleri. Onların sayesinde Dernek bugünlere geldi. BUSİAD'ın gün geçtikçe daha saygın ve etkin bir duruma geldiğini iftiharla söyleyebilirim.
Ayrıca baba ve oğul olarak BUSİADın üyesi olmaktan da kişisel olarak onur duyuyorum.
EKOhaber ve BUSİAD organizasyonunda Babalar ve Çocukları 2. kez buluştu.
uKUŞAKLAR AYNI ÇATI ALTINDA
Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) Yönetim Kurulu ile gazeteniz EKOhaber, ikinci Babalar ve Çocukları buluşmasına imza attı. İki kurum işbirliğiyle gerçekleştirilen büyük buluşmada Bursa'nın 26 saygın sanayici ailesinden birinci, ikinci ve üçüncü kuşak aynı çatı altında bir araya geldi.
Seyit ERSÖZ
Dursun EROĞLU
Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) Yönetim Kurulu ile gazeteniz EKOhaber, ikinci Babalar ve Çocukları buluşmasına imza attı. İki kurum işbirliğiyle gerçekleştirilen büyük buluşmada Bursa'nın 26 saygın sanayici ailesinden birinci, ikinci ve üçüncü kuşak aynı çatı altında bir araya geldi.
Üçüncü buluşmanın yine iki kurum organizasyonuyla önümüzdeki yıl Babalar Gününde daha geniş kapsamlı yapılacağı belirtildi.
'Babalar ve Çocukları' buluşmasının ikincisinde de duygu yüklü anlar yaşandı, hatıralar anlatıldı, tavsiyeler dile getirildi. Büyük buluşmada babalar, çocuklarına duydukları güveni, çocuklar da aynı iş ortamında babaları ile birlikte çalışmanın zorluklarının yanısıra birinci kuşağın güven veren yapısını ifade etti.
Açılış konuşmasını yapan BUSİAD Başkanı Ali İhsan Yeşilova, "Geçen yıl organizasyonun ilkine birlikte imza attığımız üyemiz Tahsin Ardıç'a teşekkür ederim. Ardıç, fikriyle Bursanın yaşayan sanayi çınarlarını ve çocuklarını aynı çatı altında bir araya getirmemizi sağladı dedi.
Yeşilova, konuşmasının ardından geceyi sevk ve idare etmesi için mikrofonu Prof. Dr. Ali Ceylan'a verdi. Ceylan da babalara, 'BUSİAD'ın kuruluşunda gösterdikleri özveri ile kurumsallaşma ve ikinci kuşağa iş nasıl devredilir', çocuklara da 'baba ile çalışmanın zorlukları ile birinci kuşak işletmede yetkiyi ikinci kuşağa tam olarak devrediyor mu?' ana temaları üzerinde söz verdi.
İşte büyük buluşmanın ikincisinde anlatılanlar...
Prof. Dr. Ali Ceylan: Bu kadar değerli sanayici ve girişimcinin babaları, oğulları hatta torunlarını bir arada görmek beni heyecanlandırıyor. Geçtiğimiz günlerde bir konuşma yapmak için Zonguldak'a gittim. Girişimcilik üzerine konuşmamı yaptım, salonda büyük ölçüde öğrenciler vardı. Bir şey dikkatimi çekti, içlerinde sadece bir tek girişimci vardı, o da Bursa'dan gitmiş. O akşam onun davetlisi oldum. Sizler Bursalı olarak çok şanslısınız. Burada çok güzel bir eğitim var. Pırıl pırıl gençler var. Size şunu söyleyebilirim, eğer Türkiye'de Bursa gibi 5-6 kent olsa, ki yakındır, Türkiye denilen uçak kalkacaktır. Sonuç olarak şuna inandım: Türkiye'nin kalkınması siz girişimcilerle olacaktır. Babalar ve oğulları filmini seyredince çok ağlamıştım, çok duygulanmıştım. Burada da belki toplantının adını Babalar ve Çocukları olarak koymak gerekiyordu. Sayın Başkan toplantıyı yönetmemi isteyince elbette çok memnun oldum. Aramızda BUSİAD'ın iki değerli kurucu üyesi var ve 1978'deki resmi bize gösterecekler. Daha sonra kurumsallaşma, işlerin ikinci kuşağa devri anlatılacak, ama esas olarak bu toplantıda ikinci kuşağın sorunları tartışılacak. Babalar yetkilerini tam olarak devrediyor mu, onların sorunları neler... Onları dinledikçe ikinci bir yemek yemiş olacağız burada.
Girişimci hayal kuran ve risk alan kişidir. Başarılı girişimcilerimiz eğer risk almasalardı şimdiki yolları belki de kapanacaktı. Girişim denilen hayal yolculuğuna çıkılmayacaktı. Grişimci çok az bulunan insandır. Çok çalışan, pes etmeyen, devamlı yenilik peşinde koşan kişidir.
Mehmet Bodur: Rahmetli Doğan Ersöz ve birkaç kişi, 1978'lerde bana geldiler ve biz bir dernek kuruyoruz dediler. Benim bir şeyden haberim yok. Dedim ki 'ya, bu benim işim değil. Ben elindeki işi yapamayan bir adamım.' Neyse beni ikna ettiler ve kurucu olarak üye yaptılar. Sonra ayrılmak istedim. Rahmetli Doğan Bey ısrar etti, hiç değilse 6 ay Dernek yönetiminde kal diye. İstifa etmek istiyordum. En sonunda ısrarıma dayanamadılar. Aslında BUSİAD'da çok aktif olmadım ama BUSİAD'da çok sağlam dostlarım oldu, olmaya da devam ediyor.
Prof. Dr. Ali Ceylan: Rahmetli Doğan Ersöz ile öğrencilik yıllarımda, 1978lerde tanıştım. Okulda bakliyatın ambalajlı satılması ile ilgili bir araştırma yapıyorduk. Ben de anketörlerden birisiyim. Balıkesir, Bandırma, Gönen... dolaşıyoruz. Nohut, mercimek, toz şeker torbalarda tartılıp satılıyordu. Uygulama aşamasında tanışmıştım Doğan Bey ile. Bana Derneğin kurulacağını anlatıyordu. O kadar hararetli ki, bir dere kenarında sürekli konuşuyor ve birlikte yürüyoruz. Tarlada çalışan bir köylü geldi, 'siz burada ne dolaşıp duruyorsunuz' dedi. Doğan Bey de, 'sen de saatlerdir tarladasın, ne yapıyorsun diye sorduk mu kardeşim, sana ne' dedi.
Fahrettin
Gülener: Değerli dostlar, BUSİAD kurulduğunda ben de genç bir girişimci olarak, bir gün ben de orada yer alırım diye aklımdan geçiyordu. Ama bunun 50 yaşımda falan olacağını düşünüyordum. Fakat devran döndü, zaman hızla geçti, hızlı bir dinamizm başladı, yollar açıldı, 1985 yılında BUSİAD'ın organizasyonu içinde Bursa'da şirketim en fazla vergi verenler arasına girmişti. Doğan Ersöz aradı ve 'Ben seninle çalışmak istiyorum' dedi. Koşa koşa gittim. Derneğe üye oldum. Elimizden geldiğince yardımcı olduk, Yönetim Kurulu'nda bile görev almaya başladım. BUSİAD büyük bir okul. İş ve meslek aleminde söz söylemeyi, ama önce dinlemeyi BUSİAD'da öğrendim. Sosyal psikoloji diye bir terimi Doğan abimden duydum. Okuduğunu anlamayı bu güzel okulda öğrendim. Ama bir şey daha var. Bir gün Dilmen Otel'de BUSİAD'ın toplantısı yapılıyor. Konuğumuz var. Toplantı bitti, arkadaşlar sohbet ediyoruz. Sayın Kurtcebe Beye (Alptemoçin) takılıyoruz. 'Sen milletvekili, bakan oldun, bize ne zaman sıra gelecek' diye. Kurtcebe Bey elini omzuma koydu ve 'Buradan çok önemli adamlar, milletvekilleri, bakanlar çıkacak' dedi. Ve kısmet oldu ben milletvekili olabildim. Hoş bir anekdot. Biz BUSİAD'da neler öğrenmedik ki, burada akıl yolu ile medenice tartışmayı öğrendik. Bizim önemli hasletlerimizden bir tanesi. Anlaşamadığımız konularda dahi, sonuçta şu konuda anlaşamıyoruz diye anlaşabilmektir. Anlaşamadığımız konularda anlaşmak. Milletvekili olduğumda Ankara'da bana diyorlardı, 'ne kadar değişik fikirlerin var, biliyorsun'. Ama ben burada öğrenmişim. Doğan abinin önderliğinde biz de o zamanlar bir şeyler kapmışız. Bazı şeyler kapılır. Öğretenler de daima vardır. Şimdi gençler aramızda. Belki kendi kendilerine 'biz ne zaman buraya geleceğiz' diye soruyorlar. Ama onlar benim gibi 50 yaşına gelmeyi düşünmüyorlardır.
İsmail Hakkı Sezgin: BUSİAD Başkanı rahmetli Doğan Ersöz ile tanışmamız şöyle oldu: Ben Maliye Bakanlığı'nda uzman olarak çalışıyordum. Bir gün çıktı geldi İstanbul'a, İsmail Hakkı, Bursa'da bir mali müşavir eksikliği var dedi. Yurtdışında işim var deyip atlattım. O zaman Bursa'yı sanayi kenti olarak düşünmüyordum. Sonra bana şu kadar maaş, yazlık, kışlık... dedim. Amacım, yokuşa sürmek. Hayret, istediğimi verdiler ve geldim. İlk yaptığım iş, servet beyannameleri düzenlemek, bazı sorunlu işleri düzeltmek, komandit vs. şirketleri A.Ş. haline getirmek oldu. Ulucami yakınlarında Ertan Sayılgan'a at bir işyeri, Ersöz Un Fabrikası, Pars Kiremit gibi kuruluşların sıkıntıları hallettim. O günlerden bu günlere geldik. O zaman kendi kendime bir değerlendirme yapmıştım. Bursa'da bir mali müşavir nasıl başarılı olur diye. Gördüm ki BUSİAD ile yakın olmam gerekiyor. Benim 3B formülüm vardı. Yani Bursa'da başarılı olabilmek için üç şeye ihtiyaç var. Birisi BUSİAD, ikincisi belediye, üçüncüsü de Bursaspor. Önce BUSİAD'a girdim. Ardından Bursaspor'da yöneticiliğim oldu. Üç sene de belediyede müşavirlik yaptım. Ama inanın bu 3B içinde BUSİAD en önemlisiydi. BUSİAD'da yöneticilik yaptığımız dönemlerde Türkiye'de en başarılı çalışmaları yaptığımızı söyleyebilirim. O dönemde rahmetli Doğan Ersöz ile birlikte sanayi bölgelerini tek tek gezerek işadamlarını üye yaptık. Çünkü o zamanlar işadamları dernekçilikle uğraşmak istemiyordu. BUSİAD'ın İntam'da yeri vardı. Yıllarca orada faaliyet gösterdik ve ve bugünlere geldik.
Burada A.Kurtcebe Alptemoçin ile ilgili bir anımı da anlatmak istiyorum. Bir gün Cüneyt Pekman beni aradı. Bir işimiz var dedi. Kalktık Ankara'ya gittik. Bir evrakta sorun var. Efendim niye komisyondan geçirmemiş. Tabi bakanımız var Ankara'da ve hemen gidip Alptemoçin'in kapısını çaldık.
Hemen bizi aldı. Şuradan gidin, şu binada şununla konuşun... dedi, işimizi ancak öyle halledebildik. Şunu belirtmek istiyorum. Gerçekten TÜSİAD'dan sonra Türkiye'de en güçlü ikinci işadamı kurumu BUSİAD'dır. Derneğin gelişmesinde bütün yönetimlerin payı var. Doğan Ersöz'ler, Atilla Parlamış'lar... daha niceleri. Onların sayesinde Dernek bugünlere geldi. BUSİAD'ın gün geçtikçe daha saygın ve etkin bir duruma geldiğini iftiharla söyleyebilirim.
Ayrıca baba ve oğul olarak BUSİADın üyesi olmaktan da kişisel olarak onur duyuyorum.
Sayı: 526 - Sayı'nın Kapağı





